Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1379 E. 2021/722 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1379 Esas
KARAR NO : 2021/722 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2019
NUMARASI: 2017/1046 Esas 2019/62 Karar
DAVA TÜRÜ : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden kesilen faturaların ve malların davalıya teslim edilmiş olmasına rağmen 10.326,57 TL’lik kısmının ödenmediğini, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icra takibine başladıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, ekstrenin müvekkili şirket tarafından onaylanmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2016 yılına kadar sorunsuz devam ettiğini, son siparişte ise davacı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığını, anlaşılan bedel üzerinde fatura düzenlediğini, geç ve hatalı ürün teslim ettiğini, fatura bedellerine mail yoluyla itiraz edildiğini, görüşmeler neticesinde zarara ilişkin 2439,33 USD ve 132027 TL bedelin mahsup edilerek bakiye alacağın ödenmesi konusunda mutabık kaldıklarını, bu anlaşma doğrultusunda 7194,21 TL bedelli fatura tanzim edilerek davacı tarafa gönderildiğini, bakiye 13.593,16 TL’nin müvekkili şirket tarafından ödendiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/01/2019 tarih ve 2017/1046 Esas – 2019/62 Karar sayılı kararında; “….Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı taraf, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalıdan alacaklı olduğu iddiası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının itirazı üzerine, davacı tarafça iş bu itirazın iptali davası açıldığı, taraflar arasında eser sözleşmesinin mevcut olduğu, bu nedenle borçlar kanunundaki ayıp hükümleri üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği, ürünlerin ayıplı olup olmadığına ilişkin, reklamasyon faturası ve e-mail dışında herhangi bir delil bulunmadığı, ayıbın ispatı için davalı tarafın yemin deliline dayanmış olması nedeniyle, yemin için kesin süre verildiği, davalının ara karardan dönülmesini talep eder dilekçe sunduğu, ara karardan rücu edilmediği, davalının bu nedenle ayıp iddiasını ispatlayamadığının kabulünün gerektiği, davalı tarafça ispat yükünün davalıda olmasına rağmen ispatlanamadığı, ayıp iddasının ispatlanamaması nedeniyle tarafların birbirlerini doğrulayan ticari defterleri dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiği, davacının kur farkı faturasına ilişkin talep yönünden yapılan incelemede taraflar arasında kur farkı ödeneceği konusunda yazılı bir anlaşma bulunmadığı, yine kur farkı ödeneceği konusunda taraflar arasında uygulama görmüş bir teamül de bulunmadığı, davacı tarafın tek taraflı olarak faturalara kaydettiği taraflar arasında mutabık kalınmayan dövize ilişkin ödeme yönündeki kayıtların bağlayıcı nitelik taşımayacağı kabul olunarak davanın kur farkına ilişkin 1.816,58 TL kadar kısım yönünden talebin reddine,8.515,08-TL asıl alacak yönünden takibin devamına, alacak likit olduğundan icra inkar tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, 1-AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, 8.515,08-TL üzerinden takibin DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 8.515,08-TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 2-Yapılan yargılama giderinin harç yönünden davalı üzerinde BIRAKILMASINA, alınması gereken 581,66-TL harçtan, peşin alınan 176,44-TL nin mahsubu ile bakiye 405,22-TL eksik harcın davalıdan ALINARAK, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 207,84-TL nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,4-Davacı tarafça sarf olunan 600,00-TL bilirkişi ücreti, 124,75-TL müzekkere ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 724,75-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre (%82,41 kabul %17,59 red) 1.264,58-TL’sinin davalıdan TAHSİLİ İLE davacıya VERİLMESİNE, artan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettiği anlaşılmakla, davanın kabul edilen miktarı üzerinden, Av. Kan. gereğince, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi uyarınca, 2. kısım 2. bölüm ve 3. kısım göre hesaplanan, takdir ve tayin olunan nispi 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı yana VERİLMESİNE,6-Davalının kendisini vekil ile temsil ettiği anlaşılmakla, davanın kabul edilen miktarı üzerinden, Av. Kan. gereğince, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi uyarınca, 2. kısım 2. bölüm ve 3. kısım göre hesaplanan, takdir ve tayin olunan nispi 1.816,58-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı yana VERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Taraflar arasında kumaş üretim sözleşmesi akdedildiğini, Davacı tarafın, sözleşme konusu kumaşı; müvekkili şirkete teslim