Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1284 E. 2021/658 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1284
KARAR NO : 2021/658
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2019
DOSYA NUMARASI : 2016/871 Esas – 2019/258 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Almanya Berlin’de faaliyet gösteren dava dışı … şirketinin, müvekkili şirketten ağzı tutkal ile kapanabilen muhtelif ebatlarda naylon poşet sipariş ettiğni, müvekkili firmanın, siparişe konu naylon poşetleri imal ettiğini ve siparişe uygun partiler halinde yurt dışına gönderdiğini, ürünlerin ithalatçı firmaya ulaşması ve piyasaya girmesinden sonra ithalatçı firmanın, naylon poşetlerin ağızlarının gerektiği gibi yapışmadığını ve bu yönde müşterilerinden yoğun şikayet aldığını belirterek ürünleri iade ettiğini, yapılan muayene neticesinde iadeye konu ürünlerin ağız kısmında kullanmak üzere satın aldıkları … isimli tutkalda sorun olduğunu fark ettiklerini, tutkalı, muadil tutkallar ile poşetlere uygulayıp karşılaştırdıklarında, … isimli tutkalın yapıştırıcı özelliğinde sorun olduğu, düşük sıcaklık seviyelerinde tutkalın gerektiği gibi yapışmadığı ve naylon poşetin taşınması veya herhangi bir şekilde hareket ettirildiği esnada açıldığının ortaya çıktığını, … isimli tutkalın -21 dereceye kadar yapışma sağlayacağı belirtilmiş olmasına karşın, düşük sıcaklık seviyelerinde üründen beklenen faydanın sağlanamadığını, davalılardan 1 numaralı firmanın … isimli tutkalın bayisi, 2 numaralı firmanın Türkiye distribütörü ve 3 numaralı firmanın da üreticisi olduğunu, müvekkili firmanın, tutkalı satın aldığı 1 numaralı davalı firmaya tutkalda yapışma sorunu olduğunu haber vermesi özerine, davalı firmanın müvekkilinin elinde kalan tutkalı 10.03.2016 tarihli fatura ve irsaliyesi ile birlikte iade aldığını, Büyükçekmece … Noterliğinin 01.04.2016 tarihli ihtarnamesi ile müvekkili firmanın uğradığı zararın karşılanmasının istenildiğini, ancak, zarar tazmin edilmediği gibi ihtarnameye de herhangi bir cevap verilmediğini, müvekkilinin ihraç ettiği naylon poşetlerin bir kısmının doğrudan müvekkili tarafından, bir kısmının da kardeş firma olan dava dışı …San. ve Tic.Ltd.Şti. vasıtasıyla ithalatçı … firmasına faturaları kesilerek gönderildiğini, anılan nedenden dolayı, müvekkili tarafından … isimli tutkal kullanılarak imal edilen naylon poşetlerden 38.072,12-EURO tutarındaki kısmının, 11.08.2016 tarihli fatura ile ithalatçı … firması tarafından müvekkiline geri gönderildiğini, iade edilen ayıplı ürünlerin Kapıkule Gümrük Müdürlüğünden 24.08.2016 tarihinde giriş yaptığını ve 02.09.2016 tarihinde Halkalı Gümrük Müdürlüğüne teslim edildiğini ve gümrük depolarında beklediğini, müvekkili firmanın, ayıplı tutkala ödeme yapması nedeniyle zarara uğradığı gibi ayıplı tutkal nedeniyle müvekkili firmaya ait ürünün tamamının da kullanılamaz hale geldiğini ve hurda değerinden başka bir anlamı kalmadığını, ayrıca ürünlerin iade edilmesinden dolayı da müvekkili firmanın büyük bir zarara uğradığını, müvekkili firmaya duyulan güvenin azaldığını ve firmanın itibarının ağır surette zarar gördüğünü belirterek, müvekkili firmanın iade edilen ürünleri nedeniyle uğradığı 38.072,12 Euro zarar ve kar kaybının, ürünlerin hurda bedelinin tespit ve iade faturası tarihindeki Euro kuru üzerinden mahsup edildikten sonra ortaya çıkacak zararın Euro bedelinin şimdilik 1.000 Euro tutarının temerrüt tarihinden itibaren yabancı mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava konusu ürünlere ilişkin şimdilik 10.000 TL nakliye, depo, gümrük giderlerinin ticari avans faizi ile birlikte davalılara müştereken ve müteselsilen ödettirilmesine, müvekkili firmanın uğradığı ticari itibar kaybı nedeniyle 50.000 TL manevi tazminatın davalılara müştereken ve müteselsilen ödettirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ibraz ettiği dilekçe ile, iade edilen ürünler nedeniyle talep edilen tazminat miktarı 32.692,79 Euro, nakliye ve depo gümrük giderleri için istenilen tazminat