Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1313 E. 2021/714 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1313 Esas
KARAR NO : 2021/714 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2018
NUMARASI: 2018/51 Esas 2018/491 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
BİRLEŞEN 2017/169 ESAS 2018/42 KARAR SAYILI
DAVA: Menfi Tespit (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava dışı … ile davalılar arasındaki ticari ilişki sebebiyle davalı … donatanı olduğu … IMO nolu … gemisine yağ, yakıt, kumanya, acente masrafları ve gemi adamı ücretleri ile ilgili masraflar yapıldığını, söz konusu masrafların ödenmemesinin ardından taraflararasında 14/04/2016 tarihinde borcun yeniden yapılandırılması sözleşmesi akdedildiğini, işbu davaya konu gemi ve dava dışı başka gemilere sağlanan hizmetler çerçevesinde imzalanan sözleşmenin toplam bedeli olan 1.007.117,08 USD’nin 01/05/201 6 tarihinde ödenmesi konusunda mutabık kalındığını, ancak borcun belirlenen vadelerde ödenmediğini, sözleşmenin imzalanmasından sonra müvekkili … şirketinin dava dışı … ile imzaladığı temlikname uyarınca müvekkilinin borcun yeniden yapılandırılması sözleşmesinden doğan tüm haklara halef olduğunu, bu kapsamda gemi adamlarına ödenen ücretlerle ilgili 136.799 USD asıl alacak ile sözleşmenin 6.2 maddesinde yer alan faiz şartına göre tespit edilen 42.153,09 USD işlemiş faiz alacağının tahsili için İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak davalıların kötü niyetli olarak borca itiraz etmeleri üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek, davalıların takibe itirazının iptali ile icra takibinin devamına, alacağın %20 ‘sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı gemi donatanı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın TTK 1320 ve 1352 maddelerine göre gemi alacağı yada deniz alacağı hakkı varit olmadığından mahkemenin görevsiz olduğunu, zira hak sahibinin … gemisinde hizmet etmiş olan gemi adamlarının bizzat kendileri olduğunu, üçüncü şahıslara bu hakkın geçmesi için BK 127.maddesinde düzenlenen koşulların gerçekleşmesi gerektiğini, somut olayda bu koşulların oluşmadığını, gemi adamı alacağı ve deniz alacağı haklarının üçüncü kişilere geçmesi için ifada bulunan üçüncü kişinin gemi üzerinde mülkiyet hakkının yahut başka bir ayni hakkının bulunması yada müvekkili şirketin borcun ifasından önce alacaklıya bu hususu bildirmesi gerektiği, dosya kapsamında ise bu yönde bir delilin bulunmadığı, kabul anlamına gelmemekle beraber bir an için gemi adamı maaşlarının dava dışı … tarafından ödendiği varsayılsa bile gemi adamlarının maaşının üçüncü kişi tarafından ödenmesi halinde ödemede bulunan üçüncü kişiye TBK’nun 127.maddesine göre kendiliğinden bir halefiyet sıfatı kazandırmayacağı, gemi adamlarına tanınan rehin hakkının da ödemede bulunan üçüncü kişiye temlik edildiği sonucunun doğmayacağı, öte yandan 14/04/2016 tarihli borcun yeniden yapılandırılması sözleşmesinin müvekkili açısından bağlayıcılığının bulunmadığını, zira sözleşmede müvekkili şirketin temsilcisi, kiracısı veya işletenine ait imza yada kaşenin protokolde yer almadığını, ayrıca protokolün temlik edeni temsilen şirket ortağı tarafından imzalandığı, müvekkilinin gemisini çıplak olarak yani gemi adamları ile donatmaksızın kiraya vermiş olması nedeniyle TTK’nun 1127.maddesine göre müvekkiline yüklenebilecek bir sorumluluğunun bulunmadığını, 14/04/2016 tarihli sözleşmenin ekleri incelendiğinde … gemisinin navlun gelirlerinin alacağı temlik eden şirket tarafından alındığı ve yine davalı tarafından kabul edildiğinin anlaşıldığını, üçüncü bir şahsın bir başkasının borcunun sebepsiz yere ifa etmesinin beklenemeyeceğini, bu nedenle davalı tarafın temlik aldığını iddia ettiği ve temlik edenin gemi adamlarına ödemiş olduğunu iddia ettikleri bedellerin de kendilerinin bir borcuna karşılık yahut taraflararasındaki ticari ilişkiye istinaden ifa edildiğinin kabulü gerektiğini, dosyaya sunulan belgelerden … gemisinin navlun alacakları toplamının karşı tarafın ödediğini iddia ettiği gemi adamı ücretleri toplamından çok daha fazla olduğunu, ayrıca gemi adamı ücretlerinden geminin çıplak kirada olması nedeniyle gemi işletme müteahhidinin sorumlu olduğunu, bu nedenle sicilde kayıtlı malik sıfatından başka bir sıfatı bulunmayan müvekkilinin gemi adamı