Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1426 E. 2021/710 K. 11.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1426 Esas
KARAR NO: 2021/710 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2019
NUMARASI: 2018/1182 Esas 2019/266 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile iki adet faturadan dolayı faizli bakiye olmak üzere 11.105,16-TL üzerinden icra takibi yaptıklarını, davalı tarafın icra takibinden sonra toplam 10.250-TL ödeme yaptığını, ancak yapılan ödemenin dosya borcunun tamamını karşılamadığını, ödeme tarihi itibariyle dosya kapak borcunun 12.830,69-TL olduğunu, bu nedenlerle ödeme dışında kalan dosya borcuna yönelik itirazın iptaliyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin davacı şirkete 10.250-TL cari hesap ilişkisine dayalı olarak borcu bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından 30/04/2018 tarihinde 5.000-TL 09/05/2018 tarihinde 5.250-TL olmak üzere toplam 10.250-TL borcun tamamının ödendiğini, bu nedenlerle davacı tarafa herhangi bir borçları bulunmadığını, bu bağlamda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/03/2019 tarih ve 2018/1182 Esas – 2019/266 Karar sayılı kararında; “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalı aleyhine faizli bakiye olmak üzere 11.105-TL üzerinden icra takibi yapıldığı, icra takibinden önce davalı tarafın temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından icra takibine konu edilen faiz alacağının yerinde olmadığı, bu bağlamda davacı tarafın takip tarihi itibariyle alacağının 10.237-TL asıl alacak olduğu, iş bu alacağın icra takibinden sonra, ancak dava tarihinden önce 10.250-TL olarak ödendiği dikkate alınarak takibin 10.237-TL asıl alacak üzerinden devamına, icra takibinden sonra yapılan ödemelerin İcra Müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına, dava tarihi itibariyle takip konusu asıl alacağın tamamı ödenmiş olduğundan davacı tarafın icra inkar tazminat talebi istemeyeceği, davacı tarafın itirazın iptaline konu alacağın ana para dışındaki ferilerine yönelik olduğu değerlendirilerek davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile davalının, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 10.237-TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, İcra takibinden sonra davalı borçlu tarafından 30/04/2018 tarihinde yapılan 5.000-TL ve 09/05/2018 tarihinde yapılan 5.250-TL ödemenin infaz aşamasında İcra Müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına, Davacı tarafın icra inkar tazminat isteminin mahkemece hüküm altına alınan alacağın (yalnızca asıl alacak kabul edildiğinden) davadan önce ödendiği dikkate alınarak reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava dosyasına sunulan dilekçelerinde, müvekkili … A. Ş. ile davalı/borçlu firma olan … Ltd. Şti. arasında ekteki onaylı e- faturalara konu olan ticari alışverişlerin yapıldığı, davalı/borçlunun bu faturalardan kaynaklı borcunu ödememesi üzerine 12/04/2018 tarihinde Kastamonu İcra Müdürlüğü … Sayılı takip dosyası ile davalı/borçlu şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı söz konusu takip dosyasında davalı/borçlu tarafın takip açıldıktan ve ödeme emri tebliğinden sonraki tarihte; 30.04.2018 tarihinde 5.000,00-TL ve 09.05.2018 tarihinde 5.250,00-TL olarak takip tarihinden sonra ödemeler yaptığı ve ödeme emrinin sonrasında yaptığı bu ödemeleri ileri sürerek, haksız ve sui niyetle borcun ödendiğinden bahisle ilgili takip dosyasında yetki itirazı ile ödeme def’inde bulunduğu yerel Mahkemeye beyan edildiğini, Taraflarınca yetki itirazları kabul edilerek dosya Bakırköy … İcra Müdürlüğü … sayılı takip dosyası ile tekrar açıldığı, davalı/borçlu tarafın bu takibe de borcu ödediklerinden bahisle itiraz ederek takibin durmasına neden oldukları, davalı/borçlu tarafın bu itirazlarının haksız ve sui niyet içerdiği zira itirazlarında belirttikleri ödemelerin aleyhe açılan icra takip tarihinden sonra yapıldığı ve kısmi bir ödeme olduğu, yargılama giderleri ve borcun ferilerinin ödenmediği, takip açıldıktan sonra ödeme tarihindeki mevcut bakiyenin 12.813,69-TL’olduğu, davalı/borçlunun borcunu ödemeyerek takip açılmasına