Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1392 E. 2021/492 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1392 Esas
KARAR NO: 2021/492 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/698 Esas – 2019/342 Karar
TARİH: 14/03/2019
DAVA: Tazminat (Yönetici Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kayıtlı müvekkili şirketin 2009 yılında 100.000,00- TL sermaye ile kurucu ortaklar %60 hissesi …, % 40 hissesi …’a ait olmak üzere kurulduğunu, şirketin kuruluşunda … ile birlikte davalı …’ın temsil ve ilzama yetkili kılındığını, …’ın 02.09.2013 tarih 8395 sayılı ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı üzere uhdesindeki 1.600 paya isabet eden 40 hisseyi davalı …’a devrederek şirket müdürlüğünden ayrıldığını, yerine davalının müvekkili şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığını, 02.09.2013 tarihinden sonra davalının şirket hesaplarını düzgün tutmadığını ve şirket borçlarını ödemediğini, diğer ortakların şahsi kefaleti bulunan şirket borçlarını ödemediğinden kurucu ortakların kefalet verdikleri ve şirket adına aldıkları borçları şahsi hesaplarından ödemek zorunda kaldıklarını, şirketin hukuka uygun olarak idare edilmemesi nedeniyle davalının şirketin acze düşmesine sebebiyet verdiğini, şirketin ekonomik durumunun davalının kötü yönetimi nedeniyle giderek bozulması karşısında kurucu ortakların genel kurul yapılması talebini kabul etmedigini, bunun üzerine davalı dışındaki diğer ortakların Bakırköy 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/28 esas sayılı dosyası ile açtıkları dava sonucunda 05.06.2014 tarih 2014/184 karar sayılı ilam gereğince şirkete genel kurulu toplayıp belirlenen gündem maddelerini karara bağlamak üzere kayyım tayin edilmesi üzerine 15.09.2014 tarih 86563 sayılı ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği üzere mahkemece belirlenen gündem maddelerinin genel kurul tarafından görüşüldüğünü ve davalının şirketi zarara uğratması nedeniyle şirket müdürlüğünden azline karar verildiğini, müvekkili şirket müdürü … tarafından şirketin ticari defter ve banka hesaplarının incelenmesinde banka kredi borçları ile bir kısım firmalara olan borçların bilançoda gösterilmediğinin, şirket hesaplarında yaptığı usulsüzlüklerle davalının kendine haksız kazanç sağladığının tespit edildiğini, davalı hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/105088 soruşturma nolu dosyası ile şikayette bulunduklarını belirterek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00- TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının, belirtilen zararların müvekkilinin hangi tarihte yaptığı, hangi işlem ya da işlemler sonucu oluştuğunu net ve somut olarak ortaya koymadığını, şirket ticari defter ve kayıtlarının şirketin diğer hissedarı ve aslında davanın asıl ikame edeni olan … yedinde bulunması nedeniyle davaya ayrıntılı cevap verme imkanı bulunmadığını, müvekkilinin davacı şirket bünyesinde müdür olarak görev yaptığı süre içinde şirketin ve şirketin ticari işletmesi olan Tekirdağ ili … Alışveriş Merkezinde bulunan … isimli işyerinin layıkı ile idaresi için üzerine düşen her türlü görevi ihtimamla yerine getirdiğini, dava dilekçesinde belirtildiğinin aksine şirketin kendisini münferit yetkili müdür olarak atamasından önceki dönemde doğmuş bulunan banka kredi, vergi ve sigorta prim borçlarını dahi ödediğini veya ilgili kurumlarla görüşerek borçları taksitlendirdiğini, şirket borçlarının diğer ortakların ve müvekkilinden önce müdürlük yapan … isimli ortağın ilgisizliği nedeniyle katlanıp büyüdüğünü, yine müvekkilinin müdür olduğu dönemde diğer ortak …’ın müvekkilinin bulunmadığı zamanlarda Tekirdağ ilindeki … isimli işletmeye gelerek eşi … ile birlikte şirketin % 60 hissesine sahip olması hususunu baskı aracı olarak kullanarak işletme kasasından 40.000,00- TL yi aşan miktarda elden ödeme aldığını, resmi dayanağı olmayan bu ödemelerin, müvekkilinin kusuru olmaksızın muhasebe kayıtlarına yansıtılmamış olabileceğini, ancak işletme çalışanlarının keyfiyete ilişkin tuttuğu tutanakların mahkemeye ibraz edileceğini, huzurdaki davanın asıl sebebinin ise şirket hissedarı …’ın müvekkilini şirket yönetiminden ve ortaklıktan uzaklaştırmak ve şirket kârını müvekkiliyle paylaşmamak olduğunu, müvekkilinin bir yıl içinde asılsız iddialarla 3 kez Savcılığa şikayet edildiğini, şikayetler sonucunda Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/9010 soruşturma ve 2014/5564 karar, 2014/9659 soruşturma ve 2014/6053 karar sayılı ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/105088 soruşturma sayılı dosyaları üzerinden takipsizlik kararları verildiğini, ayrıca …’ın müvekkilinin müdürlük yetki ve süresi devam etmekte olmasına rağmen mahkeme kararı ile kayyım tayini ve ortaklar kurulu toplantısı yapılmasını, eşi ile birlikte sahip olduğu hisse ve oy hakkı çoğunluğunu kullanarak müvekkilinin azlini ve kendisinin müdür olarak atanmasını sağladığını, müvekkilinin müdürlük görevi süresince şirketin kârlılığını arttırmak için arabasını satıp bedelini şirket borçları için kullandığını, şirketi layıkı ile idare ettiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/03/2019 tarih 2018/698 Esas – 2019/342 Karar sayılı kararında; “Mahkememizin 25/11/2014 Tarih 2014/1121 Esas, 2017/861 Karar sayılı kararı ile; sorumluluk davalarında zararın ispatının davacıda olduğu, her türlü defter ve kaydı elinde bulunduran davacının, davalı tarafından sebebiyet verildiğini iddia ettiği zararların ispatını sağlayacak kasa sayım tutanağı sunamadığı, Yapı Kredi Bankasından kullanılan kredinin davalının şirket müdürlüğünden azlinden sonraki dönemde çekildiği, diğer bankalara olan borçların yapılandırılması suretiyle ödemelerin düzenli yapıldığı, kredi hesaplarının kat edilmediği, şirketin kredi hesabının yapılandırılmasının usulsüz işlemler yapıldığını göstermediği, diğer bir ifadeyle borç yapılandırılmasının usulsüz bir işlemin ispat aracı olamayacağı, İstanbul …İcra Müdürlüğü takip dosyalarına konu bonoların tanzim tarihlerinde (11.04.2013, 29.05.2013 ) davacı şirketin müdürünün davalı … olmadığı, Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/7 Esas sayılı menfi tespit dosyasına konu olan 25.07.2014 tanzim tarihli 2 adet bononun ise davacı şirket ticari defterlerinde sipariş avans hesabında kayıtlı olduğu, hali hazırda menfi tespit davasının devam ettiği, davacının anılan bonolardan dolayı zarara uğratıldığı iddiasının da ispata muhtaç kaldığı sonucuna varılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İLAMI: Mahkememiz kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesinin 27/06/2018 tarih 2018/111 Esas, 2018/630 Karar sayılı ilamı ile; belirtilen yasal düzenlemelere göre, sorumluluk davasının açılabilmesi için, bu yönde alınmış bir ortaklar kurulu kararı bulunması gerekmekte olup, bu husus dava şartıdır. Bu nedenle, dava konusu olayda sorumluluk davası açılması için alınmış bir genel kurulu kararı bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması, bulunmaması halinde bu hususun yargılama sırasında tamamlanabileceği gözetilerek, genel kurul tarafından bu yönde bir karar alınması için davacı tarafa mehil ve gerektiğinde kesin mehil verildikten sonra sonucuna göre bir hüküm tesisi gerekirken bu eksiklik giderilmeden davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmadığından; davacının