Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/129 E. 2020/963 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/129 Esas
KARAR NO: 2020/963 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 17/07/2018
NUMARASI: 2017/588 Esas 2018/756 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkilİ şirket ile davalı arasında 30/03/2016 tarihli taşıma sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmede belirlenen bedel ve şartlarda müvekkilinin şirket tarafından davalı şirketin talebi doğrultusunda taşıma hizmeti sözleşmeye uygun şekilde eksiksiz gerçekleştirildiğini, taşıma hizmetlerinin karşılığı olarak faturalar düzenlendiğini ve ilgili faturaların davalı şirkete tebliğ edildiğini, fatulardan oluşan 16.666,96 TL cari hesap alacağının davalı şirket tarafından ödenmediğini, bu sebeple davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, borçlu şirket icra takibine itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, alacağının takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafından son partide taşınan mallar ve koliler tamamen hasarlı olarak teslim edildiğini, davacıya 31/03/2017 tarihinde hizmetin ayıplı olduğu mail yolu ile bildirildiğini, yapılan görüşmeler neticesinde taraflar hasarlı teslim nedeniyle 16.666,00 TL tutan taşıma hizmet bedelinin 8.397,00 TL olarak ödemesi hususunda anlaştıklarını, 31/03/2017 tarihinde müvekkil şirketin cari hesap borç bakiyesinin 8.397,99 TL olduğu konusunda mutabakat sağladıklarını, müvekkil şirketin davacıya 12/04/2017 tarihinde 8.268,97 TL tutarında iade faturası kestiğini, davacının mutabakata aykırı davranarak iadesi faturasına itiraz ettiğini, ayıplı hizmet vermesine rağmen müvekkilinden ödeme talep ettiğini, taraflar arasında sorunun çözümü için yazışmaların devam ederken davacı taraf cari hesap alacağı için 16.666,96 TL bedelli ilamsız icra takibinde bulunduğunu belirterek itirazının kabulüne, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/07/2018 tarih ve 2017/588 Esas – 2018/756 Karar sayılı kararında; “….Taraflar arasındaki mail yazışmalarının dosya arasında yer aldığı ve taraflarca herhangi bir itiraza uğramadığı görülmekle HMK 199 gereği belge olarak kabul edilerek yapılan incelemede; davacı yetkilisi … tarafından davalı yetkilisi hesabına 25/04/2017 tarihinde gönderilen mailde ” şirketinizdeki cari hesabımız 31/03/2017 tarihi itibarıyla 8.397,99 TL borç bakiyesi vermektedir. Mutabakat ve itirazınızı 1 ay içerisinde bildirmediğiniz taktirde TTK’nun 94 maddesi gereği mutabık sayılacağımızı belirtiriz ” şeklinde sorulduğu, cevap gelmeyince 27/04/2017 tarihinde tekrar mail yoluyla sorulduğu görülmüştür. 25/04/2017 tarihli mailin altında … şirketine ait bilgilerin ve kaşenin yer aldığı bir bölüm bulunmakta ise de kaşe üzerinde herhangi bir imza olmadığı gibi borç/alacak bakiyesi ile mutabık olup olmadıklarına dair kısmın boş olduğu görülmekle davalı tarafça verilmiş geçerli bir mutabakat olmadığı anlaşılmıştır. Nitekim davacı şirket yetkilisi … tarafından 27/04/2017 tarihinde tekrar gönderilen mailde “ekli 31/03/2017 mutabakatımıza cevabınızı bekliyoruz” şeklindeki açıklamadan hesap mutabakatına henüz cevap gelmediği ve bu nedenle 27/04/2017 tarihinde yeniden sorularak itiraz etmek için davalıya 1 aylık süre verildiği anlaşılmıştır. Davalının bu süre içerisinde itirazını bildirmediği taktirde bakiyede mutabık sayılacaklarının kabul edileceği hususunda gerekli ihtarın yapıldığı anlaşılmış ise de davacının 27/04/2017 tarihinde gönderdiği mailde davalıya 1 aylık itiraz süresi tanıması nedeniyle bu sürenin sonunun 27/05/2017 tarihinde son bulduğu oysaki icra takibinin 03/05/2017 tarihinde yapıldığı, yani davalı tarafa 31/03/2017 tarihi itibarıyla 