sebebiyet verdiği ve yasal düzenlemeler gereği takibe sebebiyet vermesi nedeniyle yargılama giderlerinden de sorumlu olduğu, takip sonrası ödeme ile ilgili içtihatlarda ; borçlunun borcunu zamanında ödemeyerek takibe sebebiyet vermeleri nedeniyle takipten doğan masraf, faiz ve vekalet ücretinden sorumluluğu bulunduğu yönündeki lehe birden çok içtihat da dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, Davalı/borçlu tarafın tüm takip bakiyesini ödemek yerine, ödeme yaptıklarından bahisle icra takibine karşı itirazları 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu 2.maddesinde belirtilen; ‘Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.’ şeklindeki iyiniyet ve dürüstlük ilkelerine aykırılık teşkil etiğini, Ancak Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonrasında her ne kadar davalı taraf aleyhine takipten kaynaklı yargılama giderlerinin de ödenmesine karar verilmiş olsa da hatalı ve eksik değerlendirmeye dayalı yasaya aykırı bir karar verildiğini, Mahkemece talep edilen takip öncesi temerrüt faizi hususunda;’ Davacı/alacaklı müvekkili şirketin, davalı borçlu şirketi temerrüde düşürmek için ihtarname keşide etmesi gerektiği bu hususta bir ihtar sunulmadığından temerrüt tarihinin icra takip tarihi ile başlayacağını ve takip öncesinde işleyen 868,00-TL faizin reddine’ karar verildiğini, Bilindiği gibi son yasal düzenlemeler sonucu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530/2. maddesinde, borçlunun temerrüdünde, ihtar koşulu açısından değişiklikler yapıldığını, buna göre,“mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde” para borcunun ifa edileceği tarih belirli veya kesin vade biçiminde belirlenmemişse borçlu, kural olarak faturanın borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda ayrıca ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.’ şeklinde değiştirildiğini, böylece temerrüdün temel koşulu olan ihtara önemli bir istisna getirilerek, ihtarsız temerrüt ilkesi kabul edilmiştir. Ayrıca TTK 23 . Maddesi de faturada vade tarihinin belli olması ve faturaya süresi içinde herhangi bir itiraz olmaması hasebiyle münderecatının (vade tarihinin) kabul edişmiş olduğuna bir karine teşkil ettiğini belirtmekte olduğunu, Dava konusu alışverişe bakıldığında da müvekkili davacı şirket , davalı borçlu şirkete dava dilekçemiz ekinde ibraz edilen faturalardan da anlaşılacağı üzere belirli oranlarda aroma satmış ve irsaliye tarihinden de belli olacağı üzere bu malları teslim ettiğini, dolayısıyla teslim edilen malların bedellerinin ödeneceği vade tarihi de faturaların üzerinde açıkça yazıldığı, e-faturalar yasal zorunluluk gereği davalı şirkete tebliğ edilmiş ve itiraz söz konusu olmadığını, bu durumda TTK 23. Maddesi gereği faturadaki vadenin kabul edildiği ve temerrütün bu tarihten itibaren işleyeceğini kabul etmek yasal zorunluluk olduğunu, Davacı ve davalı şirket arasına mal tedarik işlemi olduğuna şüphe olmadığı, kaldı ki bu hususta delil olarak ticari defterlerin incelenmesi talebi de mevcut iken Yerel Mahkemece bu defterler de incelenmeden karar verildiğini, şayet ticari defterler incelenmiş olsaydı, iki şirketin teamül haline gelen alışverişlerinin yıllardır bu halde yürüdüğü, bu şekilde alışverişin iki şirket arasında teamül haline dönüştüğü açıkça görüleceğini, Ayrıca dava dilekçesi ekinde sundukları cari hesap ekstresi ve yine istinaf dilekçesine ekledikleri davalı şirket ile yıllardır aynı şekilde alışveriş yapıldığına bu şekilde yapılan alışverişin bir teamül haline geldiğine delil olarak sunduğumuz ekstre ve mailler de mevcut olduğunu, Dolayısıyla TTK 1530/2. Fıkra gereği borçlu şirketin mütemerrit duruma düşmesi için ihtara lüzum olmadığı, bu husus yerel mahkeme tarafından atlanıldığı ve delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, takip öncesi işleyen faiz hatalı olarak reddedildiğini, Yine yerel mahkemenin;’icra inkar tazminatının asıl alacak üzerinden değerlendirildiği ve asıl alacak ödenmiş olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği’ yönündeki kararı da yasal olmadığını, Takip dosyasından da görüldüğü üzere davalı/borçlu taraf her ne kadar takip asıl alacağını