esasa yönelik istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin HMK’ nın 353/1-a/4 ve 355. maddeleri gereğince ilk derece mahkemesinin kararının resen kaldırılarak yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği görülmüştür. Mahkememizin 29/11/2018 tarihli celsesinin (1) nolu ara kararı ile davacı vekiline, sorumluluk davasının açılabilmesi için, bu yönde alınmış bir ortaklar kurulu kararı/Genel Kurul kararı bulunup bulunmadığı hakkında beyanda bulunmak sorumluluk davasına ilişkin alınan karar bulunmuyorsa genel kurul tarafından bu yönde bir karar alınması için gelecek celseye kadar süre verilmiş, davacı vekilinin 13/03/2019 havale tarihli dilekçesiyle İstinaf Mahkemesi tarafından dava şartı olarak istenen 2019/2 sayılı yönetim kurulu kararının bir örneğinin dosyaya ibraz ettiği, önceki ara karar uyarınca davalı hakkında davanın açılması yönünden ortaklar kurulu kararı sunduğu anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle; sorumluluk davalarında zararın ispatının davacıda olduğu, her türlü defter ve kaydı elinde bulunduran davacının, davalı tarafından sebebiyet verildiğini iddia ettiği zararların ispatını sağlayacak kasa sayım tutanağı sunamadığı, … Bankasından kullanılan kredinin davalının şirket müdürlüğünden azlinden sonraki dönemde çekildiği, diğer bankalara olan borçların yapılandırılması suretiyle ödemelerin düzenli yapıldığı, kredi hesaplarının kat edilmediği, şirketin kredi hesabının yapılandırılmasının usulsüz işlemler yapıldığını göstermediği, diğer bir ifadeyle borç yapılandırılmasının usulsüz bir işlemin ispat aracı olamayacağı, İstanbul …İcra Müdürlüğü takip dosyalarına konu bonoların tanzim tarihlerinde (11.04.2013, 29.05.2013 ) davacı şirketin müdürünün davalı … olmadığı, Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/7 Esas sayılı menfi tespit dosyasına konu olan 25.07.2014 tanzim tarihli 2 adet bononun ise davacı şirket ticari defterlerinde sipariş avans hesabında kayıtlı olduğu, hali hazırda menfi tespit davasının devam ettiği, davacının anılan bonolardan dolayı zarara uğratıldığı iddiasının da ispata muhtaç kaldığı sonucuna varılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin … isimli markanın Tekirdağ’da kurulu tek şubesi olduğunu, tüm giderleri için bir fatura kesildiğini, … gıda ile yapılan anlaşma gereği başka bir yerden ürün temin etmesinin, mal almasının sözleşme uyarınca mümkün olmadığını, buna karşın davalı tarafın, şirketi 3.şahıslara borçlandırdığını, Müvekkili şirketin bu borçları haciz baskısı altında ödemek zorunda kaldığını, ödemeler nedeniyle menfi tespit davaları açtığını, Davalı tarafın şirketi kötü yönettiği için müvekkili şirket yetkililerinin kayyum atanmasını istediğini, sorumluluklarını yerine getiremediğini, hazırlaması gereken bilanço ve gelir gider tablolarının hazırlamadığı genel kurulu yasal süreler içinde toplantıya çağırmadığı nedeniyle müdürlük görevinden azline karar verildiğini, Bilirkişi raporunun eksik ve hatalı incelemeye dayandığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava şirket müdürünün sorumluluğuna dayalı tazminat davasıdır. Davacı, davalının şirket müdürü olduğu dönemde şirketi zarara uğratıcı eylemlerde bulunduğunu, şirket hesaplarını düzgün tutmadığını, şirketin borçlarını ödemediğini, 31/08/2014 tarihli bilanço ve şirket ticari defterleri ve banka hesapları üzerinde yapılan incelemede banka kredi borçları ile bir kısım firmalara olan borçların bilançoda gösterilmediğini, alıcı hesabının güncel olmadığını böylece şirket kasasının çok büyük miktarda açık verdiğini ve bu paranın nereye aktarıldığının tespit edilemediğini, bu nedenle uğranılan zararın tazminini talep