Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1384 E. 2021/741 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1384
KARAR NO : 2021/741
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2019
DOSYA NUMARASI : 2016/808 Esas – 2019/143 Karar
DAVA: Alacak (Antrepo Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/05/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Atatürk Havalimanı Kargo Gümrük Müdürlüğünün kontrol ve denetimine bağlı olarak ticari faaliyet gösteren antrepo/geçici depolama yeri işleticisi olduğunu, davalı şirkete ait toplam 11 kap 288 kg ağırlığındaki eşyaların 23/03/2015 tarihinde müvekkili şirketin geçici depolama yerine konduğunu, davalı tarafın bu eşyalardan 3 kap 178 kg ını çekmekle depoda 8 kap 110 kg lık eşyasının kaldığını, eşyaların müvekkil şirkete teslim edilmesinden sonra eşyaların taklit ürün olduğu gerekçesiyle Bakırköy 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 20/04/2015 tarih, 2015/2395 sayılı kararı ile el konduğunu, ayrıca ürünlerin gümrük işlemlerinin durdurulmasına karar verildiğini, ardiye ücret tarifesi gereğince eşyaların depoya girişinden (23/03/2015) ile 24/08/2016 tarihine kadar 16.959,11 USD karşılığı 50.371,00 TL ardiye ücreti oluştuğunu, gümrük beyannamesinin tescili ile müvekkili ile davalı arasında akdi ilişki kurulduğunu, yasadan kaynaklanan akdi ilişkiye göre müvekilinin saklayan, davalının ise saklatan olduğunu, davalının ardiye ücreti ödeme yükümlülüğünün bulunduğunu belirterek, 50.371,00.TL ardiye ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdna tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin malları saklaması için ne davacı ile ne de bir başkası ile sözleşme yapmadığını, müvekkilinin böyle bir malı olmadığını, davacı ile bağlantı kuranın … olduğunu, dava dilekçesinde belirtildiğine göre malların 23.03.2015 tarihinde depolama yerine konulduğunu, Bakırköy 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 20.04.2015 tarihli kararı ile mallara el konulduğunu, bir ay dolmadan … tasarrufundan çıkıp devletin tasarrufuna geçtiğini, … müvekkili … sahibi … arkadaşı olduğunu, kendisinin şirketi olmadığından ithalat yapamadığını ve kendisine vekalet vermesini istediğini, müvekkilinin de … vekalet verdiğini, mallarla ilgilisinin bundan ibaret olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/02/2019 tarih ve 2016/808 Esas – 2019/143 Karar sayılı kararı ile; ” … Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava alacak davası olup, davacı vekili tarafından şirketin antreposunda beklemekte olan davalıya ait malın ardiye ücretinin ödenmemesi nedeniyle davayı açtığı, dosyaya sunulan belgelerden, davalıya ait malların davacıya ait antrepoya boşaltıldığı ve süresinde davacı tarafça antrepo rejimine tabi tutulmak üzere davalı tarafça beyanlarının yapıldığı, davacı antrepo işleticisinin depolama, muhafaza ve hizmet işlemlerini Gümrük Mevzuatı çerçevesinde usulüne kurallara uygun şekilde yerine getirdiği, ancak eşyaların kırmızı hat kontrolünde, beyan harici bulunması nedeniyle yasal işlem başlatılarak, el konulma kararı verildiği, davacı antrepo işleticisi tarafından, Gümrük Kanunu ve tasfiye hükümlerine ilişkin gereklerin yerine getirildiği ancak Gümrük İdaresi tarafından tasfiye sürecinin doğru yapılmaması nedeniyle antrepoda eşyaların fazla kaldığı, her ne kadar bilirkişi raporunda idarenin hatası nedeniyle davalının sürenin tamamından sorumlu olmadığı belirtilmiş ise de, davacının kabul edilen ardiye alacağının eşyanın deposunda kalması sebebiyle ardiye bedelinin tamamını isteme hakkının bulunduğu, eşya sahibi