8.397,99 TL borç konusunda mutabık olup olmadıklarına dair sorulan soru için tanınan 1 aylık süre dolmadan icra takibi yapıldığı, nitekim davalının 14/06/2017 tarihinde gönderdiği mailde borç konusunda mutabık olduklarına dair cevap verdiği, dolayısıyla taraflar arasındaki cari hesap borcunun icra takibinde belirtildiği gibi 16.666,96 TL olmadığı, açıklandığı üzere davalıya tanınan 1 aylık itiraz süresi dolmadan ve davalı taraf temerrüde düşürülmeden erken aşamada bir icra takibi yapıldığı, nitekim taraflar arasında imzalanan taşıma sözleşmesinde ödeme için herhangi bir vade belirlenmediği, belirlense de davacı tarafça davalıya mutabakat konusunda 1 aylık süre verilerek yeni bir vade yaratıldığı , fakat bu vadeye uyulmadan ve itiraz süresi dolmadan icra takibi yapılmakla davalının takibe itiraz etmekte haklı olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair karar verilmiştir. Davacının kendisi tarafından davalıya gönderilen 25 ve 27.04.2017 tarihli maillerde dahi alacaklı olduğu miktarın 8.397,99 TL olduğu bildirilmesine ve mutabık olup olmadıkları yönünde görüş sorulmasına rağmen icra takibinin 16.666,96 TL üzerinden yapıldığı görülmüştür. Davalı tarafından davacı yan adına düzenlenen 27/03/2017 tarihli … nolu 8.268,97 TL tutarlı ” eksik ve hurda ürünlere istinaden kesilmiştir. ” açıklamalı hasar faturası davacı ve davalı tarafın defterlerinde kayıtlı olup davacı tarafça 8 günlük süre içerisinde her hangi bir itiraza uğramadığı halde davacı tarafça bu 8 günlük süreden çok sonra 27.04.2017 tarihinde … nolu fatura düzenlenerek davalının gönderdiği 27.03.2017 tarihli hasar faturasının iadesine ilişkin faturanın tanzim edildiği anlaşılmıştır. Bu faturanın da davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı, sadece davacı tarafından düzenlenen tek taraflı bir fatura olduğu anlaşılmıştır. Özetle davalı tarafından hasarlı olduğu gerekçesiyle iade edilen ürünler için tanzim edilen 27.03.2017 tarihli fatura davacının kabulünde olup defterlerinde kayıt altındadır. Davacı tarafından yasal 8 günlük sürede de herhangi bir itiraza uğramamıştır. Bu nedenle davacı tarafça geçerli bir fatura olduğu kabul edilmiştir. 8 günlük süreden çok sonra düzenlenen 27.04.2017 tarihli iade faturası ise davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi hem dayanağını teşkil eden belgeler bulunmamakta hem de bu faturanın davalıya teslimine dair bir belge sunulmamakla sadece davacı tarafından düzenlenen tek taraflı bir belge olması nedeniyle geçerli kabul edilemeyeceğinden, nitekim tacir olan tarafların usulüne uygun tutulan defterlerinde sadece birbiriyle örtüşen kayıtlarına itibar edilebileceğinden davacının 16.666,96 tl alacaklı olmadığını bildiği ,kendi defterlerine göre sadece 8.397,99 TL alacaklı olduğunu ,bu alacağın da henüz vadesinin gelmediğini bildiği halde takibe geçmekte kötü niyetli olduğu anlaşıldığından alacaklı olduğu miktarı aşan ( 16.666,96 TL – 8.397,99 TL) = 8.268,97 TL yönünden takibe geçmekte kötü niyetli olması nedeniyle davalının tazminat talebi dikkate alınarak 8.268,97 TL nin % 20 si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine dair karar verilmiştir. ..”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirket … A.Ş. ile davalı borçlu … Ltd.