Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1348 E. 2021/411 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1348 Esas
KARAR NO : 2021/411 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/838 Esas – 2019/105 Karar
TARİH: 07/02/2019
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … Bankası İstanbul Ihlamurkuyu Şubesinden verilme … nolu, 22.000,00 tutarlı çeki davalıya 15/12/2013 vade tarihi ile keşide ederek verdiğini, davalının, müvekkilinin düzenlediği keşide tarihini tahrif edilerek 18/09/2014 yaptığını, davalının iş bu çeki … Bankası’na. tahsil cirosu ile kredi karşılığında verdiğini, çekin bu bankadan iade alındığında tahrifatın yapıldığını ve … AŞ’ye teminat olarak verildiğini, çekte yer alan paraf ve düzeltmelerin müvekkilinin eli ürünü olmadığını, bu ve diğer 2 çekle ilgili İstanbul Anadolu C.Başsavcılığı’nda 2014/111872 nolu soruşturmanın devam ettiğini, tüm bu nedenlerle 22.000,00 TL tutarlı 15/12/2013 vade … nolu … Bankası Ihlamurkuyu Şubesinden verilme tahrifat yapılan çek nedeni ile davalıya 22.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine, dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere ciro, ibraz ve ödemenin meni için HMK’nun 209 gereği teminatsız ya da mahkemenin aksi kanaati hasıl olması halinde İİK’nun 72’e uygun görülecek teminat dahilinde durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacının müvekkiline 3 adet çek verdiğini, müvekkilinin de çekleri teminat olarak bankaya verdiğini, davacının çekleri vadesinde ödeyemeyeceğini bildirdiğini, yeni vade tarihli çek vermeyi ya da mevcut çeklerin ödeme günlerinin değiştirilmesini talep ettiğini, müvekkili şirket ortağı ve yetkilisince bu teklifin kabul edildiğini, davacının dava konusu çekle birlikte iki adet çekin keşide tarihini düzelterek müvekkiline verdiğini, üçüncü çek için ise yeni tarihli çek vereceğini beyan ettiğini ancak herhangi bir ödeme olmadığını, çek bedellerinin ödenmediğini belirterek; öncelikle ihtiyati tedbir kararının kaldırılarak dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 07/02/2019 tarih 2014/838 Esas – 2019/105 Karar sayılı kararında;”talebin dava konusu çek nedeniyle borçlu olunmadığı tespiti istemi ile açılan menfi tespit davası olduğu, davacının takibe dayanak çekin keşide tarihinde yapılan düzeltmenin ve altındaki parafın müvekkiline ait olmadığını ve bu sebeple borcu olmadığının tespitini talep ettiği, davalının ise cevap dilekçesi ile keşide tarihinde yapılan düzeltmenin davacının bilgisi dahilinde yapıldığı ve altındaki parafın davacıya ait olduğunu savunduğu, her ne kadar dava dilekçesi ile çek üzerindeki parafın davacıya ait olmadığı ileri sürülmüş ise de 05/07/2018 tarihli celsede parafın davacı eli ürünü olduğunun ikrar edilmiştir. Bu sefer davacı tarafça keşide tarihinin bilgisi dışında değiştirildiği iddia olunmuş ise de keşide tarihinin altında davacının parafı bulunduğu gözetilerek bu hususun yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği, dosyada mevcut borç tasfiye sözleşmesi başlıklı evrakın davalı şirket yetkilisince imzalanmadığı, bunun dışında bu hususu ispata yönelik dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, her ne kadar davacı vekilince 07/02/2019 tarihli duruşmada dava konusu çek üzerinde keşide tarihinin paraf atıldıktan sonra ikinci kez davalı tarafça değiştirildiği beyan edildiği, ancak dava dilekçesinde 15/12/2013 keşide tarihli olan çekin keşide tarihinin 18/09/2014 tarihi olarak değiştirildiğinin belirtildiği, soruşturma dosyasından alınan raporda da keşide tarihinin 15/12/2013 tarihinin 18/09/2014 tarihi olarak değiştirildiğinin belirtildiği, üçüncü bir değişiklikten söz edilmediği, bu hususu ispata yönelik de herhangi bir delil sunulmadığı görülmekle davanın reddine karar verilmiştir.Mahkememizce 18/09/2014 tarihinde İİK’nun 72/2 maddesi uyarınca tedbir kararı verildiği, davacı vekilince vazgeçilmesi üzerine 25/12/2014 tarihinde tedbir kararının kaldırıldığı, İİK’nun 72/4 gereğince tedbir kararının verilmesinin ve uygulanmasının tazminata hükmedilmesi için yeterli olduğu gözetilerek davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerekmiştir.Toplanan tüm deliller kapsamında davanın reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın reddine,Dava değerinin 22.000,00 TL’nin % 20’si oranında belirlenecek tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının dosya kapsamına aykırı olduğunu, Çekte tahrifat ve parafın kötüye kullanımı olduğunu, dosyada her hangi bir el yazısı incelemesi yapılmadığını, paraf sonrası kaç defa değişiklik yapıldığının bilirkişi raporu ile belirlenmediğini, Dava konusu çekin bedelsiz olduğu tahrifatla rıza dışı kullanıp düzenlendiğinin yazılı olarak kanıtlandığını, Taraflar arasında yapılan protokolde karşı yanın, iade edilmesi gereken çeki başkaca bankaya ibraz ettiğini kabul ettiğini, Borç tasfiye sözleşmesi başlıklı