Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1456 E. 2021/840 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1456 Esas
KARAR NO : 2021/840 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2019
NUMARASI: 2013/1003 Esas 2019/404 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin 1967’den beri tarım makinaları ve otomotiv sektöründe iştigal ettiğini; 1996 yılından itibaren ise Türkiye’de bilinmeyen ve tanınmayan … markalı traktörlerin Türkiye’ye getirmeye başladığını; reklam ve tanıtımlarını yaptığını; tamir ve bakımlar için servir oluşturduğunu; satışları için satış ofisleri açtığını; tarım fuarlarına katıldığını; 01/01/1996 – 31/12/2005 arasında … firmasından yaklaşık 2.000 adet, 2006 – 2012 yıllarında 2.287 adet traktör aldığını ve Türkiye’de sattığını; bu traktörler yönünden İtalyan uyruklu … dispirütörlüğünü yaptıklarını; aralarında 03/07/1996 tarihinde imzalanan dispirötürlük anlaşması bulunduğunu; davalımız olan şirketin ise 1972 yılında kurulduğunu, müvekkili şirket ile aynı alanda çalışan bir şirket olduğunu; davalının Güney Kore’den LS ve Hindistan’dan Solis marka traktörler getirdiğini; İtalya’dan da … markalı balyalama makinalarını getirip, Türkiye’de sattıklarını; ancak davalının 2006 yılından itibaren … Türkiye dispirütörlüğünü almak için; müvekkilinin, … traktörlerinin dispirütörlüğünü iyi yapamadığını, bayi ve servis ağının yetersiz olduğunu, … firmasının müvekkili ile olan dispirütörlük sözleşmesini fesih edeceğini, dispirütörlüğünü kendilerine vereceğini, sektörde ve çevrede yaymaya başladığını, ayrıca; davalı şirketin hakim ortağı olan … AŞ’nin 2007 yılı raporunda “Landini markalı traktörlerin ithalatı ve pazarlamasını” yaptıklarına dair beyanın yer aldığını, davalı şirketin bu şekilde gerçekleştirdiği haksız rekabetin sonunda, …nın 22/11/2012 tarihli bir yazı göndererek dispirütörlük anlaşmasının 01/01/2013 tarihi itibariyle fesih ettiğini müvekkiline bildirdiğini, ardından da 02/02/2013 tarihinde davalının sitesinden davalı ile … anlaştığının duyurulduğunu, bunların tamamının yasada haksız rekabet olarak tarif edildiğini, 2016 – 2012 arasında müvekkilinin karının ortalama yıllık 2.345.824,00 TL olduğunu; tayin edilecek haksız rekabet tazminatının en az bu miktar olması gerektiğini; fazlaya dair haklarını saklı tutarak şimdilik 7.500.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH : Davacının talebini 22/02/2018 tarihinde verdiği ıslah dilekçesi ile 12.098.120,20 TL’ye yükselttiği ve harcını yatırdığı anlaşılmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin bağlı olduğu … Grubunun … ve … aileleri 1950’li yıllarda kurulduğunu; Türkiye dahil 18 ülkede faaliyet gösteren köklü bir kuruluş olduğunu; … marka tek slindirli dizel motorların üretimini yaptıklarını, pazarlaması ve ihracatını yaptıklarını; … ve … benzinli ve dizel motorlu makinaların üretimi, pazarlaması, ithalat ve ihracatını yaptıklarını; İtalyan Gallıgnani, Güney Kore LS, Hindistan Solis ve sonradan da İtalyan … traktörlerin … markalarının imalatlarını ve ithalatlarını yaptıklarını; müvekkili şirket tarafından davacı ile … arasındaki ilişkinin evvelinin bilinmesinin mümkün olmadığını; müvekkilinin … şirketi ile 02/01/2013 tarihinden geçerli olmak üzere sözleşme imzaladığını; sözleşmeninde bu tarihli olduğunu, daha önce bu şirket ile görüşmediklerini; dispirütörlüğünü üstlendiği şirketin 01/01/2013’den itibaren geçerli olmak üzere davacı şirketle ilişiğini sonlandırdığını bildirdiğini ve esasen akdin daha önce 22/11/2012’de fesih edilmiş olduğunu; davacının …traktörlerinin dispirütörü iken, müvekkilince herhangi bir haksız rekabet eyleminin söz konusu olmadığını; davacının iddialarının bu yönden doğru olmadığını; davacı ile … arasındaki ilişki döneminde müvekkilinin herhangi bir şekilde … marka traktörlerle ilgilenmediğini; davacı şirketin traktör başı ortalama 6.044,33 TL kar ettiğini ifade ederek bir takım hesaplamalar yaptığını ancak bunu da ispatlaması gerektiğini; ayrıca … markasının bilinirliğini sağlaması nedeniyle müvekkili şirketin satacağı her bir traktörde davacının emeği ve çabasından dolayı payı olacağı iddiası ile 2006 -2012 yılları arasındaki kar ortalama tutarına göre tazminat talep ettiğini; bunun portföy tazminatı olduğunu oysa müvekkili şirkete karşı portföy tazminatı talebinin yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını; sözleşmenin sona ermesi durumunda bu tür taleplerin ancak ilişkide bulunduğu …’ya yöneltebileceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 04/04/2019 tarih ve 2013/1003 Esas – 2019/404 Karar sayılı kararında;”Dava, haksız rekabet nedeniyle tazminat davasıdır. Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, tarafların göstermiş bulundukları tanıklar mahkememizce ve yargı sahamız dışındaki tanıklar talimat yoluyla dinlenmiş; davacıların delilleri ve dosyamız üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış; taraf kayıtları inceletilmiş; uzman bilirkişilerden raporlar alınmış; alınan rapor ve toplanan tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir. Dinlenen her iki davacı tanığı … yeminli beyanlarında; her ne kadar davalı şirketten … bazı bayilere 2007 yılında …i’nin dispirütörlüğünü alacaklarını beyan ederek “bizimle çalışırmısınız” dediğini diğer bayilerden duyduklarını bildirmişlerse de; duyumlarının yüzyüze olmadığı, bizzat …’den duymadıkları, sadece … ile konuştuklarını ifade eden diğer bayilerin iletiminden kaynaklanan bilgi sahibi oldukları; öte yandan aynı tanıkların ifadelerinde 2011 yılına kadar hiç bir sıkıntının yaşanmadığı; …pA’dan tüm siparişlerin zamanında ve istenen miktarda geldiği, davalının yarattığı herhangi bir olumsuzluğun bulunmadığı; ancak sıkıntının 2011’de verilen siparişlerin o yıl geç gelmesi ve 2012’den itibarende davalının … traktörleri satacağının çevreden duyduklarını beyan ettikleri, bu beyanlarınında bizzat davalı ve elemanlarından duydukları değil, üçüncü şahıslardan aldıkları duyumlar olduğu buna karşılık davalı tanıkları … ve … de…i’nin servisleri olduğu, her ikisininde önce davacıya bağlı oldukları, birinin Adana ili diğerinin bir başka ildeki servisler olduğu ve her ikiside beyanlarında; davacı …’nin dispirütörü iken davalı tarafından bu traktörün dispirütörlüğünün alınacağı hususunda bir beyanda bulunulduğunu duymadıklarını ve görmediklerini, böyle bir şey olsaydı duyacaklarını bildirdikleri; davacının bayiliği sona erdikten sonra davalının …i traktörlerinin dispirütörlüğünü aldığını açıkladığını; 2013’den önce davalı tarafından gerçekleştirilen haksız rekabet teşkil edebilecek bir eylem ya da beyanın bulunmadığını bildirdikleri görülmüş; Davacı tanıklarının görgülerinin üçüncü şahıslardan aldıkları duyumlar niteliğinde olduğu, davalı tanıklarının beyanlarının daha somut olduğu, Öte yandan üretici …nın fesih iradesinin davacıya 22/11/2012 tarihli yazısı ile bildirdiği, akdi fesih ettiği; 01/01/2013 itibariyle feshin geçerli olacağının bildirilmesinin sadece yıl başına kadar davacımıza verilen bir süre olduğu; bu nedenle fesih iradesini bildiren dava dışı üreticinin buna dayalı olarak 22/11/2012’den itbiaren