Şti. ile arasında 30.03.2016 tarihli TAŞIMA SÖZLEŞMESİ akdedilmiştir. İşbu taşıma sözleşmelerinde belirlenen bedel ve şartlarda müvekkili şirket tarafından , davalı şirketin talebi doğrultusunda taşıma hizmeti sözleşmeye uygun şekilde eksiksiz gerçekleştirildiği, İşbu taşıma hizmetlerinin karşılığı olarak faturalar düzenlendiği ve ilgili faturalar davalı şirkete tebliğ edildiği, faturalar her iki taraf defterlerine de işlenmiş olup , yasal süreler içerisinde herhangi bir itiraza uğramadığı, taşıma hizmetine dair faturalardan oluşan 16.666,96 TL cari hesap alacağı davalı şirket tarafından ödenmediği, bu sebeple davalı borçlu şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, Davalı/borçlu tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine istinafa konu İstanbul Anadolu 6.ATM nin 2017/ 588 E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası görüldüğü ve usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, Hukuki değerlendirme ve gerekçeler başlıklı kısmın 3. paragrafından mahkemenin ” “icra dosyasının incelenmesinde icra takibinin 02.05.2017 faiz başlangıç tarihli faturaya dayalı yapıldığı bildirildiği halde takip ekinde herhangi bir faturanın bulunmadığı , sadece cari hesap ekstresinin yer aldığı görülmekle İİK 61 gereğince takibin usulsüz yapıldığı anlaşılmış olup “… şeklinde ki hukuki değerlendirmesi tamamen yanlış olduğu, hukuki dayanaksız olduğu, Taraflarından Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile takip açıldığı ve ilamsız takiplerde ödeme emri borçluya tebliğ edildiği, takip dayanağına “faturaya dayalı cari hesap alacağı ” yazıldığı, takip cari hesap alacağına dayandırıldığı, bu sebeple de takip talebine cari hesap ekstresi eklendiği, sadece fatura alacağı ifadesi kullanılmadığı, Ayrıca dava dilekçesinin 4. paragrafında takip konusu ve itirazın iptaline konu 16.666,96 TL’ nin cari hesap alacağına dayandığı açıkça zikredildiği, bu sebeple de mahkeme tarafından yapılan değerlendirme tamamen hukuki dayanaksız ve subjektif bir değerlendirme olduğu, ayrıca itirazın iptali davası, takip talebinin usulsüz olup olmadığının incelenme yeri olmadığı, buna dair prosedür İ.İ.K. da belirtildiği, borçlu yapılan takibin usulsüz olduğuna dair itirazını Şikayet yoluyla / itiraz sebeplerine göre dava yoluyla İcra Mahkemelerinde ileri sürebileceği, borçlu tarafından bu yönde bir itiraz olmadığına göre Mahkemenin resen bu konuda kendisini yetkili görmesi ve haksız ve hukuki dayanaksız yorumda bulunmasını hukuka uygun olmadığını, Mahkeme tarafından davanın süresinde açılmadığına dair gerekçesi ve bu gerekçeye dayanak hukuki değerlendirmesi de haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, mahkemenin, davalı tarafından sunulan ve taraflarına herhangi bir tebliği yapılmayan , kabullerinde olmayan mail yazışmasından yola çıkarak davalıya gönderilen mutabakat maili üzerine yeni bir vade verildiği ve bu vadenin dolması gerektiği şeklinde bir hukuki değerlendirmeye girdiği, ayrıca hatalı şekilde taraflar arasında imzalanmış olan sözleşme de vade ile ilgili bir düzenleme olmadığı bu sebeple mutabakat için gönderilen mailde 1 ay içinde mutabık kalıp kalmadığınıza dair yanıt verin şeklindeki ifade ile davalı şirkete ek bir aylık vade verildiği şeklinde zorlama yoruma gittiğini, Dosyada taraflar arasında imzalı sözleşme olduğu, bu sözleşme mahkeme tarafından incelenmediği, sözleşmenin 6.3. maddesinde vade şartının kararlaştırıldığını, sözleşmenin 6.3. maddesinde açıkça ” Faturaların ödeme tarihi fatura tarihinden itibaren 30 gündür” diye açıkça yazdığını, davalı ile imzalanmış bu sözleşme gereğince taraflar vade konusunda mutabık olup , davalının vade yönünden ayrıca bir itirazı da olmadığını, davaya konu cari hesap ilişkisinde vade hesaplaması yapılacak olan faturalar kayıtlara 28.02.2018 tarihli olarak işlendiği ve o tarihte cari hesap 16.666,96 TL alacaklı olarak her iki tarafta da görülmekte olduğu, bu tarihten itibaren yani bu kayda ait faturanın 30 gün sonra vadesi geldiği, 16.666,96 TL fatura alacağının vadesi 28.03.2018 tarihinde zaten muaccel olduğu, Daha sonrasında ise davalı tarafından tanzim edilen 27.03.2018 tarihli 8.268,97 TL bedelli ” eksik ve hurda ürünlere istinaden ” açıklamalı tazmin faturası düzenlendiği ve müvekkili şirkete tebliğ edildiği, kayda alındığı, bu aşamaya kadar vade yönünden herhangi bir ihtilaf olmadığı, zira davacı şirket yönünden alacağa dayanan faturaların vadesi geldiği, bu aşamada mahkeme tarafından şirkete ait muhasebe personelleri tarafından yapılan rutin mutabakat işlemi dolayısıyla ki taraflarından böyle bir vade asla kabul edilmediği, mutabakata cevap verilmesi için tanınan ve matbu bir düzenleme olan 1 aylık süre ibaresini yeni tanınan vade olarak tanımlaması izah edilebilir olmadığını, vade, yazılı sözleşme ile belirlendiğini, 8.397,99 TL yönünden de vadesi gelmediğinden icraya konulamayacağı ve bu sebeple de kötü niyetli alacaklı olduğu şeklindeki hüküm tamamen haksız hukuka aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Taraflar arasındaki ihtilaf davalı tarafından müvekkili şirkete düzenlenen … numaralı 8.268,97 TL’ lik faturanın ilk önce kayıtlara alınması ve sonradan bu faturaya dayanak yapılan ve hasarlı olduğu ürünlerin hasarsız ve eksiksiz teslimatının yapıldığına dair teslim tutanaklarının bulunması üzerine müvekkili şirket tarafından düzenlenen … numaralı iade faturasından kaynaklanmakta olduğu, Mahkemenin bu noktada haksız bulduğu ancak haksız bulmasına dair hukuki değerlendirme ve gerekçenin hatalı olduğunu, Mahkemenin gerekçede, davalı tarafından düzenlenen … numaralı 8.268,97 TL bedelli iade faturasının tarafların defterlerinde kayıtlı olduğunu ancak buna ilişkin … numaralı faturanın davalı defterinde kayıtlı olmadığını, ayrıca tebliğ edildiğine dair belge de olmadığının belirtildiği, taraflar arasında faturanın tebliğ edilip edilmediği noktasında ihtilaf dahi bulunmadığı, davalı tarafından düzenlenen … numaralı fatura e defter kayıtlarına alındığı, gerek ticari işin görülmesindeki gerekse karşı tarafın tazmine ilişkin detay bilgilerini geç iletmesi ve/veya diğer firmalardan dahi teslimattan çok sonra bile kayıp , hasar bildirimlerinin gelmesi gibi gecikmiş uygulamalar sonucunda taraflar arasındaki tazmin faturalarının çoğu zaman değiştiği bilinen bir gerçek olduğu, İade faturası düzenlenmesinin sebebi de faturaya itiraz süresinden sonra doğmuş herhangi bir gerekçe ile o fatura tutarı kadar borçlu bulunmama durumun doğması ve itiraz süresi geçmiş olması nedeniyle de iade fatura düzenlenmesi gerektirmesi olduğunu, İade faturası müvekkili şirket tarafından, davalının tazmin faturasına dayalı ürünlerin sağlam ve eksiksiz olarak teslim edildiğine dair teslimat belgeleri sahadan şirkete ulaştığında tüm kontrolleri sağlandıktan sonra faturanın haksız düzenlendiğinin belirlenmesi üzerine düzenlendiği, Davalı … numaralı faturayı kabul etmediklerine dair … Numaralı iade faturası düzenlediği, mahkemenin müvekkili şirket tarafından düzenlenen … numaralı faturanın davalıya tebliğ edildiğine dair bir delil bile olmadığını gerekçe gösterirken çok ciddi yanılgıya düştüğü, üstelik davalının faturanın tebliğ edilmediği yönünde itirazı olmadığını, davalının … numaralı iade faturası sunarak zaten ilgili faturayı tebliğ aldığını açıkça belgelendirmekte olduğunu, mahkemenin bu görmediğini, bu nedenle mahkemenin işbu gerekçesi de haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Davalı ticari defterlerini sunmadığı, davalının sadece muavin dökümünü sunduğunu, mahkemenin mali müşavir tarafından yapılan teknik tespitlerin dışında … numaralı faturanın davalı defterlerinde de kayıt altında olmadığı tek taraflı düzenlendiği şeklindeki gerekçesi de kabul edileme olduğunu, davalının defterlerini sunmadığını, ayrıca iade faturası düzenlenmesine rağmen muavin dökümüne dahi faturaların işlenmemiş olması davalının kayıtlarının