edilmeden doğrudan gümrüğe teslim edilmek üzere … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ne teslim ettiğini, İhraç edilen ürünün ayıplı olduğunun tespiti üzerine taraflar kendi aralarında reklamasyon faturası düzenlenmesi konusunda anlaştıklarını, Davacı tarafın, müvekkili şirket tarafından düzenlenen reklamasyon faturasını ticari defterlerine işlediğine ve müvekkil şirketten talep edilen bakiye alacağa ilişkin kendi kayıtlı e-posta adresinden müvekkili şirketin kayıtlı e-posta adresine cari hesap ekstresini gönderdiğini, Davacı tarafın e-posta ekinde gönderdiği cari hesap bakiyesi müvekkili şirket tarafından ödenerek borç ifa edildiğini, Bu e-posta ve ekleri Noterden tespit ettirilerek yerel mahkemeye sunulduğunu,Davacı tarafın, cari hesaba kaydetmiş olduğu reklamasyon faturalarını herhangi bir iade faturası da düzenlemeden usulsüz şekilde kayıtlarından çıkardığı, taraflar arasında vade farkı uygulaması ve sözleşmesi olmadığı halde ve vade farkı faturası da düzenlemeden cari hesabına vade farkı girişi yaparak müvekkili şirkete karşı haksız icra takibi başlattığını, Ayrıca Mahkemeye sunulan delil dilekçesinde e-posta kayıtlarının yeterli görülmemesi halinde tanık deliline dayandıkları belirtilerek ürünlerin davacı tarafça nakliye şirketine teslim edildiği savunmalarını ispatına ilişkin olarak da … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ne müzekkere yazılması talebinde bulunulduğunu, Yerel Mahkeme delilleri toplanmadan resen dosyayı bilirkişiye gönderdiğini, Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda da; reklamasyon faturalarının davacı tarafça kabul edilmiş olması ve yine taraflar arasında kur farkı uygulaması/sözleşmesi bulunmadığı nedeniyle davacı tarafın alacağı bulunmadığına ilişkin görüş bildirildiğini,
Yerel Mahkeme önce yemin teklifinde bulunulması için müvekkili şirkete süre verdiği, taraflarınca yemin teklifinde bulunulmayacağının beyan edilmesi üzerine ise bu defa ayıbın ispat edilememiş olması ve süresinde ayıp ihbarında bulunulmamış olması nedeniyle davanın reddine karar verdiğini, Yerel Mahkemenin açık şekilde davada savunma hakkının ihlal ettiği ve tarafların kayıtlı e-posta adreslerinden bildirilen iradelerini yok saydığını, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 15/03/2018 tarih ve 2016/5829 Esas 2018/977 Karar sayılı ilamında “Dosya kapsamında; davacı-karşı davalı tarafından 04.08.2011 tarihli elektronik posta ekinde gönderilen hesap tablosu sonuç kısmında; kalan alacağın 317.606,42 TL+5.724,86 euro olarak kabul edildiği, elektronik posta ve ekindeki hesap tablosunda KDV, kâr ile genel gider kalemlerinin ayrıca istenebileceğine dair bir açıklık bulunmadığı ve davalı-karşı davacının da elektronik posta tarihi itibari ile yapılan ödeme ve kalan iş bedeli miktarı konusunda bir itirazı bulunmadığı anlaşıldığından 04.08.2011 tarihli elektronik posta ekinde gönderilen hesap tablosu sonuç kısmı yönünden tarafların mutabık kaldıklarının kabulü gerekmektedir. Bu durumda; davacı-karşı davalı yüklenici tarafından elektronik posta tarihinden sonra imalat yapılmadığı da dikkate alınarak ve davacı-karşı davalı tarafından KDV, kâr ile genel gider kalemlerinin ayrıca istenebileceği de ispatlanamadığından uyuşmazlığın 04.08.2011 tarihli elektronik posta ekinde gönderilen hesap tablosu sonuç kısmı esas alınarak çözülmesi zorunludur…” şeklinde karar verildiğini, Bununla beraber Yerel Mahkemece müvekkili şirket adına red/kabul oranına göre maktu vekalet ücretinin altında vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan bu yönden de istinaf talebimizin kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, Yine yerel Mahkemece yargılama giderleri yanlış hesap edilmiş olup işbu hususta Mahkemeye sunulan maddi hatanın düzeltilmesi talebiminin reddi halinde istinaf incelemesi yoluyla düzeltilmesini talep ettiklerini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı bakiye alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın kabulü ile 5.939,26 TL asıl alacak yönünden davalının Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 1.187,85 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,Mahkemenin tesbit ettiği üzere taraflar arasında eser sözleşmesi olmayıp taraflar arasında yazılı olmayan satış sözleşmesi olduğu tesbit edilmiştir.Tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklandığı hususu tartışmasızdır. Taraflar arasındaki somut uyuşmazlık, davacı tarafından davalıya son siparişte satılan ve teslim edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise gizli ayıpmı açık ayıpmı olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, davacının cari hesaptan kaynaklı alacaklı olup olmadığı ve miktarı noktasındadır.