yeni bir dispirütör arayabilmesi ve görüşme yapabilmesinin mümkün olduğu; davalı ile de bu çerçevede görüşebileceği; kaldı ki, davalının davacı ile aynı sektörde olduğu bu nedenle … marka traktörleri tanımasının ve kendisine teklif edilecek dispirütörlük anlaşmasının şartlarını değerlendirmesinin uzun sürmeyeceği; uygun şartlar varsa aynı gün dahi sözleşmenin imzalanabileceği nazara alındığında; mahkememizce TTK’nun 54 ve devamında düzenlenen haksız rekabetin oluşmadığı; aksini ispatla davacının yükümlü olduğu, ispat külfetinin davacıda olduğu ancak davalının dosya kapsamına nazaran haksız rekabet teşkil eden ve tazmini sorumluluğunu gerektiren bir fiilinin ya da işleminin ispat edilemediği; geriye kalan ve davacının akdin haksız feshinden kaynaklı tazminat taleplerinin sözleşme yaptığı … SpA’dan talep edebileceği nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur…”gerekçesi ile, İSPAT EDİLEMEYEN DAVANIN REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usule ve hukuka aykırı olduğunu, 1967 yılında … firması kurulduğu ve tarım makinaları stışı konusunda faaliyete başladığını, 1972 yılında … firması kurulduğu, LS ve SOLIS markalı traktörlerin Türkiye tek satıcılığı faaliyetine başladığı, 01.01.1996 tarihinden itibaren … firması … markalı traktörlerinin Türkiye tek satıcılığı konusunda anlaşma yaptığı, anlaşma 1 yıllık olmasına rağmen 10 yıl devam ettiği, 2.000 adet traktör ve ayrıca yedek parçaları satıldığı, bayi ve servis ağı kurulduğu, daha önce Türkiye de hiç tanınmayan marka tanınır hale geldiğini, 02.01.2006 tarihinde … firması 5 yıl süreli tek satıcılık anlaşması yaptığı, bu sürede 2562 adet traktör ve ayrıca yedek parçaları satıldığı, bayi ve servis ağı genişletildiğini, 2006 yılında … firmasının, … markalı traktörlerin Türkiye Distiribitörlüğünü almak için faaliyetlere başladığı, müvekkili şirketin …markalı traktörlerin distiribitörlüğünü iyi yapamadığı, anlaşmasının feshedileceği ve distribütörlüğün kendilerine verileceği yönünde dedikodular yayılmaya başladığı, müvekkilinin bayi ve servislerine anlaşmalar teklif edildiğini, 2008 yılında yayınlanan 2007 yılı … HOLDİNG faaliyet raporunda … firmasının faaliyeti olarak “… markalı traktörlerin ithalati ve satışı olarak özetlenebilir.” denildiğini, 03.01.2011 tarihinde … firması 5 yıl süreli tek satıcılık anlaşması yapıldığı, 31.12.2015 tarihinde biteceğini, 22.11.2012 tarihinde … firmasının distiribitörlük anlaşması 01.01.2013 tarihi itibarıyla feshedildiğini, 23.11.2012 tarihinde … firması … markalı traktörlerinin 02.01.2013 tarihinden itibaren Türkiye tek satıcılığı konusunda anlaşma yaptığını, 2013 yılında yayınlanan 2012 yılı … faaliyet raporunda … firmasının faaliyeti olarak “LS – Landini – Solis markalı traktörler ve … markalı balya makinelerinin ithalatı ve pazarlaması olarak özetlenebilir.” denildiğini, 2013 yılında, daha önce … firmasının bayi ve servisi olan 39 firma, … MOTOR firmasının bayisi olduğu, … firmasının 2 çalışanı … MOTOR firmasında işe başladığını, Olayların basit kronoloji sıralamasında dahi, davalı şirketin, müvekkili şirketin elindeki … traktörlerinin tek satıcılığını elde etmek için planlı ve organize bir şekilde haksız rekabet faaliyetini yürüttüğü ve bunu faaliyet raporuna dahi yazdığının görüldüğünü, Haksız rekabetin açık yazılı delili olan davalı şirketin faaliyet raporunun yok sayıldığını, … HOLDİNG firmasının 2007 yılı faaliyet raporunda … firmasının faaliyeti olarak “… markalı traktörlerin ithalati ve satışı olarak özetlenebilir.” denildiğini, Davalı taraf bu cümlenin “Sehven” rapora yazıldığını savunduğunu, Bilirkişi raporunda bu konuda “2007 yılında, yani davacı dava dışı …traktör’ün … traktörleri için distribütörü olduğu dönemde davalının hakim ortağı olan … A.