Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1292 E. 2019/1064 K. 18.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1292 Esas
KARAR NO : 2019/1064 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2018
NUMARASI : 2018/37 Esas 2018/1180 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 18/07/2019
İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 13/12/2018 tarih ve 2018/37 Esas 2018/1180 Karar sayılı kararına karşı davalı Tasfiye Halinde … Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine 29/03/2017 tarihinde İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/298 Esas sayılı dosyası üzerinden alacak davası açıldığını, ilgili mahkemenin 26/10/2017 tarihli duruşmasında şirketin tasfiye edildiğinin beyan edildiğini, şirketin tasfiyesinin tescil edilip edilmediği hususunda ticaret sicilden sordurulması ile davalı şirketin ihyası için dava açarak mahkeme bilgilerinin yazılı olarak bildirilmesinin istenildiğini, …ne yazılan müzekkere cevabında davalı şirketin ticaret sicilden terkin edildiğinin anlaşıldığını, alınan tasfiye kararının müvekkilinin alacağına kavuşmasını engeller nitelikte olduğunu beyan ederek, açıklanan nedenlerle davalı şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …Turizm San. Şirketi vekili cevap dilekçesi ile; huzurdaki davada, davalı şirketin ticaret sicil kaydından terkin edildiğini, tüzel kişiliği ve dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmayan davalı şirket adına çıkarılan tebligatın usulsüz olduğunu, ticaret sicilinden terkin edildikten sonra şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemelerinden şirketin canlandırılması, bir başka ifadeyle şirketin ihyasının, şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlüklerine açılacak bir dava ile talep edilebileceğini, terkin edilen şirket tüzel kişiliğini kaybettiğinden terkin edilen şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davalı şirketin huzurdaki davada taraf ehliyeti bulunmadığından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle de reddi gerektiğini, huzurdaki davanın mahkemece 17.01.2018 tarihli tensip tutanağında nitelendirildiği üzere basit yargılama usulüne tabi olmayıp yazılı usule tabi olduğunu, basit yargılama usulüne tabi olmadığı kanun hükümleriyle ve sunulan Yargıtay kararlarının ışığında açık olan huzurdaki davanın, basit yargılama usulüne tabi tutulmasının kabulünün mümkün olmadığını, terkin olunan şirketin herhangi bir malvarlığının olduğunun anlaşılması üzerine ihya davası yoluna gidilebileceğini, açıklanan nedenlerle haksız ve dayanaksız davanın reddine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı İTO vekili cevap dilekçesi ile; TTK. m. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yapıldığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket “tasfiye memuru”nda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, açıklanan nedenlerle müvekkili yönünden açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi 13/12/2018 tarih 2018/37 Esas – 2018/1180 Karar sayılı kararında;
“…Dava hukuksal niteliği itibariyle, ticaret sicil kaydı silinen şirketin ihyası istemine ilişkindir.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılamaya göre; dava konusu ihyası talep edilen şirketin ticaret sicil kaydının tasfiye sonucunda kapatıldığı; İstanbul 7 SHM’nin 2017/298 Esas sayılı dosyasında şirketin ihyası için yetki verildiği, bu davanın halen derdest olduğu;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 643. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 547. maddesinde ek tasfiyenin düzenlendiği, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin ihyasına karar verilmesi gerektiği,Davacının açmış olduğu davasının/takibin devam edebilmesi için sicilden terkin edilen şirketin yeniden sicile tescilini talep etmekte haklı ve hukuki yararının bulunduğu …”gerekçesi ile, Davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun 963520-0 sicil numarasına kayıtlı iken terkin edilen Tasfiye halinde … LTD. ŞTİ’nin TTK 547. maddesi gereğince göre tüzel kişiliğinin İstanbul 7 SHM’nin 2017/298 Esas sayılı dosyasının takibi ve sonuçlandırılması ile sınırlı olmak üzere ek tasfiyesi için şirketin tüzel kişiliğinin tasfiye halinde olarak yeniden ihyasına,
TTK’nın 547/2. maddesine göre, …’ın ek tasfiye memuru olarak atanmasına,
Kararın tescil ve ilanına karar verilmiş ve karara karşı davalı Tasfiye Halinde …. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı Tasfiye Halinde …. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesi ile,
