Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/137 E. 2020/1229 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/137
KARAR NO: 2020/1229
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2018
DOSYA NUMARASI: 2014/236 Esas – 2018/296 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından, müvekkili şirketin işlettiği İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanına çıkan yollara bir takım yönlendirme tabelaları konulmak suretiyle haksız rekabet oluşturulduğunu, … tarafından konulan tabelalarda havalimanını temsilen uçak şeklinin belirgin olduğunu, bu ifade ve şekli ile müşterinin yanıltıldığını, … tarafından işletilen otoparkın Sabiha Gökçen Havalimanı tesisleri içinde bir otopark olduğunu düşünerek müşterilerin tercihte bulunduğunu belirterek, haksız rekabetin tespitine, men’ine, müvekkili şirketin maddi zararlarının tespiti ile tazminine, ihtiyati tedbir kararı verilerek dava konusu tabelaların tedbiren kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 06/03/2018 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminata ilişkin talebini 214.059,81.TL’ ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu Pendik İlçesi … ada …-… parsel önünde bulunan kamu alanının açık alan olarak kullanılabiliceği yönündeki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü Ulaşım ve Trafik Düzenleme Kararı gereğince, açık otopark olarak işletilmek üzere 21.02.2014 tarihinde müvekkili şirkete teslim edildiğini, dava konusu yönlendirme tabelalarının TTK kapsamında haksız rekabet oluşturacak aldatıcı nitelikte olmadığını, tabela üzerinde uçak simgesi ve Sabiha Gökçen isminin kullanılmış olmasında yanıltıcı bir durum bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 27/03/2018 tarih 2014/236 Esas – 2018/296 Karar sayılı kararında; “… Tüm dosya kapsamına göre; 6102 sayılı TTK nun 56. maddesinde; ” Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse; a) Fiilin haksız olup olmadığının tespitini, b) Haksız rekabetin men’ini,c) Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,d) Kusur varsa zarar ve zıyanın tazminine) Türk Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir. “hükmü mevcuttur. Hükme dayanak alınan 04/09/2015 tarihli bilirkişi … ve arkadaşlarının raporunda ayrıntısı ile açıklandığı üzere; davalı … tarafından havaalanı yonu üzerine konulan ve üzerinde uçak şekli ile Sabiha Gökçen yazılı tabelalardan otoparkın havaalanı içinde bulunduğu intibaının yaratıldığı, ancak otoparkın havalanı içinde bulunmadığı, bu şekilde havalanı içinde bulunan otoparka yönelen müşteriyi yanılttığı tespit edilmiştir. Bu yanıltma nedeniyle davalının tabelalar aracılığıyla TTK 56 anlamında haksız rekabet yarattığı sabit bulunmuştur. 17/05/2017 tarihli bilirkişi … ve arkadaşlarının raporunda ayrıntısı ile açıklandığı ve mahkememizce tazminat miktarının belirlenmesine esas alınan bilirkişi raporuna göre; Davacının dava tarihine kadar olan dönem için meydana gelen zararı; davalının bu dönem içinde elde ettiği gelir olacaktır.Davalının 2014 haziran ayından dava tarihine kadar olan dönem içinde elde ettiği gelir 214.059,81 TL olarak belirlenmiştir. Mahkememizce ; TTK 56 mad gereğince haksız rekabetin tespitine Haksız rekabetin men’i ile ihtilaf konusu 4 adet tabelanın (üzerinde uçak simgesi – Sabiha gökçen ibaresi bulunan ) kaldırılmasına Davacının haksız rekabet nedeni ile uğradığı 214.059,81 TL’nin dava tarihinden itibaren işlemiş avans faizi birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir… ” gerekçeleri ile; ” 1-Davalının zamanaşımı definin reddine 2-TTK 56 mad gereğince haksız rekabetin tespitine Haksız rekabetin men’i ile ihtilaf konusu 4 adet tabelanın (üzerinde uçak simgesi – Sabiha gökçen ibaresi bulunan ) kaldırılmasına, Davacının haksız rekabet nedeni ile uğradığı 214.059,81 TL’ nin dava tarihinden itibaren işlemiş avans faizi birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik inceleme ile ve talep aşılmak suretiyle hüküm tesis edildiğini, Dava konusu yönlendirme tabelalarının, TTK kapsamında haksız rekabet oluşturcak aldatıcı nitelikte olmadığını, müvekkili tabelalarının yanında servis ibaresinin yer aldığını, havaalanının içinde bir otopark intibası yaratmayacağının aşikâr olduğunu ancak mahkemece bu hususa ilişkin bir değerlendirmenin yapılmadığını, 6012 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun m. 54/2 maddesine göre dava konusu tabelaların aldatıcı nitelikte olması gerektiğini, dava konusu iddianın ise; müvekkili şirketin tabelalarla kendi otoparkını sanki havalimanın otoparkıymış gibi göstererek havalimanına gelen otopark müşterilerini aldattığı şeklinde olduğunu, tabela üzerindeki “24 saat ücretsiz servis” ibaresinin zaten otoparkın havaalanı içerisinde olmadığına ilişkin bilgi verdiğini, Tabelaların bulunduğu son noktanın, havalimanına giden yolun tam zıttını işaret ettiğini, havalimanı kavşağındaki son tabelanın Sabiha Gökçen Havalimanı yönünü değil, Kurtköy-Sultanbeyli yönünü gösterdiğini, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için bu durumun haksız rekabete konu yanıltıcı bir durum yaratacağı düşünülse dahi; bunun tüm sürücüler için geçerli olmayacağı göz ardı edilerek, tüm sürücülerin bu şekilde yanıltıldığının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, mahkeme hükmünde ise bu duruma ilişkin herhangi bir ayrım yapılmaksızın külliyen bir değerlendirme yapılmış olmasının isabetsiz bir netice doğurduğunu, Uçak figürü kullanılmış olmasının da tek başına haksız rekabet oluşturmayacağı hususunun, ilk derece mahkemesince ve hazırlanan bilirkişi raporunda dikkate alınmayarak, eksik ve hatalı hüküm tesisine neden olunduğunu, haksız rekabetin tespitine yönelik hükmün hatalı olup, bu talebin reddi gerektiğini, İlk derece mahkemesince hazırlatılan kök ve ek bilirkişi raporlarında, müvekkilinin haksız rekabetin oluştuğu kabul edilen dönemdeki tüm gelirinin davacının kaybı gibi ve müvekkilinin iddia olunan haksız rekabeti dolayısıyla elde ettiği bir gelir olduğu kabul edilerek hesaplanmış olmasının isabetsiz olduğunu, bu hususta gerekli itirazları yaptıklarını, ancak ilk derece mahkemesince bu itirazlarının nazara alınmadığını, müvekkili otoparkın hemen bitişiğinde Pendik Belediyesine ait bir açık otoparkın daha mevcut olduğunu, gerçek anlamda bir zarar tespit edilecek ise komşu otoparkın gelirinin de kıyaslanmasının gerektiğini, müvekkilinin tek iştigal konusunun otopark işletmeciliği oluşu, İstanbulda en çok otopark işletme yetkisini haiz bulunan bir kamu kurumu iştiraki olması ve şeffaf fiyatlandırma politikası nedeniyle İstanbul genelinde en çok tercih edilen otopark markası olup, salt … logosunun varlığının dahi marka değeri nedeniyle müşteri tercihine neden olduğunu, ancak tüm bu hususların aksine müvekkilinin otopark sektöründe güçlü bir marka değeri olduğu gözetilmeksizin, tüm kazancın haksız rekabet sonucu elde edildiğinin kabul edilmesinin hukuka aykırı bir tespit olduğunu, Müvekkili şirket sadece havalimanı yolcularına hizmet vermediğini, havalimanı yolcularının, müşteri profilinin bir bölümünü oluşturduğunu, tazminat hesabında tüm müşterilerin havalimanı yolcuları olduğu şeklindeki tespit ile, elde edilen tüm gelirin de bu müşterilerden kazanıldığı bu sebeple de elde edilen gelirin tamamının davacıya ait olduğu iddia ve tespitinin tamamen hatalı olduğunu, zira otoparkın bulunduğu bölgenin otopark ihtiyacı olan, yoğun siteleşmenin olduğu bir bölge olması nedeniyle sadece havaalanına giden yolcuların bu bölgede bulunmadığı, kent yoğunluğunun da fazla olduğu gözetilerek, tazminat miktarında da bu yönde tenzilat yapılması gerekirken, aksi yönde tazminat hesaplamasının isabetsiz olduğunu, Trafik yön, tabela ve levhalarını yerleştirme yetkisinin tamamen Karayolları Genel Müdürlüğü elinde bulunduğunu, müvekkili tarafından kullanılan tabelaların belediyenin izni ile tesis edilmiş olmakla; burada müvekkilinin tek başına sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, Davacı tarafça dava dilekçesinde faiz talep edilmemiş olmasına rağmen mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin taleple bağlılık kuralını ihlali ettiğini, Davacı tarafça dava ikamesinde bir adet maktu peşin harç ve bir adet maktu başvurma harcı yatırılarak dava açılmış olmakla, tek bir dava ikame edilidiğini, birden fazla hüküm tesisine yönelik netice doğuracak şekilde harcı yatırılmış bir talep olmadığı hususunun gözden kaçırıldığını, ilk derece mahkemesince 3 adet açılmış dava var gibi yargılama gideri ve harç hesaplaması yapıldığını, Karar aşamasına kadar davacı tarafından dava dilekçesindeki taleplerine ilişkin olarak herhangi bir harç tamamlaması yapılmayarak, tazminat yönünden talep artırımı yapıldığını, bu nedenle davacının