Ş.’nin 2007 yılı faaliyet raporunda faaliyet konusu arasında ““… markalı traktörlerin ithalati ve satışı” olduğunu da belirtmiştir.Her ne kadar davalı bunun sehven yazıldığını belirtmiş ise de tacir olan ve dolayısıyla da basiretli davranması gereken davalının, kendi sektöründe ve özellikle de traktör satışında rakibi olan davacının tek satıcılığını yaptığı ürünler için kendisini ithalatçı olarak belirtmesi bir tacirden beklenmeyecek bir basiretsizlik olarak görülmektedir.” denildiğini, Haksız rekabetin bu kadar açık ve kesin, davalı tarafından inkar edilemeyen bir delili mevcutken başkaca hiç bir delile ihtiyaç olmadığını, bu delil Mahkemece yok sayıldığı, görmezden gelindiği, neden dikkate alınmadığına dair bir açıklama da yapılmadığını, Keza …A.Ş.’nin 2012 yılı faaliyet raporunda da “LS – … – Solis markalı traktörler ve … markalı balya makinelerinin ithalatı ve pazarlaması olarak özetlenebilir.” açıklaması yazıldığını, Bu konuda davalı taraf, faaliyet raporunun 2013 yılında yazıldığını savunduğu, bu savunma da dayanaksız olduğu, 2012 yılı faaliyet raporunun sadece 2012 yılı içindeki faaliyeti içermesi gerektiği, raporun 2013 yılında yazılması 2013 faaliyetinin 2012 yılı raporuna yazılmasını haklı kılmayacağını, TTK’nun 516. Maddesinin “Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, şirketin, o yıla ait faaliyetlerinin akışı ile her yönüyle finansal durumunu, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtır.” hükmüne amir olduğunu, Şirketin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin belirlenmesi Hakkında Yönetmelik’in 4. Maddesinin “Yıllık faaliyet raporu, şirketin ilgili hesap dönemine ait iş ve işlemlerinin akışını, her yönüyle finansal durumunu, şirketin hak ve yararını da gözetecek şekilde, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtır. Yıllık faaliyet raporunda, yanıltıcı, abartılı ve yanlış kanaat uyandırıcı, gerçeğe aykırı ifadelere yer verilemez.” hükmüne amir olduğunu, Distribitörlük Sözleşmesinin aynı gün içinde yapılabileceğine dair mahkemenin gerekçesinin hatalı ve dayanaksız olduğunu, Gerekçeli kararda; “Öte yandan üretici … fesih iradesinin davacıya 22/11/2012 tarihli yazısı ile bildirdiği, akdi fesih ettiği; 01/01/2013 itibariyle feshin geçerli olacağının bildirilmesinin sadece yıl başına kadar davacımıza verilen bir süre olduğu; bu nedenle fesih iradesini bildiren dava dışı üreticinin buna dayalı olarak 22/11/2012’den itbiaren yeni bir dispirütör arayabilmesi ve görüşme yapabilmesinin mümkün olduğu; davalı ile de bu çerçevede görüşebileceği; kaldı ki, davalının davacı ile aynı sektörde olduğu bu nedenle … marka traktörleri tanımasının ve kendisine teklif edilecek dispirütörlük anlaşmasının şartlarını değerlendirmesinin uzun sürmeyeceği; uygun şartlar varsa aynı gün dahi sözleşmenin imzalanabileceği nazara alındığında; mahkememizce TTK’nun 54 ve devamında düzenlenen haksız rekabetin oluşmadığı” gerekçesi yer aldığını, Öncelikle bu gerekçede maddi hata olduğunu, gerekçenin davalının distiribütörlük anlaşmasının 02.01.2013 tarihinde yapıldığı varsayılarak yazıldığını, oysa ki davalının distiribütörlük anlaşması feshin ertesi günü 23.11.2012 tarihinde yapıldığını, Fesih ile yeni sözleşme arasında 24 saatten daha az zaman olduğu, önceden hazırlık yapılmadan, bu kadar kısa sürede böyle bir distiribütörlük sözleşmesinin yapılması