Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/130 E. 2020/950 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/130 Esas
KARAR NO: 2020/950 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2018
NUMARASI: 2016/787 Esas 2018/947 Karar
DAVA TÜRÜ: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin alacağından dolayı Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini, icra dosyasından alacağının dayanağı olarak gösterilen Su Makinaları ve TV’ye ait faturalar ile bunların bedellerinin davalı şirketin ortağı olan müvekkili tarafından ödendiği malların şirkete teslim edildiğini ve faturalarının da şirket adına kesilmiş olduğunu, 20/06/2016 tarihli B.çekmece … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bu paraların ödenmesinin talep edilmiş olmasına rağmen davalı şirketin cevap vermediğini, davalının haksız itirazının kaldırılmasına ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın icra mahkemesinde açılması gerektiğini, bu nedenle itirazın kaldırılması davasının görevsiz mahkemede açıldığını, davacının müvekkili şirketin ortağı olup çeşitli davalarda müvekkili şirketi zor durumda bırakmakta olduğunu, şirket ortaklığının şirketin devamı süresince çeşitli mallar alarak maddi açıdan şirketin ileri gitmesi için mücadele etmiş olduklarını, davacının icra takibine konu yaptığı TV’ye ilişkin ödeme belgesi ibraz etmediğini, fazla talep edilen takibe itiraz ettiklerini, davacının şirkete alınan su ve yiyecek otomatlarının çalışması doldurulması ve hizmet verilmesi konusunda tek başına hareket etmiş olduğunu, otomatlardan yapılan satışların kendisinin tahsil etmiş elde ettiği kârı da kendisine almış olduğunu, otomatlardan elde edilen kârın bilgisayar sisteminde kayıtlı olduğunu, davacı ve şirket ortağı oğlu …’ın ihtarname ile durumu itiraf etmiş olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/09/2018 tarih ve 2016/787 Esas – 2018/947 Karar sayılı kararında; “Davacı … Ltd. Şti. tarafından tanzim edilen 26/02/2016 tarih, 37.000,08 TL, 29/02/2016 tarihli 23.056 TL … A.Ş. tarafından tanzim edilmiş 16/03/2016 tarihli 1.917 TL ve … Beylikdüzü tarafından tanzim edilmiş 17/03/2016, 1.911,90 TL olmak üzere 63.829,54 TL fatura alacağına dayalı olarak icra takibi yapıldığı, söz konusu faturaların davacının kredi kartından 26/02/2016 tarihinde 37.000 TL’si, 01/03/2016 tarihinde 19.000 TL’si, 01/03/2016 tarihinde 4.000TL’si, 16/03/2016 tarihinde 1.917 TL’si, 17/03/2016 tarihinde 1.911,90 TL’si olmak üzere toplam 63.829,54 TL’nin ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacının satın almış olduğu bu ürünlere ilişkin faturaların davalı … Ltd Şti adına kesilmiş olduğu anlaşılmaktadır.Taraflar arasındaki ihtilaf konusu davalı şirkete alınan demirbaş eşyalarının bedellerinin davacının kredi kartlarından ödemenin yapılmış olması sebebiyle davalı tarafından davacıya karşılığının ödenip ödenmediğine ilişkindir. Tarafların ihtilafının çözümü nedeniyle davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede alınan mallarla ilgili davacının 60.000 TL’sinin kayıt altına alındığı 1.911,90 TL ve 1.917 TL’lik kısmın davalı tarafından ödendiğine dair dosyaya belge ibraz edilmediğinden davalının 63.829,54 TL alacaklı olduğu, takip talebinde 62.000 TL talep edilmiş olmakla talepte bağlı kalınarak bu miktar üzerinden alacak miktarı değerlendirilmiştir. K.çekmece Cumruhiyet Başsavcılığı’nın 2016/40913 Soruşturma numaralı dosyasından dava dışı …’ın ifadesinde “sözlü anlaşma gereği Mart Nisan Mayıs 2016 süresince hemen her gün otomatlarla sadece ben ilgilendim, otomatlar için gerekli malzemelerin teminini sağladım, hemen her gün otomatları açtım ve satılan malzemelerin yerine yenisini koydum, otomatlarda bozuk paraların bir kısmının muhtelif günlerde olmak üzere otomatlardan aldım ve otomatlardan aldığım parayı şirketin otomatlardan dolayı babama olan borcunun bir kısmına karşılık babama teslim ettim” şeklinde beyanda bulunduğu, bu beyan ile davacı ve davalı arasında takip konusu olan borca ilişkin bir kısım ödemelerin yapıldığının taraflarca da kabul edildiği göz önüne alınarak otomatlardaki gelirin tespitine ilişkin bilirkişi incelemesinde davacının 17.637 TL’lik tahsilin yapılmış olduğu anlaşıldığından bakiye alacak olan 46.195,54 TL üzerinden itirazın iptaline, davacının ihtar tarihinden itibaren işlemiş faiz miktarının 623,59 TL olduğu göz önüne alınarak bu miktar üzerinden itirazın iptaline, alacağın likit olması sebebiyle % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. …”gerekçesi