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2016 yılına kadar sorunsuz devam ettiğini, son siparişte ise davacı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığını, anlaşılan bedel üzerinde fatura düzenlediğini, geç ve hatalı ürün teslim ettiğini, fatura bedellerine mail yoluyla itiraz edildiğini, görüşmeler neticesinde zarara ilişkin 2439,33 USD ve 132027 TL bedelin mahsup edilerek bakiye alacağın ödenmesi konusunda mutabık kaldıklarını, bu anlaşma doğrultusunda 7194,21 TL bedelli fatura tanzim edilerek davacı tarafa gönderildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, müvekkiline süresi içerisinde ayıp ihbarı yapılmadığını belirtmiştir.Mahkemece satışa konu ürünlerin ayıplı olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmamış ise de, davalı vekili 25/06/2018 tarihli duruşmada;” mallar bizim bünyemizde değildir bize hiç teslim edilmemiştir 3. Firmaya gönderilmiştir, davacı tarafa yemin teklifinde bulunacağız,” şeklinde beyanda bulunduğundan satılan ürünlerin ayıplı olduğunu ispat iddia eden davalı taraftadır. Mahkemece, davalı vekiline yemin delili hatırlatılmış ise de, davalı vekili 28/06/2018 tarihli dilekçe ile bu ara karardan rücu edilmesi talep edilmiş olup mahkemece rucu edilmediği tesbit edilmiştir. Davalı vekili beyan dilekçelerinde,İhraç edilen ürünün ayıplı olduğunun tespiti üzerine taraflar kendi aralarında reklamasyon faturası düzenlenmesi konusunda anlaştıklarını ve bunun üzerine zarara ilişkin 2439,33 USD ve 132027 TL bedelin mahsup edilerek bakiye alacağın ödenmesi konusunda mutabık kaldıklarını, bu anlaşma doğrultusunda 7194,21 TL bedelli fatura tanzim edilerek davacı tarafa gönderildiğini beyan etmiş isede, davalı, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin süresi içerisinde davacıya iade edildiğine ve iade faturası düzenlendiğine yönelik bir delil ibraz edilmediği, davalı tarafça düzenlenip davacının kabul etmediği reklamasyon faturasına dayanak belge ibraz edilmediği ve faturanın haklı olarak kesildiği de davalı tarafça isbat edilemediği ayrıca ayıplı olduğu tesbit edilen ürünlerin davacıya teslim edilmediği anlaşılmıştır.Taraflar TTK 16 madde hükmünce tacir olduğundan Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 13/10/2015 tarih ve 2015/8094 Esas, 2015/12630 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere ayıp ihbarının TTK’ nın 18/3. maddesinde hükme bağlanan usullerle ve TTK’ nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak gizli ayıp olması halinde BK’ nın 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında belirtildiği üzere öğrenildiğinde derhal yapılması gerektiği gözetildiğinde, Davalının ayıp iddiasını ve ayıp ihbarının yasal süre içerisinde ve TTK nun belirttiği şekilde geçerli olarak yapıldığını kanıtlaması gereklidir. Ayıp iddiası ve süresinde ihbar yapıldığına yönelik dava değeride gözetildiğinde tanıkla isbatı mümkün olmadığından davalı vekilinin tanıklarının dinlenmediğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekili, ürünlerin davacı tarafından nakliye şirketine teslim edildiği savunmalarının ispatına ilişkin olarak …TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ne müzekkere yazılması talepleri konusunda mahkemece olumlu/olumsuz bir karar verilmediğini belirtmiş isede, davacı tarafın ürünlerin kendilerine teslim edileceğine yönelik aksi yönde bir delil ibraz edilmediği, aralarındaki anlaşma uyarınca ürünlerin davacı tarafından … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ’ne teslim edilmiş olup, davalının tacir olması sebebiyle teslim edilen ürünleri kontrol etme yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığından ve teslim edilen ürünlerinde ihtirazi kayıtla teslim alındığı iddia ve ispat edilmediğinden, davalı vekilinin müzekkere yazılmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı tarafça teslim sırasında malların ayıplı olduğuna ilişkin bir tutanak tutulmadığı, sevk irsaliyesine bu konuda çekince düşülmediği anlaşılmıştır.Mahkemece yargılama giderlerini HMK. 326/2 Maddesi uyarınca, tarafların haklılık oranına göre paylaştırdığı tesbit edilmekle, davalı vekilinin yargılama giderlerine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Mahkemece, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT. 13/2 maddesi de gözetilerek kabul edilen miktar üzerinden davacı lehine ve ret edilen miktar üzerinden de davalı lehine hesap ve taktir edilen vekalet ücreti , usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince kurulan hüküm gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 581,66.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan (44,40.TL+101,02.TL=) 145,42.TL harcın mahsubu ile bakiye 436,24.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.