Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1285 E. 2021/345 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1285 Esas
KARAR NO : 2021/345 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1160 Esas – 2018/1074 Karar
TARİH: 31/10/2018
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı şirket arasında 10/06/2016 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında müvekkilinin acentecilik görevini sürdürürken davalı tarafından yapılan haksız fesih sebebiyle müvekkilinin haketmiş olduğu komisyon ücretlerinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını, % 20 oranında icra inkar tazminatı ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin muhatabının davacı değil …. Olduğunu, bu kapsamda davacının acentecilik sözleşmesinde bir sıfatının bulunmadığını, dava konusu 10/06/2016 tarihli acentecilik sözleşmesinin davacının sözleşmeye aykırı davranarak farklı bir hayat ve emeklilik şirketi acenteciliği yapması neticesinde feshedildiğini, davacının müvekkilinden bir alacağının bulunmadığını, bu kapsamda müvekkili hakkında açılan haksız takip ve davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretiinde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 31/10/2018 tarih 2017/1160 Esas – 2018/1074 Karar sayılı kararında;” davacının acentelik sözleşmesinin, feshinin, Ana sözleşmenin 10. ve 12. Maddelerine göre yapıldığı, davacı, ayrı Vakıf emeklilik işlemlerini de tüm acentelerin yaptığı gibi, kendisinin de yaptığını kabul ettiği, davacının, icra takibinde bulunduğu 5.857,12 TL yine taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 9.4 maddesine göre fesihten sonra, ilave edilen 4 yıl sonra, mahsuplaşma işlemi yapılacağından, davacının, sözleşmesi 08.12.2016 tarihinde fesih edilmiş olmakla eklenen 4 yıl sonra, mahsuplaşma tarihi 08.12.2020 olacağı, her iki tarafın borç ve alacakları bu süre sonuna kadar baki olduğu, bu aşamada yapılacak bir işlem olmadığı”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayandığını, Davalı şirketin ticari defterlerinde müvekkili lehine takip talebinde talep edilen alacağın kalemleri ile uyumlu alacak kaydedilmiş olmasının davanın haklılığını ortaya koyduğunu, yerel mahkeme tarafından alacağın bulunduğu kabul edilmekle birlikte, taraflar arasındaki sözleşme yorumlanarak bu bedelin 08.12.2016-08.12.2020 tarihleri arasında 4 yıllık mahsuplaşma süresi sonunda istenebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Taraflar arasında imzalanan sözleşme içeriği itibariyle TBK, TTK ve ilgili emredici yasal düzenlemelere aykırı olduğunu, sözleşmenin yalnızca davalı şirket lehine ve davalı şirketi koruyacak hükümler içerecek şekilde düzenlendiğni, sözleşmenin bu haliyle açıkça ilgili yasal mevzuata ve hukuka aykırı olduğunu,Davalı şirket tarafından acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini,Müvekkilinin davalı şirket ile yaptığı acentelik sözleşmesinden önce başka … Şirketlerinin acentalığını yürüttüğünü, davalı şirket ile sözleşme imzalanması aşamasında da bu hususun davalı şirket tarafından bilindiğini, davalı ile sözleşme imzalamadan önce acenteliğini yaptığı diğer şirketlere ilişkin davalıya bilgi verdiğini ve bu konuda davalıya Alanya Ticaret Sicil Müdürlüğü Ticaret Sicil tasdiknamesi, Oda Kayıt Belgesi ve Faaliyet Belgesi gönderdiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava itirazın iptali davasıdır.Davacı vekili, müvekkilinin davalının acentası olduğunu, acentalık sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshedildiğini, ödenmeyen komisyon alacaklarının tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinafa başvurmuştur.Taraflar arasında acentelik sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin davalı tarafça 08/12/2016 tarihinde feshedildiği uyuşmazlık konusu değildir.Taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesinin 9.4 maddesinde “Her ne sebeple olursa olsun acente sözleşmesi fesih olur ise acentenin satmış olduğu, yürürlüğe en son giren Bireysel emeklilik sözleşmesinin üzerine 4 yıl eklenir ve ilgili süre sonunda acentenin teminatı serbest bırakılır. Bu süre zarfında acente cari hesabına tahakkuk eden komisyon alacakları acenteye ödenmez. Süre bitiminde acente cari hesabı alacak bakiyesi verirse acenteye ödeme gerçekleştirilir.” hükmü düzenlenmiştir.TTK’nın acentenin ücrete hak kazanma zamanı başlıklı 114. Maddesinde “Acente, kurulan işlem yerine getirildiği anda ve ölçüde ücrete hak kazanır. Taraflar bu kuralı acentelik sözleşmesiyle değiştirebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda taraflar aralarında imzaladıkları acentelik sözleşmesi ile sözleşmenin feshi halinde bireysel emeklilik sigorta primlerinden kaynaklanan komisyon alacaklarının tahsili için 4 yıllık bir mahsuplaşma dönemi belirlemişlerdir. Sözleşmenin 9.4 maddesine göre her ne sebeple olursa olsun sözleşmenin feshi halinde 4 yılın sonunda mahsuplaşma yapılacak bu süre içinde komisyon ödemesi yapılmayacaktır.Davacının takip tarihi itibarıyla sözleşmenin feshi üzerinden 4 yıllık süre geçmediğinden davacının alacağı henüz muaccel olmamıştır.Taraflar tacir olup, kanunla açıkça yasaklanmayan, kamu düzenine, ahlaka, kişilik haklarına aykırı olamayan konularda sözleşme serbestisi içinde diledikleri gibi düzenleme yapabilirler. Sözleşmenin 9.4 maddesi de tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususa ilişkin olup yapılan düzenleme kanunun emredici hükümlerine aykırı değildir.Anılan sözleşme gereğince acente yaptığı işler nedeniyle komisyona hak kazanmış olsa bile hak ettiği komisyon miktarı sözleşmenin diğer hükümlerine göre imzalanan poliçelerin süresine bağlı olup acentenin sözleşme hükümlerine göre hak edeceği komisyon ücretinin hesaplanması için 4 yıllık süre geçmesi gerekmektedir. Yine maddeye göre komisyon ücretinin talep edilmesi sözleşmenin haklı veya haksız feshine bağlı olmayıp, feshi izleyen 4 yılın sonunda yapılacak mahsuplaşma sonucunda talep edilebilecektir. Bu nedenle davacının bu yönlere ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/03/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.