miktarı ise 10.393,78 TL olarak artırılmıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … Tic. Ltd. Şti.ile … adlı şirket arasında hiç bir hukuki ve fiili bağ bulunmadığını, müvekkili şirketin sadece dava konusu ürünleri … adlı şirketten satın aldığını, müvekkili şirketin aldığı ürünleri ise …San. ve Tic. Ltd. Şti. adlı şirkete sattığını, dolayısıyla dava konusu zarardan müvekkili şirketin hiç bir sorumluluğu olmadığını, bununla birlikte karşı tarafça iddia edildiği gibi … isimli tutkalın yapıştırıcı özelliğinde hiç bir sorun bulunmadığını, dava konusu tutkalın kullanım koşullarına uygun kullanıldığında yapıştırıcı özelliğine haiz bir tutkal olduğunu, … isimli tutkalla ilgili davacı haricinde hiç bir alıcının şikayette bulunmadığını, tutkalla ilgili şikayet iletilmemiş olsa da davacı tarafından ürünün yapışkanlığı ile ilgili sorun olduğu bildirildiğinde, ürünün derhal test amacı ile müvekkili tarafından … gönderildiğini, yapılan test sonucunda ise, tutkal ile ilgili herhangi bir sorun olmadığı, sorunun kargo poşetlerinde olduğunin ifade edildiğini, dolayısıyla ürünün kullanımından kaynaklanan sorunun yarattığı bir zarar için müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafından tutkalın 10.03.2016 tarihinde iade edildiğinin dava dilekçesinde beyan edildiğini, ancak söz konusu tutkalın alım tarihi ile ilgili herhangi bir beyanda bulunulmadığını, gizli ayıplar için sekiz gün olan ihbar süresinin geçirilip geçirilmediğinin tespitini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu iddiaların, müvekkili şirketin Eylül 2015 döneminde üretilen ve kalite kontrol işlemlerinin yapılmasını müteakip 18 Aralık 2015 tarihli fatura mukabilinde …’a satmış olduğu 1509B188 parti sayılı … ürün grubunda yoğunlaştığını, müvekkili şirketin, …’a sattığı söz konusu ürün grubunun satışı öncesi her türlü test ve denetleme işlemlerini gerçekleştirdiğini, ürünle ilgili olarak müvekkili şirkete intikal eden hiçbir şikâyet, olumsuz bir ihbar ve müracaat bulunmadığını, davacı tarafça iddia olunan ayıplı ürün vb. savların doğru olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla diğer davalı … şirketi tarafından dava konusu ürünlerin müvekkili şirkete gönderildiğini ve müvekkilince söz konusu ürünler üzerinde inceleme yapıldığını, yapılan inceleme neticesinde, ürünlerde herhangi bir ayıbın söz konusu olmadığı, tüm yapıştırıcı özelliği ile ısı direnci gibi özelliklerin beklenen seviyede olduğunun tespit edildiğini, dolayısıyla davacının, söz konusu sıcak-eriyik yapıştırıcı niteliğindeki ürünü doğru tatbik edip etmediği, kimyasal bir tepkimeye sebep olacak herhangi bir hatalı uygulamada bulunup bulunmadığı hususlarının iddia edilen zararın doğmasında bizatihi etkili olabileceği de düşünülerek bu hususların mahkemece araştırılması gerektiğini, müvekkili şirket ile arasında herhangi bir akdi ilişki bulunmayan davacı şirketin olası bir kullanım hatası ile kusurlu davranışından müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin, davacı ve diğer davalı ile akdi, ticari ya da sair bir hukuki ilişkisi bulunmadığından müvekkili şirket açısından ayıba karşı tekeffül vs satıcı sorumluluğuna dair hükümlerin tatbik edilemeyeceğini, müvekkili şirketçe diğer davalı …’a satılan ürünlerin ayıplı olduğu iddiasına dair ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının tazminat taleplerini kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/02/2019 tarih ve 2016/871 Esas – 2019/258 Karar sayılı kararı ile; “…. davacının davalılardan … Ltd Şti nden 2015 yılı 10-11 ve 12.ayları ile 2016 yılı 1.ayında 6 ayrı tarihte yapıştırıcı ürünleri aldığı, TTK 23.maddesi gereğince 8 gün içerisinde ürünleri kontrol ettirerek ayıplı olması halinde bildirimde bulunması gerekirken davacının ayıp ihbarını 01/04/2016 tarihli noter ihtarnamesi ile davalı firmaya ayıp ihbarında bulunduğu, davacının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığından subut bulmayan davanın reddine karar vermek gerektiği …” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı vekilinin davalılar aleyhine açmış olduğu davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince, TTK 23.madde uygulanmak suretiyle davanın reddine karar verilmişse de bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ürünün muayenesinin ancak uygulandıktan sonra ortaya çıktığını, uygulama öncesinde ayıbın tespitinin mümkün olmadığını, Dava konusu yapıştırıcı, müvekkilin ürettiği poşetlere uygulandığından, üründeki ayıbın ancak uygulama neticesinde ve ayrıca da düşük sıcaklıklarda anlaşılmakta olduğunu, nitekim ihraç edilen poşetlerin piyasaya girmesinden sonra, naylon poşetlerin ağızlarının gerektiği gibi yapışmadığının ortaya çıktığını, müvekkil firmanın, yapmış olduğu muayene neticesinde iadeye konu ürünlerin ağız kısmında kullanmak üzere satın aldıkları … isimli tutkalda sorun olduğunu fark ettiğini, dava konusu yapıştırıcı ile muadil yapıştırıcıları poşetlere uygulayıp karşılaştırdıklarında … isimli yapıştırıcının, düşük sıcaklık seviyelerinde gerektiği gibi yapışmadığı ve naylon poşetin taşınması veya hareket ettirilmesi esnasında ağzının açıldığının ortaya çıktığını, bu durumda Yargıtay 19. HD’nin 23.01.2017 tarih ve 2016/6467 E. – 2017/289 K. sayılı kararında belirtildiği üzere TBK’nın 223.maddesinin uygulanması gerektiğini, Her ne kadar İlk Derece Mahkemesi, TTK. m.23 gereğince 8 günlük sürede muayene yükümlülüğünün yerine getirilmediğini belirtmişse de, anılan sürede ürünün muayene edilmesinin mümkün olmadığını, bu itibarla, dava konusu olayda TTK. 23/son fıkrasındaki 2 ve 8 günlük süreler değil; aynı maddenin son cümlesindeki yollamaya istinaden TBK. 223 maddesinde belirtilen usulün uygulanması gerektiğini, Müvekkilin dava konusu yapıştırıcıdaki ayıbı olağan bir gözden geçirmeyle tespit etmesinin mümkün olmadığını, müvekkil firmanın ayıbın yapıştırıcıda olduğunu, muayene sonrasındaki uygun bu süre içinde karşı tarafa bildirdiğini ve üstelik ürünleri de iade ettiğini, ayıp ortaya çıktıktan sonra davalı firma yetkililerinin ürünü iade aldıklarını, ayrıca bu yetkililerin tanık olarak bildirilmiş olmasına karşın tanıklıktan kaçındıklarını, Davalı … ve … firması yetkilileri … ve …, yapıştırıcının düşük sıcaklıkta yapışmadığını ve üründen beklenen sonucun elde edilemediğini bizzat kendilerinin gördüğünü ve ürün iadesini kabul ettiklerini, bu itibarla dava konusu yapıştırıcıların, 10.03.2016 tarihli irsaliye faturası ile … firmasına iade edildiğini, bizzat davalılarca, üründeki ayıbın kabulü ve ayıplı malların iade alınması gerçekleştiği halde, artık geriye dönüp (ürün iadeleri gerçekleşmemiş gibi) süresinde ihbar yapılmadığından bahsedilmesinin dürüstlük kurallarına açıkça aykırı olduğunu, davalıların, başlangıçta bu duruma karşı çıkmayıp, salt davanın sonuçlarından kurtulmak için sonradan ihbar yükümlülüğünü ileri sürmelerinin, bir hakkın açıkça kötüye kullanılması olduğundan, İlk Derece Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, Öte yandan, ayıplı ürünü teslim alan yetkililerin, müvekkil firma tarafından tanık olarak bildirilmiş olmalarına rağmen duruşmalara gelmekten imtina ettiklerini, olayın aydınlatılması kapsamında Mahkemece de çağrılıp dinlenmediklerini, ancak açıklanan somut olguların, müvekkil firma tanığı tarafından beyan edildiğini ve söz konusu hususların kanıtlandığını, Ürünlerin 2-5 derece altında kullanıldığında yapışmadığının, müvekkil firmaya hiçbir şekilde bildirilmediğini, yapıştırıcının 2-5 derece altında tutmadığının gizlenmesinin, müvekkiline hileli hareket edildiğini gösterdiğini, Müvekkil firmanın, 2015 senesine kadar Alman … firmasının yapıştırıcılarını kullandığını ve hiçbir sorun yaşamadığını, davalı … ve … firmalarının yetkililerinin, davaya konu … yapıştırıcının …nkel firmasının ürününe göre daha performanslı olduğu yönünde müvekkil firmaya pazarlama yaptıklarını, müvekkil firmanın kendiliğinden gidip ürünü davalılardan almış da olmadığını, davalıların ne yazılı ne de sözlü olarak, davaya konu … yapıştırıcının düşük sıcaklıklardaki