ücretlerinden sorumlu tutulamayacağını savunarak tüm bu nedenlerle davanın görevsizlik ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl dosya davalısı … davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmadığı anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN DAVADA :Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili … … gemisinin donatanı olduğunu, müvekkilinin donatma iştirakinde bulunan ve aralarında … gemisinin de bulunduğu bir kısım gemilerini davadışı … Ltd’ye çıplak kira sözleşmesi ile kiraya verdiğini, bu kapsamda Rusya Federasyonu şirketi olan … Ltd ‘nin gemi işletme müteahhidi sıfatına haiz olduğunu, … gemisinin 24/11/2015, 10/12/2015, 01/02/2016, 16/02/2016 tarihli çarter parti sözleşmeleri uyarınca davalı … şirketinin aracılık brokerlik yaptığı davadışı … ‘nın taşıyan sıfatına haiz olduğu yüklerin toplam beş seferde deniz yolu ile taşınması işinin tamamlanarak müvekkilinin navlun alacağına hak kazandığını, navlun ücretinden bakiye kısmın ödenmesinin beklenirken davadışı … gemisinde görevli gemi adamlarının maaşlarını ödediğini, bu nedenle donatandan alacağının bulunduğunu ve söz konusu alacağın davalı … ile aralarında yaptıkları muvazaalı bir temlik sözleşmesi ile … ‘e devir ve temlik edildiğini, davalı tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası tahtında müvekkiline karşı icra takibi başlatıldığını tesadüfen öğrendiklerini, ödeme emrine usulüne uygun olarak itiraz edilip takip durmuş olmasına rağmen davalı takip alacaklısının Ukrayna ve Rusya Federasyonu Limanları ile Türk Limanları arasında taşımacılık yapan … gemisinin ihtiyaten haczedilmesi için yasal girişimler başlattığını, geminin ihtiyaten haczedilmesini bertaraf etmek amacıyla işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, taraflararasındaki çarter parti sözleşmelerine göre müvekkili donatana 612.913,41 USD navlun ücreti ödenmesi gerektiğini, ancak davadışı taşıtan … tarafından navlun ücretine mahsup edilmek üzere gemi adamlarına toplam 132.128,00 USD ödeme yaptığını, kalan kısmın ise bugüne kadar ödenmediğini, ancak … gemi adamlarına yaptığı ücret ödemesinin gerekçesini açıklaması gerektiğini, bugüne kadar bu konuda herhangi bir gerekçe gösterilmediğini, müvekkili şirketin geminin kayıtlı maliki olup, gemiyi çıplak kira sözleşmesi ile kiraya verdiğinden takip borcundan sorumlu olamayacağını, alacağın ihtilaflı ve dava konusu olması, davalının gemi alacaklısı yada deniz alacaklısı olmaması nedeniyle … şirketinin … isimli gemi üzerinde ihtiyati haciz talep etme hakkının bulunmadığı yönünde ihtiyati tedbir kararı verilerek müvekkilinin icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve İİK ‘nin 72/5.maddesi uyarınca takibin haksız ve kötüniyetli olarak yapılması nedeniyle davalının % 20 ‘den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının icra takibine itiraz etmiş olması ve takibin bu nedenle durdurulması nedeniyle menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının yabancı bir şirket olduğundan yabancılık teminatı yatırması gerektiğini, davadışı … davacının donatanı olduğu … gemisine yağ, yakıt, kumanya, acente masrafları ve gemi adamları ücretlerinden dolayı masraflar yaptığını, bu masrafların ödenmemesinin ardından taraflararasında 14/04/2016 tarihli borcun yeniden yapılandırılması sözleşmesinin akdedildiğini, sözleşmede toplam bedeli 1.007.117,08 USD olan masrafların 01/05/2016 tarihinde ödenmesi konusunda mutabık kalındığını, ancak davacı tarafından ödeme yapılmadığını, müvekkili … ile … arasında düzenlenen 27/01/2017 tarihli temlikname ile … ‘nin sözleşmeden doğan tüm haklarını müvekkiline temlik ettiğini, temlik alınan alacaklar nedeniyle İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, alacağın devrinin sebepten soyut bir işlem olduğunu, devrin geçerli olması için herhangi bir sebebin varlığı şartı aranmayacağını, bu nedenle sözleşme konusu tüm hak ve borçların temlikname ile müvekkiline geçtiğinin kabulü gerektiğini, davacının söz konusu borçtan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 12/12/2018 tarih ve 2018/51 Esas – 2018/491 Karar sayılı kararında;”……Asıl dava; davadışı … ‘dan temlik alındığı ileri sürülen alacağın tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olup, birleşen dava ise; işbu takip nedeniyle takip borçlusu … gemisi donatanı … Ltd ‘nin takip alacaklısına karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Asıl dosya davalısı vekili tarafından iddia edilen alacağın gemi adamı alacağı olması nedeniyle öncelikle zorunlu arabulucuk yoluna başvurulması gerektiği, öte yandan davacı yanın beyanlarına göre gemi adamlarının ücret alacağı yönünden üçüncü kişinin ifası söz konusu olduğundan davanın genel ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği nedeniyle görev itirazında bulunulmuş ise de, uyuşmazlığa konu olan geminin yabancı bayraklı bir gemi olması nedeniyle gemi adamlarının ücret alacaklarından kaynaklı uyuşmazlığın Deniz İş Kanunu kapsamında olmadığı, bu nedenle zorunlu arabuluculuk yoluna gidilmesi gerekmediği değerlendirilmiştir. Görev yönünden ise dava konusu alacak gemi adamlarına yapılan ücret ödemesinden kaynaklanmakla birlikte gemi adamlarının davada taraf olmaması, gemi adamlarından başlayan bir temlik ilişkisinin bulunmaması, uyuşmazlığın çözümünde … gemisi ile ilgili kira ilişkisinin de değerlendirilmesi gerektiği nedeniyle TTK ‘nun 5.maddesi gereğince Deniz İhtisas Mahkemesi sıfatıyla mahkememizin görevli olduğu kabul edilmiştir. Asıl ve birleşen dava konusu olan İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya örneğinin incelenmesinden, … Ltd Şirketi tarafından … gemisi donatanı … Ltd, gemi işleteni Kent Shipping, gemi kaptanı … aleyhine 27/01/2017 tarihli temlikname, 14/04/2016 tarihli borcun yeniden yapılandırılması sözleşmesi ve TTK ‘nun 1320.maddesi tahtında gemi adamı ücret alacaklarına ilişkin ödeme belgelerine dayanılarak 136.799,00 USD asıl alacak, 42.932,09 USD işlemiş faizden oluşan toplam 179.731,09 USD alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle tahsili için 30/01/2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, asıl dosya davalıları gemi donatanı ile gemi kaptanının süresinde borca ve faize itiraz etmeleri nedeniyle takibin durdurulduğu, itirazın iptali davasının ise İİK ‘nun 67.maddesinde düzenlenen bir yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Takip borçlusu … tarafından icra takibine süresi içerisinde itiraz edildiği, itiraz nedeniyle takibin durdurulduğu incelenen icra dosyasından anlaşılmış olup, alacaklının itirazın giderilmesini sağlamadan duran takip nedeniyle … ‘den hak talep etmesi mümkün olmadığı, bu nedenle … söz konusu takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle menfi tespit davası açmakta herhangi bir hukuki yararının bulunmadığı değerlendirilmiştir. Asıl ve birleşen davada takip alacaklısı … vekili tarafından, davadışı … …Ltd ‘nin kayıtlı maliki olduğu … IMO nolu … gemisine yağ, yakıt, kumanya, acente masrafları ile gemi adamı ücreti olarak masraflar yapıldığı, bu masrafların ödenmesi ile ilgili olarak …. Ltd ile … arasında 14/04/2016 tarihli borcun yeniden yapılandırılması sözleşmesi akdedildiği, sözleşmede … ‘in … ‘ye 1.007.117,08 USD ‘yi 01/05/2016 tarihinde ödemeyi taahhüt ettiği, ancak borcun ödenmediği, bu aşamadan sonra … ‘nin gemi adamı ücretlerinden dolayı yani gemi adamlarına yapmış olduğu ödemeler nedeniyle Aqua Activity ‘den olan borcun yeniden yapılandırılması sözleşmesi kapsamında doğan alacağını … temlik ettiği, alacağın tahsili için … tarafından … aleyhine icra takibi başlatıldığı ileri sürülerek takibe itirazın iptali istenmektedir. Takip borçlusu ve asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı … vekili tarafından ise, müvekkilinin … gemisinin kayıtlı maliki olduğu, geminin çıplak kira sözleşmesi ile donatılmadan kiraya verildiği, bu nedenle geminin kirada olduğu dönem içerisinde gemi adamlarının ücret alacaklarından müvekkilinin sorumlu olamayacağı, borcun yeniden yapılandırılması sözleşmesine müvekkilinin taraf olmadığı, zira sözleşmede kaşe ve imzasının yer almadığı, temlikin geçersiz olduğu ileri sürülerek icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti talep edilmektedir.Tarafların beyanlarından icra takibine konu alacağın geminin kayıtlı maliki … tarafından çıplak olarak kiraya verildikten sonra geminin işletilmesi sırasında davadışı Aqua Activity tarafından gemi adamlarına ödenen ücret alacağından kaynaklandığı, takip alacaklısının gemi adamı ücret alacakları ile ilgili alacak hakkını … ‘den temlik aldıktan sonra icra takibi başlatıldığı anlaşılmakta olup, asıl dosya davacısı …, takip ve dava