Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1432 E. 2019/1164 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1432 Esas
KARAR NO : 2019/1164 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2019 Tarihli Ek Karar
DAVA: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 18/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili dava dilekçesi ile; fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, borçluların menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarından 2.003.333,33.TL’sine ihtiyati haciz konulmasını, yargılama giderlerinin borçlular üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 12/11/2018 tarihli kararı ile; talebin kabulü ile 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz talep edenin ileride ihtiyati haciz de haksız çıkması halinde borçlu/borçlular ile üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan sorumlu olması kaydı ile ihtiyati haciz isteyen alacaklının şimdilik talebe konu alacağın %15 (yüzde onbeş) oranınına isabet eden (300.500,00) TL miktarındaki nakdi teminat tutarını veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz nitelikteki teminat mektubunu (şayet alacaklı bir banka ise kendisi dışındaki bir başka bankaya ait teminat mektubu olmak kaydı ile ) mahkememize yatırdığında veya ibraz ettiğinde borçlunun/borçluların gerek elindeki gerekse üçüncü şahıslardaki taşınır ve taşınmaz malları ile hak ve alacaklarının yukarıda miktarı yazılı alacağa yetecek kadar kısımlarının ihtiyaten haczine karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz edenler vekili itiraz dilekçesi ile; müvekkillerinin Nevşehir ilinde ikamet ettiklerini, Nevşehir mahkemelerinin yetkili olduğunu, alacaklı banka tarafından talep edilen alacağın muaccel olmadığını, alacaklı bankanın alacağının ipotekle teminat altına alındığını bu nedenle asıl borçlu hakkında ihtiyati haciz talep edemeyeceğini, kefile başvurma koşullarının somut olayda gerçekleşmediğini belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 14/02/2019 tarih 2018/1406 D.iş – 2018/1441 Karar sayılı ek kararında;”… İİK 257 maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yerinde veya 3.şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” hükmü yer almaktadır. İİK 265 maddesinde “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuru ile yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir” hükmü yer almakta olup, ihtiyati hacze itiraz sebepleri sayılmıştır. Somut olayda süresinde yetkiye ve borca itiraz vardır. Alacaklı banka ile borçlu şirket arasında akdedilen genel kredi sözleşmesini borçlu gerçek kişilerin müşterek müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları, anılan sözleşmenin “X-Diğer Hükümler” başlıklı bölümünün 3. maddesinde İstanbul mahkeme ve icra dairelerinin yetkili kılındığı anlaşılmıştır. HMK 50/1 md. uyarınca 6100 sayılı HMK’daki yetki hükümleri (HMK md. 6-18) ilamsız icradaki yetki hakkında kıyasen uygulanır. Talebin dayanağı olan genel kredi sözleşmesinin ticari nitelikteki sözleşmelerden olduğu, HMK’nun 17. maddesine göre yapılan yetki sözleşmesinin tarafları bağladığı, sözleşmedeki bu yetki şartının 6102 sayılı TTK’da hükme bağlanan teselsül karinesi ve kefaletin fer’iliği ilkesi gereği kefil olan borçluları da bağlayacağından yetki itirazı kabul edilmemiştir. İtiraz edenin borca ilişkin sair itiraz sebepleri yargılamayı gerektirmektedir. Kanunda sayılan ihtiyati hacze itiraz sebepleri arasında değildir…”gerekçesi ile, İtirazın reddine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz edenler vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz edenler vekili istinaf dilekçesi ile,İlk derece mahkemesi kararının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Müvekkillerinin ikametgahı Nevşehir olduğu için müvekkilleri hakkında ihtiyati haciz kararı verme yetkisinin Nevşehir Mahkemelerinde olduğunu, Ortada bir yetki sözleşmesi bulunmadığını, çünkü yetki sözleşmesi yapılabilmesi için işin ticari iş olmasının yeterli olmadığını, kanunda açıkça belirtildiği üzere yetki sözleşmesinin taraflarının tacir olmasının arandığını, gerçek kişi müvekkillerinin tacir olduklarına dair dosyada herhangi bir belge olmamasına rağmen yetki sözleşmesinin geçerli kabul edilmesinin mümkün olmadığını, HMK 17. maddesinde yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahısların, sadece tacirler ve kamu tüzel kişileri olarak belirlendiğini, Alacaklı bankanın müvekkili şirket hakkında ihtiyati haciz talebinde bulunamayacağını, borçlunun muaccel bir borcu bulunmadığı gibi banka alacaklarının da ipotek ile teminat