hava şartlarında sorun yaratacağını bildirmediklerini, zaten davalıların da bilgilendirme yaptıklarına dair bir iddiaları olmadığını, tam aksine, davalı … firması tarafından verilen beyan dilekçesinde, kendilerince … firmasına düşük sıcaklıkta tutkalın yapışmadığına dair bilgilendirme yapıldığının ifade edildiğini, şayet müvekkil firma ile bu yönde bir bilgi paylaşılmış olsaydı, müvekkil firmanın … isimli yapıştırıcıyı satın almayacağını ve böylece herhangi bir zararın da oluşmayacağını, Yapıştırıcının niteliklerinin, müvekkil firmadan açıkça gizlenerek müvekkilin eksik ve yanlış bilgilendirilmesinin, açıkça hileli bir işlem olduğundan, müvekkilin bu durumu öğrenir öğrenmez davalı firmalara başvuru yapmakla üzerine düşen yükümlülüğü de TBK’da belirtilmiş olan süre ve şekilde yerine getirdiğini, davalıların, yapılan ihbar neticesinde ürünleri kendi içlerinde test ettiklerini, buna ilişkin test sonuçlarını sunduklarını, süresinde ihbar yükümlülüğü yapılmamış olsaydı, davalıların baştan buna karşı çıkacaklarını ve ürünleri kendi laboratuvarlarında test ettirmek için yurtdışına kadar göndermeyeceklerini, yurtdışında test sonucu olarak da yapıştırıcıda hata olmadığı ve fakat düşük sıcaklıkta kullanılmaması gerektiği, bu yönde kendilerinin davalı Adöksan firmasına gerekli bildirimi yaptıkları hususlarının ifade edildiğini, bu aşamalar geçtikten sonra, geriye dönülerek süresinde ihbar yapılmadığı yönündeki iddiaya itibar edilmesinin oluşa aykırı olduğunu, Müvekkil firmanın yurtdışına ihraç etmiş olduğu ürünlerin, yapıştırıcının poşet ağızlarını yapıştırmadığından müvekkil firmaya iade edildiğini, müvekkil firmanın, tekrar üretim yaparak ürünleri yeniden ihraç ettiğini, ancak aynı sorundan dolayı ürünlerin iadesinin devam ettiğini ve müvekkil firmaya güvenin azalarak müvekkil firmanın ciddi bir itibar kaybına uğradığını, itibar kaybından dolayı oluşan zararın, davalılara ihbarına ilişkin bir hüküm bulunmadığından, davanın tümden reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davanın reddine karar verilerek, davalılar lehine 7.324,63 TL vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, mahkeme tarafından tesis edilen kararın vekalet ücreti yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı tarafça 11.01.2019 tarihinde ıslah dilekçesi sunulduğunu, 32.692,79 Euro (206.667,47 TL) asıl alacak, 10.393,78 TL nakliye ve depo gümrük giderleri, 50.000,00 TL tazminat talep edilerek 11.01.2019 da ıslah harcı yatırıldığını, ancak yerel mahkeme tarafından davacı tarafça yapılan ıslahın dikkate alınmadığını ve ilk dava değerinden vekalet ücreti yönünde karar kurduğunu, davanın reddi nedeniyle lehlerine takdir edilecek vekalet ücretinin ilk dava değeri değil, ıslah edilen 267.061,25 TL üzerinden olması gerektiğini belirterek, kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılarak, istinaf incelemesi neticesinde 267.061,25 TL üzerinden vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı ürün satışından kaynaklandığı iddia edilen maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalılardan … Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalılardan …nın üreticisi, davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin ithalatçısı, diğer davalı …nin ise satıcısı olduğu … isimli tutkalın satın alındığı, alınan tutkalların uygulandığı naylon poşetlerin ağızlarının gerektiği gibi yapışmadığı, tutkalın yapıştırıcı özelliğinde sorun olduğu, düşük sıcaklık seviyelerinde tutkalın gerektiği gibi yapışmayıp, naylon poşetin taşınması veya herhangi bir şekilde hareket ettirildiği esnada açıldığı, satın alınan … isimli tutkalın belirtildiği şekilde ayıplı olduğu, ayıplı mal satışı nedeniyle maddi zarara ve ticari itibar kaybına uğranıldığı belirtilerek, uğranılan maddi zarar ve manevi zararın davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, TTK 23.maddesi gereğince 8 gün içerisinde ürünleri kontrol ettirerek ayıplı olması halinde bildirimde bulunması gerekirken