hakkını borcun yeniden yapılandırılması ve temlik sözleşmesine dayandırmaktadır. TTK’nun 1127.maddesi ile gemi adamlarının çalıştırılmasından doğan bütün borç ve yükümlülüklerin kiracıya ait olduğu, geminin gemi adamları ile birlikte kiracının emrine verildiği kira sözleşmelerinde ise gemi adamlarının ücret alacaklarından kiraya verenin kiracı ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Eldeki dosyada, … gemisinin asıl dosya davalısı … tarafından çıplak gemi kira sözleşmesi ile kiraya verildiği, takibe konu alacağın da geminin kiraya verildiği dönem içerisinde doğan gemi adamı ücret alacaklarına ilişkin olduğu konusunda taraflararasında bir ihtilaf bulunmadığından gemisini çıplak kira sözleşmesi ile kiraya veren gemi maliki…’nun (takip borçlusu ve asıl dosya davalısı) TTK ‘nun 1127.maddesine göre takibe konu alacaktan sorumlu tutulamayacağı kabul edilmiştir.Öte yandan, asıl dosya davacısı … delil olarak dayandığı ve dosyaya sunduğu 14/04/2016 tarihli borcun yeniden yapılandırılması sözleşmesinde, borcu üstlenenler arasında gösterilen … kaşesi bulunmakla birlikte kaşe üzerinde imzanın yer almadığı anlaşıldığından söz konusu sözleşmenin … bağlayamayacağı ve … yönünden aleyhe delil oluşturamayacağı kabul edilmiştir. Bu değerlendirmeler sonucunda, asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı … ‘in takip alacaklısı … tarafından temlik alındığı ileri sürülen gemi adamı ücret alacaklarından kaynaklı borçtan dolayı sorumlu tutulamayacağından takibe itirazın haklı olduğu, itirazın iptali talebinin reddi gerektiği kanaatine varılmakla, bu kanaat ışığında asıl davanın reddine, birleşen davanın ise hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek İİK ‘nun 67/1 ve İİK ‘nun 72.maddelerine göre yasal koşulları oluşmadığından her iki taraf yönünden aleyhe tazminatına hükmedilmesi cihetine gidilmemiştir. …”gerekçesi ile, 1-Asıl davanın REDDİNE, 2-Birleşen davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı asıl davada davacı / birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davacı / birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava dışı …, davalılar arasındaki ticari ilişki sebebi ile Davalı ….’nun Donatanı olduğu … IMO numaralı m/v “…” gemisine yağ, yakıt, kumanya, acente masrafları ve gemi adamı ücretleri olmak üzere masraflar yaptığını, bahse konu masrafların ödenememesinin ardından ise taraflar arasında 14.04.2016 tarihinde Borcun Yeniden Yapılandırılması sözleşmesi akdedildiğini, (Ek-114.04.2016 tarihli Borcun Yeniden Yapılandırılması Sözleşmesi)Uyuşmazlığa konu gemi ile dava dışı diğer gemilere sağlanan hizmetler çerçevesinde imzalanan Sözleşmenin toplam bedeli olan 1.007.117,08 Amerikan Doları’nın 1 Mayıs 2016 tarihinde ödenmesi hususunda mutabık kaldıklarını, ancak bahse konu bedeller belirlenen bu tarihte de ödenmediğini, Bunun üzerine bahsi geçen sözleşmenin imzalanmasının ardından müvekkili … ile … arasında yukarıda anılı ilişkiden doğan alacaklarının müvekkiline temlik edilmesi adına 27.01.2017 tarihinde temlikname düzenlendiğini, bu sebeple müvekkilinin, dava dışı ….’nın talep hakkına sahip olduğu her türlü alacağın alacaklısı konumuna geldiğini, akabinde borcun tahsili amacıyla davalı taraf ile görüşmeler gerçekleştirilerek uyuşmazlık çözülmeye çalışılmışsa da hem temlik alan müvekkili hem de temlik eden …nin her türlü çabasına rağmen başarılı olunamadığını, (Ek-2 Müvekkil ile dava dışı …. Arasında akdedilen temlikname) (Ek-3 Müvekkilin alacaklı olduğunu kanıtlar elektronik posta yazışmaları)Son çare olarak 136.799,00 Amerikan Doları asıl alacak ve 42.153,09 Amerikan Doları işlemiş faiz olmak üzere toplam 179.731,09 Amerikan Doları alacağa istinaden İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası tahtında icra takibi başlatıldığını, karşı taraf, bu takibe haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiği ve takibin durmasına sebebiyet verdiğini, Bunun üzerine 13.02.2018 tarihli dilekçe ile İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde itirazın iptali davası ikame edildiği ve itirazın kaldırılması ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep edildiğini, Karşı taraf, söz konusu davada haksız ve mesnetsiz iddialarda bulunduğu, yanı sıra hukuki yararı bulunmamasına karşılık müvekkili aleyhine menfi tespit davası ikame ettiğini, yerel mahkeme