tazminat talebinin öncelikli olarak harcı tamamlanmış bir talep olmadığından reddine, aksi halde ise talep artırım dilekçesinde yer alan miktar uyarınca davasının ıslah edildiği yönünde bir değerlendirme yapılması gerektiğini, Davacının tazminat talepleri yönünden ikame ettiği bir dava olduğu kabul edilebilecek ise dahi; ikame edilen dava türünün belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığını, davanın kısmi dava olduğunu, ( HMK 107/2. Madde) Davanın kısmi dava olduğunun kabulü ile zamanaşımı itirazının kabul edilmesi gerekmekte iken, zamanaşımı itirazının reddi kadarının da isabetsiz olduğunu belirterek, İlk derece mahkemesinin kararının kamu düzenine aykırılık nedeniyle bozularak ilk derece mahkemesine iadesine, şayet eksiklikler Dairece yeniden yargılama yapılarak giderileblecek nedenler arasında sayılır ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile davacının haksız davasının reddine, zamanaşımı itirazının kabulü ile taleplerin reddine, hatalı tesis edilen yargılama gideri, faiz türü ve faiz başlangıç tarihine ilişkin hükmün kaldırılması ile bu taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, 6102 Sayılı TTK 54 ve devamı maddeleri gereğince açılan haksız rekabetin tespiti, meni ve maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 54/(2) maddesinde, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı olduğu düzenlenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 55. maddesinin a.2 numaralı alt bendinde,”Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek ” ve 55. maddesinin a.4 numaralı alt bendinde, “Başkasının malları, işürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” şeklindeki hallerin haksız rekabet teşkil ettiği hüküm altına alınmıştır. Davacı tarafça, davalı şirket tarafından, müvekkili şirketin terminal ve otoparklarını işlettiği İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanına çıkan yollara konulan tabelalarda “Sabiha Gökçen … Açık Otopark 24 Saat Ücretsiz Servis” ibaresinin bulunduğu, ayrıca tabelalarda havalimanını temsilen uçak şeklinin de belirgin olduğu, bu ifade ve şekil ile yanıltılan müşterinin, … tarafından işletilen otoparkın Sabiha Gökçen Havalimanı tesisleri içinde bir otopark olduğunu düşünerek davalı tarafından işletilmekte olan otoparkı tercih edebildikleri, davalının bu eylemlerinin TTK’ nın 54/2, 55/2 ve 55/4. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet kapsamına girdiği belirtilerek, haksız rekabetin tespiti ve men’ i ile maddi tazminat talep edildiği görülmektedir. Mahkemece, dava konusu yönlendirme tabelalarının tespiti için keşif yapılarak, bilirkişi raporu alınmış, keşif sırasında çekilen resimler dosyaya eklenmiştir. Resimlere göre tabelalarda ” uçak şeklinin yanında Sabiha Gökçen” alt sırada ” … Açık Otopark ve yön işareti”, en alt sırada ise “24 Saat Ücretsiz Servis” ibaresinin bulunduğu görülmüştür. Bilirkişi raporunda; Davalıya ait otoparkın Sabiha Gökçen Havalimanına 2400 metre mesafede olduğu, davalının işlettiği park yeri haricinde 3-4 otopark işletmesi daha bulunduğu, ihtilaf konusu tabelalar dışında otoban ve anayollarda doğrudan Sabiha Gökçen Havalimanına ilişkin yönlendirme yapan tabelaların da yer aldığı, diğer bir ifade ile, Sabiha Gökçen Havalimanına ilişkin tabelalar ile davalının otoparkına ilişkin tabelaların aynı yol ayrımlarında bulunmakla birlikte birbirlerinden farklı ve bağımsız oldukları, dolayısıyla ihtilaf konusu tabelaların içerikleri itibarı ile sadece davalının işlettiği otoparka yönlendirme yapmak amacı taşıdığı, yoksa havalimanına yönlendirme yapılma gayesinin sözkonusu olmadığı, ihtilaf konusu 4 tabelanın 3 tanesinin Sabiha Gökçen Havalimanına ilişkin tabela ile aynı yönü işaret ettiği, ancak bir tanesinin farklı yönü işaret ettiği, yani 4. tabelanın bulunduğu yere gelindiğinde Sabiha Gökçen Havalimanına gitmek isteyenlerin (soldan) düz devam etmesi, davalının otoparkına gitmek isteyenlerin ise sağa dönüş yapması gerektiği, Sabiha Gökçen Havalimanında alternatif park yerlerinin bulunduğu, bunlardan birinin de davalıya ait otopark işletmesi olduğu, ticari rekabet çerçevesinde davalı tarafından işletilmekte olen bu otoparka sürücülerin yönlendirilmesi amacıyla anayol ve otobanlara tabelaların asıldığının görüldüğü bildirilmiş, raporun kanaat kısmında ise; ihtilaf konusu tabelalarda yer alan “(Uçak