Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1464 E. 2021/785 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1464
KARAR NO : 2021/785
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatı İle )
TARİHİ : 11/12/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/348 Esas – 2018/485 Karar
DAVA:Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Türk ve yabancı bayraklı şirketlere acentelik hizmeti vermekle iştigal eden bir şirket olduğunu, müvekkilinin gemi donatanının talebi çerçevesinde Mongolia bayraklı M/V … (IMO No: …) isimli gemiye, sadece İstanbul Boğaz Geçişi ile sınırlı olacak şekilde acentelik hizmeti vermeyi kabul ettiğini, Rusya’nın Rostov-On Don limanından Tuzla’ya boş olarak tamire gelen geminin 26.08.2017 tarihinde İstanbul Boğazı’na geldiğini ve Kumkale açıklarına demirleyerek boğaz geçişi sırasını beklemeye başladığını, demir yerinde beklerken deniz ve hava koşulları nedeniyle teknenin kırıldığını ve gemi personelinin davalının personeli tarafından tahliye edildiğini, davalının römorkörlerinin kırılan teknenin bir kısmını karaya oturttuğunu, kalan kısmının ise battığını, davalının online işlem sayfasında 234.082,86 TL borçları bulunduğuna dair bir hesaplamanın mevcut olduğunu gören müvekkilinin 29.09.2017 tarihinde davalıya dilekçe vererek tekneye verilen hizmetin sorumlusunun gemi donatanı … Ltd. olduğunu belirttiğini, davalının verdiği 29.09.2017 tarihli cevapta hizmet talep ve takip eden acentelerin ödeme konusunda donatanla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu bildirdiğini, dava konusu hizmetin müvekkilinin acentelik hizmeti başlamadan gerçekleşen mücir sebep/deniz kazası nedeniyle verildiğini, deniz kazası öncesinde veya sırasında müvekkilinin davalı şirketten bu şekilde bir hizmet talebi olmadığını, verilen hizmetten müvekkilinin hiçbir şekilde faydalanamadığını belirterek, müvekkilinin davalı şirkete 234.082,86 TL borcunun olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili kuruluşun 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Bakanlar Kurulunun 12.05.1997 tarihli ve 97/9466 sayılı kararı ile kurulmuş bir kamu iktisadi kuruluşu olduğunu, müvekkilinin yetkilendirildiği yerlerde verilecek kılavuzluk, römorkaj ve tarifede belirtilen diğer hizmetlerin uygulama koşullarını ve ücretlerini düzenlemek üzere Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Kılavuzluk, Römorkaj ve Diğer Hizmetler Tarifesi’nin düzenlendiğini ve halen yürürlükte bulunduğunu, … isimli geminin Rostov-On Don – Tuzla seferini gerçekleştirmek üzere 26.08.2017 tarihinde saat 17.19’da Türkeli demir bölgesine demirlediğini, 27.08.2017 tarihinde Kilyos önlerinde demirde bulunduğu sırada batmakta olduğu bilgisinin alınması üzerine İstanbul Gemi Trafik Hizmetleri tarafından derhal seyir, can, mal ve çevre emniyetini teminen müvekkiline ait Kıyı Emniyeti 8 Hızlı Tahlisiye Botu, Kurtarma 3 römorkörü ve … gemisinin olay yerine sevk edildiğini, demirli bulunan … gemisi kırılarak ikiye bölündüğünden, demirli bulunan baş tarafının battığını, kıç tarafının ise Kurtarma 3 römorkörü tarafından çekilerek karaya oturtulduğunu, müvekkiline ait Kurtarma 3 Römorkörü ve … gemisi tarafından gemiye hizmet verildiğini, hizmet tarifesi uyarınca davalı şirkete borç tahakkuku yapıldığını, SP 1 raporlarından davaya konu geminin hizmet verilmesine konu seferlerindeki acentesinin davacı… Denizcilik olduğunun görüldüğünü, davacının acente olduğunun müvekkiline bildirildiği tarihin 25.08.2017, davaya konu gemiye verilen hizmet tarihinin ise 27.08.2017 olduğunu, SP 1 raporlarından da görüleceği üzere geminin hizmete konu seferine ilişkin olarak hizmet verilmesi halinde kılavuzluk/römorkör ücretlerinin kendileri tarafından ödeneceğinin müvekkiline beyan ve taahhüt edildiğini, Hizmet Tarife’sinin 1.4.3. maddesi gereğince hizmet talep eden acentelerin donatan ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/12/2018 tarih ve 2017/348 Esas – 2018/485 Karar sayılı kararı ile; “…Mahkememizce yapılan yargılama, aldırılan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı deliller birlikte incelenip değerlendirildiğinde, uyuşmazlığın, davalı kuruluş tarafından Mongolia Bayraklı, … IMO numaralı … isimli gemiye verilen hizmetin niteliği ve davacının verildiği iddia olunan kurtarma hizmeti bedelinden sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanan menfi tespit davası olduğu, …. isimli geminin Rusya’nın Rostov-On Don limanından hareketle boş olarak İstanbul Tuzla’ya seyri sırasında, 26.08.2017 tarihinde İstanbul Boğazı’na geldiği ve Kumkale açıklarına demirleyerek boğaz geçişi sırasını beklemeye başladığı, Kilyos önlerinde demirde bulunduğu sırada 27.08.2017 tarihinde, olumsuz deniz ve hava koşulları nedeniyle tekne gövdesinin kırıldığı ve batmakta olduğu bilgisi alınması üzerine, davalı kuruluşa ait Kıyı Emniyeti 8 Hızlı Tahlisiye Botu, Kurtarma 3 römorkörü ve … gemilerin olay yerine sevk edildiği ve İstanbul Boğazı geçişi yapmak üzere demirde beklediği Türkeli demir mevkiinde 27.08.2017 günü maruz kaldığı deniz kazası nedeniyle, davalı Kuruluşun re’sen görev yaparak römorkaj hizmeti vermiş olduğu, davacı acentenin 25.08.2017 tarihinde Seyir Planı 1 belgesini düzenleyerek davalı idareye gönderdiği ve Leonardo isimli geminin Rostov/Rusya – Tuzla/İstanbul seferinde yapacağı Boğaz geçişi için acentesi olduğunu bildirdiği, geminin 26.08.2017 günü saat 17.19’da Boğaz’a girmeden demirlediği, Boğaz geçişi izni için beklemeye başladığı, ancak 27.08.2017 tarihinde deniz kazasına maruz kaldığı, yani olayın geminin Boğaz geçişini yapamadan meydana geldiği, davacı gemi acentesinin SPİ belgesini düzenleyip, -fener ve tahlisiye ücretleri ile sağlık resminin ve hizmet verilmesi halinde kılavuzluk/römorkaj ücretlerinin kendisi tarafından ilgili birimlere ödeneceği- yönündeki beyanının, geminin Boğaz geçişi için bu hizmetler alındığında sözkonusu olacak bir taahhüt olduğu, TTK m.105 (2) hükmü gereğince, gemiye verilen hizmet nedeniyle geminin acentesinden ancak gemi donatanına izafeten talepte bulunulabileceği, davalı Kuruluşun verdiği hizmet karşılığında tahakkuk ettirdiği hizmet alacağını gemi donatanına veya ona izafeten acenteye değil, doğrudan davacı acenteye yapmış olmasının, TTK m.105 (3) hükmüne aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılarak, davacının davasının kabulü ile davacının … isimli geminin deniz kazası nedeniyle 234.082,86 TL borçlu olmadığının tespitine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının KABULÜ ile davacının … isimli geminin Deniz Kazası nedeniyle 234.082,86 TL borçlu olmadığının TESPİTİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı; davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporlarına yönelik itirazlarına ilişkin yeterli değerlendirmeler yapılmaksızın hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporları esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin usule ve mevzuata uygun olmadığını, Mahkeme kararında, müvekkili kuruluşun yapmış olduğu hizmete ilişkin “resen görev yaparak römorkaj hizmeti verdiği” şeklinde değerlendirme yer aldığını, davaya konu hizmete katılan müvekkili kuruluşun römorkörlerinin İstanbul Gemi Trafik Hizmetleri tarafından “Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü Uygulama Talimatı” gereğince sevk edildiğini ve davaya konu hizmeti verdiğini, ilama dayanak bilirkişi raporunda da müvekkili kuruluşun davaya konu hizmeti vermekle sorumlu olduğu ve resen yerine getirdiğinin belirtildiğini, Müvekkili kuruluşun mevzuattan kaynaklanan bu sorumluluğunun ve hizmetin mevzuat tahtında verilmiş olmasının, verilen hizmetin bedelinin yürürlükte olan tarife çerçevesinde doğan alacaktan sorumlulukları bulunan ilgililerinden (Donatan/ Acente / Kaptan) talep edilmesini engellemediğini, Davaya konu olayın dava safahatında Uygulama Talimatı ve Tarife çerçevesinde herhangi bir değerlendirme yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı şirket tarafından hazırlanarak müvekkili kuruluşa ulaştırılan ve SP 1 raporlarında da görüleceği üzere; … isimli geminin hizmete konu seferine ilişkin olarak “Hizmet verilmesi halinde” kılavuzluk/römorkör ücretlerinin kendileri tarafından ödeneceğinin müvekkili kuruluşa beyan ve taahhüt edildiğini, bu ibareden de açıkça görüleceği üzere davacı acentenin kılavuzluk/ Römorkör ücretlerinden sorumluluğunun “hizmetin talep edilmesi şartına bağlanmamış” olduğunu, bunun yanında SP 1 raporunun müvekkili kuruluşa ulaştığı tarihten itibaren SP 1 raporunda yer alan beyan ve taahhüt çerçevesinde davacı şirketin acenteliğini yaptığı gemiye kılavuzluk/ römorkaj hizmeti verilmesi halinde verilecek hizmetten doğacak hizmet bedelinden davacı şirketin de asil