Davacı tarafın haksız ve usule aykırı dava ile müvekkili şirketten alacaklı bulunduğunu, müvekkili şirketin tasfiye edilmiş olmasının alacağına kavuşmasını engeller nitelikte olduğunu beyan ederek müvekkili şirketin ihyasını talep ettiğini, Davacının alacağı olduğu iddiasını asla kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkemece yapılan yargılamada, müvekkili şirket tarafından yapılan tasfiyenin kanuna ve usulüne uygun olarak yapılmış olması ve iş bu davada davacının hukuki yararının bulunmaması hususları gözetilmeden davanın kabulü ile müvekkili şirketin ihyasına karar verilmesinin yasa ve uygulamaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin hukuka ve usulüne uygun tasfiyesine rağmen mahkemece ihya kararı verildiğini, Türk Ticaret Kanunu 547. Madde hükmünde “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir. ” şeklinde belirtildiğini, Kanunun lafzından anlaşılanın; terkin olunan şirketin herhangi bir malvarlığının olduğunun anlaşılması, ek tasfiye işlemlerinin zorunlu olması ve mahkemece istemin yerinde olduğuna kanaat getirilirse ihya yoluna gidilebileceği olduğunu, ancak mahkemece bu hususta bir inceleme yapılmayarak gerekçesiz olarak “Davacının açmış olduğu davasının/takibin devam edebilmesi için sicilden terkin edilen şirketin yeniden sicile tescilini talep etmekte haklı ve hukuki yararının bulunduğu görülmekle; davanın sübut bulduğundan kabulüne ” denilmek suretiyle soyut ifadelerle davanın kabulüne karar verilmesinin yasa ve usule aykırı olduğunu, Tüzel kişiliğin ihyası ancak sona erme sebebinin geçersizliği ya da tasfiyenin henüz tamamlanmamış olmasına rağmen şekli olarak tasfiyenin kapatılması yani tasfiyenin hukuka aykırılığı durumlarında söz konusu olacağını, ancak ihyası istenen davalı şirketin, tasfiye sürecini hukuka uygun olarak yürüttüğü, tespiti yapılan ve talepte bulunan tüm alacaklılarına mal varlığı tutarınca ödemeler yaptığı, aktifini tükettiği, dolayısıyla tasfiye süreci kanuna uygun yürütüldüğünden huzurdaki davanın talep konusu netice itibariyle hukuki yarar barındırmadığını, Tüzel kişinin tasfiyesinin hukuka aykırı olduğunun ileri sürülmesi ise tüzel kişinin varlığını sürdürdüğünün iddia edilmesi demek olduğu, ihya talebi HMK m. 50 ve m.114/d kapsamında bir dava şartı teşkil edeceği, zira bu husus taraf ehliyeti ile ilgili olup iddia, tüzel kişinin varlığını devam ettirdiği olduğu, yani yargılamanın yapılabilmesi için davanın taraflarından birinin var olup olmadığının saptanmasından ibarett olduğu, bu itibarla, tasfiyenin hukuka aykırılığının ileri sürülmesinde tek başına bir hukuki yarar kural olarak bulunmayacağı, Bu itibarla ihyası istenen davalı tasfiye sürecini hukuka uygun olarak tamamlamış olup terkin olunan şirketin aktifini tükettiği ve varlığını sürdürmediği mahkemece gözetilmeyerek eksik inceleme ve soyut gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, Müvekkili şirketin dava ve taraf ehliyeti bulunmadığından hakkındaki davanın usulden reddi gerektiğini, Ticaret sicilinden terkin edildikten sonra şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemelerinden şirketin canlandırılması, bir başka ifadeyle şirketin ihyası şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlüklerine açılacak bir dava ile talep edilebileceği, terkin edilen şirket tüzel kişiliğini kaybettiğinden terkin edilen şirkete husumet yöneltilemeyeceği, davalı şirketin huzurdaki davada taraf ehliyeti bulunmadığından 6100 Sayılı Kanunun 114.md/1-d maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle davacı tarafın müvekkili şirket hakkındaki davasının 6100 Sayılı Kanunun 115.md/2 uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, Yargıtay içtihatlarının bu şekilde olduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/15091 E., 2017/329 K., Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2015/15417 Esas, 2016/777 Karar, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2015/9765 Esas, 2016/779 Karar 01.02.2016 T.)Davada müvekkili şirket ticaret sicil kaydından terkin edilmiş olup, tüzel kişiliği ve dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmayan davalı şirket adına çıkarılan tebliğat usulsüzlük yarattığı, kararın bu yönüyle kaldırılması gerektiğini, (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2013/8192 Esas, 2013/9201 Karar, Danıştay 7.Daire 2000/6448 Esas, 2002/508 Karar)Tasfiye halindeki ticaret şirketlerinde ise şirketin tasfiyesi tasfiye memurlarına ait olup, tebligatlar tasfiye memurlarına yapıldığında geçerli olacağı, aynı şekilde tasfiyesi süreci tamamlanıp sicil kaydı terkin olunan ticari şirketlerde de tebligatın ancak şirketin son tasfiye memuruna yapılabileceğinden davalı şirkete yapılan tebliğatın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece tensiple huzurdaki davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu