Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1476 E. 2020/1097 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1476 Esas
KARAR NO : 2020/1097 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2018
NUMARASI : 2018/755 Esas 2018/989 Karar
DAVA: Tespit
KARAR TARİHİ: 08/10/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Beyoğlu …. Noterliği’nin 19/09/2016 tarih … yevmiye numaralı mirasçılık belgesi ile sabit olduğu üzere, müvekkilinin müteveffa … 1/2 miras payına sahip mirasçısı olduğunu, … ise mahkeme dosyası kapsamında görülen asıl davanın davacısı … %90 oranında payın sahibi olduğunu, … 07/09/2016 tarihinde vefatı ile söz konusu %90 esas sermaye payı ipso iure olarak mirasçılarına geçtiğini, bu durumda TTK 596’ncı maddesinin 4.fıkrası gereği 3 ay içerisinde şirket, geçerli bir karar ile açıkça yazılı olarak sermaye payının geçişini reddetmişse, onay vermiş sayacağını, asıl davaya cevapları kapsamında belirtmiş oldukları üzere, müvekkili adına geçerli bir ret kararı alınmadığı, bu sebeple müvekkilinin diğer mirasçı ile beraber … pay sahibi olduğunda şüphe bulunmadığını, mahkemenin dosyasına İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce gönderilen 10/08/2017 tarihli müzekkere cevabına göre, …’nın pay sahipleri olarak %5 paya sahip … ile %5 paya sahip … yanında geri kalan %90 pay ise … ait olan esas sermaye payı olduğuna, … vefatı ile de payın yasal mirasçılara intikal ettiğine dair şüphe olmadığını, müvekkilinin miras yolu ile intikal etmiş olduğu paylar üzerindeki hak sahipliğinin hem şirket pay defterine kaydedilmesi hem de Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde tescili gerektiği, ancak … tarafından … müdürü sıfatı ile görevleri olarak gerçekleştirmeleri gereken işbu işlemler gerçekleştirilmediği, bu nedenle mahkeme tarafından müvekkilinin … %90 payının üzerindeki en az 1/2 oranındaki hak sahipliğinin tevsiken tespiti ve Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalının karşı dava açması mümkün olmayıp, karşı davanın evleviyetle usulden reddine, aksi takdirde karşı davanın ayrılmasına karar verilmesini, TK mad.597/2 hükmü uyarınca mahkemenin vereceği değer tespiti kararı kesin olduğunu, karşı dava ise tescile ilişkin olduğunu, davalının 01/12/2016 tarihli müdürler kurulu ve genel kurul kararı aleyhine kararlar kendisine 01/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen bugüne kadar herhangi bir dava açmadığı, bu nedenle alınan müdürler kurulu ve/veya genel kurul kararları kesinleştiğini, karar tarihinden itibaren yaklaşık 10 aylık bir sürenin sonunda bu davayı açma imkânı bulunmadığı gibi, karşı dava olarak da açma imkânı bulunmadığı, zira TK m. 597/2 hükmü uyarınca değer tespiti davasında verilen karar kesin karar olduğu ve istinaf ya da temyiz yolu açık olmadığını, davalının, karşı dava ile değerin tespitine ilişkin kararın verilmesini geciktirmek istediğini, bu bakımdan karşı davanın reddedilmesi, bu talep kabul edilmez ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 132/2 hükmü uyarınca asıl davadan ayrılmasına karar verilmesi gerektiğini, ayrıca taraflarından açılmış bulunan dava tespit davası niteliğinde olup eda hükmü içermediği, davalı/karşı davacının davası ise eda hükmü içeren tescile ilişkin bir dava olup, usul açısından tespit davalarına karşı eda davası karşı dava şeklinde açılamayacağı, bu sebeple de karşı davanın reddine, bu talep kabul edilmez ise ayrılmasına karar verilmesi gerektiğini, esas yönünden de, izah edildiği üzere davalının şirkete ortak olarak kabul edilmemesi yönünde alınmış müdürler kurulu ve genel kurul kararları geçerli olup, davalının şirkete ortaklığı geçerli bir şekilde reddedildiği, usûl yönünden itirazları kabul görmemesi halinde davalı/karşı davacının hukukî dayanaktan yoksun olan “… Gıda’nın % 90 payının üzerindeki en az ½ oranındaki hak sahipliğinin tespiti ve işbu hak sahipliğinin Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde tescili” yönündeki karşı davası reddedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle karşı davanın usulden reddine, olmadığı takdirde asıl davadan ayrılmasına, esas yönünden reddine, müvekkili şirket tarafından TTK m. 596 kapsamında alınan karar sonucu şirkete ortak olarak kabul edilmeyen mirasçı-davalı …’a ödenecek olan %45 oranındaki payın bedelinin TTK m. 597 anlamında tespitine, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulmasına, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/11/2018 tarih ve 2018/755 Esas – 2018/989 Karar sayılı kararında;”Mahkememiz 2017/872 Esas sayılı dosyasının 06/06/2018 tarihli celsesinde, karşı davanın esas davadan tefrikine karar verilmiş tefrik üzerine karşı davaya mahkememizin 2018/755 sayılı esası üzerinden devam olunmuştur.Dava; davacı …’un davalı şirketin %90 payının üzerinde en az 1/2 oranında hak sahipliğinin tespiti ve bu hak sahipliğinin tescili istemine ilişkindir.Davalı şirketin celp edilen sicil kayıtlarının ve veraset ilamının tetkikinden, davalı şirketin 3 ortaklık olup ortaklarının … olduğu, ortaklardan … 07/09/2016 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.TTK 596/1 maddesinde “Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.” düzenlenmiştirAynı maddesinin 2.fıkrasında “Şirket, iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için, şirketin, payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye önermesi şarttır.” hükmü getirilmiştir.Davalı şirket ortaklarından … vefatı üzerine ; 01/12/2016 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısı ile ; 3.madde de ” Şirketimizde %90 oranında ortal olan … mirasçılarından mirasçı … %45 oranındaki pay ile şirkete ortak olarak kabul edilmesine, pay defterine kaydedilmesine ve ticaret siciline tescil ettirilmesine” 4. Madde de ise ” Diğer mirasçı …’un TK m. 596 ve 597 hükümleri uyarınca şirkete ortak olarak kabul edilmemesine ve %45 oranındaki payının şirket tarafından mevcut ortaklardan … hesabına eşit oranlarda devralınmasına, payı için tespit edilen 500.000 TL gerçek değerin mirasçının bildireceği hesap numarasına ödenmesine ” dair oy birliğiyle karar verildiği, toplantı tutanağının tetkikinde toplantının TTK 416 maddesi gereğince çağrı merasimine riayet edilmeksizin yapıldığının belirlendiği, hazirun cetvelinden de şirket ortaklarından … katılımıyla ortaklar kurulu toplantısının gerçekleştirildiği görülmüştür. TTK 596/1 maddesi gereğince miras yoluyla tüm hakların, payı iktisap edene geçtiğine ilişkin hükmü , TTK 596/3-2 cümle maddesindeki ” Red , bu konudaki kararın verilmesine kadar geçen süre içinde alınan genel kurul kararlarının geçerliliğini etkilemez ” hükmü karşısında 01/12/2016 tarihinde yapılan ortaklar kurulunda, tutanağın aksine TTK 416.maddesi şartlarının oluşmadığı, bütün payların temsil edilmediği, bu nedenle çağrısız genel kurul toplamanın şartlarının oluşmadığı görülmüştür.TTK 622. maddesi atfıyla limited şirketler yönünden de uygulanan TTK 445.ve devamı maddelerinde genel kurul kararlarının iptali düzenlenmiş olup TTK 446/1-b maddesi gereği davacı 01/12/2016 tarihli genel kurul kararının iptalini dava edebilecek kişilerdendir.Davacı tarafça yukarıda anılan yasa hükümleri gereği 01/12/2016 tarihli genel kurul kararının iptali yoluna gidilmeden ilgili yasa hükümlerini dolanmak mahiyetinde olacak suretle genel kurul kararının aksinin tespiti ve tescilini isteyemeyeceği kanaatiyle davanın reddine…”gerekçesi ile, Sübut bulunmayan davanın reddine oy çokluğu ile karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkemece, üye hâkim … muhalefetiyle oy çokluğuyla alınan 28.12.2018 tarihli gerekçeli kararda özetle;”TTK 596/1 maddesi gereğince miras yoluyla tüm hakların, payı iktisap edene geçtiğine ilişkin hükmü, TTK 596/3-2 cümle maddesindeki “Red, bu konudaki kararın verilmesine kadar geçen süre içinde alınan genel kurul kararlarının geçerliliğini etkilemez” hükmü karşısında 01/12/2016 tarihinde yapılan ortaklar kurulunda, tutanağın aksine TTK 416.maddesi şartlarının oluşmadığı, bütün payların temsil edilmediği, bu nedenle çağrısız