Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1467 E. 2021/786 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1467
KARAR NO : 2021/786
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatı İle )
TARİHİ : 28/03/2019
DOSYA NUMARASI : 2016/101 Esas – 2019/169 Karar
DAVA:İtirazın İptali (Deniz Taşımasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
İlk derece mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yurtiçi ve yurtdışı kargo gönderilerinde, deniz yolu ile taşımacılık işlerinin organizayonu ve gerçekleştirilmesi alanında ihracat yapan müşterilerine her türlü desteği sağlayan, hatta kendisi de ihracatlar gerçekleştiren bir firma olduğunu, müvekklilinin …AŞ şirketine ait taşıma işlemini gerçekleştirdiğini, söz konusu yükün 12/08/2010 tarihinde yola çıktığını, önce 25/08/2010 tarihinde Hamburg limanına boşaltıldığını, alıcı … Şirketine 25/08/2010 tarihinde varış ihbarının yapıldığını, ancak alıcı tarafından süresinde yükün çekilmediğini, yükün gümrük işlemlerinin 16/09/2010 tarihinde yapılmış olduğunu, alıcı tarafından çekilinceye kadar demuraj ve ardiye ücreti doğduğunu, demuraj ve ardiye ücretinin dava dışı … A.Ş. tarafından ödendiğini ve müvekkili şirkete fatura edildiğini, müvekkili şirketçe bu bedelin ödendiğini, yükün 23/11/2010 tarihinde alıcı tarafından teslim alındığını, ardiye ücretinin alıcı tarafınan varış ihbarına rağmen yükün zamanında çekilmemesinden doğduğunu, taşımada herhangi bir gecikmeden kaynaklanmadığını, navlun ücreti ve diğer lokal masrafları ödediğini, bu durumun davalının dava konusu taşıma hizmetini tam ve eksiksiz olarak aldığını kabul ettiğini gösterdiğini, müvekkili şirketin davalı /borçludan 41.106,05-TL alacaklı olup, alacağının tahsili bakımından İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü … E. nolu dosyası ile takibe girişildiğini, ancak takibin davalının itirazları neticesinde durdurulduğunu belirterek, itirazın iptaline, davalı borçlu aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin 21/12/2010 tarihinde 191429 sıra nolu 14.500,00 Euro bedelli faturayı müvekkiline gönderdiğini, müvekkilinin fatura muhteviatına itiraz ettiğini, 13/01/2011 tarihinde fatura aslının iade edildiğini, 2010 yılında gerçekleşen uyuşmazlık üzerine beş yıl geçtikten sonra müvekkilince itiraz edilerek iade edilen fatura muhteviyatı ile ilgili takip başlatıldığını, müvekkili davalı şirket ile taşıma firması arasında bir taşıma sözleşmesi bulunmadığını, taşıma şeklinin FOB teslim şekli olarak kararlaştırıldığını, FOB teslim şekline bağlı ihracatlarda gönderici ihracatçının malı gemi bordasına teslim yükümlülüğünün bulunduğunu, gemiye yapılan teslim sonrasında malın taşıma ve teslimi ile ilgili navlun, sigorta hasar demuraj ve benzeri tüm sorumlulukların alıcıya geçtiğini, davalı tarafça yapılan tek masrafın ihracın gerçekleşmesi için ihracatçılar birliğine yapılan 10,00 TL’lik nispi aidat tutarı olduğunu, 22.680 kg ağırlgındaki hurda camın sembolik bedellerle ve herhangi bir navlun ve gümrük masraflarına katlanmaksızın yurtdışı edildiğini, davacı firmanın esasen alıcı firma ile anlaştığını ve onların talimatı ile hareket ettiğini, müvekkilinin oluşan navlun ve demurajdan sorumlu olmadığını belirterek, davanın reddine, dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/03/2019 tarih ve 2016/101 Esas – 2019/169 Karar sayılı kararı ile, ” … Dava dosyası içerisinde yer alan belgeler incelendiğine, davalının 22.680 kg hurda camı 226,80 Euro bedelle Almanya’daki alıcı …. şirketine 05-08,2010 tarih ve 99612 nolu gümrük beyannamesi İle İhraç ettiği, gümrük beyannamesinde malın teslim şeklinin FOB (Free On Bçard) olarak belirtildiği anlaşılmaktadır. Dosyada alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği haliyle; FOB teslim şekline göre satıcı mallan belirlenen tarihte ve yerde, alıcı tarafından temin edilen gemiye yüklemeyi gerçekleştirir. Mallar geminin güvertesine geçtikten sonra meydana gelebilecek her türlü hasar, kayıp ve masraflar alıcının sorumluluğundadır. Satıcı ihracat için gerekli tüm belgeleri hazırlar ve malların gümrük işlemlerini tamamlayarak teslim eder. Alıcı sözleşme koşullarına uygun olarak mal bedelini öder, ithalat için gümrük belgelerini düzenleyerek gümrük işlemlerini tamamlar. Gümrük vergilerini öder. Taşıma acentesi ile anlaşma yaparak navlun bedelini öder. Yükleme limanında mallar geminin güvertesini geçtikten sonra malla ilgili tüm masraf ve riskler alıcının sorumluluğundadır. Davalı tarafın savunması da esasen bu çerçevededir. Ancak davalı