ile, ”1-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takipte asıl alacak 46.195,54 TL ve 623,59 TL üzerinden itirazın iptaline, 2-Takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte takibin devamına, 3-Asıl alacak 46.195,54 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Alınması gerekli 3.155,60 TL harçtan peşin alınan 725,41 TL peşin harçtan mahsubu ile 2.430,19 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 5.431,51 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından yatırılan 754,60 TL harç, 108,60 TL tebligat müzekkere gideri, 600 TL bilirkişi ücretinden toplam 1.463,20 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Davacı tarafın Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile müvekkilim hakkında icra takibi başlattığı, iş bu icra takibine süresi içinde haklı itirazları sonucu huzurda görülen itirazın kaldırılması davası açıldığını, Huzurda görülen davanın, davacının da dava dilekçesi içeriğinde ve talep kısmında belirttiği gibi itirazın kaldırılması davası olduğu, söz konusu dava, İcra ve İflas Kanunu 68. Maddesinden kaynaklı olup İcra Mahkemesi’nde açılmış olması gerektiğini, bu sebeple Ticaret Mahkemesi’nde açılmış bulunan iş bu itirazın kaldırılması davasının görevsiz mahkeme de açıldığını, öncelikle yerel mahkemece görevsizlik sebebi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilmesinin hukuksuz ve usulsüz olduğunu, Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde alınan bilirkişi raporunda da görüldüğü üzere davacı alacaklının, alacaklı olduğunu iddia ettiği rakamdan 22.266,50-TL miktarı otomatlardan tahsil ettiği, fakat mahkeme savcılık ifadesini esas alarak 17.637,00-TL bedelin tahsil edildiğini kabul ettiğini, Davacının ne kadar tahsilat yaptığını alınan bilirkişi raporu ile öğrendiklerini, bu rakamın ne kadar olduğunu hesaplamak ancak otomatların açılması ve bilirkişi raporu ile ortaya çıkabilecekken ve taraflarının itirazının haklı bulunmasına rağmen aleyhlerine icra inkar tazminatı yüklenmesi doğru olmadığını, mahkemece davacının talebi, kısmen kabul bulmuş kısmen de reddedildiği ve buna da bilirkişinin hazırlamış olduğu rapor ile ulaşmış iken taraflarının borcunun likit olduğu iddia edilerek icra inkar tazminatına mahkum edilmelerinin adalet duygusu ile bağdaşmadığını, Davacının yapmış olduğu icra takibine, yargılamaya konu otomatlardan yapmış olduğu tahsilatlar sebebi ile itiraz edildiği, yargılama gerektirecek sebeplerle davacının alacaklı olup olmadığının tespit edilmesi gerekliliği, alacaklı ise ne kadar alacaklı olduğunun tespit edilmesi gerekliliği sebebiyle itirazlarını sunduklarını, yerel mahkemece yazılan gerekçeli kararın gerekçe kısmında davacının aslında 63.829,54-TL alacaklı olduğu ama icra takibindeki talep ile bağlı kalınarak 62.000,00-TL esas alınıp tahsil edilen 17.637,00-TL’nın bu bedel üzerinden düşmesine karar verildiği, ancak hüküm kısmında hatalı hesaplama yapılarak 63.829,54 TL üzerinden hesaplandığı, 46.195,54-TL bu şekilde bulunduğu, hatta bu şekilde hesaplansa bile gerçek rakamın 46.192,54-TL olması gerekmekte olduğu, yerel mahkemenin gerekçesi ve hüküm kısmı hatta yapılan hesap bile birbirini tutmamakta olduğu, Yerel mahkemece bilirkişi tarafından otomatlardan tahsil edildiği anlaşılan 22.266,50-TL baz alınarak davacının alacağının belirlenmesi gerekirken 17.637,00-TL bedelin esas alınması da hatalı olduğu, yerel mahkeme bu durumu gerekçesinde de açıklamadığı, Mahkemece davacının talebinin, kısmen kabul kısmen de reddedilmiş olmasına rağmen tarafları lehine vekalet ücreti hesabı yapılmadığı, hatta yargılama gideri ve harçlar konusunda da oranlama yapılmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece,1-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takipte asıl alacak 46.195,54 TL ve 623,59 TL üzerinden itirazın iptaline, 2-Takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte takibin devamına, 3-Asıl alacak 46.195,54 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, mahkemece verilen kararın dosya kapsamına,usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır.Davalı vekilinin davanın, davacının da dava dilekçesi içeriğinde ve talep kısmında belirttiği gibi itirazın kaldırılması davası olduğunu, söz konusu davanın görevsiz mahkemede açıldığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davacı, dava dilekçesinin konu bölümünde ve netice-i talep kısmında, borçlunun takibe, asıl alacağa ve faize ilişkin haksız