mümkün olmadığını, Bilirkişi raporunda “Uluslararası şirketleri bir araya getiren, taraflara ciddi yükümlülükler yükleyen işlem hacmi oldukça büyük olan böyle bir sözleşmenin, davacı ile olan sözleşmenin feshinin ihbar edilmesinin hemen ertesi günü imzalanması, davalı ile dava dışı … arasındaki görüşmelerin çok daha öncelere dayandığını göstermektedir. Tek başına bu durum bile, davalı ile dava dışı … 23.11.2012 tarihinden önce görüştüklerini, kendi içlerinde bir fizibilite değerlendirmesi yaptıklarını, sözleşmenin şartlarını kendi içlerinde değerlendirdiklerini ve sözleşme şartları üzerinde birbirlerini ikna ettiklerini, ortak kararlaştırılan bir gün ve tarihte bir araya geldiklerini, en basitinden bu organizasyonun bile belli bir zaman planlaması gerektirdiğini göstermektedir. Davalı ile olan sözleşmenin ihbarı ile eş zamanlı olarak davalının dava dışı şirketin tek satıcılığını alması ticaret hayatının olağan akışına kesinlekle uygun değildir. Dolayısıyla davalının, davacı ile dava dışı … arasındaki tek satıcılık ilişkisi sonlanmadan ve hatta … sözleşmenin feshini ihbar etmeden önce, … ile görüşerek onun tek satıcılığını aldığı açıktır.Bu durumda davacı ile rava dışı … ile tek satıcılık ilişkisi henüz devam ederken, davalı ile dav adışı … arasındaki yakınlaşmanın ve aralarında sözleşme ilişkisi nin kuruluş şeklinin dürüstlük kuralı ile izah edilmeyeceği açıktır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de önüne gelen oldukça benzer bir olayda bayilik ilişkisini tek taraflı olarak feshederek rakip bir firma ile eşzamanlı olarak çalışmaya başlanmasının haksız rekabet olduğunu, bu durumda birlikte hareket edennlerin haksız rekabet eyleminden birlikte sorumlu olduklarını kabul etmiştir. (Y.11.HD T:30,06.2005 E. 2004/9177, K:2005/7007-Fikri Mülkiyet Hukuku drgisi, 2006, S:2, s.233 vd) Dolayısıyla dava dışı … ile işbirliği içinde hareket eden davalının eylemlerenin dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve bu sebeple TTK m 54/2 uyarınca haksız rekabet ettiği kanaatindeyiz.” denildiğini, İki ayrı ülkede bulunan tarafların, tüm ülkeyi kapsayan tek satıcılık sözleşmesini 24 saat içinde yapıp yapamayacakları konusu bir uzmanlık konusu olup, Mahkemenin böyle bir uzmanlığı olamayacağını, zira iki ayrı ülkedeki şirket yetkililerinin 24 saat içinde sözleşme yapması mümkün olmadığı gibi, 24 saat içinde uçak biletlerini alıp, buluşmaları dahi mümkün olmadığını, Davalının faaliyet raporundaki açıklamalar dikkate alındığında, haksız rekabet teşkil eden eylemlerin 2007 yılında başladığı açıkça anlaşılmakta olduğunu, Davacının bayilerinin 39 adedinin davalı tarafından ayartılması suretiyle yapılan haksız rekabet, mahkemece hiç incelenmediğini, Bilirkişi raporunda “davacının “…” markalı traktörlerin bayi ve/veya servisi olarak sözleşme akdettiği kişilerden 39 unun daha sonradan davalı ile yine “L…i” markalı traktörlerin bayi ve servisi olarak sözleşme akdettiği görülmektedir….Sözleşe imzalanan davacı bayi/servis sayısının bu kadar yüksek oluşu karşısında davalının, davacının bayi/servislerini ayartarak kendisine çektiği ve sözleşme imzaladığı, bu sebeple TTK 55/1-b hükmünü ihlal ettiği kanaati hasıl olmuştur.” denilmekte olduğunu, Bilirkişi raporundaki bu tespit, Mahkeme tarafından tamamen gözardı edildiği ve bu konuda tek bir kelime dahi gerekçe yazılmadığı, bu durum da Mahkemenin olayı iyi incelemediğini göstermekte olduğunu, Ayrıca, müvekkili şirketin personeli olan ve … markalı trktörlerin ithalatı ve pazarlamasında deneyimli olan … isimli personelleri müvekkili