tarafından davacıya gönderilen Beyoğlu … Noterliği’nin 31/12/2010 tarih … yevmiye numaralı ihtarı ile “”Muhatap ile müvekkilimiz şirket arasında varılan anlaşmada emitiamn alıcısına kapı teslim/DDU olarak teslim edileceği kabul edilmiştir. Muhatap söz konusu emtianın konşimentoya uygun ofarak zamanında ve eksiksiz olarak alıcısına adresinde teslim edilmesinden sorumludur.” bildiriminde bulunulmuştur. Yine dosyada mevcut ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; DDU (Delivered Duty Unpaid) teslim şekline göre satıcının teslim yükümlülüğü malların ithal ülkesinde belirlenen yerde emre hazır tutulması ile sona erer, ithalat için ödenmesi gereken vergi resim ve harçlardan alıcı sorumlu olup malların zamanında ithali için gümrükten çekilmemesinden kaynaklanan ek gider ve rizikoları da alıcı üstlenmek durumundadır. Bu halde gümrük beyannamesinde FOB teslim şeklinin davalı firma ile davadışı yurtdışındaki alıcı firma arasındaki ilişki bakımından önem kazandığı ancak eldeki dosyada taraflar arasında malın, alıcısına teslim edilmesinin davalı tarafça istenmesi karşısında malın yurtdışındaki alıcısına teslimine yönelik masraflarda davalının sorumlu olduğu kanaatine ulaşılmıştır.Bu noktada dava konusu masraflar nedeniyle davalı tarafın sorumluluğu kabul edildiğine göre talep edilebilecek masraf bedelinin tespiti önem kazanmaktadır. Bu doğrultuda ise davalı taraf defterleri üzerinde yapılan incelemede; dava konusu 21/12/2010 tarihli ve … numaralı faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır. Ancak yukarıda da bahsedildiği haliyle her ne kadar davalı tarafça fatura ticari defterlerine işlenmemişse de bu husus tek başına davalının borçtan sorumlu olmadığı sonucunu doğurmaz. Davacı taraf ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede ise davalı tarafın davacıya 14.500 Euro ardiye bedeli açıklamalı borcu bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak davacı ile davacının dava konusu bedelleri ödediğini beyan ettiği dava dışı … AŞ arasındaki cari hesap incelendiğinde; davacı tarafından dava konusu taşıma nedeniyle dava dışı şirkete 6.274,00 Euro ödeme yapıldığı tespit edilmiştir.Dosya içerisine alınan bilirkişi raporları hesaplama yöntemleri ve içerikleri bakımından mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve benimsenmiştir. Bu hali ile davacı tarafça davalıdan talep edilebilecek bedel mahkemece de dava dışı şirkete ödemek durumunda kaldığı 6.274,00 Euro ile sınırlı olarak kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, 6.274,00 Euro asıl alacak üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına, fazlaya dair talebin REDDİNE, alacak miktarı yargılama neticesinde anlaşılmakla icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminat taleplerinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin, somut gerekçeler ile ispat edilemeyen iddialar karşısında yoruma daalı olarak usule ve mevzuata aykırı bir şekilde karar verdiğini,FOB teslim şekline göre satıcının malları belirlenen tarihte ve yerde, alıcı tarafından temin edilen gemiye yüklemeyi gerçekleştireceğini, mallar geminin güvertesine geçtikten sonra meydana gelebilecek her türlü risk, hasar, kayıp ve masrafların alıcının sorumluluğunda olduğunu, müvekkilinin ihraç ettiği emtiaya ilişkin düzenlenen gümrük beyannamesinde malın teslim şeklinin FOB olduğu, FOB teslim şekline göre malların gemi güvertesine yüklenmesi akabinde satıcı konumunda olan müvekkilinin hiçbir sorumluluğu kalmadığını, 24.03.2017 tarihli Bilirkişi heyet raporunda bu hususta: alıcının yükü geç çekmesi sebebiyle davacının dava dışı … Aş nezdinde ardiye ve demuraj dahil 6.274 Euro masraf yaptığı, alıcının yükü geç çekmesi sebebiyle oluşan masraflardan davalının sorumlu olmadığı, davacı tarafından davalıdan demuraj ve ardiye ücreti talep edilemeyeceği kanaatinin bildirildiğini, Bu nedenle resmi evrak niteliğindeki gümrük beyannamesinde yazılı teslim şekli ve bilirkişilerin kanaati görmezden gelinerek verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Hükme esas alınan bilirkişi raporları ile gerekçeli kararda davacıya gönderilen ihtarnamede emtianın teslim şeklinin DDU olacağının kabul edildiğinin belirtildiğini, deliller ile sabit olduğu üzere malın teslim şeklinin FOB olduğunu, DDU teslim şekli öngörülmüş ve taraflar arasında kararlaştırılmış olsaydı dahi yükün ithalatı için ödenmesi gereken vergi ve harçlar ile geç çekilmesinden doğan zarar ve masraflardan müvekkilinin sorumlu olmadığını, bu hususun da hem bilirkişi raporlarında hem de yerel