genel kurul toplamanın şartlarının oluşmadığının görüldüğü,TTK 622. maddesi atfıyla limited şirketler yönünden de uygulanan TTK 445. ve devamı maddelerinde genel kurul kararlarının iptali düzenlenmiş olup TTK 446/1-b maddesi gereği davacının 01.12.2016 tarihli genel kurul kararının iptalini dava edebilecek kişilerden olduğu,Davacı tarafça yukarıda anılan yasa hükümleri gereği 01.12.2016 tarihli genel kurul kararının iptali yoluna gidilmeden ilgili yasa hükümlerini dolanmak mahiyetinde olacak suretle genel kurul kararının aksinin tespiti ve tescilini isteyemeyeceği kanaatiyle davanın REDDİNE” karar verildiğini, Yerel Mahkemede Üye Hâkimi … tarafından yukarıda özetlenen karara muhalefet edilerek son derece isabetli tespitler içerir muhalefet şerhinin yerel mahkeme ilamına derç edildiğini, Muhalefet şerhinde özetle;(..) olağanüstü genel kurulda mirasçı davacının dışlanarak ortaklığa kabul edilmemesi, payının diğer iki ortak tarafından 500.000-TL bedelle eşit oranda satın alınmasına dair bir karar alındığı,Toplantının açıkça TTK 416. maddesi gereğince çağrı merasimine riayet edilmeksizin yapıldığının yazılı olduğu görülmüş, hazirun cetvelinden toplantıya katılanların … olduğu, başka katılan kişinin olmadığı,%10 pay oranına sahip diğer iki ortağın ret gerekçesi olarak bildirdiği nedenlerin yerinde olmadığı, davacıya düşen esas sermaye payının gerçek değerinin 500.000 TL olduğunu ispata yarayan en ufak bir delil bulunmadığı gibi bu değerin davacıya teklif edildiğine ve anlaşamama halinde mahkemece tespiti yoluna gidildiğine dair de bir delil bulunmadığı,TTK 418. maddesinde Genel Kurulların, (…) sermayenin en az dörtte birini karşılayan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanacağının kararlaştırılmış olduğu, oysaki toplantıya katılanların sadece % 10 paya sahip azınlık ortaklar olduğu,TTK 447. Madde uyarınca; pay sahibine haber verilmeden yapılan bu genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğu,TTK 418.maddesinde “sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahipleri ile genel kurulun toplanacağına” dair yasa hükmüne açıkça aykırı davranıldığı, Davacının, miras payını TTK 596/1 gereği ortağın ölümüyle ve miras yoluyla kendiliğinden kazandığından artık TTK nın 414.maddesinde belirtilen çağrı usulüyle toplantıya çağrılmaya hak kazanmış olduğu, Dolayısıyla hem toplantı nisabına uyulmadan hem de toplantıya çağrıya ilişkin usule uyulmadan alınan kararlar, pay sahibi ortağın oy kullanma hakkını açıkça engelleyen bir durum olduğundan TTK 447/1-a bendi gereği butlanla batıl olduğu, geçersizliğinin tespiti süre ve kişi sınırlamasına tabi olmaksızın ortaklardan herhangi birisi tarafından her zaman istenebileceği, gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmesi yönünde görüş ve kanaat açıklandığını, 01/12/2016 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunu, Yerel Mahkemece verilen gerekçeli kararda taraflarınca ikame edilen davanın reddine gerekçe olarak; “01.12.2016 tarihli genel kurul kararının iptali yoluna gidilmeden ilgili yasa hükümlerini dolanmak mahiyetinde olacak suretle genel kurul kararının aksinin tespiti ve tescilinin istenemeyeceği” gösterildiği, Yerel Mahkemenin ret gerekçesi, TTK hükümlerine aykırı olup hiçbir surette hukuken dinlenebilirliği bulunmadığını, Yerel Mahkeme heyetince oy çokluğu ile alınan karardan anlaşıldığı üzere mahkemenin davalı Şirket tarafından usulüne uygun alınan bir genel kurul kararının varlığını kabul etmekte olduğu, Hâlbuki -dosya kapsamında sunulan tüm beyanlarımız ve Üye Hâkim … de isabetli Muhalefet Şerhinde detaylı olarak izah edilen hususlar çerçevesinde- somut olayda usulüne uygun bir şekilde alınmış genel kurul kararı bulunmadığı, varlığı iddia edilen 01.12.2016 tarihli genel kurul kararı ise; çağrı usulüne ve toplantı nisabına uyulmaksızın alındığından- yok hükmünde olduğu, Şöyle ki; davalı … % 90 sermaye payına sahip olan … 07.09.2016 tarihinde vefatı ile söz konusu % 90 esas sermaye payı ipso iure mirasçılarına geçtiği, müvekkilinin