iki dosyanın birleştirilmesine karar verdiğini, yapılan yargılama sonucunda yerel mahkemenin her ne kadar menfi tespit davasında hukuki yarar olmadığı sebebiyle reddine karar verdiyse de hukuka aykırı olarak itirazın iptali talepli davanın da reddine karar verdiğini, Hakkaniyetle ve gerçeklikle örtüşmeyen işbu yerel mahkeme kararının kesinleşmemesi ve yapılan eksik değerlendirme sebebiyle hukuka olan güvenin sarsılmaması adına istinaf kanun yoluna başvurulması ve kararın incelemeden geçmesi gerektiğini, bu sebeplerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurulmak üzere gerekçeli kararın tebliği beklenirken taraflarına 21.01.2019 tarihinde tebellüğ olunan İstanbul …. İcra Dairesi … İ. numarası ile ilamlı takip yoluna başvurularak vekalet ücreti ile yasal faiz toplamı olarak 48.603,37 TL’nin tahsili istendiğini, Yerel mahkemenin gerekçeli kararı taraflarına 24/01/2019 tarihinde tebliğ edildiğini ve istinaf kanun yoluna başvuru süresinin bu tarih itibariyle başladığını,Herhangi bir hak kaybına uğramamak ve tüm hakları saklı kalmak kaydıyla;Dava dışı …. ‘nın Kiracı … vermiş olduğu hizmetlere karşılık hem deniz alacağı hem gemi alacağı hakkı kazandığını,Müvekkili şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’n 1325. Maddesi mucibince kanuni halef sıfatını kazandığını, Çıplak gemi kira sözleşmesi nezdinde müvekkilinin kiracıya başvurma gibi bir zorunluluğu olmadığını, gemi adamları ücretlerinin kim tarafından karşılanacağı kiracı ve kiraya verenin iç ilişkisini ilgilendirmekte olduğunu, müvekkili şirket kanuni hakkı kapsamında her iki tarafa da talepte bulunma sahip olduğunu, Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi üzerinde davalı tarafın imzasının bulunmaması sözleşmeye taraf olmadığı anlamını taşımamakta olduğunu, diğer deliller ile beraber değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekmekte olduğunu, Bu nedenle öncelikle tehir-i icra kararı verilmesi gerektiğini, Dava dışı …. bakım ve onarım hizmetleri verdiği, yükü gemiye bağlamak için çeşitli ticari ilişkilerde bulunduğu, tüm bu hizmetlerine karşılık ve aynı zamanda ticari ilişkinin yürütülmesi için yapmış olduğu ödemeler mucibince hem deniz alacağı hem gemi alacağı hakkı kazandığını, Öncelikle ve özellikle üzerinde durulması gereken husus gemi adamlarına yapılan masrafların 3. Kişi konumunda olan dava dışı …. tarafından yapılmış olduğuna ilişkin olduğu, dava dışı … ile … arasındaki ticari ilişki Kent’in kiracısı olduğu gemilere yük bağlama işlemlerine ilişkin olduğu, ne var ki …’in kiracısı olduğu gemilerin üzerinde birçok alacak hakkı kurulduğunu, bu sebeple …. ticari ilişkilerin yürütülmesi, tacire duyulan güven, taşıma işinin layığıyla yerine getirilmesi amacıyla m/v “…” gemisinin seferden men edilmesini engellemek adına bu borçları kendi hesabından ödendiğini, Gemi kira sözleşmeleri kapsamında sözleşmenin içeriğine göre her ne kadar kiracı veya kiraya veren sıfatı ile hareket eden şirketlerin gemi adamı ücretlerini ödemesi gerekirken, somut uyuşmazlıkta 3. Kişi konumunda olan dava dışı şirket karşılamıştır ve bu dava dışı böylelikle hem “deniz alacağı” hem de “gemi alacağı” hakkını kazandığını, Tüm bu sebepler doğrultusunda müvekkili şirketin m/v “…” gemisinden olan alacağı bakım ve hizmet ilişkisi kaynaklı olduğundan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’n madde 1352/1- (I) bendi mucibince “DENİZ ALACAĞI” hakkı vermekte olduğunu, nitekim 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’n “Deniz Alacakları” başlıklı 1352. Maddesi hükmü bulunduğunu, (madde 1352, Gemi Alacaklısı Hakkı Veren Alacaklar madde 1320) Nitekim geminin malikine veya kiracısına alacakların yöneltilebileceği hususu sadece TTK. Madde 1320 kapsamında yer almış olmayıp, yine mezkur Kanunun 1061. Maddesi hükmü getirilerek, gemi üzerinde menfaat sağlayan herkese karşı gemi alacaklısı hakkı sahibi taleplerini yöneltebileceğini, bu minvalde; davalıların icra takibine konu alacaklardan sorumlu olduğunu, Konuya ilişkin olarak Türkiye Barolar Birliği Yayınları’nın Dr. Salih Önder tarafından hazırlanan “Gemi Kira Sözleşmesi” başlıklı tezi, yine konuya ilişkin olarak Schocenbaum’un “Amiraller ve Deniz Hukuku” başlıklı makalesinin 676. Sayfası,(Karaman, M.: ”Gemi Adamlarının Maaş ve Ücret Alacaklarının Ödenmesinde