Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1373 E. 2021/582 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1373 Esas
KARAR NO: 2021/582 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAH.
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2014/2205 Esas 2018/1190 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkilinin Karşıyaka’da açılacak spor salonu için davalıdan spor malzemeleri aldığı ve sözleşme akdedildiği, taraflar arasında yaptıkları satış sözleşmesi gereğince, müvekkilinin değişik formatlarda toplam 187 parça 675 kg dan oluşan kondisyon aletleri salın aldığını, müvekkil şirketin, sözleşmeyi mayıs ayında akdettiği, ancak spor merkezinin açılışının ise haziran ayında gerçekleştiği, Yeni açılan bir spor salonu olması nedeni ile ilk 5-6 ay yaklaşık az sayıda üye ile faaliyet gösterdiğini, davalıdan alman spor malzemelerinin daha ilk aylarda sorun çıkarmaya başladığını, yapılan telefon görüşmeleri çerçevesinde teknik servis yönlendirildiğini, ancak teknik servis konusunda zayıf oldukları gibi İzmir’de çalıştıkları sabit bir teknik servis firmasının da olmadığı, arızaların servis tarafından da giderilemediğini, aynı zamanda ürünlerin satın alınmasından itibaren bir yıllık süre geçmiş olmasına ve üye sayısının durumu dikkate alındığında aletlerin yaklaşık 6 aylık gibi bir zaman dilimi içinde aktif olarak kullanılmaya başlandığı göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan arızaların ürünün kalitesinden kaynaklandığı ve gelen ürünlerin ayıplı olduğu hususunun açık olduğu, satın alınan malların ayıplı ve arızalı olup olmadığının tespiti için Karşıya 2.asliye ticaret mahkemesinin 2014/70 d.iş sayılı dosyası üzerinden yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu ile alınan malların kalitesiz olduğu, oluşan arızaların ürünlerdeki kusurdan kaynaklandığı, ürünlerde gizli ayıp olduğunun tespit edildiği, davalıya keşide edilen İzmir …noterliğinin 5 ağustos 2014 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile müvekkil şirketin TTK nun 227/1 maddesi gereğince satın alınan ürünleri geri vermeye hazır olup sözleşmeden dönme hakkını kullandığı ve ödenen 140.000 TL nin faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkil firmanın üst düzey fitness ekipmanlarının satış ve satış sonrası hizmetlerinde Türkiye çapında faaliyet gösteren bir firma olduğunu, satış sonrası hizmet kalitesi konusunda İse son derece duyarlı bir şekilde yurt genelinde servis ağını oluşturduğu ve ürün kalitesinde üst düzey olduğunu, müvekkili firma ile … Ltd. Şti, arasında yapılan sözleşme ile fitness ekipmanları alım satımı konusunda anlaşmaya varıldığını ve taraflarınca ürünlerin teslim edildiğini, bir süre sonra ürünleri kullandıktan sonra müvekkili sorun çıkmaya başladığını, ortaya çıkan arızaların kendi kusurları olmayıp müvekkili firma ürünlerindeki kalitesizlik ve bozukluklardan olduğunu, bu durumun gizli ayıp hali oluşturduğunu iddia ettiğini, ürünlerde herhangi gizli bir ayıp hali bulunmadığını, karşı tarafın kötü niyetli olduğunu, haksız maddi kazanımlar elde etme amacında olduğunu, karşı tarafın “ayıp” iddialarını kabul etmemek kaydıyla; davacı tarafça iddia edilen bozuklukların taraflarınca teknik servise gönderilmek suretiyle onarıldığını, bu takdirde davacı tarafın ayıp halinde sahip olduğu seçimlik haklardan “bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme’ hakkını kullandığından huzurdaki haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/12/2018 tarih ve 2014/2205 Esas – 2018/1190 Karar sayılı kararında; “….İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları, denetlenebilir bilirkişi raporları içeriğine göre, davacı spor malzemeleri satmakta olup davalıya 187 parçadan oluşan spor aletlerini sözleşme gereği satıp teslim etmiş, davalı da bu malzemeleri alarak işlettiği işyerinde kullanıma sunmuştur, bu konuda taraflara arasında uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık spor salonunda kullanılan malzemelerin geçen zaman içerisinde meydana gelen arızalarının kullanıma yönelik olup olmadığı, bir diğer ifade ile ayıplı veya gizli ayıplı olup olmadığı yönünde toplanmaktadır. Spor malzemeleri üzerinde yerinde makine mühendisi ile inceleme yaptırılmış, sonrasında 3 kişiden oluşan bilirkişi heyeti ile yine spor malzemeleri üzerinde inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Dosya içeriği ve oluşan kanaate göre davacının davalıya sattığı spor malzemelerinin