Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1325 E. 2021/348 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1325 Esas
KARAR NO : 2021/348 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/376 Esas – 2018/1250 Karar
TARİH: 13/12/2018
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili bankanın İkitelli şubesi ile … San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan 05/07/2012 tarih ve 625.000,00-TL ve 06/06/2013 tarihli 850.000,00-TL bedelli genel kredi sözleşmesine istinaden nakti ve gayri nakti ticari krediler kullandırıldığını, davalılardan …, … ve … bahsi geçen genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, borçlunun kredi hesaplarının Bakırköy …. Noterliği’nin 27/11/2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kat edildiğini, borcun süresi içerisinde ödenmediğini, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların borca, borcun faizine ve takibe itirazı neticesinde icra takibinin durduğundan bahisle borçluların itirazının iptaline, haklarında başlatılan icra takibinin devamına, davalıların inkar olunan alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu icra takibinde borcun dayanağının genel kredi taahhütnameleri, ihtarname olduğunu, müvekkili …San. Ve dış Tic. Ltd. Şti. tarafından 31/10/2013 tarihinde davacı bankanın İkitelli Şubesi’nden 19 adet çekin teminat gösterilmesi karşılığında toplam 498.640,12-TL tutarında ve ortalama vadesi 99 gün olan %11,5 faizle iskontolu kredi kullanıldığını, bahsi geçen kredinin 31/10/2013 tarihinde çekildiğini, bu tarihten sonra tahsili gereken ilk çek olan 50.000,00-TL bedelli ve 17/12/2013 tarihli çekin ödenmesinin beklenmeden davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak davaya konu icra takibinin açıldığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile huzurdaki haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli iş bu davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olarak müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatan davacınn %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/12/2018 tarih 2014/376 Esas – 2018/1250 Karar sayılı kararında; ” Davacı banka ve davalı… San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. arasında 05/07/2012 tarihli 625.000,00-TL bedelli ve 06/06/2013 tarihli 850.000,00-TL bedelli 2 adet genel kredi sözleşmesi aktedildiği, davalı …, … ve … söz konusu genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları, sözleşmelerde kefilin sorumlu olduğu azami miktar, kefalet tarihi ve müteselsil kefil ibaresinin yazılı olduğu, kefalet sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 586 ve 584 maddesindeki koşulları kapsadığı anlaşılmıştır. Davacı banka tarafından dava konusu edilen 31/10/2013 kullanım tarihli krediye ilişkin 16.579,14-TL faiz ve 482.061,00-TL hesaba geçecek net kredi tutarı olmak üzere 498.640,14-TL tutarda davalıya kredi kullandırıldığı, kullandırılan krediye ilişkin olarak davalı şirket tarafından davacı bankaya krediye teminat olarak toplam 498.640,14-TL bedelli 19 adet çek verildiği, çeklerin 18 adedinin bankalar arası takas odaları merkezi tarafından ödendiği anlaşılmıştır. Davacı banka tarafından davalılara keşide edilen Bakırköy …. Noterliği’nin … yevmiye nolu 27/11/2013 tarihli ihtarnamesinde 25/11/2013 tarihi itibari ile kredi ilişkisinin kesildiği, kredinin kesildiği tarihe kadar hesap edilen meblağın 3 gün içinde ödenmesi ihtar edilmiştir. Taraflar arasında akdedilen 05/07/2012 tarihli kredi sözleşmesinin temerrüt (muacceliyet halleri ve takip hükümleri) konusunun düzenlendiği 4.1, 4.2.5 maddelerine göre davalının çeklerinin karşılıksız kalması durumunda bankanın alacağının muaccel hale geleceğinin hüküm altına alındığı görülmüştür. Davacı banka tarafından kredi kullandırılan 31/10/2013 tarihi ile 27/11/2013 tarihli ihtarnamede belirtilen 25/11/2013 tarihi arasında davalıya ait toplam 5 adet çekin arkasının karşılıksız olarak yazdırıldığı, bu durumda anılan kredi sözleşmesinin 4.1., 4.2.5. maddeleri uyarınca davalıya kullandırılan kredinin muaccel hale geldiği anlaşılmakla mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalaya göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Alacağın likit ve hesaplanabilir olması, davalı/borçluların itirazlarında haksız olduğunun anlaşılması karşısında hüküm altına alınan asıl alacak ve işlemiş faiz miktarı toplamının %20’si oranında İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilmiştir. İcra takibinde kısmen haklı çıkan davacı/alacaklının bakiye kısım için icra takibinde kötü niyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden reddedilen kısım yönünden davacı banka aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmeyerek…”gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen kabulü ile (tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile) davalıların İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile (kefil olan davalıların kefalet limiti kapsamında sorumlu olması kaydı ile) 500.604,39-TL asıl alacak, 1.419,52-TL işlemiş faiz, 70,98-TL BSMV üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %23 oranında temerrüt faizi uygulanmak sureti ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin infazda nazara alınmasına,Hüküm altına alınan alacağın (500.604,39-TL asıl alacak + 1.419,52-TL işlemiş faiz=502.023,91-TL) %20’si üzerinden hesaplanan 100.404,78-TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu,Dava öncesi yapılan ödemeler dahi dikkate alınmadan tüm dosya bedeli üzerinden icra inkar tazminatına karar verildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilecek olsa dahi, dava tarihindeki durum dikkate alınması ve bakiye borç üzerinden hüküm kurulması gerekirken mahkemece bu hususun gözardı edilerek tüm bedel üzerinden %20 icra inkar tazminatına hükmedildiğini, itirazın iptali davası açılmadan önce borcun büyük bir kısmının ödenmiş ve en son tensip aşamasında ise borcun tamamının ödendiğini, (Hukuk Genel Kurulu 2007/19-159 E., 2007/220 K. – Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2007/4505 E ve 2007/10169 K. )Yargıtay Kararlarında da görüleceği üzere borçlu itirazın iptali davası açılmadan önce veya sonra fark etmeksizin borcu ödemesi durumunda icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, İcra İnkar tazminatına hükmedilmesindeki hukuki amacın alacaklının itiraz sebebi ile alacağının sürüncemede kalması ve tahsil edememesi olduğu düşünüldüğünde, somut olayda alacaklının uğramış olduğu herhangi bir zararı bulunmadığından ve alacaklı çek vadeleri geldiğinde borcunu tahsil etmiş olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usule hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava genel kredi sözleşmesi ile kullandırılan kredilerin kat edilmesine ve ihtara rağmen ödenmediğinden bahisle yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı, davalı gerçek kişilerin müteselsil kefil olduğu davalı şirketle imzalanan genel kredi sözleşmesi ile şirkete kredi kullandırıldığını, kredi hesabının kat edilerek kredi borcunun ödenmesinin ihtar edildiğini, ihtarnamede belirtilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine yapılan takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında davalı gerçek kişilerin müteselsil kefil olduğu 05/07/2012 ve 06/06/2013 tarihli toplam 1.475.000.000 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredi sözleşmesi tarafı davalı şirkete 31/10/2013 tarihinde 498.640,14 TL bedelli 99 gün vadeli kredi kullandırıldığı, kullanılan krediye karşılık davacı bankanın 19 adet çeki teminat olarak aldığı, davacı bankanın 27/11/2013 tarihli ihtarnamesi ile kredi hesabını 25/11/2013 tarihi itibarıyla kat ederek ihtarnamede belirtilen borcun tebliğden itibaren 3 gün içinde ödenmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin Temerrüt (muacceliyet) halleri ve takip hükümleri başlıklı 4 maddesinin, 4.2.5 bendinde kredi kullanan müşterinin çeklerinin karşılıksız çıkması durumunda bankanın alacağının muaccel hale geleceği kararlaştırılmıştır.Buna karşın bilirkişi raporuna göre kredinin teminatı olarak verilen çeklerin bir kısmı itirazın iptali davası açılmadan önce tahsil edilmiştir. Her ne kadar davalı borçlular takipte borcun tamamına itiraz ederek takibi durdurmuş iseler de, itirazın iptali davası açılmadan önce takipte talep edilen alacağın bir kısmının verilen teminat çeklerinin tahsili ile ödendiği anlaşılmaktadır. İtirazın iptali itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlayan bir davadır. Davadan önce itiraz üzerine duran takip alacağının bir kısmı ödenmiş ise ödenen bu kısım için itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.Alınan bilirkişi raporlarında itirazın iptali davasından önce teminat olarak verilen çeklerden ne kadarının tahsil edildiği, bu tahsil edilen çek bedellerinden TBK 100. Maddesi gözetilerek ne kadarının ana borca mahsubunun gerektiği, buna göre dava tarihi itibarıyla takipte talep edilen alacak miktarından ne kadar borç kaldığı anlaşılamamaktadır.Mahkemece davadan önce ödenen borç miktarının tespiti ile dava tarihi itibarıyla takipte talep edilebilecek alacak miktarı tespit edilerek itirazın iptali talebinin bu miktar üzerinden kabulü gerekirken davadan önce yapılan ödemeler düşülmeden sadece takipte talep edilen işlemiş faiz alacağından bir miktar düşülmek suretiyle itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi hatalı olmuştur. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK.nın 3531-a-6 maddesi ile mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Tarafların iddia ve savunmaları konusunda göstermiş oldukları delillerin toplanmaması ve bu iddia ve savunmalarından bir kısmı hakkında her hangi bir değerlendirme yapılmaması veya bu konuda tarafların göstermiş oldukları delillerin değerlendirilmemiş olması veya gösterilen delillerin değerlendirilmesine yönelik teknik bilgiyi gerektiren bir hususta bilirkişi raporu alınmaması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir iddia ve delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.Bu nedenle itirazın iptali davasından önce tahsil edilen çek bedelleri TBK’nın 100. Maddesi hükmü gözetilerek takip alacağından mahsup edilerek dava tarihi itibarıyla ödenmemiş davacı alacağının tespiti ile bu miktar üzerinde açılan davada davacının hukuki yararının olup olmadığı değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre itirazın iptali davasının kabulü gerekip gerekmediği, buna göre icra inkar tazminatı ile davalıların kötü niyet tazminatı talebi de değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, davalıların bu yöne ilişkin savunması ve delilleri değerlendirilerek bu konuda taraf delileri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olduğundan davalının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına eksik hususların tamamlanarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2018 tarih ve 2014/376 Esas – 2018/1250 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 7.054,98.TL istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/03/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.