Yaşanan Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, Deniz Atı Dergisi, Y. 13 (1999), S. 3-45, s. 42 şeklinde doktrinde görüşler yer aldığını, bununla beraber Kanun maddesinin de lafzı zaten açık olduğunu, zira malikin şahsen taahhüt altına girmediği bir borç dolayısıyla alacaklıya gemi üzerinde, alacağının teminatı olmak üzere, rehin hakkı tanımakta olduğunu, Böylelikle söz konusu rehin hakkı, gemi alacaklısı hakkının doğumu ile kurulacağı ve her gemi malikine karşı ileri sürülebilmekte olduğunu, tüm bu sebepler doğrultusunda yerel Mahkemenin aksi yöndeki değerlendirmesinin tarafımızca kabulü mümkün olmayacağını, bununla beraber davaya konu alacaktan donatan olarak sorumluluğu bulunan davalının TTK’nın amir hükümleri uyarınca kiraya veren sıfatı ile de sorumluluğu bulunduğunu,Kiracı ve kiraya veren sıfatı ile hareket eden şirketleri arasındaki iç ilişki müvekkilini ilgilendirmediğini, 3.kişi konumunda hareket eden müvekkilinin kira ilişkisinin her iki tarafın da yaptığı masrafları talep etme hakkına sahip olduğunu, Somut uyuşmazlık incelendiğinde görülecektir ki, dava dışı şirket kiracı Kent Shipping’e birçok kereler hizmet verdiği, basiretli bir tacirin davranması gerektiği gibi hareket ederek taşıma işlerinin gerçekleşmesi adına hem yükü gemiye bağlamış hem de geminin seferden men edilmesini önlemek amacıyla çeşitli ödemeler yaptığını, tüm bu sebepler doğrultusunda alacak hakkına haiz olduğu bu kadar açıkken, temlikname ile müvekkili şirkete bu alacaklarını talep etmesi de mümkün olabileceğini, zira bu husus 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’n 1325. Maddesi ile de koruma altına alındığını, (Yasal veya yargısal devir ve etkisi MADDE 185) (Nil Kula Değirmenci tarafından hazırlanan “Türk TİCARET KANUNU Uygulamalarında Gemi Alacaklısı Hakkının Bir Unsuru Olarak Hakkın Sahibi” başlıklı makale)Bu minvalde TTK. 1325 maddesi kapsamında; gemi alacaklısı hakkının borçluları, hakkın kendisine karşı ileri sürülebildiği ve gemi el değiştirdikçe değişen kişiler iken, hakkın sahipleri gemi alacaklısı hakkının konusunu teşkil eden hizmetleri sunan kişiler olduğu, aynı zamanda hakkın sahipleri bu kişilerle sınırlı tutulmadığı ve bu hizmetleri sunan kişilerin alacaklarını ödeyen üçüncü kişilere de alacağın kanuni temliki hükümlerine binaen hak sahibi statüsü tanındığını, tüm bu sebepler doğrultusunda müvekkilinin alacağa halef olması sıfatını kazandığı, dosyaya ibraz edilen temlikname şekil ve usul kurallarına uygun bir şekilde hazırlandığı, dava dışı şirketin de gemi alacağı hakkına haiz olduğunu, Alacağın temliki işlemi gerçekleştirilmesi ve bunun borçluya bildirilmemesi müvekkilinin herhangi bir hak kaybına uğramasına neden teşkil etmediğini, Çıplak gemi kira sözleşmesi nezdinde müvekkilinin kiracıya başvurma yükümlülüğü olmadığını, gemi adamları ücretinin kimin karşılayacağı kiracı ve kiraya verenin iç ilişkisini ilgilendirdiğini, müvekkili şirket kanuni hakkı kapsamında her iki tarafa da başvurma hakkına sahip olduğunu, Her ne kadar ilk derece mahkemesi 2018/491 K. sayılı ilamında;”Takip borçlusu ve asıl dosya davalısı birleşen dosya davacısı … vekili tarafından ise, müvekkilinin … gemisinin kayıtlı maliki olduğu, geminin çıplak kira sözleşmesi ile donatılmadan kiraya verildiği, bu nedenle geminin kirada olduğu dönem içerisinde gemi adamlarının ücret alacaklarından müvekkilinin sorumlu olamayacağı…” şeklinde hüküm getirmişse de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’n 1119. Maddesi mucibince kira sözleşmesinin tanımı yapıldığı, akbinde yine aynı kanunun 1122. Maddesinde geminin kullanılmasından doğan istemler düzenlendiğini, gemi alacağına haiz olan bir alacaklının bu alacağını kimden talep ederse etsin asıl borçlunun kim olduğunu çözme işinin iş ilişkide belirleneceği çok net bir şekilde ortaya konduğu, geminin masraflarından doğan alacaklara karşı 3. Kişilerin istemleri kiracı ile kiraya verenin ilişkisini ilgilenmediği, zira bu ilişki iç ilişki olduğu, Nitekim konuya ilişkin olarak Türkiye Barolar Birliği Yayınları’nın “Gemi Kira Sözleşmesi” başlıklı Dr. … tarafından hazırlanan tezinde, kanuni rehin hakkına sahip olan bir alacaklının kiraya verenden bu alacağını talep etme hakkına haiz olduğunun belirtildiği, dolayısıyla müvekkilinin de bu kapsamda kiraya veren sıfatı ile hareket eden ve davalı konumundaki … bu