davalı ile gümrük idaresinin hatalı tasfiye işlemi nedeniyle, mal sahibi davalının fazla ardiye bedeli ile sorumlu tutulmasının kendi aralarındaki iç ilişkinin konusu olacağı, gümrük idaresi ile davalı arasındaki ilişkide, davacının 3. Kişi konumunda olduğu, davalının davacıya karşı iç ilişkiden kaynaklı sorunları davacıya karşı ileri süremeyeceği, davacının bu noktada ardiye ücretine hak kazandığı ancak davanın 50371,00 TL olarak açıldığı, bilirkişi incelemesinde davacının 16752,67 USD alacığının olduğunun anlaşıldığı, TL karşılığının 49.757,84 TL olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE, 2-49.757,84 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyada mevcut 25/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda, eşyaların antrepoda uzun süre beklemesine müvekkili şirketin bir etkisinin bulunmadığı, eşyaların niteliği bakımından el konulması sonucuna bağlı Tasfiye Hükümleri gereğince eşyaların en fazla antrepoda kalabileceği sürenin 6 ay ile sınırlı olduğu değerlendirilmekle, antrepo işletmesinin fiyat tarifesi baz alınarak 242 gün için yapılan hesaplamaya göre 10.230,30 TL ardiye ücretinden müvekkili şirketin sorumlu olduğunun belirtildiğini, bilirkişi raporunda 10.230,30 TL olarak alacak belirttiği halde mahkemenin 49.757,84 TL olarak karar vermesinin hatalı olduğunu, Dava konusu mallara ilişkin Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/120 Esas 2017/97 Karar sayılı 07/04/2017 tarihli kararı ile, kaçakçılık suçu nedeni ile açılan davadan müvekkilinin beraat ettiğini, malların müsaderesine karar verildiğini, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 2015/245 Esas sayılı 2017/148 Karar sayılı 30/03/2017 tarihli kararı ile de, müvekkilinin tüm suçlardan beraatine karar verildiğini ve her iki kararın da kesinleştiğini, belirtilen kesinleşmiş mahkeme kararlarına ve dosyadaki bilirkişinin raporuna rağmen ilk derece mahkemesinin vakıaları yanlış değerlendirdiğini, sunulan delillerin incelenmediğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, saklama (Antrepo) sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6098 sayılı TBK 574. maddesinde “Ardiyeci, kararlaştırılmış veya alışılmış olan ardiye ücretini ve saklamadan doğmayan bakım, taşıma ve gümrük gibi bütün giderlerini isteyebilir.” hükmü yer almaktadır. Mahkemece de tespit edildiği üzere; davalı şirket adına ithal edilen emtiaların AHL Geçici Depolama Giriş Listesinden anlaşılacağı üzere 23.03.2015 tarihinde davacı antrepocuya bırakıldığı ve bu suretle taraflar arasında süresi kararlaştırılmamış bir saklama sözleşmesinin kurulduğu, ancak eşyaların kırmızı hat kontrolünde beyan harici mal bulunması nedeniyle yasal işlem başlatılarak, el konulma kararı verildiği, davacı tarafça emtiaların antrepoda kaldığı sürenin tamamı için ardiye ücretinin tahsilinin talep edildiği, söz konusu olayda Gümrük İdaresinin var ise hatalı işlemleri nedeniyle, davalının daha fazla ardiye bedeli ile sorumlu tutulmasının Gümrük İdaresi ile davalı arasındaki iç ilişkinin konusunu oluşturabileceği, davalının, iç ilişki yönünden 3. kişi konumunda bulunan davacıya karşı sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, dolayısıyla 6098 sayılı TBK 574. maddesi uyarınca, söz konusu emtiaların davacıya ait antrepolarda kalmış olması nedeniyle davacının ardiye ücretinin tümünü isteyebileceği, ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.398,96 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 849,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.549,22 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.