Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1309 E. 2021/430 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1309 Esas
KARAR NO: 2021/430 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2018/874 Esas 2019/142 Karar
DAVA TÜRÜ: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılma)
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı şirketin %50 paya sahip hissedarı olduğunu, şirketin kuruluşundan bugüne kadar yönetim, sevk ve idaresinin diğer ortak … tarafından yapıldığını, şirketin kuruluşundan sonra hissedarlar arasında husumetler ve anlaşmazlıklar olduğunu, güven ilişkisinin zedelendiğini, şirketten bilgi alınamadığını, bu nedenle ortaklığın sürdürülemez hale geldiğini, kar payı ve ayrılma akçesi ödenmesi karşılığında şirket ortaklığından çıkacağının ihtarname ile dava dışı ortağa bildirildiğini ancak, sonuç alınamadığını ileri sürerek dava dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şirket kuruluşundan bugüne oluşan kar payının, şirket malvarlığından müvekkiline düşen kısmının ve ayrılma akçesine ilişkin şimdilik 1.000 TL’nin müvekkiline ödenerek davalı şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının uzun zamandır yurt dışında olduğunu ve şirket faaliyetlerine ilişkin bilgi talebinde bulunmadığını, davalı şirket 31/07/2017 tarihli genel kurul toplantısına da yapılan bildirime rağmen davacının katılmadığını, ortaklıktan çıkmaya yönelik haklı sebeplerin oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/02/2019 tarih ve 2018/874 Esas – 2019/142 Karar sayılı kararında; “….Bu bilgiler ışığında somut olayda; davacı tarafça ortağı olduğu davalı şirket ortaklığından dilekçede ileri sürülen nedenlerle haklı nedenle çıkarılma talep edilmiş ise de; davacı taraf iddialarının soyut olduğu, somut delillerle ispatlanamadığı, ortaklığı çekilmez kılacak nitelikte husumet veya anlaşmazlığa yönelik davacı tarafça açılan herhangi bir dava bulunmadığı, ortaklar arasında ileri sürülen husumete ilişkin bir hukuk ya da ceza dava dosya numarası bildirilmediği; ayrıca davacının, davalı şirket genel kurula davete rağmen katılmadığı görülmüştür. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ortaklıktan çıkmaya ilişkin davacı tarafça ileri sürülen ve somut delillerle desteklenmeyen nedenler ortaklıktan çıkma için haklı sebep sayılamayacağı gibi bilgi alma hakkının ihlali iddiasının tek başına haklı sebep olarak değerlendirilemez. Kaldı ki bilgi alma ve inceleme hakkına ilişkin hükümlerin TTK’nın 614.maddesinde düzenlendiği, davacının bu konuda bir girişiminin de bulunmadığı, dolayısı ile, haklı nedene dayalı ortaklıktan çıkma koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Davacının ileri sürdüğü diğer bir husus olan kar payı dağıtımı da TTK’nın 608.maddesinde düzenlenmiş; kar payı dağıtımına ancak kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebileceği ifade edilmiştir. Açıklanan nedenlerle soyut nitelikte olduğu anlaşılan ve kanıtlansa dahi ortaklıktan çıkmayı gerektirebilecek nitelikte haklı neden sayılmayan iddialarla açılan davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir. ..”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkilinin 7117 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen ve 22.07.2008 tarihli ortaklar kurulu kararına göre toplam 500.000,00 TL sermaye ile kurulu bulunan İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı … Ltd. Şti’nin %50 hissedarı olduğu, diğer hissedarı ise müvekkilinin aynı zamanda kardeşi olan … olduğunu, şirketin kuruluşundan bugüne kadar şirketin yönetimi, sevk ve idaresi dava dilekçesinde EK-1’de bulunan Ticaret sicil gazetesi suretinden de görüleceği üzere davalı şirket yetkilisi … tarafından yapılmakta olduğunu, Şirketin kuruluşundan sonra hissedarlar arasında hem ailevi hem de ticari anlamda ciddi husumetler oluştuğu, geri dönüşü mümkün olmayan anlaşmazlıklar meydana geldiği, güven ilişkileri zedelendiği, şirket müdürü ve hissedarı … müvekkiline şirket hakkında bilgi vermekten imtina ettiği ve ortaklık sürdürülemez hale geldiğini, bunun akabinde müvekkilinin davalı şirketten fiilen ayrıldığı ve kendisine ödenmesi gereken