altına alındığı halde ihtiyati haciz kararı verilmiş olmasının bu karara taraflarınca itiraz edilip alacağın ipotekle teminat altında olduğu beyan edilmesine rağmen mahkemece alacağın rehinle teminat altına alınıp alınmadığı hususu araştırılmadan itirazın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Alacak nakdi olmadığı için müvekkillerinden BSMV talep edilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, gayri nakdi olan alacaklardan BSMV tale edilmeyeceğini, alacaklının çek yaprak sorumluluk bedellerine istinaden talep ettiği alacağa ilişkin ihtiyati haciz talebinin reddi gerektiğini, Borçlunun ifada gecikmesinin tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerektiğini, bankanın ihtiyati hacze başvuru tarihi ile ihtarnamenin tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması gerektiğini, Müvekkilinin adres değiştirme ve mal kaçırma gibi bir girişiminin bulunmadığını, Mahkemece belirlenen teminatın da hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 14/02/2019 tarih 2018/1406 D.iş 2018/1441 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenin aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep genel kredi sözleşmesi gereğince kullandırılan krediden kaynaklanan borcun tahsili için verilen ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkindir.İİK 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz sebepleri sınırlı olarak belirtilmiştir. Buna göre boçlu kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, yetkiye ve teminata karşı itiraz edebilecektir.İİK 258. maddesinde “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir.” 50. maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kaar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.” denilmek suretiyle yetki konusunda HMK’nın yetkiye dair hükümlerine yollama yapılmıştır.HMK’nın 17. maddesinde tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler.Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır ” hükmü düzenlenmiştir.Talebe dayanak genel kredi sözleşmesinin X- Diğer Hükümler başlıklı bölümünün 3. maddesinde sözleşmeden doğacak her türlü anlaşmazlıkta İstanbul (merkez) mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Genel kredi sözleşmesinin tarafları tacir olup HMK 17. maddesine göre yapılan yetki sözleşmesi geçerlidir. Sözleşmedeki bu yetki şartının 6102 sayılı TTK 7. maddesinde hükme bağlanan teselsül karinesi ve kefaletin fer’iliği ilkesi gereği kefil olan borçluları da bağlayacağından yetki itirazı yerinde değildir.İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili, mahkemece gayrı nakdi alacak için de ihtiyati haciz kararı verildiğini bunun yasaya aykırı olduğunu belirtmiş ise de, ihtiyati haciz talep eden alacaklı asıl borçlu şirket lehine verdikleri teminat mektubunun nakde çevrildiğini, bu nedenle alacaklı olduklarını borcun ödenmediğini belirterek ihtiyati haciz talebinde bulunmuş ve teminat mektubunun nakde çevrilmesine ilişkin belgeler ile hesap kat ihtarını talep dilekçesine eklemiştir. Mahkemece nakde dönüşen teminat mektubu alacağından dolayı ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İhtiyati haciz kararı gayrı nakdi alacakları içermediğinden borçluların bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.Alacaklı banka tarafından asıl borçlu şirketin kredi hesabı kat edilmiş ve borcun ödenmesi hususu asıl borçluya ve müteselsil kefillere ihtar edilmiştir. TBK’nın 586. maddesine göre müteselsil kefillerin takibi için gerekli şartlar oluştuğundan müteselsil kefillerin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde değildir.Dosyaya sunulan belgelere göre asıl borçlu şirketin kredi sözleşmesi gereğince doğmuş ve doğacak borçlarını teminat altına almak üzere taşınmaz üzerine 5.000.000 TL bedelli 3. dereceden alacaklı lehine ipotek tesis edilmiş olup, incelenen tapu kaydına göre söz konusu taşınmaz üzerinde alacaklı dışında başka bankaların 1. ve 2. dereceden olmak üzere ipotekleri mevcut olup, söz konusu ipotek miktarları ve alacaklı tarafından dosyaya sunulan ekspertiz raporunda belirlenen taşınmaz değeri dikkate alındığında, taşınmaz bedelinin önceki ipotekleri karşılamayacağı, alacaklının alacağını temine yeterli olmadığı anlaşıldığından asıl borçlunun bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre ihtiyati hacze itiraz eden borçluların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenlerin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı ihtiyati hacze itiraz edenler tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/09/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.