de dava dışı … ile birlikte murisin mirasçısı olup ölüm ile birlikte … Şirketinin % 90 esas sermaye payı üzerinde diğer mirasçı ile birlikte elbirliği ile mülkiyet hakkına sahip olduğu, dolayısıyla, müvekkilinin davalı şirketin genel kurullarına katılma ve genel kurulda oy hakkının da mevcut olduğunu, TTKnın “Genel kurul kararlarının butlanı ve iptali” başlıklı 622nci maddesi uyarınca; TTKnın anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanmakta olduğu, TTKnın 617. Maddesi uyarınca toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanmakta olduğu, Bu minvalde, TTK hükümleri tahtında; davalı şirketin toplamda %10 pay sahibi ortakları tarafından alınan 01.12.2016 tarihli çağrısız yapılan genel kurul toplantısında alınan kararlar butlan hükümlerine tabi olduğunu, (TTK 418.mad., 416.mad. mad.)01.12.2016 tarihli genel kurul toplantısında ise şirketin % 10 payına sahip hissedarları tarafından çağrısız genel kurul yapıldığı, yerel mahkemece de de kabul edildiği üzere 01.12.2016 tarihli toplantıda TTKnın 416. Maddesinde düzenlenen çağrısız genel kurul toplamanın şartları oluşmadığı, zira çağrısız genel kurul toplantılarında, toplantı nisabı tüm paydaşların katılımı ile %100 olması gerektiği, Somut olayda ise; toplamda %10 pay oranına sahip iki ortak, – toplantıya çağrı usulüne uymaksızın, yani mirasçı diğer ortaklara haber vermeksizin- kendi başlarına toplanarak ve olağanüstü genel kurul yaparak hiçbir gerekçe göstermeksizin müvekkilinin şirkete ortak olarak kabul edilmemesine yönelik karar aldıklarını, 01.12.2016 tarihli genel kurul ile, çağrısız genel kurul toplantısı şartları oluşmadığı gibi, çağrı usulüne dayalı genel kurul toplantısı için aranan asgari toplantı nisabını dahi sağlamadığını, (TTK 447.mad.)Yukarıda yer verilen yasal mevzuat hükümleri çerçevesinde; mirasçılık yoluyla pay sahibi olan müvekkilinin genel kurula katılma hakkı kısıtlandığı ve engellendiği için 01.12.2016 tarihli genel kurul kararı yoklukla malul olduğu, usulüne uygun bir ret kararı bulunmadığından müvekkilinin pay sahipliğinin onaylanmış olduğu ve payın tescilinin gerektiğini, .(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 28.05.2014 T., 2014/4452 E., 2017/9938 K., Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2014/4452 K. 2014/9938 T. 28.5.2014)Yargıtay kararlarının açıkça; kanunun emredici kurallarına aykırı toplanan genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğu içtihat ettiğini, Davalının %90 sermaye payına sahip olan … 07/09/2016 tarihine vefatı ile söz konusu %90 esas sermaye payının ipso iure mirasçılarına geçtiği tartışmasız olup, müvekkili ile birlikte diğer mirasçının da 01/12/2016 tarihli genel kurul toplantısına katılma hakkı olduğunu, butlan hükümlerine tabi olan 01/12/2016 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespitini her zaman istenebileceğini, Yerel Mahkeme İlamında; her ne kadar çağrı usulüne uyulmadan yapılan olağanüstü genel kurulda alınan kararlar, TTKnın 446. maddesindeki iptal davası açılabilecek şartlar içerisinde değerlendirilmiş ise de; aksine 01.12.2016 tarihli Genel Kurul Kararı TTK 447. madde kapsamında butlan hükümlerine tabi olup yoklukla malul olduğundan süre şartına tabi olmaksızın yokluğunun tespiti her zaman ileri sürülebileceğini, Yukarıda da izah edildiği üzere; 01.12.2016 tarihli genel kurul toplantısı çağrısız gerçekleştirildiği, çağrısız genel kurulu toplantılarında toplantı nisabı, tüm pay sahiplerinin katılımı ile % 100 olması gerekir iken; dava konusu genel kurul kararı, şirketin %10 sermaye payına sahip azınlık hissedarlar tarafından alındığı, görüldüğü üzere, 01.12.2016 tarihli genel kurul toplantısına ilişkin, çağrısız genel kurul toplamanın şartlarını oluşmadığı gibi; çağrı usulüne dayalı genel kurul için aranan toplantı nisabı dahi sağlanmadığını, Müvekkilinin, pay sahipliği sıfatını TTK 596/1 gereği müteveffa ortağın ölümüyle ve miras yoluyla kendiliğinden kazandığından artık TTKnın 414üncü maddesinde belirtilen çağrı usulüyle toplantıya