Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1346 E. 2021/580 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1346 Esas
KARAR NO: 2021/580 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAH.
TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2017/802 Esas 2019/201 Karar
DAVA TÜRÜ: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 16/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, davalının mal ve hizmeti teslim almasına rağmen fatura bedelini ödemediğini, davalı …’ ın, diğer davalı ….’ nin yönetim kurulu başkanı olduğunu, tek imza yetkilisi ve birincil sorumlu kişisi olduğunu, alacağın tahsili için Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğundan bahisle itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, kira bedellerine ilişkin faturaların asıl olmadığını, Vergi Usul Kanunu’ na göre kabul edilemeyeceğini, faturada bellirtilen mal ve hizmetin de müvekkilince teslim alınmadığı gibi irsaliyelerinin de bulunmadığını, kaldı ki müvekkili …’ ın yönetim kurulu başkanı olduğunu, doğacak borçtan şahsi bir sorumluluğunun da bulunmadığını, borçtan sorumlu olabilmesi için sadece kefalet imzasının gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 21/02/2019 tarih 2017/802 Esas 2019/201 Karar sayılı kararında;”…Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde özetle; davacı tarafça davalı ile aralarındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan borcun tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptalinin talep edildiği, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, davacının ticari defterlerinde davalının defter kayıtlarında olmayan 01/01/2012 tarihli 102.715,45 TL devir bakiyesinin ispat edilemediği, 01.01.2013 tarihli 43.999,99 TL devir farkı ile 10/05/2015 tarihli 9.067,12 TL bedelli ve 10.02.2017 tarihli 39.778,27 TL bedelli olmak üzere 48.845,39 TL bedelli iade faturanın dayanağının ispat edilemediği, bu hali ile davacının davasını ispat edemediği ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme huzurunda görülmüş ve aleyhe olarak karara bağlanmış davanın; davalılar ile müvekkili şirket arasında bulunan ticari ilişkiden kaynaklı olarak müvekkili şirketin davalı şirkete sunduğu hizmet ve mallara karşılık kesilen faturalar davalılar tarafından ödenmemesi sonucu icra takibi başlatıldığı, iş bu takibi karşı davalıların haksız itirazı sonucu, taraflarından itirazın iptali talebiyle açıldığını, Davalı tarafın, mahkeme huzurunda iş bu dava dosyasına konu olan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, bu itirazına gerekçe olarak da dava dilekçesi ekinde sunulan faturaların kendilerine teslim edilmediği ileri sürüldüğünü, oysa ki; davalılar vekilinin bu yöndeki beyanları gerçeği yansıtmadığını, Taraflarınca iş bu dava konusu faturaların davalılara teslim edildiği ispatlanmakta olduğunu, müvekkili şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, müvekkili şirket defterlerinde söz konusu faturaların işlendiği tespit edildiğini, ayrıca teslim edildiğinin ispatı olarak davalıların iş bu faturalara itiraz etmiş olmaları olduğunu, davalı vekilince 291896 sayı 05.05.2015 tarihli fatura yasal süresi geçtikten sonra 26.06.2015 tarihinde iade edildiği, bu hususun davalı vekilince de kabul edilmekte olduğunu, Dosya da iki kez bilirkişi incelemesi yapılmış olmasına rağmen iki raporda da dayanak gösterilen tek husus davalı şirketin ticari defterleri olduğunu, müvekkili şirket defterlerinde söz konusu faturalar işlenmiş olmasına rağmen sadece davalı şirket defterlerindeki hususlar üzerinden değerlendirme yapıldığı ve dosyada bulunan diğer deliller değerlendirilmeksizin eksik inceleme sonucu karar verildiğini, en basiti iade edilen faturanın itiraz süresinin geçmiş olması dahi değerlendirilmediğini, Müvekkili şirketin eski yetkilisi tarafından Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/28 Değişik İş, dosyası ile hammadde, yarı mamul ve mamullerin tespiti talep edilmiştir. Sayın mahkemece yapılan tespit de, müvekkili şirket tarafından satılan emtiaların (…) davalı şirketde eritilerek kullanıldığı açıkça ortaya konulduğunu, yerel mahkemece bu deliler değerlendirme dışı bırakılarak sadece davalı şirketin ticari defterleri esas alınarak karar verildiğini, oysa ki bilindiği üzere hem