simgesi) Sabiha Gökçen” ibaresinin doğrudan Sabiha Gökçen Havalimanı kompleksini işaret ettiği, tabelalarda … logosunun bulunmasının bu durumu ortadan kaldırmadığı, zira doğrudan havalimanı kompleksine yönlendirme yapan tabelalarda dahi aynı ibarenin (Sabiha Gökçen Havalimanı (Uçak simgesi) ) kullanılmış olduğu, tabelalarda yer alan ” (Uçak simgesi) Sabiha Gökçen Havalimanı” ibaresinin seyir halinde bulunan bir sürücüde davalının işlettiği otoparkın Sabiha Gökçen Havalimanı işletmesinin içerisinde bulunduğu intibaı yaratacağı, tabelalardan Sabiha Gökçen Havalimanını ilişkin tabela ile farklı yönü işaret eden otopark tabelası bakımından doğrudan Sabiha Gökçen Havalimanına gitmek isteyen sürücü bakımından yanıltıcı olduğu, zira tabelada yer alan ” (Uçak simgesi) Sabiha Gökçen Havalimanı” ibaresinin seyir halinde bulunan sürücünün yanlışlıkla sağa (… tabelasının gösterdiği yöne) sapmasına sebep olacağı, tabelaların üzerinde bulunan ” (Uçak simgesi) Sabiha Gökçen Havalimanı” ibarelerinin haksız rekabet oluşturduğu belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de; uçak simgesi ve Sabiha Gökçen ibaresi, sırf davacının kullanımına münhasır olmadığı gibi bu simge ve ibarenin kullanım hakkının yasal olarak davacıya ait olduğunun iddia ve ispat edilmediği, bilirkişi raporunda, Sabiha Gökçen Havalimanına ilişkin tabelalar ile davalının otoparkına ilişkin tabelaların aynı yol ayrımlarında bulunmakla birlikte birbirlerinden farklı ve bağımsız oldukları, dolayısıyla ihtilaf konusu tabelaların içerikleri itibarı ile sadece davalının işlettiği otoparka yönlendirme yapmak amacı taşıdığı, havalimanına yönlendirme yapılma gayesinin sözkonusu olmadığı, ihtilaf konusu 4 tabelanın 3 tanesinin Sabiha Gökçen Havalimanına ilişkin tabela ile aynı yönü işaret ettiği, ancak bir tanesinin farklı yönü işaret ettiği, Sabiha Gökçen Havalimanında alternatif park yerlerinin bulunduğu, bunlardan birinin de davalıya ait otopark işletmesi olduğu, ticari rekabet çerçevesinde davalı tarafından işletilmekte olen bu otoparka sürücülerin yönlendirilmesi amacıyla anayol ve otobanlara tabelaların asıldığının belirtildiği, davalı tarafça havalimanına 24 saat ücretsiz servis hizmeti verildiği tarafların kabulünde olup, verilen bu hizmetin otoparka giden tabelalarda gösterildiği, aynı zamanda bu ibarenin mahkeme kabulünün aksine davalıya ait otoparkın havalimanı dışında bulunduğunu da gösterdiği, dava konuusu tabelalarda davalının kendisine yönelik gerçek dışı veya yanıltıcı bir açıklama bulunmadığı gibi, davacıyı yönelik ve davacının faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan bir eylemin de sözkonusu olmadığı, aynı nitelikte ve davacıya ait otoparkı gösteren tabelaların da yerleştirilmesinin mümkün olduğu, ayrıca bu tabelanın bulunduğu aynı yerde havalimanı yönünü gösteren çok daha büyük bir tabelanın yer aldığı, dolayısıyla dava konusu tabelalarda bulunan uçak simgesi ve Sabiha Gökçen ibaresinin TTK’ nın 55/2. maddesi ve 55/4. maddesi uyarınca davacının otopark işletmesine yönelik haksız rekabet oluşturmayacağı gözönünde bulundurularak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak, yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/03/2018 tarih 2014/236 Esas 2018/296 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, Bu doğrultuda; Koşulları oluşmayan davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2- Davacı tarafından yatırılan 3.655,20 TL (peşin + ıslah ) harçtan, Dairemiz karar tarihi itibari ile alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.600,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, a) Haksız rekabetin tespiti ve men’i talebi yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, b) Maddi tazminat talebi yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 23.434,19 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla; bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Artan gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 6-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3.655,61 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 7-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş masrafı 31,5 TL olmak üzere; toplam 129,6 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Bakiye gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 05/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.