çağrılmaya hak kazandığı, somut olayda ise; bu çağrı usulüne uyulmamış, % 90 paya sahip iki adet mirasçıya hiç haber verilmediği, Dolayısıyla hem toplantı nisabına uyulmadan hem de toplantıya çağrıya ilişkin usule uyulmadan alınan 01.12.2016 tarihli genel kurul kararı, TTK 447/1-a bendi gereği butlanla batıldır, geçersizliğinin tespiti süre ve kişi sınırlamasına tabi olmaksızın ortaklardan herhangi birisi tarafından her zaman istenebileceğini, 01/12/2016 tarihli genel kurul kararı butlan hükümlerine tabi olduğundan, anılan genel kurul kararının iptali için 3 aylık hak düşürücü süre içinde dava açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yukarıda da detaylı olarak izah edilmiş olduğu üzere; 01.12.2016 tarihli Genel Kurul Kararı butlan hükümlerine tabi olup yok hükmünde olduğunu, Butlan hükümlerine tabi olan 01.12.2016 tarihli genel kurul kararının geçersizliğinin tespiti süre ve kişi sınırlamasına tabi olmaksızın ortaklardan herhangi birisi tarafından her zaman istenebileceği, dolayısıyla, hukuk dünyasında var olmayan bir genel kurul kararının, iptalinin talep edilmesine de hukuken gerek bulunmamakta olup yok hükmünde olduğunun tespitinin ise her zaman ileri sürülebileceğini, TTK’nın 596.maddesi tahtında miras yoluyla kazanılan sermaye payı geçişinin yalnızca yasal süre içinde alınacak genel kurul kararı ile reddedilebileceği ve alınacak genel kurul kararına ilişkin oylamada mirasçının da oy hakkına sahip olduğu dosyada mübrez İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 23/08/2017 tarihli görüşü ve bizzat davalı tarafından dosyaya sunulan mütalaada atıf yapılan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünün 14/02/2017 tarihli yazısı ile teyit edildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, TTK m.596 gereği müvekkilinin … Gıdanın %90 payı üzerinde tereke taksim edilinceye kadar- elbirliğiyle mülkiyete dayalı hak sahipliğinin tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının davalı şirketteki pay sahipliğinin tespiti ve bu hakkının ticaret siciline tescili istemine ilişkindir.Mahkemece, yukarıdaki gerekçeyle sübut bulunmayan davanın reddine oy çokluğu ile karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 527212-0 sicilinde kayıtlı Davalı …nin ana sözleşmesinin 29/06/2004 tarihinde tescil edildiği, sermayesinin 7.450.000,00 TL. Olup ortakları ; % 5 paya sahip …, % 5 paya sahip … ve % 90 pay oranına sahip …. Şirket ortaklarından … 07.09.2016 tarihinde vefat ettiği ve Beyoğlu … Noterliğince düzenlenen 19/09/2016 tarih ve … Yevmiye Nolu veraset ilamına göre mirası 2 pay kabul edilerek 1 payı …’a, 1 payıda … kaldığı anlaşılmıştır.6102 Sayılı TTK. 596/1 Maddesinde;” (1) Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer,” hükmü düzenlenmiştir. TTK 596/1 maddesi gereği % 90 pay oranına sahip … ait esas sermaye payı, mirasçıları olan davacı ile dava dışı kardeşine miras payları oranında geçmiştir. Bu konuda bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, TTK. 596/2 kapsamındaki ortaklıktan ret kararının geçerli bir şekilde alınmış olup olmadığı, bu yönde alınan şirket müdürler kurulu kararı ve genel kurul kararının geçerli ve tarafları bağlayıcı olup olmadığı noktasındadır.TTK.596/2 Maddesinde;” (2) Şirket, iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için, şirketin, payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye önermesi şarttır,” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda; Davalı şirketin 30/11/2016 tarih ve 2016-15 Karar Nolu Müdürler kurulu kararı ile; Şirket Olağanüstü Genel Kurulunun şirket merkezi olan …Üsküdar/İstanbul adresinde 01/12/2016 tarihinde gündem maddelerini değerlendirmek üzere toplanmasına oy birliği ile karar verildiği ve kararın altını toplantıya katılan Müdürler … ve …’in imzaladığı görülmüştür.Davalı şirketin 01/12/2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağında;” toplantının TTK. 416 Maddesi uyarınca çağrı merasimine riayet etmeksizin yapıldığı ve Hazinun Cetvelinin tetkikinden; 