kar paylarının ve ayrılma akçesinin ödenmesi için defaatle haber göndermiş olmasına rağmen kendisine yapılması gereken ödemeler yapılmadığını, Şirketin bir aile şirketi olması, diğer ortağın müvekkilinin kardeşi olması ve ailevi ilişkilerin daha fazla bozulmaması adına müvekkilinin uzun yıllar yasal yollara başvurmadığı ve kendisine ayrılma akçesi ile kar payından kaynaklı ödemelerin yapılmasını beklediğini, Müvekkilinin tüm girişimlerinin sonuçsuz kalmasından ötürü 05.04.2018 tarihinde dava dilekçesinde Ek-2’de bir suretini sundukları Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numarası ile davalı şirkete ihtarname çekilerek müvekkilinin hissesine düşen şirketin kuruluşundan itibaren ödenmeyen kar payları ile ayrılma taleplerinden kaynaklı ayrılma akçesinin ödenmesi ihtaren bildirildiği, fakat söz konusu ihtarnameye de davalı tarafından cevap verilmediği gibi müvekkiline herhangi bir ödeme de yapılmadığını, Müvekkilinin dava yoluna başvurmaksızın çözüme yönelik iyi niyetli attığı tüm adımlar başarısız olduğu ve neticede müvekkilinin %50 hissesine tekabül eden kar paylarını ve ayrılma akçesini davalı şirketten alamadığını, bunun üzerine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, TTK md. 638/2 gereğince şirket ortaklığından çıkma taleplerinin kabulü ile şirketin kuruluşundan itibaren ödenmemiş kar paylarının ve TTK md. 641 gereğince ayrılma akçesinin müvekkiline ödenmesine karar verilmesi talebi ile davalı şirket aleyhinde İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/874 Esas sayılı dosyası kapsamında dava ikame edildiğini, Her ne kadar açılan dava kapsamında yukarıda belirtilen taleplerinin kabulüne karar verilmesi talep edilmiş ise de, mahkemece “davacı taraf iddialarının soyut olduğu, somut delillerle ispatlanamadığı, ortaklığı çekilmez kılacak nitelikte husumet veya anlaşmazlığa yönelik davacı tarafça açılan herhangi bir dava bulunmadığı, ortaklar arasında ileri sürülen husumete ilişkin bir hukuk ya da ceza dava dosya numarası bildirilmediği; ayrıca davacının, davalı şirket genel kurula davete rağmen katılmadığı görülmüştür. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ortaklıktan çıkmaya ilişkin davacı tarafça ileri sürülen ve somut delillerle desteklenmeyen nedenler ortaklıktan çıkma için haklı sebep sayılamayacağı gibi bilgi alma hakkının ihlali iddiasının tek başına haklı sebep olarak değerlendirilemez. Kaldı ki bilgi alma ve inceleme hakkına ilişkin hükümlerin TTK’nın 614.maddesinde düzenlendiği, davacının bu konuda bir girişiminin de bulunmadığı, dolayısı ile, haklı nedene dayalı ortaklıktan çıkma koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Davacının ileri sürdüğü diğer bir husus olan kar payı dağıtımı da TTK’nın 608.maddesinde düzenlenmiş; kar payı dağıtımına ancak kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebileceği ifade edilmiştir. Açıklanan nedenlerle soyut nitelikte olduğu anlaşılan ve kanıtlansa dahi ortaklıktan çıkmayı gerektirebilecek nitelikte haklı neden sayılmayan iddialarla açılan davanın reddine” karar verildiğini, TTK 638.maddesinde “Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılması belli şartlara bağlayabilir. Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar vermesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmünü içermekte olduğunu, Anılan yasa hükmü uyarınca şirket ortaklığından çıkma iki durumda mümkün olduğunu, şirket sözleşmesinde çıkma hakkının ön görülmesi veya haklı sebeplerin varlığı. başka bir anlatımla, şirket ana sözleşmesi gereği ortaklara tanınan çıkma hakkının kullanılabileceği gibi başka bir sebep olarak da şirket ortakları haklı sebeplere dayalı olarak ortaklıktan çıkmasına karar verilmesini mahkemeden isteyebileceğini, Yasada şirket ortaklıktan çıkarılmayı gerektiren “haklı nedenler” açıklanmamış olup; haklı nedenlerin bulunup bulunmadığı her somut olayın özelliklerine göre değerlendirmek gerekmekte olduğunu, Mahkemece somut olayın özellikleri değerlendirilirken haklı neden olarak belirttikleri ortaklar arasındaki gerek ailevi ve gerekse ticari anlamda mevcut olan husumet yeterli görülmediği, iddianın soyut