Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/141 E. 2020/1291 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/141
KARAR NO : 2020/1291
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2018
DOSYA NUMARASI : 2014/595 Esas – 2018/937 Karar
DAVA: Menfi Tespit ve İstirdat
KARAR TARİHİ : 12/11/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine, davalı tarafça İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı, …. Esas sayılı ve … Esas sayılı dosyalarından icra takibi yapıldığını, takibe konu 36.600,00 TL olan toplam tutarın; 08/05/2012 tarihinde 2.500,00 TL, 15/08/2012 tarihinde 4.000,00 TL, 10/09/2012 tarihinde 7.830,00 TL, 25/09/2012 tarihinde 7.000,00 TL, 01/08/2011 tarihinde 7.000,00 Euro’yu … no’lu çeke istinaden 1.795 Kg. zeytin ve takibi konu çeklere istinaden … Bankası Karacabey/Bursa Şubesi’ nin garantörlük nedeni ile müvekkili adına ödediği 5.785,00 TL ile toplamda 16.820,030 TL ile 7.000,00 Euro karşılığı TL ile 5.785,00 TL çek, 49.935,00 TL olarak ödediğini, davalıya ayrıca 850,00 Euro değerince ipone marka telefon teslim ettiğini ve belgesini almadığını, davalının yaptığı icra takibine istinaden borçlu olmadığını belirterek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, &40’tan aşağı olmamak üzere tazminata, fazla ödemenin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yapılan tüm ödemelerin makbuz karşılığı olduğunu ve bunların dosyaya bildirildiğini, davacının telefon teslim ederek ödeme yaptığı iddiasının tamamen asılsız olduğunu, müvekkilinin oğluna ve üçüncü kişilere yapılan ödemelerin dosya ile ilgisinin bulunmadığını, davacının önceki ticaretinde yaptığı ödemeleri tüm dosya kapsamında yapmış gibi gösterdiğini, icra takibi yapılan alacağın ise sonraki ticaretle ilgili olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/10/2018 tarih ve 2014/595 Esas – 2018/937 Karar sayılı kararı ile; ” … Dava, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyalarında borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. 19/02/2018 Tarihli Bilirkişi Heyet Raporunun usul ve yasaya uygun denetime elverişli olduğu, bu sebeple hükme esas alındığı, bu rapora karşı da taraflarca herhangi bir itiraz sunulmadığı, yapılan hesaplamar ile davacının dava konusu İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyalarında davalı tarafa borcunun bulunmadığı, davacının davalıya zeytin verdiği hususunu kanıtlayamadığı, sonuç olarak davalı tarafa 4.738,83-TL fazla ödemede bulunduğu, İİK’nın 72/6 maddesi gereğince fazla ödenen bu bedelin iadesi gerektiği kanaati hasıl olmakla davacının davasının kabulüne karar verilmiş, davalının icra takiplerinde kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜ ile davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyalarında borçlu olmadığının tespitine, 2-Davacı tarafından fazla ödenen 4.738,83 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 3-Şartlar oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dosyasındaki 4 adet bilirkişi raporunun da sonuç olarak birbirinden farklı olduğunu, raporlar arasında birliktelik olmadığını, Takip konusu alacak dosyaları ile bir bağlantısı bulunmayan ve iddia aşamasında kalan, müvekkilince kabul edilmeyen alacakların icra dosyası alacağından düşüldüğünü, Dava dosyası ve raporlarda müvekkilinin kabul etmediği takip konusu çeklerle ilgili bir bağlantısı bulunmayan ödemelerin dava ve icra dosyalarından düşüldüğünü,İcra takip dosyalarının tamamı dava dosyasına getirilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, 4 adet icra dosyasının tamamının dosyaya getirilmediğini, dosyanın birine hiç ulaşılamadığının sabit olduğunu, tüm bunlara rağmen eksik dosyalar ile işlem yapılması ve hüküm kurulmasının doğru olmadığını, Cevap dilekçesinde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere haricen tahsilatların icra dosyasına bildirildiğini, tüm bunlara rağmen icra dosyasına bildirilen tahsilatlardan da davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas, … Esas ve … Esas sayılı icra takip dosyalarından borçlu olmadığının tespitine, fazladan yapılan ödemenin istirdatına karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece alınan 19/02/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalı tarafça yapılan icra takip dosyalarında davacıdan talep edilen bedel toplamının 39.008,83-TL olduğu, davacıya ait ödeme belgelerine göre yapılan ödemeler toplamının ise 49.747,68-TL olduğu, dolayısıyla davacının 10.738,83-TL fazla ödemesinin bulunduğu ve borçlu olmadığı, davalı vekilince yapılan itirazda müvekkili tarafından zeytin alınmadığı, bedelinin kabul edilemeyeceği belirtilmesine karşın teslim alındığı, belirtilen zeytin bedelinin 6.000,00-TL olduğu düşünüldüğünde, davacının fazla ödemesinden bu tutarın tenzili halinde yine davacının 4.738,83 TL fazla ödemesinin tespit edildiği, davacının borçlu olmadığı belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan rapora davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edilerek hükme esas 19/02/2018 tarihli bilirkişi raporunun alındığı, bu raporun davalı vekiline 01/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, yargılama sırasında davalı tarafça sözkonusu rapora karşı herhangi bir itiraz ve beyanda bulunulmadığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Dolayısıyla davalı tarafça, dava dosyasındaki 4 adet bilirkişi raporunun da sonuç olarak birbirinden farklı olduğu, raporlar arasında birliktelik olmadığı, takip konusu alacak dosyaları ile bir bağlantısı bulunmayan ve iddia aşamasında kalan, müvekkilince kabul edilmeyen alacakların icra dosyası alacağından düşüldüğü, dava dosyası ve raporlarda müvekkilinin kabul etmediği takip konusu çeklerle ilgili bir bağlantısı bulunmayan ödemelerin dava ve icra dosyalarından düşüldüğü şeklinde bilirkişi raporu ve raporda yapılan hesaplamalara yönelik istinaf sebepleri ileri sürülmüş ise de, hükme esas alınan 19.02.2018 tarihli rapora itiraz edilmediği anlaşılmakla, belirtilen hususlarda davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuş olup, HMK’nın 357. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların istinaf incelemesi sırasında incelenmesi mümkün değildir. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere davacı tarafça üç adet icra takip dosyası yönünden talepte bulunulduğu, dava konusu olan … Esas sayılı dosyanın örneği dosya kapsamında bulunmakta olup, davacı vekilinin mahkemenin 12/11/2015 tarihli duruşmasında, “Dosya yetkisizlikle gittiği aşamada kaybolmuştur, dosyanın incelemeye yeter kısımları tarafımızda mevcuttur ibraz edelim inceleme yapılsın” şeklinde beyanda bulunduğu, davalı vekilin de aynı celse ” Davacı tarafından ibraz edilen surete bir diyeceğimiz yoktur, bu dosyaya ilişkin 5.000 TL ödeme beyan edilmiş, harcı yatırılmış, dosyaya makbuzu sunulmuştur, raporda dikkate alınmasını talep ederim inceleme yapılsın” şeklinde beyanda bulunduğu, İcra takip dosyalarının infazen kapatılmadığı ve davacının fazla ödemesinin bulunduğu dikkate alındığında, davalı tarafça icra müdürlüğüne bildirilen tahsilatlar da dahil olmak üzere menfi tespit ve istirdat davası açmakta hukuki yarar bulunduğu, davalı vekilince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 2.500,15.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 625,04 TL (35,90.TL+589,14.TL) harcın mahsubu ile bakiye 1.875,11 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/11/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.