üzerinde yapılan inceleme neticesinde sorunların kısa sürede oluşup süreklilik arzetmeleri, önceden tespitinin mümkün olmaması ve cihazların alındığı tarihe yakın bir tarihte arıza vermeye başlayarak yönetici olarak arızaların artarak devam ettiği belirlendiğinden davacının sattığı ürünlerdeki sorunların gizli ayıp olarak kabul edildiği, bu itibarla davacının dava konusu spor ekipmanları bedelini talep edebileceği değerlendirilmiş ancak bu spor aletlerinin davalıya satılarak teslim edildiği tarihten dava tarihine kadar kullanımı ve bu kullanım karşılığında kazancı da gözönüne alınarak takdiren %50 kullanım bedelinin tenzili ile davanın kısmen kabulüne, dava konusu spor ekipmanlarının iadesi ile, taktiren %50 kullanma bedelinin tenzili ile 70.000,00 TL miktarın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜ ile, Dava konusu spor ekipmanlarının iadesi ile, taktiren %50 kullanma bedelinin tenzili ile 70.000,00 TL miktarın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/2205 E. – 2018/1190 K. sayılı kararıyla müvekkili şirket aleyhine davanın kabulüne karar verildiğini, söz konusu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkemece görevlendirilen bilirkişice yapılan tespit ve değerlendirmelerde 187 parça ürünün yalnızca 24 adedi hakkında gizli ayıp bulunduğu tespit ve değerlendirmesi yapıldığını, bu sebeple satışa konu malların cüz’i bir kısmının gizli ayıplı olduğu iddiası ile malların tamamı yönünden sözleşmeden dönme talepli davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkemece davaya konu malların davalıya satılarak teslim edildiği tarihten dava tarihine kadar kullanımı ve bu kullanım karşılığında kazancı da gözönüne alınarak takdiren %50 kullanım bedeli tenziline ilişkin kararın sözleşmeye konu bütün mallar hakkında verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira yalnızca ayıplı olduğu tespit edilen malların bedelinde tenzilat yapılması gerekirken sözleşmeye konu ayıplı olmayan malların iadesine ve bedellerinde tenzilat yapılmasına ilişkin verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bilirkişi raporuyla gizli ayıplı olduğu tespit edilen 24 adet parça mal birbirinin bütünleyicisi, eklentisi ve parçası olmayıp her biri başlı başına ayrı bir satış sözleşmesinin konusunu teşkil edecek nitelikte olduğunu, Dava konusu malların aynı sözleşme ile satılmış olması sebebiyle sözleşmeden dönme talebinin yalnızca ayıplı mallar yönünden kabul edilmesi gerekirken sözleşmeye konu tüm mallar hakkında davanın kabulüne karar verilmiş olması hukuka aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Nitekim TBK 230. maddesinde; ” Birden çok mal veya birden çok parçadan oluşan bir mal, birlikte satılmış olup da bunlardan bazıları ayıplı çıkarsa, dönme hakkı bunlardan ancak ayıplı çıkanlar için kullanılabilir. Ancak, alıcıya veya satıcıya önemli bir zarar vermeksizin ayıplı parçanın diğerinden ayrılmasına imkân yoksa, dönme hakkının satılanın tamamını kapsaması zorunludur. Satılanın aslı için satıştan dönülmesi, ayrı satış bedeli gösterilerek satılmış olsalar bile, eklentilerini de kapsar; fakat eklentiler için dönme, satılanın aslını kapsamaz.” şeklinde belirtilerek, bu husus ayrıntılı bir şekilde açıklığa kavuşturulduğunu, Davaya konu mallar koşu bandı, dikey bisiklet, koltuklu bisiklet, pro spin bike, bacak uzatma makinesi, ağırlık çalışma istasyonu gibi spor salonu eşyaları olup birbirinin ayrılmaz bir parçası olan herhangi bir ürün bulunmadığını, bu anlamda yalnızca ayıplı olduğu tespit edilen mallar yönünden hüküm kurulması gerekirken yerel mahkemece satışa konu bütün mallar hakkında sözleşmeden dönme talebinin kabul edilmesi hatalı olduğunu, Satış sözleşmesi ve bilirkişi raporundan kolayca görülebileceği üzere 187 parça malın hiçbiri bir diğerinin ayrılmaz bir parçası niteliğinde olmadığını, Kanun hükmünde açıkça belirtilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece hatalı ve eksik değerlendirme ile davacının malların tamamına ilişkin sözleşmeden dönme talebinin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin müvekkilinin sözleşmeden dönerek ödediği bedelin iadesini talep edeceğini kabul etmekle birlikte, bu spor aletlerinin müvekkiline satılarak teslim edildiği tarihten, dava tarihine kadar kullanımı karşılığında elde ettiği kazanç nedeni ile takdiren % 50 indirim yapılarak davanın kısmen kabulünün hatalı olduğunu, İlk derece mahkemenin gerekçesi kabul edilse dahi, müvekkilinin