Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1404 E. 2021/781 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1404
KARAR NO : 2021/781
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2019
DOSYA NUMARASI : 2014/848 Esas – 2019/144 Karar
DAVA: Menfi Tespit – Tazminat
BİRLEŞEN İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2012/270 ESAS SAYILI DAVA DOSYASI
BİRLEŞEN DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ : 27/05/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … ve ortakları arasında 08/11/2010 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile İtalya – … marka ürünlerin bayi olarak satışının kararlaştırıldığını, sözleşme gereği müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunan diğer davalının yurt içi teslimat ve kiralama firması olduğunu, müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz olarak yerine getirmesine rağmen sözleşmenin davalı … tarafından 11/02/2011 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, sözleşmenin haksız feshinden kaynaklı, müvekkilinin siparişine karşılık davalılara verilen çek bedelleri yönünden davalıların eksik teslimat yaptığını, ayrıca müvekkili şirket tarafından sözleşme gereği davalı … şirketine verilen 100.000 Euro bedelli teminat çekinin iade edilmediğini, sözleşmenin feshinden kaynaklı müvekkilinin kar mahrumiyetine uğradığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle sipariş edilip teslim edilmeyen mallar için verilen 31/10/2011 vade tarihli, … numaralı, 100.000 Euro bedelli, 31/10/2011 vade tarihli, … numaralı, 100.000 Euro bedelli ve sözleşmenin 17.maddesi gereği teminat olarak verilen … numaralı, 100.000 Euro bedelli çekler yönünden müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, sipariş edilen ürünlerin teslim edilmemesinden kaynaklı uğranılan 343.236,23 Euro kazanç kaybı ile sözleşmenin haksız feshi nedeniyle şimdilik 200.000 Euro’nun davalılardan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili … ile davacı arasında 08/11/2010 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşmeye bağlı müvekkili … firması ile davacı arasında alt kiracılık sözleşmesinin imzalandığını, bayilik sözleşmesinin, davacının sözleşmeye aykırı söylem ve hareketleri nedeniyle feshedildiğini, davacı tarafça verilen çeklerin akreditif açılması için bankaya verilen çekler olduğunu, davacının sipariş bedelinin bu çeklerle ödenmediğini, bu çeklere karşılık olarak verilecek asıl çeklerle ödeneceğini, sözleşmeye aykırı hareket eden davacıya yapılan tüm uyarılara rağmen ödeme ve çek teslim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle müvekkiline atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını, sözleşmenin haklı nedenlere dayanarak feshedildiğini, davacı tarafça verilen 2 adet çek karşılığı teslim edilen ürün bedellerinin 12/12/2011 vadeli, 100.000 Euro bedelli ve 80.711,20 Euro bedelli çekler ile 12/12/2011 tarihinde tahsil edildiğini, sözleşme gereği verilen teminat çekinin, sözleşmenin ihlali nedeniyle cezai şart alacağının ödenmemesi nedeniyle iade edilmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesine istinaden, müvekkili … tarafından dava dışı şirketten kiralanan mağazanın alt kiralanmasına ilişkin davalı ile alt kira sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmenin feshinden kaynaklı davalının kiralananı geç tahliye ve teslim ettiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle kira sözleşmesinin feshi sonucu uğranılan şimdilik 100.000 TL kar kaybının, davalı tarafça siparişi verilen ürünlerin müvekkili tarafından zarara satışı yapılması nedeniyle uğranılan 78.315,76 Euro zararın, sözleşmelerin feshinden kaynaklı uğranılan 250.000 Euro manevi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin haksız feshi sonucu, davacı tarafça müvekkili tarafından verilen 100.000 Euro bedelli teminat çekinin haksız olarak tahsil edildiğini, davacının dava konusu kira sözleşmesinin feshi nedeniyle müvekkili şirketten herhangi bir tazminat talep etme hakkı bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/02/2019 tarih ve 2014/848 Esas – 2019/144 Karar sayılı kararı ile; ” …Asıl dava yönünden; taraflar arasında imzalanan 08/11/2010 tarihli bayilik sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği, bu nedenle davacının uğramış olduğu olumlu ve olumsuz tüm zararların tazminini karşı taraftan talep edebileceği; sözleşme gereği davacı tarafça sipariş edilen ürünlerin geç tesliminden kaynaklı davacının talep edebileceği kazanç kaybına yönelik zararının 43.711,97 TL, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle kar kaybına yönelik zararın 34.916,99 TL olmak üzere toplam 78.628,96 TL davacının alacaklı olduğu; davacı tarafça sipariş edilen ancak teslim edilmeyen ürünler için davalılar birleşen davacılara verilen 31/10/2011 vade tarihli, … numaralı, 100.000 Euro bedelli ve 31/10/2011 vade tarihli, … numaralı, 100.000 Euro bedelli çeklerin davacıya iade edilmesi nedeniyle bu çekler yönünden taleplerin yerinde olmadığı, sözleşmenin teminatı olarak verilen … numaralı çek bedeli olan 100.000 EURO’nun nakde çevrilmesi nedeniyle bu çek bedelinin davalılardan tahsilinin (istirdadının) gerektiği; benimsenen bilirkişi kurulu raporlarında tespit edilen alacak miktarını aşan davacı isteminin yerinde olmadığı anlaşıldığından; asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Birleşen dava yönünden; sözleşmenin birleşen davacı tarafça haksız feshi nedeniyle birleşen davacı tarafça herhangi bir zarar ve tazminat talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından birleşen davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;a)Sipariş edilen ürünlerin teslim edilmemesinden kaynaklı uğranılan 43.711,97 TL kazanç kaybı ve sözleşmenin feshi nedeni ile uğranılan 