etmiş, mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya içinde bulunan ticaret sicil kayıtları, bilirkişi raporundan davalının 23/08/2013 ile 29/08/2014 tarihleri arasında davacı şirket müdürü olarak görev yaptığı, davalının 29/08/2014 tarihli ortaklar kurulu kararı ile müdürlük görevinden azledildiği sabittir. Dosya içinde bulunan bilirkişi raporuna göre, davalının müdürlük görevinden alındığı tarih itibarıyla davacı şirketin kasa mevcudunun tespitine ilişkin bir tutanak tutulmamıştır. Bu nedenle kasada olması gerekip de olmayan bir kasa mevcuduna ilişkin ispat dosya içinde bulunmamaktadır. Davacı 31/08/2014 tarihli bilançoda banka kredi borçları ile bir kısım firmalara olan borçların gösterilmediğini beyan etmiş ise de dosya içine sunulan ve 01/01/2014 – 31/08/2014 tarileri arası mizan isimli fotokopi belgenin ne amaçla düzenlendiği, şirket ticari defterleri ile uyumlu olup olmadığı ispatlanamadığı gibi bilirkişilerce de bu hususta her hangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Söz konusu mizan şirket bilançosu olmayıp, şirket genel kuruluna da sunulmuş bir belge değildir. Ayrıca şirket genel kurulunda bilançonun görüşülmesi ertelenmiş olup, davalı şirket müdürü de ibra edilmemiştir. Ancak dosya içinde davalı tarafça hazırlanmış bir bilanço olduğu iddia edilmediğinden bilançolarda gerçeğe aykırı kayıtlar bulunduğu yönündeki davacı iddiasının dinlenilmesine imkan bulunmamaktadır. Davacı, banka kredi borçlarının ve bir kısım firmalara olan borçların şirket ticari defterlerine kaydedilmediğini ispatlayamamıştır. Aksine alınan bilirkişi raporuna göre, bankalardan gelen yanıtlara ve dosya içine getirtilen mahkeme kararına göre, davacı şirketin …’den kullandığı kredilerin ödemeleri 2012 yılından itibaren aksatılmış olup, 2014 ve 2015 yılında yapılandırıldığı anlaşılmaktadır. Bu bankadan kullanılan krediler davalının şirket müdürü olduğu dönemden önce kullanılmış olup, ödemelerde yaşanan aksaklıklar da davalının şirket müdürlüğünden önce başlamıştır. Ayrıca davacı bu kredi borcunun yapılandırılması nedeniyle şirketin zarara uğradığını ispatlayamamıştır. Davacı şirketin Yapı kredi bankasından kullandığı kredi ise davalının şirket müdürlüğünden ayrıldıktan sonra kullanılmış olup bu kredi borcunun davalının şirket müdürü olduğu dönemde şirket kayıtlarında yer almasına imkan bulunmamaktadır. Yine dosya içine getirtilen ilgili mahkeme dosyalarından davacı şirketin bir kısım 3. Kişilere davalının şirket müdürü olmadığı dönemlerde bono düzenleyerek borçlandığı anlaşılmaktadır. Davalının şirket müdürü olmadığı dönemde yapılmış olan bu borçlardan davalının sorumlu olması düşünülemez. Yine ilgili mahkeme dosyasından davalının şirket müdürü olduğu dönemde düzenlenerek 3. Kişiye verilen bonoların şirket ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı, bu bonoların şirket defterlerinde sipariş avansı hesabına kaydedildiği, davacının 3. Kişi aleyhine açtığı menfi tespit davasının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı iş bu bonoların davacı şirketi zarara uğratmak amacıyla verildiğini iddia ve ispat edememiştir. Şirket müdürünün yaptığı işlemler nedeniyle sorumlu olabilmesi için bu işlemler nedeniyle şirketin zarara uğraması, zarara neden olan eylemde şirket müdürünün kusurunun bulunması ve kusur ile zararlandırıcı eylem arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere davacı tarafça davalının eylemleri nedeniyle şirketin zarara uğradığı ispatlanamamıştır. Bu nedenle davacı istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacıdan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 02/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.