dava konusu malları satın aldığı tarih, dosyada mevcut faturada belirtildiği üzere 14/05/2013 olduğunu, Davalıya gönderilen fesih ihbarının tarihi ise 01/08/2014 olduğunu, dava tarihi ise 13/10/2014 olduğunu, Mahkemenin gerekçesine göre malların tesliminden itibaren dava tarihine kadar aradan geçen 17 aylık süre içerisinde müvekkili firma malların değerinin % 50 sini kazanç olarak elde etmiş olmasının kabulü hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dolayısı ile 1/2 oranında bir indirim yapılmasının doğru olmadığını, Davalı da malların bedelini tahsil ettiği tarihten bu yana , tahsil ettiği bedelin ticari getirisinden yararlanmakta olduğunu, dolayısı ile sadece müvekkilinin kazancı göz önüne alınarak davanın kısmen kabulü yoluna gidilmesi halinde , davalının , reddedilen kısmı bu güne kadar kullanmasından dolayı elde ettiği gelir gözden kaçırılmakta ve bu nedenle davalı lehinde haksız bir zenginleşme doğmakta olduğunu, Müvekkilinin talebi TBK 227/1 maddesine uygun olarak satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme olduğunu, eğer müvekkilinin talebi 227/2 ye göre satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme olsa idi mahkemenin gerekçesinde haklı bir yön düşünülebileceğini, Mahkemenin, müvekkili firmanın elde ettiğini varsaydığı gelirin mahsubu, ancak davalı aleyhine ayrıca açılması olanaklı ve uğranılan zararların tazmini talepli bir davada söz konusu olabileceğini, oysa görülen davadaki talep her türlü tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik sözleşmeden dönülmesi nedeni ile malların iadesi ve ödenen bedelin istirdatı olduğunu, Bu nedenler ile ilk derece mahkemesinin malların davalıya iadesi ve ödenen bedelin müvekkili firmaya iadesi kararı temelde doğru olmakla birlikte , müvekkilinin elde ettiği kazanç nedeni ile afaki bir değerlendirme ile % 50 oranında indirim yapılması ve davanın kısmen kabulü doğru olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, taraflar arasındaki satış sözleşmesi kapsamında, davalı tarafından satılan ürünlerin ayıplı olduğu iddiasıyla sözleşmeden dönme sonucunda davalı firmaya ödenen satış bedelinin faiziyle birlikte iadesi, istemine ilişkindir. Mahkemece, Davanın kısmen kabulü ile, Dava konusu spor ekipmanlarının iadesi ile, taktiren %50 kullanma bedelinin tenzili ile 70.000,00 TL miktarın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya arasında taraflar arasında yapılan tarihsiz kondisyon aletleri satış sözleşmesi bulunduğu , satış sözleşmesinin konusunun 187 parça 675 Kg.dan oluşan değişik model ve özellikteki ürünlerin KDV. Dahil 140.000,00 TL.’ye satışını oluşturduğu, satış sözleşmesine göre davacının alıcı ve davalının satıcı olduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasında satış sözleşmesinin yapıldığı, satış sözleşmesine konu aletlerin davalı satıcı tarafından davacı alıcıya tesliminin gerçekleştiği ve davacı alıcı tarafından da davalı satıcıya satış bedelinin ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı satıcının ayıplı mal sattığı iddiası ile davacının sözleşmeden dönme ve satış bedelinin iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.Davacı, dava tarihinden önce Karşıyaka 2 ATM.’nin 2014/70 D.İş dosyası ile davacının işlettiği işyerinde satışa konu spor malzemeleri üzerinde yapılan incelemeler sonucu düzenlenen raporda; 4 adet koşu bandı, 2 adet dikey egzersiz bisikleti, 3 adet yatay egzersiz bisikleti, 2 adet direnç ekipmanı, 8 adet spin egzersiz bisikleti, 6 adet muhtelif ağırlık çalışma aparatının arızalı ve kusurlu olduğu, bahse konu bozuklukların gizli ayıp niteliğinde olduğu belirtilmiştir.Davacı tarafından davalı muhataba dava tarihinden önce İzmir … Noterliğinden çekilen 5 Ağastos 2014 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile; satış sözleşmesinden döndüğü ve 140.000,00 TL. Satış bedelinin 14/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte iadesinin talep edildiği, noter ihtarının davalı muhataba 12/08/2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından sözleşmenin feshi tarihinden sonra 11/08/2014 tarihinde teknik servise başvurulduğu ve 13/08/2014 ile 21/08/2014 tarihlerinde davalıya ait teknik servis tarafından davacıya bakım ve onarım konusunda servis hizmeti verildiği tesbit edilmiştir. Yargılama aşamasında ilk derece mahkemesince mahallinde teknik bilirkişi marifetiyle keşfen inceleme yapılarak rapon düzenlenmesi için talimat yazılmış, talimat