gerçeği yansıtmadığının açık göstergesi olduğunu, müvekkili tarafından düzenlenen … numaralı faturayı muavin kaydına işlememiş ama aynı faturaya … numaralı iade faturası kesip gönderdiği, davalı kayıtları gerçeğe uygun tutulmuş olsaydı kendi düzenlediği iade faturası da muavin dökümünde yer alacağını, bu nedenle mahkemenin dosyaya incelemeye ibraz edilmeyen ve incelenmeyen davalı defterlerine itibar ederek alacakları olmadığına dair hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Sayın Mahkeme tarafından ihtilaf doğru çözümlenemeyerek usul ve yasaya aykırı hüküm kurulduğu, esasen bilirkişi raporunda kendilerinin de yukarıda izah ettiği kronolojik anlatımlar ve süreç çok net belirlendiği, ihtilafın taraflar arasında iade faturalarına konu edilen hazar tazmin kısmından kaynaklandığı, mahkemenin vade gerekçesi, faturanın tebliğ edilmediği gerekçesi yukarıdaki izah edildiği üzere dayanaksız kaldığı, iade faturasında vade olmayacağının da açık olduğu, iade faturasının bir vadeye bağlı fatura olmadığını, ihtilaf , taraflarından iade faturası düzenlenen davalı tarafın düzenlediği … numaralı “eksik ve hurda ürünlere istinaden kesilmiştir” açıklamalı faturanın haklı düzenlenip düzenlenmediğinde olduğunu, o faturanın haklı düzenlendiği tespit edilirse zaten müvekkili şirket tarafından düzenlenen iade faturanın haksız düzenlendiği ortaya çıkacağını, eğer o fatura haksız düzenlendi ise müvekkili şirket tarafından düzenlenen iade faturası haklı olacağını, bu sebeple asıl ihtilafın bu noktadan çözümlenmesi, yargılamanın amacına ve ruhuna uygun olacağı, ancak doğru yargılama yapılamadan dava doğrudan red edildiğini, Taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin ; 4.12. Maddesinde ikinci paragrafta ” Her türlü yiyecek maddesi (soğuk zincire tabi ve riskli ürünler hariç ) uygun ambalaj içerisinde olmak kaydıyla kolay kırılabilen veya tabiatları gereğince kolayca bozulabilecek hasara uğrayabilecek maddeler ( cam veya cam eşya , avize,ampul , seramik , porselen , oto camı , narin hediyelik eşya , maket ) ambalajı yetersiz sevkiyatlar (ince karton kolide ağır ve kırılgan malzemeler , kraft kağıda sarılı malzemeler , poşet ve plastik ambalaj içerisinde ağır ve kırılgan malzemeler ) ………………….. ancak sorumluluk belgesi ile taşınabilir.Sorumluluk belgesi alınmayan sevkiyatlarda sorumluluk gönderene aittir.” düzenlemesi gereğince yeterli ambalaj ile ürünleri teslim etmek davalı yükümlülüğünde olduğunu, Teminat ve tazmin şartları başlıklı 7. Maddesinde şartlar açık şekilde düzenlendiğini, “7.2. Gönderiler TAŞIYICIYA orijinal ambalajında , eğer mümkün değil ise evsafına ve taşınma koşullarına uygun sağlamlıktaki diğer ambalaj şekillerinde teslim edilecektir.Gönderilerin ambalajlarının taşıma standartlarının ve hizmetin gerektirdiği ölçü ve sağlamlıkta olmasını sağlama sorumluluğu GÖNDERENE aittir. 7.5. madde gereğince ” Sevk edilmek üzere TAŞIYICI ya teslim edilen gönderilerde hasar kayıp ve koli içi kayıp durumlarında alıcı ile taşıyıcı firma yetkilileri tarafından mevcut durum ifade eden tespit tutanağı düzenlenir ve tanzim edenlerce birlikte imzalanır .Dış ambalajında deformasyon olmayan kolilerdeki içten eksilmelerde TAŞIYICI nın sorumluluğu söz konusu olmayacaktır. 