olarak sorumlu olmasının, Kılavuzluk, Römorkaj ve Diğer Hizmetler Tarifesi ile ilgili diğer mevzuatın gereği olduğunu,Ancak mahkeme ilamında Kılavuzluk, Römorkaj ve Diğer Hizmetler Tarifesindeki düzenlemeler açısından herhangi bir değerlendirme yapılmadığını ve bu nedenle eksik ve yanlış değerlendirme sonucunda yanlış hüküm kurulduğunu, Kılavuzluk, Römorkaj ve Diğer Hizmetler Tarifesinin Sorumluluk başlıklı 1.4.3. maddesinin ” Donatan, gemi kaptanı, acenteler ile bunların temsilcileri veya namlarına hareket edenlerin; yürürlükteki mevzuat ve bu tarifede belirtilen usul ve esaslara uymamalarından veya kusurlu hareketlerinden doğacak her türlü sorumluluk kendilerine aittir. Hizmet talep ve takip eden acenteler, kaptan ile bunların temsilcileri veya namlarına hareket edenler, tarife gereği tahakkuk edecek tüm ücretleri ödeme hususunda donatanla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Bu tarifede hüküm bulunmayan hallerde Büyük Britanya (U.K.) Standart Römorkaj ve Diğer Hizmetler (Standard Conditions for Towage and Other Services) Şartları, hükümleri geçerlidir.” şeklinde olduğunu, tarifenin bu hükmünden de görüleceği üzere yerel mahkeme ilamında yer alan değerlendirmenin aksine davaya konu edilen hizmet bedeli borcundan sadece donatan değil geminin acentesi olduğu kendi beyan ve işlemleri ile sabit olan davacı şirketin de müştereken ve müteselsilen dolayısıyla asaleten sorumlu olduğunu, Mezkur SP 1 raporu dolayısıyla davacı şirketin geminin acenteliğini yaptığını müvekkili kuruluşa bildirdiği tarihin 25/08/2017 olduğunu, davaya konu gemiye planlı tarife üzerinden verilen hizmetin tarihinin ise 27/08/2017 olduğunu, bu açıklamaları çerçevesinde yerel mahkeme ilamında yer alan davacı şirketin acenteliğinin hizmete konu geminin sadece boğaz geçişine matuf olduğuna, davaya konu hizmetin boğaz geçişi başlamadan verilmesi nedeniyle davacı şirketin asaleten sorumlu olmadığı yönündeki değerlendirmenin de yerinde olmadığını, Davacı şirketin hizmete konu geminin acentesi olduğunu müvekkil Kuruluşa bildirdiği, hizmet verilmesi halinde kılavuzluk/ römorkör ücretlerinin kendileri tarafından ödeneceğinin müvekkili kuruluşa beyan ve taahhüt ettiği tarihten itibaren acentelik hizmetine konu geminin römorkör hizmeti borcundan davacı şirketin de asaleten sorumlu olacağının tarife ve meri mevzuat tahtında açık olduğunu, dolayısıyla müvekkili kuruluş tarafından verilen hizmetten doğan borçtan davacı şirketin sorumlu olmadığı yönündeki yerel mahkeme hükmünün usul ve mevzuata aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı tarafça davacı aleyhine tahakkuk ettirilen denizde kurtarma hizmeti bedelinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacının, Mongolia bayraklı M/V … (IMO No: …) isimli geminin Rostov/Rusya – Tuzla/İstanbul seferinde yapacağı Boğaz geçişi için acente sıfatıyla hizmet verdiği, söz konusu deniz kazasının, geminin boğaz geçişi sırasını beklerken yani henüz boğaz geçişini yapamadan meydana geldiği, davalı tarafça resen ve yasal sorumluluk gereği kurtarma hizmeti verildiği, mahkemece konusunda uzman bilirkişilerden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak istinafa konu kararın verildiği görülmektedir. Mahkemece de tespit edildiği üzere; davacı gemi acentesinin SPİ belgesini düzenleyip, -fener ve tahlisiye ücretleri ile sağlık resminin ve hizmet verilmesi halinde kılavuzluk/römorkaj ücretlerinin kendisi tarafından ilgili birimlere ödeneceği- yönündeki beyanının, geminin Boğaz geçişi için bu hizmetler alındığında sözkonusu olacak bir taahhüt olduğu, TTK m.105 (2) hükmü gereğince, gemiye verilen hizmet nedeniyle geminin acentesinden ancak gemi donatanına izafeten talepte bulunulabileceği, davalı kuruluşun verdiği hizmet karşılığında tahakkuk ettirdiği hizmet alacağını gemi donatanına veya ona izafeten acenteye değil, doğrudan davacı acenteye yapmış olmasının, TTK m.105 (3) hükmüne aykırılık teşkil ettiği, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesince ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, mahkemenin hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 15.990,20 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 3.997,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.992,64 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 27/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.