Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1275 E. 2021/344 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1275 Esas
KARAR NO : 2021/344 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/831 Esas – 2019/46 Karar
TARİH: 17/01/2019
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 18/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının sağlık ürünleri ithal edip satan firma olduğunu, davalı firma yetkilisinin, davacıyla 30.740 adet L3, 52.695 adet Litozin ürününü 132.883,00 TL karşılığında alım-satımı hususunda anlaştıklarını, davacının sağlık ürünlerinin bedeli olarak bonoları imzalayarak verdiğini, davalının bu bonoları tahsil etmesine rağmen sağlık ürünlerini teslim etmediğini, Ankara …. Noterliğinin 28/05/2012 tarihli ihtarnamesi ile senetlerin toplamı olan 132.883,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte ödenmesinin talep edildiğini, davalının ihtarnameye verdiği cevapta, “muhatabın ihtarında belirtilen senetler; …. San.Tic. Ltd. Şti’nin şirketimize olan vadesi geçmiş borçlarına karşılık verilmiştir. Bu durum, muhatap tarafından bilinmesine rağmen, muhatap kötü niyetli olarak ihtarname keşide etmiştir. Muhatap tarafından şirketimize verilen senetlerin toplamı 145.373,00 TL’den 132.679,44 TL ödenmiş olup, kalan tutar …. San.Tic. Ltd. Şti’nin şirketimize kestiği fatura ile mahsuplaşarak hesabı kapatılmıştır” dendiğini, alım-satım akdine konu malların teslim edilmediğinin ve senetlerin bedellerinin de iade edilmeyeceğinin belirtilmesi akabinde Ankara 10. İcra dairesinin 2012/10087 sayılı dosyası ile icra takbine geçildiğini ancak davalının itiraz etmesi nedeni ile Ankara 14. ATM’nin 2012/224 esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtıklarını, yapılan yargılama sonucunda icra takibinin Gölbaşı ya da Kadıköy icra dairelerince yapılması gerektiğinin belirtilerek dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, Ankara Gölbaşı İcra dairesinin … sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, davalının yetki ve zamanaşımı itirazında bulunduğunu, bu durum üzerine Ankara 16 ATM’nin 2013/225 esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, yapılan yargılama neticesinde yetkisizlik kararı verildiğini ve dosyanın yetkili mahkeme olan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu belirtildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydı ile davacı tarafından davalıya bedeli ödenen 25/09/2009 vadeli 10.000,00 TL bedelli, 26/10/2009 tarihli, 22.500,00 TL bedelli, 26/11/2009 tarihli, 22.500,00 TL bedelli, 25/12/2009 vadeli 22.500,00 TL bedelli, 25/01/2010 tarihli 35.383,00 TL bedelli, 05/02/2010 tarihli 20.000,00 TL bedelli olmak üzere toplam 132.883,00 TL senet bedelinin ödeme gününden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında akdi ilişki ve bu ilişkiye dayalı bir sözleşme olmadığını, dava konusu senetlerin vade tarihlerinin 25/09/2009-05/02/2010 tarihleri arasında olduğunu, davanın açılma tarihinin ise 27/11/2015 olduğunu, kabul anlamına gelmemek ile birlikte davacının talebinin haksız ve istirdat niteliğinde olduğunu, iddia edilen ödemelerin üzerinden 5 yıldan fazla zaman geçtiğini, haksız olan talebin aynı zaman da zamanaşımına uğradığını, ayrıca ürün bedelleri için davacı tarafından keşide edilen bonoların ödenmesine rağmen malların teslim edilmediği iddiasının doğru olmadığı gibi bunun ispatının gerektiğini ileri sürerek öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte olursa haksız açılan davanın esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/01/2019 tarih 2015/831 Esas – 2019/46 Karar sayılı kararında;”davalı cevap süresi içerisinde davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını iddia etmiştir. Türk Borçlar Kanunu 82. Maddesinin 1. Fıkrasında “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkın, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak 2 yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar.” denmektedir. Davacı 25/09/2009 vadesinde başlayıp 05/02/2010 tarihinde biten 6 adet bonoyu davalıya verdiğini, bu bonoların tahsil edilerek ürünlerin kendisine verilmediğini belirterek davalının senetler karşılığında haksız zenginleştiğini iddia edip ödediği miktarın iadesini talep etmiştir. Davacının bu davayı 27/11/2015 tarihinde açtığı, söz konusu senetlerin ödendiği tarih davacının icra takibinde bulunduğu tarihler göz önüne alındığında sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı davada 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu belirlenmiştir. Zira 2 yıllık zamanaşımı süresinin hesaplanmasında hak sahibinin mal varlığını eksiltmeye yol açan işlem ile sebepsiz zenginleşeni tam olarak öğrendiği tarihin gözönüne alınması gerekir. Bu tarihten önceki noksan bilgilere dayalı tahminler bu sürenin başlangıcında etkili değildir. Bu tespit ve belirlemelere göre davacının davasının zamanaşımına uğradığı, davalının da süresinde usulüne uygun zamanaşımı itirazında bulunduğu”gerekçesi ile,
Açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, taraflar arasında satım akdinin mevcut olduğunu yerel mahkemece bu hususun değerlendirilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Taraflar arasındaki sözleşmenin taşınır satım sözleşmesi olduğunu, (Borçlar Kanunu’nun 209.maddesi) yazılı şekil şartı aranmadığını, (Yargıtay 13. HD 10/01/1974 T. 1973/392 E. – 1974/9 K.)TBK’nın 146. Maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” denildiğini, ilgili madde gereğince dava konusu alacağın zamanaşımına uğramadığını, Davaya konu uyuşmazlığın davalının malı teslim etmeyerek sözleşmeye aykırı davranışına dayandığından TBK 146. Maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, (Yargıtay 3. HD 12/03/2015 T. 2014/10633 E. – 2015/3964 K.)İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bedelsizlik iddiasına dayalı olarak ödenmiş olan bono bedellerinin tahsili talebine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında davalının ithal edip sattığı sağlık ürünlerinin alımı konusunda sözlü anlaşma yapıldığını, alınacak mal bedeli olarak dava dilekçesinde belirtilen keşidecisi müvekkili, lehdarı davalı olan çeşitli vadeli toplam 132.883 TL bedelli 6 adet bono verildiğini, bonoların ödendiğini, davalının mal teslimi yapmadığını ödenmiş bonoların bedelsiz kaldığını bu nedenle ödenen bono bedellerinin istidadını talep etmiş, mahkemece, davacının sebepsiz zenginleşmeye dayandığı TBK’nın 82/1 maddesinde öngörülen zaman aşımı süresinin dava açıldığı tarihi itibarıyla dolduğundan bahisle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Borçlar hukukuna göre borçların kaynağı; sözleşme, haksız fiil, sebepsiz iktisap ya da bir kanun hükmüdür.Sebepsiz zenginleşme davaya konu bonoların düzenlenme ve ödeme tarihlerinde yürürlükte bulunan 818. Sayılı BK’nın 61 vd maddelinde “haklı bir sebep olmaksızın aharın zararına mal iktisap eden kimse, onu iadeye mecburdur. Hususiyle muteber olmayan veya tahakkuk etmemiş bulunan bir sebebe yahut vücudu nihayet bulmuş olan bir sebebe müsteniden ahzolunan şeyin iadesi lazımdır.” şeklinde düzenlenmiş olup, benzer hüküm TBK’nın 77. Maddesinde de belirtilmiştir.Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun illiyet bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir haklı sebebe dayalı olmaması gerekmektedir.Kıymetli evrak ve bu bağlamda bir kambiyo senedi olarak bono, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir.Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senetlerinin zorunlu unsurlarından olmayan temel hukuki ilişkiye ait kaydın senet metninde yer alması halinde soyutluk kuralından söz edilemez.Yerleşik Yargıtay içtihatları ve öğretide kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. “Bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır. Gerekli olmadığı halde bonoda bedel kaydı yer almış ise taraflar kambiyo senetlerinin soyutluk kuralından vazgeçmiş olmaktadır. Buna göre bedel kaydı yer alan bir bononun düzenleyeni ve lehdarı arasında temel ilişki senet metnine yansımış olmaktadır.Somut olayda taraflar arasında davacının keşideci, davalının lehdar olduğu dava dilekçesinde tanzim, vade tarihleri ve miktarları belirtilen bonoların düzenlendiği, bono bedellerinin ödendiği ihtilaf konusu değildir.Davaya konu bonolar incelendiğinde ihdas sebebi olarak nakden kaydını içerdiği görülmektedir. Davacı söz konusu bonoların mal satışına ilişkin olarak düzenlendiğini ve malın teslim edilmediğini, davalı ise söz konusu bonoların dava dışı şirketlerin borcuna karşılık verildiğini ileri sürmüştür.Hem davaya konu bonoların ihdas nedeninin belirtilmiş olması hem de tarafların iddia ve savunmaları karşısında bonoların taraflar arasındaki hukuki ilişki nedeniyle düzenlendiği, bu hukuki ilişki kapsamında davalıya verildiği ve bedellerinin ödendiği anlaşılmaktadır. Buna göre bono bedellerini tahsil eden davalının sebepsiz zenginleştiğinden söz edilemeyecektir. Bu nedenle olayda sebepsiz zenginleşme hükümleri dolayısıyla TBK’nın 82 (eski Borçlar Kanunu 66.) maddede düzenlenmiş bulunan sebepsiz zenginleşmeye dayalı zaman aşımı hükümlerinin uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Mahkemenin bu yöndeki kararı hatalı olmuştur.
Davada uyuşmazlık davalının tahsil ettiği bonoların hangi hukuki ilişkiden kaynaklı olarak verildiğinde toplanmaktadır.Buna göre mahkemece taraf delilleri toplanarak ve HMK da öngörülen ispat külfetleri de gözetilerek taraflar arasında davaya konu bonoların verilmesinin nedenini teşkil eden temel hukuki ilişkinin belirlenerek, buna göre tespit edilen hukuki ilişkiye göre zaman aşımı defi de gözetilerek olayda zaman aşımının dolup dolmadığı, davacının bono bedellerini iadeyi talep etme hakkı olup olmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar vermek olmalıdır. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK.nın 3531-a-6 maddesi ile mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Tarafların iddia ve savunmaları konusunda göstermiş oldukları delillerin toplanmaması ve bu iddia ve savunmalarından bir kısmı hakkında her hangi bir değerlendirme yapılmaması veya bu konuda tarafların göstermiş oldukları delillerin değerlendirilmemiş olması veya gösterilen delillerin değerlendirilmesine yönelik teknik bilgiyi gerektiren bir hususta bilirkişi raporu alınmaması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir iddia ve delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.Bu bakımdan ilk derece mahkemesince, taraflar arasında davaya konu bonoların verilmesinin nedenini teşkil eden hukuki ilişki belirlenerek, buna göre tespit edilen hukuki ilişkiye göre zaman aşımı defi de gözetilerek olayda zaman aşımının dolup dolmadığı, davacının bono bedellerini iadeyi talep etme hakkı olup olmadığı değerlendirilmeden olaya uygulanması imkanı bulunmayan sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı zaman aşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan davacının istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen şekilde deliller toplanarak, tarafların iddia ve savunmalarının her biri hakkında değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/01/2019 tarih ve 2015/831 Esas – 2019/46 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/03/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.