şirketten ayrılarak davalı şirkette işe başladığı, bu husus da Mahkemece hiç incelenmediğini,Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve ayrıca ek inceleme yaptırmış olmasına rağmen, bilirkişi raporunun aksine karar verilmesinin nedenlerinin açıklanmadığını, Davanın 25.06.2015 tarihli duruşmasında “Davalı firmanın, davacının dava dışı italyan firması ile …i markalı traktör ile ilgili yapmış olduğu anlaşmanın feshine neden olacak haksız rekabet teşkil edecek eylemlerinin olup olmadığı, şayet eylemleri söz konu ise davacının bu eylemlerden dolayı zarar görüp görmediği, zarar görmüş ise zarar miktarının belirlenmesi açısından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına” karar verildiğini, Ara karar gereği bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alındığını, Mahkemece 15.02.2018 tarihli duruşmada “Daha önce alınan rapor ve sonradan dinlenen tanık beyanları da nazara alınmak suretiyle önceden rapor veren heyetten mahkememizce görülen lüzum üzerine bir ek rapor alınmasına, Bu sektörde tanık beyanları ile de ortaya çıkan durum sebebiyle; Davacı tarafın işlerinin azalması nedeniyle zaman ve personel yönünden sağladığı tasarruftan dolayı zarardan herhangi bir indirimin gerekip gerekmediği, indirim gerekiyorsa bu sektör yönünden ve bu kapasitede bir iş için ne miktar indirim gerektiği hususunun ve son rapora karşı taraf beyanlarının karşılanacağı şekilde ek rapor alınmasına,” karar verildiğini, Ara karar gereği ek rapor da alındığı, bilirkişilerce kök raporda ısrar edildiğini, Gerekçeli kararda “davacıların delilleri ve dosyamız üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, taraf kayıtları inceletilmiş, uzman bilirkişilerden rapor alınmış, alınan rapor ve toplanan tüm deliller değerlendirilmek suretiyle sonuca gidilmiştir.” denildiğini, Ancak Mahkeme kararında bilirkişi raporundaki görüşlerin neden dikkate alınmadığı, neden bilirkişi raporunun aksine karar verildiği tartışılmadığını ve izah edilmediğini, Billirkişi raporunun aksine karar veren hâkim, mutlaka bunun gerekçesini de göstermek zorunda olduğunu, hâkim şu ya da bu sebepten ötürü uzmanı olmadığı bir konuda verilmiş bulunan bilirkişi raporuyla bağlı kalmak istemiyorsa yeniden bilirkişi incelemesi yaptırma yoluna gitmesi gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da bu yönde olduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2005/7427 K. 2006/10605 T. 19.10.2006, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2014/13533 K. 2014/12873 T. 1.10.2014, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E. 2017/9101K. 2017/10462 T. 12.12.2017, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2016/9997 K. 2016/12156 T. 26.10.2016, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2014/20971 K. 2015/17891 T. 12.11.2015)Tanık beyanlarının mahkemece yanlış yorumlandığını, Mahkemenin, gerekçeli kararda “Davacı tanıklarının görgülerinin üçüncü şahıslardan aldıkları duyumlar niteliğinde olduğu, davalı tanıklarının beyanlarının daha somut olduğu” gerekçesiyle davalı tanıklarına itibar edildiğini belirtmekte olduğunu, Tanıkların ifadelerinde bahsi geçen bayiler, şimdi davalının bayisi olduklarından, bu kişilerin doğrudan ifadeleri alındığında davalı aleyhine beyanda bulunamayacaklarını, davacı tanıklarının beyanları dolaylı da olsa gerçeğe uygun, samimi ve dosyadaki diğer deliller ile uyumlu olduğunu, Müvekkili şirketin yıllardır emek vererek ve yatırım yaparak…Markasının Türkiye’de tanıtmış olduğu ve bayi ve servis ağını kurarak bu seviyeye getirmiş olduğunu, bugün