kaldığı belirtildiği, ileri sürülen husumete ilişkin bir hukuk ya da ceza dava dosya numarası bildirilmediği ifade edildiğini, Ortaklar arasındaki husumete ilişkin herhangi bir hukuk yada ceza davası bulunmadığını, fakat bu durum ortaklar arasında ciddi bir husumet olmadığı anlamına da gelmemekte olduğunu, yine belirtmek gerekir ki müvekkili ile davalı şirket yetkilisi aynı zamanda kardeş olduklarından aralarındaki husumet ailevi örf ve adetler gereği de yargıya taşınmamış ve bu nedenle herhangi bir hukuk yada ceza davası görülmediğini, ancak fiili ayrılmanın üzerinden uzunca bir süre geçmesine rağmen müvekkiline ödenmesi gereken kar payları ve ayrılma akçesi ödenmediğinden işbu huzurdaki dava ikame edilmek zorunda kalındığını, Tanıkların dinlenilmesiyle bile ortaklar arasındaki husumetin ne boyutta olduğu açıklığa kavuşacağını, fakat mahkemece tanıkların dinlenilmesine dahi karar verilmeksizin, ileri sürülen husumete ilişkin bir hukuk ya da ceza dava dosyası bulunmadığı gerekçesi ile iddiamızın soyut kaldığına ilişkin verilen karar usul ve yasalara aykırı olduğunu,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın 638/2 maddesi gereğince açılan limited şirket ortaklığından çıkma, şirketin kuruluşundan itibaren kar payı ödemesi yapılmamış olması nedeniyle geçmişten dava tarihine kadar reel kar payının hesaplattırılarak TTK. 641 Maddesi gereğince ödenmesi gereken ayrılma akçesi ile birlikte ödenmesi talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıdaki gerekçe ile, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin tanıkları dinlenmeden eksik inceleme ile karar verildiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davacı ve dava dışı …’nun davalı şirketin ortakları olup dava dışı ortak …’nun davalı şirketin yetkilisi olduğu anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nin 638/2. maddesi; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir, hükmünü haizdir. Anılan düzenleme ile ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde çıkma davası açabilme olanağı tanınmıştır. Ancak “haklı sebeplerin” nelerden ibaret olduğuna değinilmemiştir. Bu nedenle çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebep veya sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir.Davacı haklı sebep olarak, şirketin kuruluşundan sonra hissedarlar arasında hem ailevi hemde ticari anlamda ciddi husumetler oluştuğu ve geri dönüşü olmayan anlaşmazlıklar meydana geldiği, güven ilişkisinin zedelendiği, şirket müdürü ve hissedarı olan dava dışı …’nun şirket hakkında davacıya bilgi vermekten imtina ettiği ve ortaklığın sürdürülemez hale geldiği sebebine dayanmış ve davacı haklı sebeplerin ispatı için delil olarak tanık deliline dayanmış ve tanık isimlerinin bilahare bildirileceğini belirtmiştir.
Bu tip davalarda haklı nedenin var olup olmadığı konusunda taraflar tanık dahil her türlü delile ispat vasıtası olarak başvurabilirler.Davacı ( taraflar) delil listesinde tanık deliline dayanmış olup mahkemece taraflara tanık listesi,tanıkların açık adresleri ile hangi hususlarda dinletecekleri hususunda beyanda bulunmaları için HMK.140 ve 240 maddeleri uyarınca iki haftalık kesin süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece, 21/02/2019 tarihli ön inceleme duruşmanın ara kararı ile;” tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları ile dosya içeriği uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden ve toplanacak delillerin sonuca etkili olmayacağı anlaşıldığından taraflarca sunulan deliller dışında yeni delil toplanılmasına yer olmadığına, dosya kapsamı ile yetinilmesine, tahkikatın mevcut hali tamamlanmasına,” yönelik karar verilmesi yerinde görülmemiştir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK.nın 3531-a-6 mad. uyarınca; Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenler ile davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, tarafların delilleri toplanmak suretiyle yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/02/2019 tarih ve 2018/874 Esas 2019/142 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/03/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.