34.916,99 TL kar kaybı olmak üzere toplam 78.628,96 TL’nin dava tarihi olan 20/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, b)Dava konusu yapılan … Bankası Esentepe Büyükdere Şubesi’ne ait … numaralı çek bedeli olan 100.000 EURO’nun nakde çevrildiği, 29/12/2011 tarihinden itibaren 3095 Sayılı yasanın 4/a.maddesi gereğince işletilecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, c)Davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin reddine, 2-BİRLEŞEN İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/270 Esas sayılı dosyasında açılan DAVANIN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, asıl dava davacısı/ birleşen dava davalısı … Ticaret Ltd. Şti. vekili ile asıl dava davalıları/ birleşen dava davacıları … ve … Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-) ASIL DOSYADA DAVACI/ BİRLEŞEN DOSYADA DAVALI … LTD. ŞTİ. VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davanın konusuz kalmış kısımları hakkında red kararı verilmesi ve bu kısımlar hakkında müvekkili aleyhine red vekalet ücreti hesaplanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu müvekkili şirket alacaklarının eksik hesaplandığını belirterek, İtirazları doğrultusunda İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2-) ASIL DOSYADA DAVALILAR/ BİRLEŞEN DOSYADA DAVACILAR VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; a) Asıl davaya ilişkin istinaf başvuruları yönünden; Davacının sözleşme hükümlerini ihlal etmesi nedeniyle, bayilik sözlemesinin haklı olarak feshedildiğini, Teminat çekinin, davacı şirketin müvekkili şirketin zarara uğramasına sebep olmasından dolayı sözleşme hükümlerine uygun olarak nakde çevrildiğini, mahkemece bu çek bedelinin tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davacının “siparişlerin geç teslim edildiği” iddiasıyla talep ettiği kazanç kaybı talebinin de reddi gerektiğini, b) Birleşen davaya ilişkin istinaf başvuruları yönünden: Kar mahrumiyeti talepleri ve yine manevi tazminat taleplerinin mahkemece reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 1-Asıl dava yönünden davacının tüm talep ve davasının reddine ve birleşen dava yönünden davacı müvekkili şirketlerin talep ve davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı şirket ile … ve Ortakları arasında imzalanan 08/11/2010 tarihli bayilik sözleşmesi 11/08/2011 tarihinde feshedilmiştir. Asıl dava; bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle, sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemde verilen çeklerden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti, kazanç kaybı ve kar kaybının davalı taraftan tahsili, birleşen dosya ile açılan dava ise; taraflar arasında yapılan bayilik sözleşmesi ve alt kiracılık sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan zarar, kar kaybı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece asıl dosya ile açılan davanın kısmen kabulüne, birleşen dosya ile açılan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Taraf ehliyeti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesi gereğince dava şartlarından olup, taraflarca ileri sürülmese dahi, mahkemece re’sen nazara alınması gerekmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davalar yönünden ise; ikili bir ayrım yapmak gerekecektir. Davanın konusu paradan başka bir şey ise davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı), davanın konusu para ise; ortaklar bu borçtan müteselsil sorumlu bulunduklarından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 163. maddesi uyarınca ortaklardan biri, bazıları yada tümüne karşı (ihtiyari dava arkadaşlığı) dava açılabilecektir. Birleşen dosyada davacılar İstanbul … ve Ortakları ile … Tic. Ltd. Şti.’dir. Davacılar vekili tarafından, … ve. Ort. ünvanlı 18/05/2018 tarihli adi ortaklık sözleşmesi, … ünvanlı firma sahibi … tarafından verilen vekaletname ve … tarafından imzalı 08/10/2012 tarihli muvafakatname ibraz edierek dava açılmıştır. Adi ortaklık sözleşmesinde “… ve. Ort.” ünvanlı adi ortaklığın ortaklarının %50’şer hisse ile … olduğu; … imzalı muvafakatnamede ise, ortaklık adına ortağı … Ticaret A.Ş. aleyhine kar kaybı ve tazminat talepli dava ikame etmek, ikame edilecek davayı adi ortaklık adına şahsen ve/veya vekilleri aracılığı ile takip etmek ve sonuçlandırmaya muvafakat edildiğinin beyan edildiği görülmektedir. Birleşen dosyada davacı adi ortaklığın ortaklarından … tarafından verilen vekaletnameye binaen dava açılarak, davanın takip edildiği, diğer ortak … dava dilekçesinde davacı olarak gösterilmediği gibi dosyada kendisi adına verilmiş bir vekaletnamenin de bulunmadığı, muvafakatnamenin ise dava dışı … Ticaret A.Ş. aleyhine açılacak davalara ilişkin verildiği nazara alındığında, birleşen dava dosyasında usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, birleşen dosyada bayilik sözleşmesinin adi ortaklık şeklinde imzalandığı ve adi ortaklığı oluşturanlardan … davacı konumunda bulunduğu gözetilerek, davacıya, diğer adi ortak olan … davaya katılımını veya muvafakatını sağlamak üzere mehil verilerek taraf teşkilinin sağlanması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararının kamu düzeninden olan taraf teşkilinin sağlanması için HMK’nın 355. Ve 353/1-a4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebebine göre taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/02/2019 tarih ve 2014/848 Esas – 2019/144 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK 355 ve 353/1-a4 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre tarafların istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde kendilerine iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı varsa, talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/05/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.