7.6. GÖNDEREN , hasar ve kayıp tazminine ilişkin taleplerini , bir tazmin talep dilekçesine ekli olmak üzere gönderi teslim tarihinde tutulan tutanak Gönderenin alıcı adına düzenlediği irsaliye , fatura sureti ile TAŞIYICI nın tazmin konusu gönderi için gönderen adına düzenlediği ilgili irsaliye veya fatura sureti ile birlikte taşıyıcıya bildirecektir.Gönderen işbu yazılı tazmin başvurusunu ve eklerini tutanak tarihinden itibaren en geç 7 gün içerisinde taşıyıcıya teslim etmek zorundadır. Bu süreden sonra yapılan talepler geçerli olmayacaktır.” Düzenlemeleri gereğince davalı şirket usulüne uygun tazmin başvurusunda dahi bulunmadığını, Sözleşmenin bu hükümleri ve sunulan teslimat belgeleri incelenerek bu yönde BİR bilirkişi raporu alınmasını talep ettiklerini, Mahkemenin vadesi gelmeyen bir faturayı icraya konu ederek kötüniyetli kabul ettiği müvekkili aleyhine hükmettiği %20 kötüniyet tazminatı da haksız ve hukuki dayanaksız kaldığı, tazmin konusu kısım dışındaki tutarın yargılamayı gerektirdiği, tazmin dışında kalan kısmın ise vadesinin geçmiş olması ve en kötü bu kısım üzerinden dahi kabul kararı verilmesi gerektiği de düşünüldüğünde müvekkilini kötü niyetli kabul edilmesine imkan olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki taşıma sözleşmesine dayalı açık hesap ticari ilişki nedeniyle ödenmeyen alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan iptali davasıdır. Mahkemece, yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Taraflar arası cari hesap farkının ve ihtilaf konusunun; davalı tarafından davacı şirket adına düzenlenen 27/03/2017 tarih ve … no.lu 8.268,97 TL. Tutarlı ” eksik ve hurda ürünlere istinaden kesilmiştir,” açıklamalı e fatura olarak düzenlenen zarar yansıtma faturasından kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında 30/03/2016 tarihli ” taşıma sözleşmesi” nin imzalanmış olduğu ve taşıma sözleşmesi uyarınca taraflar arasında ticari ilişki olduğu anlaşılmıştır. Dosyada 31/03/2017 tarihinde davacı tarafından davalı yana gönderilen 8.397,99 TL tutarlı mutabakat olduğu ve mutabakat altında tarafların imzasının olmadığı görülmüştür. Davacı tarafından davalı yana 12/04/2017 tarihli … nolu ” … nolu faturanın iadesi ” açıklamalı fatura düzenlendiği ve davalı tarafından düzenlenen 12/04/2017 tarihli … nolu ”… nolu faturanızın iadesi” açıklamalı iade faturası ile davacıya iade edildiği anlaşılmıştır. 6102 Sayılı TTK. Madde 21;” (1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. (2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.(3) Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.Mahkemece mutabakat sözleşmesi olarak kabul edilen tarafların imzasını içermeyen davacı tarafından davalıya maille gönderilen ileti, TTK. 94/2 madde kapsamında mutabakat sözleşmesi olmadığı, TTK. 21/3 Madde kapsamında teyit mektubu olduğu anlaşılmıştır.Tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olan ve davalı tarafından davacı şirket adına düzenlenen 27/03/2017 tarih ve … no.lu 8.268,97 TL. Tutarlı ” eksik ve hurda ürünlere istinaden kesilmiştir,” açıklamalı e fatura olarak düzenlenen zarar yansıtma faturasının davacı tarafından TTK. 21/2 maddesi uyarınca 8 gün içerisinde iade edilmediği ve Davacı tarafından davalı yana 12/04/2017 tarihli … nolu ” … nolu faturanın iadesi ” açıklamalı fatura ile iade edildiği ve bu iade faturasıda davalı tarafından düzenlenen 12/04/2017 tarihli … nolu ”… nolu faturanızın iadesi” açıklamalı iade faturası ile davacıya iade edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda;” davalı tarafından sunulan muavin defter dökümlerine göre davalı yanın davacı yana takip tarihi itibarıyla 8.397,99TL borçlu olduğu, buna göre taraflar arası cari hesap farkının 16.666,96 TL – 8397,99 TL =8.268,97 TL olduğu ,bu tutarın ise davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen 12/04/2017 tarihli … nolu 8.268,97 TL tutarlı faturanın davalı yan defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, davalı tarafından davacı yana 27/03/2017 tarihli … nolu 8.268,97 TL tutarlı ” eksik ve hurda ürünlere istinaden kesilmiştir. ” açıklamalı hasar tanzim faturası düzenlenmiş olduğu, bu faturanın davacı ve davalı yan