itirazlarının kaldırılmasına ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın itirazın kaldırılması davası olarak açıldığını ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesi ile, davanın itirazın iptali istemiyle açımdığını belirtmiştir. Mahkemece 17/05/2017 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararı ile, davacı vekiline açmış olduğu davanın türü ve bu hususta varsa beyan dilekçesi sunması ve ıslahta bulunup bulunmayacağı yönünde yazılı beyanda bulunması için süre verilmesine karar verilmiştir. Ara karar gereği davacı vekili 17/05/2017 tarihli beyan dilekçesi ile;”Açılan dava İtirazın İptali davasıdır. Dava dilekçesine maddi hatayla sehven İtirazı Kaldırılması yazılmıştır. Nitekim davanın itirazın iptali davası olduğu 08.12.2016 tarihli cevaba cevap dilekçemizde de sarahaten belirtilmiştir. Davanın talep sonucunun İtirazın İptali Davası olarak devam ettirilmesini, vekaleten arz ve talep ederim,” şeklinde beyanda bulunmuştur.Hukuki nitelendirme mahkemeye ait olup davacı vekilinin dava dilekçesine maddi hatayla sehven İtirazın iptali yerine itirazın kaldırılmasının yazıldığı ve davalarının itirazın iptali davası olduğu yönündeki beyanı da gözetilerek mahkemece davanın itirazın iptali davası olarak nitelendirilip yargılamaya devamla karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmayıp davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin yapılan tahsilat konusunda mahkemece kabul edilen miktarın gerekçeyle çeliştiği, hükümde maddi hata yapıldığı, ret edilen miktar yönünden lehlerine vekalet ücreti hükmedilmediğine ve davanın kabul ve reddine göre oranlama yapılarak yargılama gideri ve harcın hesaplanmadığına yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında;” K.çekmece Cumruhiyet Başsavcılığı’nın 2016/40913 Soruşturma numaralı dosyasından dava dışı …’ın ifadesinde “sözlü anlaşma gereği Mart Nisan Mayıs 2016 süresince hemen her gün otomatlarla sadece ben ilgilendim, otomatlar için gerekli malzemelerin teminini sağladım, hemen her gün otomatları açtım ve satılan malzemelerin yerine yenisini koydum, otomatlarda bozuk paraların bir kısmının muhtelif günlerde olmak üzere otomatlardan aldım ve otomatlardan aldığım parayı şirketin otomatlardan dolayı babama olan borcunun bir kısmına karşılık babama teslim ettim” şeklinde beyanda bulunduğu, bu beyan ile davacı ve davalı arasında takip konusu olan borca ilişkin bir kısım ödemelerin yapıldığının taraflarca da kabul edildiği göz önüne alınarak otomatlardaki gelirin tespitine ilişkin bilirkişi incelemesinde davacının 17.637 TL’lik tahsilin yapılmış olduğu anlaşıldığından bakiye alacak olan 46.195,54 TL üzerinden itirazın iptaline, davacının ihtar tarihinden itibaren işlemiş faiz miktarının 623,59 TL olduğu göz önüne alınarak bu miktar üzerinden itirazın iptaline, alacağın likit olması sebebiyle % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline” karar verilmiştir. Mevcut kabule göre de; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takipte asıl alacak 46.195,54 TL ve 623,59 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmiş ise de, bu tespitlere göre davalı tarafın borcuna karşılık davacıya 17.637,00 TL. Lik ödeme yapıldığı ve takipte talep edilen 62.000,00 TL. Den 17.637,00 TL. Lik ödeme düşüldüğünde davacının takip tarihi itibariyle 44.363,00 TL. Asıl alacak ve bu miktar üzerinden işlemiş faiz alacağı hesaplanıp buna göre mahkemece davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde davanın tam kabul mü yoksa kısmen kabul mü edildiği belirtilmeden ve buna göre yargılama giderlerininde hesaplanması gerekirken hesaplanmadığı görülmüş olup HMK’nın 297/1-c,ç,2. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır. Sonuç itibariyle; Davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının davalının diğer istinaf sebepleri incelenmeden HMK’nın 355, 297 maddeleri uyarınca kaldırılmasına ve 6100 Sayılı HMK’ nın 297 maddesine uygun karar verilmesini sağlamak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkeme’sinin 17/09/2018 tarih ve 2016/787 Esas – 2018/947 Karar sayılı kararının HMK’nın 355 ve 297. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 2-Davalı vekilinin esasa ilişkin sair istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 788,90.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde, avansın yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/09/2020 tarihinde HMK’nın 355 ve 297. maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.