7.450.000,00 TL.lik şirket sermayesine tekabül eden 298.000 adet paydan şirketin mevcut durumu dikkate alındığında toplantıya katılabilecek olan 745.000,00 TL.lik sermayeye karşılık 29.800 adet payın tamamının asaleten olmak üzere toplantıda temsil edildiği,Toplantının 4 gündem maddesi ile; Diğer mirasçı …’un TTK. 596 ve 597 hükümleri uyarınca şirkete ortak kabul edilmemesine ve % 45 oranındaki payının şirket tarafından mevcut ortaklardan … hesabına eşit oranlarda devralınmasına, payı için tespit edilen 500.000,00 TL. Gerçek değerin mirasçının bildireceği hesap numarasına ödenmesine oy birliği ile karar verildiği,” anlaşılmıştır.Hazirun Cetveline göre toplantıya sermaye miktarı 372.500,00 TL. olan % 5 paya sahip şirket ortağı … ile sermaye miktarı 372.500,00 TL. Olan % 5 paya sahip …’in asaleten katılıp imzalarının alındığı görülmüştür.Davalı şirketin 01/12/2016 tarih ve 2016-16 sayılı müdürler kurulunun 2 nolu kararı ile;” Diğer mirasçı …’un TTK. 596 ve 597 hükümleri uyarınca şirkete ortak kabul edilmemesine ve % 45 oranındaki payının şirket tarafından mevcut ortaklardan … hesabına eşit oranlarda devralınmasına, payı için tespit edilen 500.000,00 TL. Gerçek değerin mirasçının bildireceği hesap numarasına ödenmesine oy birliği ile karar verildiği,” anlaşılmıştır.TTK. 596/2 Maddesinde,” Şirket, iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için, şirketin, payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye önermesi şarttır,” hükmü düzenlenmiş olup maddede belirtilen “şirket ibaresinin” ortaklar genel kurul kararınımı yoksa şirket müdürler kurulu kararınımı kastetdiği açıkça belirtilmemiş isede, limited şirketlerde pay devrinin düzenlendiği TTK. 595/2 Maddesinde;” Şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur,” hükmü düzenlenmiş olup TTK. 595/2 madde uyarınca TTK. 596/2 Maddesindeki şirket ibaresinin şirket ortaklar genel kurulunu kastedildiği anlaşılmaktadır.Şirket ortaklar genel kurulunun ne şekilde toplanacağı TTK. 418 Maddesinde düzenlenmiştir.TTK. Madde 418- ”(1) Genel kurullar, bu Kanunda veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu nisabın toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz. (2) Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir,” hükmü düzenlenmiştir.TTK. 620 Maddesinde ise ;” (1) Kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde, seçim kararları dâhil, tüm genel kurul kararları, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınır,” hükmü düzenlenmiştir. TTK’nın 617/3 ve 416. madde hükümlerindeki çağrı usulüne uyulmaması, 596/2. maddesi uyarınca şirket ortağı olan davacının payının onaylanmasının reddedildiği olağanüstü genel kurulda kanunda aranan nitelikte çoğunluğun sağlanamamış olması karşısında; mezkur karar yok hükmündedir. Bu nedenle işbu davada davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan gerekçe ile ilk derece mahkeme kararı yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b2 maddesine göre mahkemenin kararının kaldırılmasına, dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2018 tarih ve 2018/755 Esas – 2018/989 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KABULÜ ile; Davacının davalı şirkete mirasçı sıfatıyla %45 pay oranıyla ortak olduğunun TESPİTİ ile sicile TESCİLİNE, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 2-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 54,40.TL karar ve ilam harcından davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00.TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen toplam 83,50.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri varsa; bu giderlerin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00.TL vekalet ücretinin davaldan alınarak davacıya verilmesine, 7-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 9-Davacı tarafından sarf edilen istinaf kanun yoluna başvurma harcı 121,30.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı 23,63.TL olmak üzere toplam: 144,93.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.