alacağını talep etme hakkı bulunduğunu, Yeniden yapılandırma sözleşmesi üzerinde imzanın bulunmaması davalı tarafın sırf bu nedenle sözleşmeye taraf olmayacağı anlamını taşımadığını, Yukarıda da defaatle belirtildiği üzere … ile Kent Shipping arasında Çıplak Kira Sözleşmesi akdedildiği ve işbu kira sözleşmesine ilişkin olarak Aqua Activity; yağ, yakıt, kumanya, acente masrafları ve gemi adamı ücretleri olmak üzere masraflar yaptığı, daha sonra yapılan masrafların tahsiline ilişkin olarak … ile görüşmeler gerçekleştiği ve taraflar, borcun yapılandırılması hususunda mutabakata vardıklarını, sözleşmeye rağmen borcun ödenmemesinin ardından … ile müvekkili … arasında temlikname imzalandığı ve müvekkili şirket, … her türlü alacak hakkında halef olduğunu, yerel Mahkemece yürütülen inceleme sırasında karşı taraf sorumluluktan kaçmak adına sıkça olayı çarpıtmaya ve Mahkemeyi yanıltmaya yönelik beyanlarda bulunduğunu, Bununla beraber Yerel Mahkeme 2018/491 K. Sayılı ilamında;”Asıl dosya davacısı … delil olarak dayandığı ve dosyaya sunduğu 14.04.2016 tarihli borcun yeniden yapılandırılması sözleşmesinde, borcu üstlenenler arasında gösterilen ….’nun kaşesi bulunmakla birlikte kaşe üzerinde imzanın ter almadığı anlaşıldığından söz konusu sözleşmenin … bağlayamacağı” şeklinde hüküm tesis ettiği, ancak bahse konu sözleşme ticari hayatın aksamaması adına taraflar arasında mutabık kalınmış bir irade beyanından ibaret olduğunu, Şekil şartına tabi olmayan borcun yapılandırılması sözleşmesinde imza bulunmaması, borcun varlığına ilişkin diğer tüm delilleri ortadan kaldırmayacağı, …. ŞİRKETİ tarafından … OV GEMİSİNDE CAUSAN GEMİ ADAMLARINA yapılan ödemelere ilişkin faturalar dosyaya sunulduğu ve mürettebat maaş ödemesi olarak ödendiği açıkça belirtildiği, yerel mahkemenin bu faturaları değerlendirmeden yalnızca borcun yapılandırılması sözleşmesini dayanak göstererek davayı reddetmesinin hukuka açık aykırılık teşkil ettiğini, Yerel Mahkemece yapılan inceleme, hukuka olan güveni sarsacak derecede yetersizdir ve bu sebeple müvekkilinir hak kaybına uğrama tehlikesi oldukça artmakta olduğunu, söz konusu faturalar ile sair belgelerin incelenmesi ve bunun ardından hüküm kurulması gerekmekte olduğunu, Yerel Mahkeme, borcun doğumuna ilişkin eksik inceleme yapmasına müteakip, olay silsilesinin ilerleyen kademelerinde bulunan diğer hususlara ilişkin olarak da herhangi bir değerlendirmede bulunmadığını, dosya kapsamında üzerinde durulan ve uyuşmazlığa konu diğer hususlara ilişkin değerlendirme yapılmamış ve hukuka açık aykırılık teşkil edecek bu hüküm ortaya çıkartıldığını, bu sebeplerle olaya ilişkin gerekçeli karar dayanak gösterilerek yapılabilecek açıklamalar dosyayı anlatmakta yetersiz kalacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Asıl dava, davadışı … ‘nın tarafı olduğu borcun yeniden yapılandırılması sözleşmesine dayanan ve davacıya temlik edilen, davalı ….LTD.’nin maliki olduğu … isimli geminin gemi adamlarına ödenen ücret alacağının davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan iptali davasıdır.Birleşen dava ise, asıl dava davalısı “…” IMO NUMARALI M/V … GEMİSİ DONATANI ….LTD.’nin asıl davaya konu borçtan kaynaklı asıl dava davacısına yönelik açmış olduğu menfi tespit davasıdır.Mahkemece,1-Asıl davanın REDDİNE, 2-Birleşen davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekili tarafından asıl dava yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, … Ltd ‘nin kayıtlı maliki olduğu … IMO nolu M/V … isimli kuru yük gemisini 05/04/2011 tarihli çıplak gemi kiralama sözleşmesi ile sözleşmenin 20 maddesi uyarınca 36 ay süreli olarak dava dışı … LTD.’ye kiraya verdiği, 18/02/2014 tarihli zeyilname ile kiralama süresinin 20/12/2016 tarihine kadar uzatıldığı görülmüştür.Kiracı … LTD. İle de dava dışı … and … LTD. Arasında 04/04/2011 tarihli gemi yönetimi hizmetleri sözleşmesi imzalandığı, sözleşme süresinin 31/12/2012 tarihi olup taraflar arasında düzenlenen zeyilnameler ile işletim süresinin uzatıldığı tesbit edilmiştir. Kiracı … LTD. İle de dava dışı … and … LTD. arasında 04/04/2011 tarihinde imzalanan GEMİ YÖNETİMİ HİZMETLERİ SÖZLEŞMESİ’nin 2 numaralı kutucuğunda belirtilen … LTD.’nin donatan, 3 numaralı kutucukta belirtilen … and … LTD.’nin ise yönetenler olarak anılacağı sözleşmede düzenlenmiştir. Donatanların Yükümlülükleri