Türkiye’de satılan her bir … markalı traktörde müvekkilinin yıllardan beri süregelen yatırımlarının katkısı olduğunu, müvekkilinin bu yatırımlarının sonucunun davalının haksız rekabeti sonucunda kaybedilmiş olmasından dolayı zarara uğradığını, buna rağmen davanın gerekçesiz olarak reddedilmiş olması açık bir haksızlık teşkil etmekte, adalet ve güven duygusunu zedelemekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, tek satıcılık sözleşmesinin kalan 3 yıılık süresi için 9.073.590,12 TL tazminatın davalıdan tahsiline,sözleşmenin 3 yıllık süresinin bitiminden sonraki 1 yıllık süre için de 3.024.530,04 TL tazminatın davalıdan tahsiline, fazlaya dair ve faizle karşılanmayan munzam zararı talep hakkı saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabet nedeniyle tazminat davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının 2006 yılından itibaren … Türkiye dispirütörlüğünü almak için; – Müvekkilinin, …i traktörlerinin dispirütörlüğünü iyi yapamadığını, – Bayi ve servis ağının yetersiz olduğu konusunda dedikodular yaymaya başlayıp bayiiler ve servisler ile görüşmeler yapıp , anlaşmalar teklif ettiğini ,- … firmasının müvekkili ile olan dispirütörlük sözleşmesini fesih edeceğini, dispirütörlüğünü kendilerine vereceğini, Sektörde ve çevrede yaymaya başladığını;- Davalı şirketin hakim ortağı olan … AŞ’nin 2007 yılı raporunda “… markalı traktörlerin ithalatı ve pazarlamasını” yaptıklarına dair beyanın yer aldığını, – Davalı şirketin internet sitesinde Ekim 2011 tarihli tanıtım yazısında faaliyet alanı olarak … traktörlerin Türkiye Distiribütörlüğü şeklinde açıklama yayınladığını,Davalı şirketin bu şekilde gerçekleştirdiği haksız rekabetin sonunda, … SpA’nın 22/11/2012 tarihli bir yazı göndererek dispirütörlük anlaşmasının 01/01/2013 tarihi itibariyle fesih ettiğini müvekkiline bildirdiğini, ardından da 02/02/2013 tarihinde davalının sitesinden davalı ile …’nın anlaştığının duyurulduğunu; feshin davalının haksız eylemleri sonucu oluştuğunu müvekkilinin tek satıcılık haklarını davalı eylemleri sonucu kaybedip zarara uğradığını eksik satış yapması neticesinde de kardan mahrum kaldığını iddia ederek şimdilik 7.500.000 TL zararın dava tarihinden itibaren % 11 oranında avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin 40 yıldan bu yana otomotiv sektöründe ticari faaliyette bulunup, muhtelif markaların distiribütörlüğünü yaptığını, müvekkilinin işinin gereği ve büyüme istemesinin ticari hayatın icabı olduğunu, bu anlamda landini marka traktör üreticisi ile 02/01/2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere distiribütörlük imzaladığını, daha önceden … marka traktörlerin ithal ve satışını yapmadığını, müvekkili şirketin hakim ortağı olan dava dışı … A.Ş nin 2007 yılı faaliyet raporunda sehven yer alan ifadelerin daha sonraki faaliyet raporlarında yer almadığını , davalı şirket çalışanı iki kişinin davacı şirketten ayrıldıktan sonra müvekkili şirkette çalışmaya başlmasının haksız rekabet teşkil etmediğini savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.Davacı ile dava dışı İtalyada yerleşik … firması arasında 01/01/1996 – 01/01/2013 tarihleri arasında yenilenerek devam eden …i marka traktörlerin Türkiye’de satışı konusunda dispirötürlük anlaşması bulunduğu, dava dışı … firmasının 22 Kasım 2012 tarihinde anlaşmanın 15.3 (c) ve (e) maddeleri uyarınca derhal geçerli olmak üzere davacı ile arasında imzalanan sözleşmeyi fesh ettiği, dava dışı İtalyan firmanın davalı şirket ile 23 kasım 2013 tarihinde başlangıç tarihi 02 Ocak 2013 olan ” Tarım