takip sonrasında ödeyerek kanunu dolanmaya çalışsa da ödeme defii ileri sürerek tüm takip tutarına itiraz ettiği ve bu itiraz nedeniyle huzurdaki dava cereyan ettiğini, 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu 67. Maddesi:’Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde olduğunu, Yani borçlunun itirazında haksız ve kötü niyetli olması durumunda ve alacaklının talebi doğrultusunda mahkeme icra inkar tazminatına hükmedeceğini, inkar tazminatı maddesinin gayesinin zaten sui niyetle haksız yapılan itirazın bir nevi yaptırıma bağlanması ve alacaklıların kötü niyetli borçlular karşısında bir nevi korunması olduğunu, Asıl alacak ödenmiş olduğundan bahisle talep ettikleri halde davalı/borçlu şirket aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi de yine icra hukukunun alacaklı borçlu dengesi sağlamak amacını, borçlu lehine bozmakta ve hakkaniyet ilkelerine aykırılık teşkil etmekte olduğunu, hatalı olan bu kararın da İstinafı zorunlu olduğunu, Davalı/borçlu şirket vekili lehine, vekilin dava ve duruşmalara hiç iştirak etmemiş olamasına hatta Mahkemenin duruşma tutanağına ‘davalı vekilinin mazeretin son kez kabulü’ şeklindeki tekidine rağmen son duruşmaya da iştirak etmemesi, yargılamada emek sarfetmemiş olmasına rağmen ve haksız olarak reddedilen temerrüt faizi oranınca vekalet ücretine hükmedilmesi yine usul hukukuna aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Netice itibariyle izah edilen hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde yerel Mahkemenin verdiği karar ile borcunu açılan takip sonrası ödeyen davalı/borçlu şirket hem temerrüt faizinden, hem kötü niyetli itirazının yaptırımı olan icra inkar tazminatından kurtulduğu, hem de lehe vekalet ücretine hak kazandığını, bir nevi ödüllendirildiğini, bu durum hukuka hakkaniyete ve de vicdana, adalet duygusuna oldukça zıt ve ağır gelmiş bu nedenle de yerel mahkeme kararını huzurunuza taşıma, istinaf etme zarureti duyulduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari ilişkiden kaynaklı 2 adet fatura alacağının tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece, davacının davasının KISMEN KABULÜ ile davalının, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 10.237-TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, İcra takibinden sonra davalı borçlu tarafından 30/04/2018 tarihinde yapılan 5.000-TL ve 09/05/2018 tarihinde yapılan 5.250-TL ödemenin infaz aşamasında İcra Müdürlüğü tarafından dikkate alınmasına, davacı tarafın icra inkar tazminat isteminin mahkemece hüküm altına alınan alacağın (yalnızca asıl alacak kabul edildiğinden) davadan önce ödendiği dikkate alınarak reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacının 2 adet fatura alacağının tahsili talebiyle asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere toplam:11.105,16 TL.lik alacağın tahsili talebiyle 12/04/2018 tarihinde ilamsız icra takibinde bulunduğu, icra takibinden sonra davalı borçlunun cari hesaba mahsuben açıklamalı … Bankası Bayrampaşa Şubesinden davacı hesabına 30/04/2018 tarihinde 5.000,00 TL., 09/05/2018 tarihinde de 5.250,00 TL. Ödeme yaptığı, davalı borçlunun icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesi ile asıl alacak ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine davacı tarafça davalının yapmış olduğu ödemeler düşülmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.852,00 TL. Miktar üzerinden itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür. TBK’ nın 100. maddesinde; “Borçlu faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz,” hükmü düzenlenmiştir. Davaya konu takip talebinde ve ödeme emrinde de kısmi ödemelerin TBK’nın 100. Maddesine göre öncelikle faiz ve masraflara mahsup edileceği belirtilmiştir. Bir başka anlatımla TBK’nun 100. maddesi gereğince ödemelerin öncelikle asıl alacaktan düşülebilmesi için, borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmemiş olması zorunludur. Buna göre, borçlu, faiz ve masrafları ödemedikçe kısmi ödemeler ana paradan mahsup edilemez. Anılan maddenin uygulanması için takip talebinde bu yönde ayrıca talepte bulunulması gerekli olmayıp, istek olmasa da memurlukça bu husus re’sen dikkate alınmalıdır (Hukuk Genel Kurulu’nun 09/10/2002 tarih ve 2002/12-709 Esas – 2002/781 Karar sayılı kararı). Şu halde, TBK’nun 100. maddesi uyarınca, borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmiş olması durumunda ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerekir.(Yargıtay 12 HD.nin 2018/7452 Esas,2019/9523 Karar sayılı içtihadı) Buna göre mahkemece yapılacak iş, itiraz üzerine duran takipte davalı borçlunun kısmi ödemelerinin TBK 100. Maddesine göre öncelikle faiz ve masraflara mahsubu ile bakiye kalması halinde asıl borçtan düşülerek buna göre davacı alacaklının takipte talep edebileceği asıl alacak miktarının tespiti ile bu miktar yönünden davalı borçlunun takibe itirazının haksız olması halinde bu miktar yönünden davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur. Dava, taraflar arasında mal alım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. TTK’nın 1530.maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117.maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi ya da taraflar arasında yapılan sözleşme ile ödeme gününün kararlaştırılması gerekmektedir. Somut olayda, icra takibinden önce davalının temerrüde düşürülmediği ve sözleşme ile ödeme tarihinin belirlenmediği, buna göre takip öncesi işlemiş faiz şartlarının oluşmadığı tesbit edilmekle; davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.( Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3266 Esas- 2018/4228 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.) İcra takibinden sonra davalı borçlunun cari hesaba mahsuben açıklamalı … Bankası Bayrampaşa Şubesinden davacı hesabına 30/04/2018 tarihinde 5.000,00 TL., 09/05/2018 tarihinde de 5.250,00 TL. Ödeme yaptığı gözetildiğinde, takip öncesi işlemiş faiz alacağı hesaba katılmaksızın asıl alacağa takip tarihinden ödeme tarihlerine kadar faiz işletilmek suretiyle, ödeme tarihleri olan 30/04/2018 tarihinde yapılan 5.000,00.TL ve 09/05/2018 tarihinde yapılan 5.250,00.TL ödemelerin düşülerek dava tarihi olan 10/10/2018 tarihi itibariyle kapak hesabının yapılarak gönderilmesi için Dairemizce Bakırköy … İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılmıştır, kapak hesabı yapılarak müzekkere cevabı Dairemize gönderilmiş olup gelen cevabi yazıda; davacının dava tarihi itibariyle 1892,43 TL. Alacaklı olduğu belirtilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davacı vekilinin istinaf talebi kısmen yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüre ve alacak likit olduğundan kabul edilen alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının yaptığı takipte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden ve şartları oluşmadığından, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/03/2019 Tarih ve 2018/1182 Esas 2019/266 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin kapak hesabına göre 1.892,43.TL üzerinden devamına, 2-Fazlaya ilişkin talebin reddine, 3-Kabul edilen 1.892,43.TL alacağın %20’si oranında (378,49.TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacının yaptığı takipte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden ve şartları oluşmadığından, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 129,27.TL harçtan peşin alınan 48,71.TL harcın mahsubu ile bakiye 80,56.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından yatırılan toplam: 89,81.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından sarf edilen toplam: 111,50.TL yargılama giderinin davanın kabul / ret oranına göre (%66 kabul) hesap ve takdir edilen 73,59.TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 1.892,43.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca ret edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 959,57.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 12-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 13-Davacı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,00.TL dosyanın istinafa gidiş / dönüş gideri olmak üzere toplam: 152,30.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 14-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 15-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.