davalı defterleri hem de davacı defterlerinin incelenmesi gerekmekte olduğunu, en önemlisi iade faturalarının iadesinin süresinde yapılıp yapılmadığı dahi inceleme dışında bırakıldığını, toplamda 48.000,00 TL ‘lik kira ve diğer demirbaş faturaları dosya içerisinde olmasına rağmen kira faturaları bilirkişi raporlarında tamamen değerlendirme dışı bırakıldığı yerel mahkemece bu eksik inceleme sonucu oluşturulan rapor üzerinden karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça icra takip dayanağını faturalara ilişkin cari hesap olarak gösterilmiş ise de, taraflar arasında TTK. 94 Madde anlamında cari hesap sözleşmesinin bulunduğu ispatlanmamış olup, dosya kapsamından, taraflar arasındaki ticari ilişkinin açık hesap şeklinde yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Taraflar arasında ticari ilişki olduğu uyuşmazlık konusu değildir.Uyuşmazlık konusu, davalı tarafça iade edilen faturalara ilişkin mal/veya hizmetin davalıya verilip verilmediği ve takip tarihi itibariyle davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı ve miktarı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda davacı alıcı takip tarihi itibariyle muaccel bir alacağın olduğunu ispatlamakla yükümlüdür.Davalı tarafça iade olunan 02/02/2017 tarih ve 39.778,27 TL. Lik fatura içeriğinin tambur dolap makinası ve isdemir spero piki yazılı olduğu ve malın alıcıya iş yerinde teslim edildiği için sevk irsaliyesinin düzenlenmediği ibaresinin fatura üzerinde yazılı olduğu ve 05/05/2015 tarih ve 9.067,12 TL.lik fatura içeriğinin 2013 aylık kira zammı,2014 aylık kira zammı,Mayıs Ayı kira bedeli açıklamasının yazılı olduğu, faturalarda teslim alan imzası bulunmamaktadır. Buna göre fatura içeriği malların/hizmetin davalıya teslim edildiğini ve bu faturalardan kaynaklı alacaklı olduğunun ispat külfeti davacı taraftadır.Davacı tarafça Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/28 Değişik İş, dosyası ile yaptırılan tesbit davacı tarafça iade olunan faturaların düzenlenme tarihinden önceki döneme ait olup iade olunan faturalarla ilgili olmadığı tesbit edilmiştir. TTK 21/2. Maddesinde düzenlenen faturaya 8 gün içerisinde itiraz edilmemesi halinde fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağına ilişkin karine, fatura içeriği ile ilgili olup, faturaya itiraz edilmemiş olması fatura içeriği malların teslim edildiğine delil teşkil etmez.Buna göre tek başına fatura düzenlenmesi ve bu faturanın kendi ticari defterlerine kaydedilmesi, karşı tarafa tebliğ edilmesi alacağın varlığını ispata yeterli değildir. Davacı fatura içeriği malları davalıya teslim ettiğini ve bu faturalardan kaynaklı alacaklı olduğunu ispatlayamamıştır.Mahkemece davacının ticari defterleri inceletilmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden talimat mahkemesince aldırılan raporda,davacının alacak kaydındaki 70.706,54 TL’den yersiz kayıt olan 43.999,99 TL ve 48.845,39 TL iade edilen faturalar düşüldükten sonra davalının 22.138,84 TL fazla ödeme yapıldığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Mahkemece davalının ticari defterleri inceletilmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden alınan raporda; davalı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalının davacıdan 125.180,03 TL alacaklı olduğu, davacının cari hesabındaki alacağını geçerli belgelerle ispat edemediği, takipteki alacağının tespitine varılamadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Taraf defterlerinin incelenmesi sonucu oluşturulan raporda 2002-2017 yılları arasında davalının davacıya toplamda 518.750.TL ödeme yapmasına rağmen davacının toplamda 393.569,97.TL fatura düzenlediği, davacının düzenlediği faturalara göre 125.180,03.TL alacaklı olduğu tespit edildiği, davacının kendi defterlerinde davalı aleyhine yaptığı borçlandırıcı işlemlerin yasal dayanağı olmadığı gibi davacının davalıdan takip tarihi itibariyle yasal delillerle kanıtlanmış cari hesap alacağının bulunduğunu kanıtlayamadığı ayrıca davalının yapmış olduğu ödemeler içinde kira farkı ödemelerinin de olduğunun anlaşıldığı gibi davacının kira farkı ödemelerini ayrı bir icra takibi ile davalıdan talep ettiği tesbit edilmekle, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 16/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.