Makinaları Distiribütörlük Anlaşması” imzaladığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; Davalı firmanın, davacının dava dışı İtalyan firması ile … markalı traktörle ilgili yapmış olduğu tek satıcılık sözleşmesinin feshine neden olacak haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin olup olmadığı, var ise davacının bu eylemlerden dolayı talep etmiş olduğu zarara uğrayıp uğramadığı ve miktarı noktasındadır.Mahkemece 09/03/2017 tarihli duruşmanın ara kararı uyarınca tanık dinlenmesine karar verildiği anlaşılmıştır.Mahkemece dinlenilen davacı tanıklarının bilgilerinin üçüncü şahıslardan aldıkları duyumlar niteliğinde olduğu, görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı tesbit edilmekle, davacı vekilinin tanık beyanlarının mahkemece yanlış yorumlandığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalının hakim ortağı olan … A.Ş.’nin 2008 yılında yayınlanan 2007 yılı … faaliyet raporunda … firmasının faaliyeti olarak “… markalı traktörlerin ithalati ve satışı olarak özetlenebilir.” denildiğini, bu eylemin haksız rekabet oluşturduğununun iddia edildiği, davalı tarafça bu ifadenin sehven yazıldığını, fark edilince çıkartıldığını, 2008-2011 yılları arasında ki faaliyet raporlarında söz konusu ifadenin yer almadığını, 2007 yılı faaliyet raporunda ki ifade haksız rekabet teşkil etse dahi zamanaşımına uğradığını belirtip zamanaşımı definde bulunmuştur.Bilirkişi raporunda 2007 yılı faaliyet raporunda şirketin 2007 yılı stok kayıtlarında dava konusu edilen … traktör stok kaleminin yer almadığı, sadece … Marka çim traktör ve yedek parçalarının yedek kalemlerinde yer aldığı belirtilmiş olup davalının hakim ortağı olan … A.Ş.’nin 2008 yılında yayınlanan 2007 yılı … faaliyet raporundaki ifadenin 2008-2011 yılları arasında ki faaliyet raporlarında yer almadığı bilirkişilerce tesbit edildiği, haksız rekabet davası 1-3 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, kaldı ki ifade haksız rekabet teşkil ettiği kabul edilse bile dava tarihi itibariyle bu eylemin zamanaşımına uğradığı ve davalı vekilininde süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunduğu tesbit edilmiştir.Davalı dava dışı İtalyada yerleşik … firması ile tek satıcılık sözleşmesini 23/11/2012 tarihinde imzalamış olup bu durumda davalı şirketin 2012 yılı faaliyet raporunda bahsi geçen ifadelerin bulunması hukuka uygun olup haksız rekabet teşkil etmemektedir. TTK’nin 55/b-l maddesinde başkalarının müşterilerinin söz konusu kişilerle olan sözleşmelerini ihlal etmeye yöneltmenin haksız rekabet teşkil edeceğinin düzenlendiği, hükmün lafzı dikkate alındığında burada geçen müşteri kavramına sağlayıcıların dahil olmadığı, dava dışı İtalyada yerleşik … firması sağlayıcı konumunda olduğu, … firması ile davacı arasındaki tek satıcılık sözleşmesini feshetmeye yöneltmenin m.55/b-l kapsamında bulunmadığı, … firmasının davacı ile arasındaki sözleşmeyi haklı sebeple feshettiği, … firması tarafından sözleşmenin haksız olarak feshedildiği kabul edilse dahi, davacının İtalyada yerleşik … firmasının sözleşmeyi feshetmesi konusunda davalı tarafından yöneltildiğini somut olarak ispat edemediği, davalının TTK’nin 54/2 maddesi kapsamında haksız rekabet teşkil eden başka bir davranış gerçekleştirdiğinin de davacı tarafından ispat edilemediği dosya kapsamından tesbit edilmekle; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. ( Yargıtay11. Hukuk Dairesinin 2016/13948 Esas- 2017/6023 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 03/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.