defterlerinde kayıtlı olduğu, 27/03/2017 tarihi itibarıyla davacı ve davalı yan ticari defterlerine göre davacının davalı yandan 8.397,99 TL alacaklı olduğu, dosyada 31/03/2017 tarihinde davacı tarafından davalı yana gönderilen 8.397,99 TL tutarlı mutabakat olduğu, davacı tarafından davalı yana düzenlenen 12/04/2017 tarihli … nolu ” … nolu faturanın iadesi ” açıklamalı fatura düzenlendiği ve davalı tarafın defterlerine bu faturanın işlenmediği, taraflar arası cari hesap farkının 27/03/2017 tarihli … nolu 8.268,97 TL tutarlı ” eksik ve hurda ürünlere istinaden kesilmiştir. ” açıklamalı hasar tanzim faturasının haklı yere düzenlenip düzenlenmediği noktasında olduğu, bu konu uzmanlık alanına girmediği için tespitinin tarafınca mümkün olmadığı,” belirtilmiştir. Davacı şirket tarafından, davalı şirket aleyhine başlatılan icra takibine konu alacağın davacı Şirket tarafından davalı lehine yapılan taşımalardan kaynaklandığı, davacı defterinde davalı yanca düzenlenmiş 27/03/2017 tarihli, … nolu ve 8.268,97 TL. bedelli zarar tazmin faturasının kayıtlı olmasına rağmen bu miktarın iade faturası kesilerek kayden kapatıldığı ancak TTK 21/2 madde uyarınca davacı yanın süresinde itiraz etmediği tazmin faturasının içeriğini kabul etmiş sayılacağı, süresinden sonra iade faturası kesmek suretiyle kabulü bertaraf edemeyeceği, davacının kaydi olarak davalıdan 8.397,99TL. alacağı olduğu ve davacı defterlerindeki 16.666,96 TL. kaydi alacaktan iade fatura tutarı olan 8.268,97 TL. düşüldüğünde bakiye 8.397,99TL. alacaklı olduğu, mahkemece bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin istinaf sebebi kısmen yerinde görülmüştür. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2018 T. Ve 2017/588 E., 2018/756 K.sayılı ilamının HMK’nın 353/1-b2.mad.uyarınca kaldırılarak, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 8.397,99TL. Asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olup kabul edilen 8.397,99 TL. Asıl alacağın %20 oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kötüniyeti dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediğinden davalının ret edilen miktar yönünden kötüniyet tazminat talebinin reddine dair yeniden karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2018 tarih ve 2017/588 Esas, 2018/756 Karar sayılı ilamının HMK’ nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE; Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile; takibin 8.397,99-TL. asıl alacak üzerinden devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Alacak likit olup kabul edilen 8.397,99.TL asıl alacağın %20’si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacının kötüniyeti dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediğinden ret edilen miktar yönünden davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Alınması gereken 573,67.TL harçtan davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 201,31.TL harcın mahsubu ile bakiye 372,36.TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan toplam 201,31.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen 150,00.TL tebligat/ posta gideri ile 1.200,00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam: 1.350,00.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan (%50 kabul) 675,00 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı taraf vekille temsil edildiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 3.400,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı taraf vekille temsil edildiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 9-Davacı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 129,60.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/09/2020 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.