davacının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; Yargılama sırasında alınan bilirkişi rapor ve ek raporlarındaki, davalı … tarafından tedarik edildiği iddia edilen … tutkalının bulunmaması nedeni ile dava konusu hammadde üzerinde herhangi bir uygulama ve inceleme yapılamadığı, dava konusu zarara sebebiyet veren ürünün ayıplı olduğu ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığı şeklindeki beyanlardan anlaşılacağı üzere, davacı tarafça ayıplı olduğu iddia edilen tutkal, bilirkişi incelemesi için sunulmamış, bu nedenle tutkal üzerinde herhangi bir inceleme yapılamamıştır. Bilirkişi tarafından incelenen naylon poşetlerde, davalı taraftan satın alınan tutkalın kullanıldığı da sabit değildir. Dolayısıyla dosya kapsamına göre davacı tarafça davanın dayanağını teşkil eden tutkalın ayıplı olduğu ispatlanamamıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık satıcının ayıba karşı tekeffülü hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığının tartışılması için öncelikle malın ayıplı olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamı ile davacı tarafça dava konusu edilen tutkalın ayıplı olduğu ispatlanamadığından, ayıbın tespitinden sonra tartışılması gereken ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de, mahkemece verilen karar sonucu itibarı ile doğrudur. Ayrıca, dava konusu ürünün ayıplı olduğu ispatlanmadığından, davacı tarafça manevi tazminat da talep edilemeyecektir. Davacı vekilince yargılama sırasında ibraz edilen dilekçe ile, iade edilen ürünler nedeniyle talep edilen tazminat miktarı 32.692,79 Euro, nakliye ve depo gümrük giderleri için istenilen tazminat miktarı ise 10.393,78 TL olarak artırılarak, tamamlama harcı yatırılmıştır. Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmekle, kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine artırılan dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, ilk bildirilen dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi de usul ve yasaya uygun değildir. Yine maddi ve manevi tazminat davası yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmekte ise de, davalı tarafça bu husus istinaf sebebi yapılmadığından Dairemizce manevi tazminat talebi yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulüne, davalı … Ticaret Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, gerekçesi de düzeltilerek yeniden hüküm kurulmak üzere HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜNE, 2-Davalı … Ticaret Ltd. Şti.’nin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca gerekçesi de düzelterek yeniden hüküm kurulmak üzere Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2019 tarih 2016/871 Esas 2019/258 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile; Davacı vekilinin davalılar aleyhine açmış olduğu davanın reddine, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 1.082,82 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.023,52 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davalı … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından sarf edildiği anlaşılan 20,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 6-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 23.440,18 TL nispi vekalet ücretinin (davalı …’ın istinaf talebi olmadığından bu davalı yönünden İlk Derece Mahkemesince hükmedilen ve kesinleşen 3.662.31 TL olmak üzere), davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 7-Artan gider avansı bulunduğu takdirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf kanun yoluna başvuran davacı ve davalı … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf kanun yoluna başvuran davacı ve davalı … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendilerine iadesine, 10-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı ve davalı … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından istinaf aşamasında sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 11-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 29/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.