belirtilerek bu yönde yargılama yapılmasının usule ve hukuka aykırı sonuç doğurduğunu, (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2014/11965 Esas ve 2014/19113 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/8354 Esas, 2015/9196 Karar)İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın öncelikle usulden, esas hakkında inceleme yapılacak ise esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava şirket ihyası davasıdır.Davacı, tasfiye sonucu ticaret sicilden kaydı silinen şirket ile aralarında dava olduğunu, bu dava sonuçlanmadan şirketin sicilden terkin edildiğini, tasfiye işlemlerinin eksik bırakıldığını belirterek şirketin ihyasını talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne şirketin ihyasına tasfiye memuru olarak …’ın atanmasına karar verilmiş, karara karşı ihyasına karar verilen şirket ve tasfiye memuru vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava, şirket ihyası istemine ilişkin olup, bu tür davalarda, ticaret sicil müdürlüğü ve tasfiye memurunun davalı olarak gösterilmesi gerekli ve yeterlidir. Tasfiye olmakla tüzel kişiliği bulunmayan şirketin davalı olarak gösterilmesi doğru değildir. Mahkemece şirket hakkında açılan davanın sıfat yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen şirket hakkında da hüküm kurulması hatalı olmuştur.TTK.’nın 547 maddesinde; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa; son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini istenebileceği düzenlenmiştir.Somut olayda davacı ile ihyası talep edilen şirket arasında devam eden İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/298 esas sayılı alacak davasının görülüp sonuçlandırılması için terkin edilmiş şirketin yeniden tescili zorunludur. Mahkemece sicilden silinen şirketin ihyasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalı tasfiye memuru ve şirket vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. Aleyhe istinaf bulunmadığından yargılama giderleri konusunda yeniden inceleme yapılmamıştır. Bu nedenle, davalı tasfiye memuru ve şirket vekilinin istinaf başvurusunun, tasfiye olmakla tüzel kişiliği bulunmayan şirket hakkında verilen karar yönünden kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, şirket hakkında açılan davanın taraf ehliyeti bulunmadığından HMK 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, şirket ihyası davasının kabulü ile ticaret sicilden terkin edilen şirketin TTK 547. maddesi gereğince İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/298 E. sayılı davasının takibi ve sonuçlandırılması ile sınırlı olmak üzere ek tasfiyesi için yeniden ihyasına, TTK 547/2 maddesi gereğince ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması için davalı …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı tasfiye memuru ve şirket vekilinin istinaf başvurusunun tasfiye olmakla tüzel kişiliği bulunmayan şirket hakkında verilen karar yönünden KISMEN KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2018 tarih ve 2018/37 Esas – 2018/1180 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle;
1-Davacı tarafından şirket hakkında açılan davanın taraf ehliyeti bulunmadığından HMK 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından açılan şirket ihyası davasının KABULÜ ile, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun 963520-0 sicil numarasına kayıtlı iken terkin edilen Tasfiye Halinde … LTD. ŞTİ.’nin TTK 547.maddesi gereğince göre tüzel kişiliğinin İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/298 Esas sayılı dosyasının takibi ve sonuçlandırılması ile sınırlı olmak üzere ek tasfiyesi için şirketin tüzel kişiliğinin tasfiye halinde yeniden İHYASINA,
3-TTK’nın 547/2. maddesine göre, …’ın ek tasfiye memuru olarak atanmasına,
4-Kararın tescil ve ilanına,
İLK DERECE YÖNÜNDEN :
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40.TL harçtan davacı tarafından yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL’nin davalı tasfiye memurundan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davalı şirkete açılan dava reddedildiğinden ve Ticaret Sicil Memurluğu da yasal hasım konumunda bulunup aleyhinde yargılama giderine hükmedilemeyeceğinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN :
8-İstinaf yönünden Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 121,30.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde aidesine,
9-Davalı şirket ve tasfiye memuru tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf başvuru harcı ile 27,38.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri toplamı 148,68.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 18/07/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.