başlıklı aynı Sözleşmenin 5/3.cü Maddesinde;” İş bu sözleşme tahtında Donatanlar, aşağıda yazılı olanlarda dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere, masrafları üstlenmekle yükümlüdür: Mürettebat istihdamı, mürettebata ücretlerin ödenmesi, sigorta muameleleri, yakıt ikmali, erzak ikmali, yönetenlerin ika ettiği ve geminin işletilmesiyle ilgili diğer harcalalar,” dan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Rusya Federasyonu tarafından düzenlenen RUSYA FEDERASYONU BAYRAĞI ALTINDA DENİZE AÇILMA HAKKI SERTİFİKASI incelendiğinde; … isimli geminin Marshall Adalarında mukim … Ltd. Ünvanlı şirket tarafından Rusya Federasyonu içinde mukim olan .. LTD. Ünvanlı şirkete mürettebatsız olarak kiralandığı ve sertifikanın 30/12/2016 tarihine kadar geçerli olduğu belirtilmiştir.TTK 934 Maddesinde; “Gemi adamları”; kaptan, gemi zabitleri, tayfalar ve gemide çalıştırılan diğer kişilerdir,” hükmü düzenlenmiştir.6102 sayılı TTK’da deniz ticareti sözleşmeleri başlığı altında 1119-1130. maddeleri ile gemi kira sözleşmeleri düzenlenmiştir.TTK m.1119 hükmüne göre, gemi kira sözleşmelerinde aslolan, geminin kiracıya boş ve mürettebat olmadan teslim edilmesidir. Bu prensip, 1122. ve 1125. maddelerden de anlaşılmaktadır. Gemi kira sözleşmesinde, geminin kullanılması karşılığında kira bedeli ödemeyi üstlenen taraf kiracıdır. Kiracı, TTK 1061/2 hükmü gereğince menfaat sağlamak amacıyla kendi adına bizzat veya kaptan aracılığıyla başkasına ait gemiyi kullanması sebebiyle üçüncü kişilere karşı donatan sıfatını alır.Kiracı, gemiyi tahsis amacına uygun olarak sözleşme hükümleri çerçevesinde dilediği gibi kullanma hakkına sahiptir. (TTK m.1125/1) Geminin tekne sigortası sözleşmesinde sefer bölgesi sınırlaması mevcut ise, sözleşmede belirtilmemiş olsa bile, gemiyi sefer bölgesi sınırları dahilinde kullanmak ve denize elverişli halde bulundurmak zorundadır. Geminin bakım giderleri, gemideki ayıptan kaynaklanmayan tamir ve parçaların değiştirilmesi bedelleri (olağan bakım ve tamir giderleri) ile geminin işletme giderleri kiracıya aittir. (TTK m.1124/3) Gemi adamlarının hizmet sözleşmesinden doğan alacakları da geminin işletme giderleri kapsamında olmakla birlikte, TTK’nın 1127. Maddesinin birinci fıkrasında, gemi adamlarının çalıştırılmasından doğan bütün borç ve yükümlülüklerin kiracıya ait olduğu ayrıca hüküm altına alınmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2011/8537 Esas- 2012/15837 Karar sayılı kararında, yapılan sözleşmeden anlaşıldığı kadarıyla geminin, gemi adamlarıyla birlikte kiraya verildiği için sözleşmenin çıplak gemi kira sözleşmesi sayılamayacağı belirtilmiştir.Somut olayda, … gemisinin asıl dosya davalısı …. LTD tarafından çıplak gemi kira sözleşmesi ile kiraya verildiği tesbit edilmiştir.Kiracı … LTD. İle de dava dışı … LTD. Arasında 04/04/2011 tarihli gemi yönetimi hizmetleri sözleşmesinin 2 numaralı kutucuğunda belirtilen … LTD.’nin donatan, 3 numaralı kutucukta belirtilen … LTD.’nin ise yönetenler olarak anılacağı sözleşmede düzenlenmiş olup Donatanların Yükümlülükleri başlıklı aynı Sözleşmenin 5/3.cü Maddesinde;” İş bu sözleşme tahtında Donatanlar, aşağıda yazılı olanlarda dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere, masrafları üstlenmekle yükümlüdür: Mürettebat istihdamı, mürettebata ücretlerin ödenmesi, sigorta muameleleri, yakıt ikmali, erzak ikmali, yönetenlerin ika ettiği ve geminin işletilmesiyle ilgili diğer harcalalar,” dan sorumlu olduğu belirtilmekle buna göre gemisini çıplak kira sözleşmesi ile kiraya veren gemi maliki … (takip borçlusu ve asıl dosya davalısı) anılan sözleşmeler ve TTK ‘nun 1127.maddesine göre takibe konu alacaktan sorumlu tutulamayacağı tesbit edilmekle; İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller doğrultusunda mahkemece verilen karar ve gerekçesine göre, asıl davada davacı-birleşen dava da davalı vekilinin asıl davaya yönelik aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekilinin asıl dava yönünden istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl davada davacı – birleşen davada davalının asıl dava yönünden istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’ nin asıl davada davacı – birleşen davada davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf eden tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.