mahkemesince makina mühendisi bilirkişiden alınan raporda, incelenen 24 adet kondisyon aletinde arıza ve kusurların bulunduğu, bahse konu cihaz ve ekipmanlarda oluşan arızaların kullanım hatasından kaynaklanmadığı, gizli ayıp mahiyetinde olabileceği, toplam:187 parça kondüsyon aleti satın alındığından dosya kapsamından her bir parça kondüsyon aletinin satın alınma bedelinin ayrı ayrı belirlenemediği belirtilmiştir. Mahkemece 24/05/2016 tarihli ara karar ile; Sözleşme konusu malların bir bütünlük arzedip etmediği, ayıplı tespit edilen malların fiyatı ve uğranılan zarar miktarı sadece ayıplı malların değiştirilebilir olup olmadığı, malların değiştirilmesi halinde bütünlüğün bozulup bozulmayacağı, bu çerçevede BK.227/1 veya diğer fıkraların uygulanma şartlarının tartışılıp değerlendirilmesi için 1 hukuk , 1 mali müşavir, 1 spor malzemeleri uzmanı bilirkişi heyetinden oluşan heyetten rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişi heyeti tarafından davacının ticari defterlerini incelemeye ibraz etmeyeceği beyanı üzerine davalının ticari defterleri incelenmek suretiyle düzenlenen raporda, bu sorunların kısa sürede oluşup süreklilik arz etmesi, diğer arıza ve kusurların zamanla ortaya çıkması ve önceden tespitinin mümkün olmaması “gizli ayıp” olarak nitelendirilebileceği belirtilmiştir. Davalı vekili heyet raporuna karşı itirazlarını içerir 07/03/2018 tarihli beyan dilekçesinde,”…-Eğer bir ayıp söz konusuysa davaya konu 25 adet hakkında mı yoksa 140.000 TL ‘lik sözleşmeye konu 187 parçanın tamamında bulunup bulunmadığı…,” yönünde içinde uzman makina mühendisi bulunan heyetten rapor alınması talep edildiği ve mahkemece, 02/10/2018 tarihli ve 11/12/2018 duruşmanın ara kararı ile davalı vekilinin ek rapor alınması talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi heyet raporunda satın alınan diğer aletlerde ayıp olup olmadığının tesbit edilmediği ve sadece 25 adet alet ayıplı ise mahkeme ara kararında belirtilen sözleşme konusu malların bir bütünlük arzedip etmediği, ayıplı tespit edilen malların fiyatı ve uğranılan zarar miktarı sadece ayıplı malların değiştirilebilir olup olmadığı, malların değiştirilmesi halinde bütünlüğün bozulup bozulmayacağı yönünde değerlendirme yapılmadığı tesbit edilmiştir. Mahkemece verilen gerekçeli kararda, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı verdiği beyan dilekçesinde ki itirazlarının değerlendirilmediği, davacı tarafından davalıdan 187 parça mal satın alınmış olup bilirkişi raporlarında ayıplı olduğu tespit edilen özellikle 25 adet cihaz (koşu bandı , egzersiz bisikletleri ağırlık çalışma istasyonları ) tüm bu setin içinde yer alan parçalar olup bu parçalar olmadan diğer malzemelerin kullanılmasının mümkün olup olmadığı, tüm bu parçaların birbirini tamamlar nitelikte cihaz olup olmadığı, buna göre TBK 230 madde hükmü uyarınca değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken TBK 230 madde hükmü uyarınca değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile satış sözleşmesinin tamamının feshine karar verilerek yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasa’nın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. Bu nedenlerle; mahkeme kararları tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri mutlaka kapsamalıdır. Ayrıca gerekçede tarafların taleplerinin her biri hakkında değerlendirme yapılmalı, taleplerinin her biri hakkında ayrı ayrı bunların neden kabul edildiği veya edilmediği belirtilmelidir. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK.nın 3531-a-6 mad. uyarınca; Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir. Sonuç itibariyle, yukarıda sözü edilen hususlarda inceleme yapılarak bilirkişilerden ek rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, Davacının istinaf başvurusunun verilen kararın sonucuna göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/12/2018 Tarih ve 2014/2205 Esas – 2018/1190 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Davacının istinaf başvurusunun verilen kararın sonucuna göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30’ar TL. istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 5-Davalı tarafından yatırılan (44,40.TL+1.151,02.TL=) 1.195,42.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 6-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 7-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/04/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.