mahkemenin gerekçeli kararında “DDU (Delivered Duty Unpaid) teslim şekline göre satıcının teslim yükümlülüğü malların ithal ülkesinde belirlenen yerde emre hazır tutulması ile sona erer, ithalat için ödenmesi gereken harç, resim ve vergilerden alıcı sorumlu olup malların zamanında ithali için gümrükten çekilmemesinden kaynaklanan ek gider ve rizikoları da alıcı üstlenmek durumundadır. ” şeklinde belirtildiğini, Açıklanan nedenlerle dava konusu taşıma işleminde teslim şeklinin FOB olarak belirlendiği, bunun sonucu olarak müvekkil davalının dava konusu yapılan alacak bedelinden hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla teslim şeklinin DDU olduğu sonucuna varılsa dahi müvekkilinin yine yükün geç çekilmesinden doğan masraf ve riskler bakımından herhangi bir sorumluluğunun bulunmayacağını,Gerekçeli kararda davanın kabul edilen kısmına yönelik somut hiçbir hukuki dayanak veya açıklama bulunmadığını, mahkeme; Malın alıcısına teslim edilmesinin davalı tarafça istenmesi gerekçesiyle yapılan masraflardan müvekkilin sorumlu bulunduğunu belirtmişse de, bu hususun son derece soyut bir yorum olduğunu, zira; müvekkili ile davacı arasında imzalı herhangi bir sözleşme bulunmadığını, malın teslim şeklinin gümrük beyannamesinde, konşimento ve çıkış evraklarında açıkça yazılı olduğunu, Müvekkili şirket çalışanının, “bu gönderime ait masraflar karşılansın, mal çekilsin. Ben müşteri ile sorunu çözmeye çalışacağım” şeklinde gönderdiği mailin yerel mahkeme kararına dayanak alınması olasılığında ise; bu gerekçe ile sorumluluk tespiti yapılmasının hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Mahkemece, gönderilen mail hakkında Borçlar Hukuku kapsamında bir icap – kabul değerlendirmesi yapıldığı ihtimalinde dahi ödemeye dair açık irade beyanının bulunmadığını, müvekkilinin çalışanı tarafından atılan mailde problemin çözümü için alıcı ile irtibat kurulacağının yazılı olduğunu ve herhangi bir ödeme taahhütü altına girilmediğinin görüleceğini, kaldı ki maili gönderen çalışanın şirketi borçlandırmaya ya da taahhüt altına sokmaya yönelik herhangi bir yetkisinin de mevcut olmadığını, Ayrıca maili alan … firması yetkilisinin masrafların müvekkili tarafından karşılanıp karşılanmayacağı hususunda da açık talimat alması gerektiğini, bu nedenle mahkeme tarafından yapılan yorumun, ne dış ticaret mevzuatında ne de Borçlar Hukuku kapsamında hukuki bir karşılığı ya da dayanağı bulunmadığını, yükün geç çekilmesi nedeniyle oluşan demuraj ve ardiye ücreti bakımından davacının yapmış olduğu ödemenin muhatabının müvekkili değil alıcı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, itirazları dahilinde yapılacak inceleme neticesinde hukuka aykırı ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, deniz yolu ile taşıma sözleşmesinden kaynaklanan demuraj ve ardiye ücretinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece de tespit edildiği üzere, gümrük beyannamesinde malın teslim şeklinin FOB (Free On Bçard) olarak belirtildiği, FOB kaydına göre navlun sözleşmesini kurma borcu alıcı olan dava dışı yurt dışındaki şirkete ait ise de, söz konusu emtiaya ilişkin alıcı şirketin taraf olduğu bir navlun sözleşmesi bulunduğunun yargılama sırasında taraflarca iddia ve ispat edilmediği, satış sözleşmesindeki FOB teslim şeklinin davalı firma ile davadışı yurtdışındaki alıcı firma arasındaki ilişki bakımından önem kazandığı; TTK’nın 1200. maddesinde navlunun borçlusunun taşıtan olduğu düzenlenmiş olup, davacı tarafça davalıya düzenlenen navlun faturasının (12/08/2010 Tarih … No’lu) her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olması ve davalı tarafça davacıya gönderilen 31/12/2010 tarih … yevmiye numaralı ihtarname içeriği birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında taşıma sözleşmesi kurulduğu ve davalının taşıtan sıfatı bulunduğunun anlaşıldığı, yine 31/12/2010 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile, tüm lokal masrafların ve demuraj bedelinin muhatap (Davacı şirket) tarafından ödenerek emtianın alıcısına tesliminin sağlanmasının ihtar edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalının malın yurtdışındaki alıcısına teslimine yönelik masraflardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesince ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, mahkeme hükmü ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.226,67 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 307,4 TL (44,40.TL+263,00 TL) harcın mahsubu ile bakiye 919,27 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.