mübrez belgenin şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığına ilişkin yerel mahkeme hükmünün dosya kapsamına aykırı olduğunu, Esasa ilişkin mahkeme kararını kabul etmemekle birlikte davaya konu çeke ilişkin verilen tedbirin uygulanmadığını ve bedeli tahsil edildiğinden tazminat şartlarının da oluşmadığını,İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davacı vekili, davaya konu çekte düzenleme tarihinin tahrif edildiğini, çekte düzenleme tarihinde yer alan parafın ve düzeltmenin müvekkili eli ürünü olmadığını belirterek çekten dolayı borçlu olunmadığının tespitini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı her ne kadar davaya konu çekte keşide tarihinin tahrif edildiğini, keşide tarihinde yapılan düzeltmede yer alan parafın eli ürünü olmadığını ileri sürmüş ise de ilk derece mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere, yapılan savcılık soruşturmasında alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere ve davacı vekilinin 05/07/2018 tarihli duruşmada verdiği beyana göre davaya konu çekteki keşideci imzası ve paraf imzası davacıya ait olup, davacı dava dilekçesinde davalının ilgili çekte keşide tarihini 18/09/2014 tarihi olarak tahrif ettiğini ileri sürdüğünden bu iddiasını yazılı delille ispatlayamamıştır. Davaya konu çekte keşide tarihi ile ilgili düzeltmede yer alan paraf imzanın davacı eli ürünü olduğu davacı tarafça kabul edildiğinden ve keşide tarihindeki düzeltmenin paraftan sonra yapıldığı ispatlanamadığından davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.Davacı tarafça dosyaya sunulan “borç tasfiye sözleşmesi” başlıklı belgede davalı şirket temsilcisinin imzası bulunmadığı tarafların kabulündedir. Söz konusu belgeyi imzaladığı belirtilen …’in davalı şirket adına borç tasfiye sözleşmeleri yapma konusunda vekaletnamesinin bulunduğu davacı tarafça ispatlanamamıştır. Davacı tarafça istinaf aşamasında sunulan vekaletnamede … verilen yetki şirket adına bankacılık işlemleri yapmaya, resmi ve özel kurumlarda açılacak ihalelere ilişkin olup genel anlamda şirketi borç ve ilzama sokacak, borç tasfiyesi işlemleri yapacak nitelikte vekaletname verildiği ispatlanamamıştır. Ayrıca davacı dava dilekçesinde delil olarak bu belgeye dayanmamış olup, HMK’nın 141/1 maddesine göre ön inceleme duruşmasında ancak karşı tarafın muvafakatı ile iddiasını genişletebilir veya değiştirebilir. Davacı söz konusu belge örneğini 10/11/2015 tarihli ön inceleme duruşmasında sunmuş olup davalı vekili açıkça buna muvafakatları olmadığını bildirmiştir. Bu nedenle söz konusu belge örneğine delil olarak dayanılması mümkün değildir. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir.Dava ihtiyati tedbir talepli olarak açılmış olup, ilk derece mahkemesince 18/09/2014 tarihli ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu karar ilgili bankaya müzekkere yazılmak suretiyle uygulanmış ise de, söz konusu çek 3. Kişi tarafından bankaya ibrazında bedeli 3. Kişiye ödenmiştir. Yani söz konusu çek davalının elinde olmadığından ve davalı tarafça ibraz edilmediğinden çekten dolayı davalının alacağına geç kavuştuğundan bahsedilemeyeceğinden, İİK 72/4 maddesinde öngörülen tazminat koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle İİK 72/4 maddesi gereğince davalı yararına tazminata hükmedilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yöne ilişkin olarak kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kısmen kaldırılmasına, HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurularak ispatlanamayan davanın reddine, şartları oluşmadığından davalı yararına İİK 72/4 maddesi gereğince tazminata hükmedilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile;İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2019 tarih ve 2014/838 Esas – 2019/105 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile;1-Davanın REDDİNE,2-İhtiyati tedbir kararı uygulanmadığından İİK 72/4 maddesinde öngörülen şartlar oluşmamakla davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL harcın, dava açılırken peşin olarak yatırılan 375,75.TL harçtan mahsubu ile bakiye 316,45.TL’ nin talep halinde davacıya iadesine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davalı vekili için taktir olunan 2.725,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 9-Alınması gereken 59,30.TL karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,10-Davacı tarafından sarfedilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 44,40 TL karar harcı ile 35,00.TL dosyanın istinafa gidiş – dönüş gideri olmak üzere toplam 200,70.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Davalı tarafından sarfedilen yargılama giderleri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 12-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 13-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/03/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.