Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1269 E. 2021/461 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1269 Esas
KARAR NO : 2021/461 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2018
NUMARASI : 2014/14 Esas 2018/933 Karar
DAVA TÜRÜ : İtirazın İptali.
KARAR TARİHİ: 01/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkil şirketin Lpg dağıtım firması olduğunu, davalı ile müvekkili arasında uzun zamandan beri devam eden bir ticari ilişki söz konusu olduğunu, davalı şirket ile arasındaki ticari ilişkiye binaen cari hesaptan olan borcunu ödemek konusnda sorunlar yaşamaya başladığını, borcunu sözlü uyarılarına rağmen ödemediğini, davalı şirkete Kartal ….Noterliğinin … yevmiye numarası ile 27/08/2013 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, bundan netice alamadığını, davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı şirketin icra takibine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin adresinin ve ticari kaydının aliağa/izmir de olduğunu, bu sebeple yetkili icra dairesinin Aliağa İcra Dairesi Müdürlüğü olduğunu öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, notr ihtarlarında da belirtikleri üzere icra takibine konu alacağın 2 adet çek ile ödendiğini, çekler kesildiği anda müvekkilinin henüz değişmediğinden, müvekkilinin eski ismi adına keşide edildiğini, 2012 yılına ait bu faturaların bugüne kadar ödememelerinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin alacaklıya böyle bir borcu bulunmadığını belirterek, davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/10/2018 tarih 2014/14 Esas 2018/933 Karar sayılı kararında;
“….Dolayısıyla davalı tarafın cari hesaba dayalı 11.800,02 TL tutarındaki borcunu 2 adet çek vermek suretiyle davacıya ödediği ,davacının ise çeklerden birisini dava dışı …e, diğerini ise …Madencilik-…’e ciro etmek suretiyle verdiği, çek bedellerinin bankadan tahsil edildiği sabit olduğundan ispatlanamayan davanın reddine dair karar verilmiştir….”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının haksız ve açıkça hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin faturaya dayalı alacağı nedeniyle davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, bu hususta ihtilaf bulunmadığını, ihtilaf, davalının faturaya dayalı borcunu çeklerle ödeyip ödemediği noktasında olduğunu, mahkemenin eksik ve hatalı olarak değerlendirme yaptığı ve davalının çekteki müvekkiline teslim ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, Oysaki belirtilen çekler müvekkiline teslim edilmediğini, mahkeme kararının aksine bu hususun mahkemeye bildirildiğini, Davalının cevap dilekçesine karşı önceki vekil Av. … tarafından verilen 10.03.2014 tarihli cevaba cevap dilekçesinde, “Müvekkil firmaya böyle bir ödeme ve çek teslimatı sözkonusu değildir. Bu sebeple bu iddiaları haksız ve mesnetsizdir.” şeklinde itiraz edildiğini, mahkeme ise çeklerin müvekkiline teslim edilmediğine yönelik bu itirazı dikkate almadığını, Mahkemenin, talimat yoluyla davalı kayıtlarını incelediğini, bu raporda çek tediye makbuzunda çekleri teslim alanın … olduğu, müvekkili şirketin ise imzasının bulunmadığının tespit edildiğini, bilirkişinin ayrıca davaya konu faturaların resmi defterlere cari hesaplı (bedeli ödenmemiş) olarak işlendiğini de tespit ettiğini, davalının kayıtlarına göre müvekkiline borçlu olmadığına dair bu rapora önceki vekil Av. … tarafından itiraz edildiğini, Mahkemenin müvekkili ticari defter ve kayıtlarını da incelendiği ve müvekkilinin usulüne uygun tutulan kayıtlarına göre takip tarihi itibarıyla davalıdan 11.800,02 TL alacaklı olduğu raporda belirlendiğini, ancak hiçbir dayanağı olmamasına rağmen mali müşavir bilirkişi, belirtilen çeklerin müvekkilince tahsil edildiği şeklinde yoruma dayalı bir değerlendirme yaptığını, önceki vekil buna da itiraz ettiğini, görüldüğü gibi mahkeme kararının aksine davanın başından itibaren davalının belirttiği çeklere yönelik hiçbir kabul söz konusu olmadığını, Av. …’ın 26.12.2014 tarihli dilekçesi ise “sehven çekler defterlerimize işlidir.” şeklinde verildiğini, yoksa davanın başından beri çeklerin taraflarına teslim edilmediği net bir şekilde beyan edilmiş ve tüm itirazlar yapıldığını, Çeklerin müvekkiline teslim edilmediğini, çekteki imzaların da müvekkiline ait olmadığını, bu hususların aksini ispatlayan hiçbir delil bulunmadığını, taraflar tacir olup; davalının da iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiğini, ihtilafın aydınlanması için imza incelemesi yapılmasını talep edilse de, bu talebin haksız olarak reddedildiğini, Mahkemenin gerekçeli kararında, her iki çekteki müvekkili kaşe ve imzasını birbiriyle karşılaştırdığı ve imzaların aynı olduğunu belirttiğini, oysa ki aynı olan bu imzalar müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, imzaların celbi ile imza incelemesi yapılmadan karar verilmesi ve ödenmediği halde cari borcun ödenmiş kabul edilmesi hatalı olduğunu, Kabul anlamına gelmemekle birlikte, çek tediye makbuzunda çeklerin ….’e teslim edildiği düzenlendiğini, bu kişi müvekkili çalışanı olmadığı gibi, belgede müvekkili şirketin yetkilisine ait bir imza bulunmadığını, bu çeklerin müvekkilince teslim alındığına dair hiçbir delil bulunmadığını, davanın başından beri bu kişinin müvekkiliyle ilgisi olmadığının belirtildiğini, Üstelik mahkeme kararında belirtildiğinin aksine çeklerde bu kişinin cirosu da bulunmadığını, çeklerden birinde …’ün cirosu bulunduğu, diğer çekte ise bulunmadığını, görüldüğü gibi çeki teslim aldığı belirtilen kişi ile çeklerden birinde cirosu olan kişi başka olduğunu, mahkemenin ise …’ün çeklerde cirosu bulunması sebebiyle şirket çalışanı olup olmadığı hususunun değerlendirilemeyeceğini belirttiğini, Mahkemenin bu tespiti de hatalı olduğunu, mahkeme kararı itirazları dikkate alınmadan, talepleri yerine getirilmeden verilmiş olup; eksik, hatalı ve açıkça hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, iki (2) adet fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı taraf LPG satış ve dağıtım firması olup, davalı ise gaz alan alıcı firmadır. Taraflar arasında satılan ürünün davalıya teslimi konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, takip dayanağı 2 adet faturaya istinaden davalı tarafından teslim edilen gaz bedelinin ödenip ödenmediği, verildiği iddia olunan çeklerin davacıya teslim edilip edilmediği, teslim edilen kişinin davacının çalışanı olup olmadığı noktasındadır.Davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,Davalı icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde ve cevap dilekçelerinde, taraflar arasında ticari ilişki olduğuna ve icra takibi ile davaya konu fatura içeriğine yönelik bir itirazının olmadığı, davaya konu faturaların davacı çalışanı önder Gül isimli kişiye tediye makbuzu karşılığı teslim edilen iki adet çek ile ödeme yaptığını belirtip davanın reddini talep etmiştir.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, müvekkili firmaya bir ödeme ve çek teslimatı olmadığını belirtip ödeme savunmasını kabul etmemiştir.Davacı ticari defterlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, davalı tarafından teslim edildiği iddia edilen çeklerin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 11.800,02 TL. Alacaklı olduğu belirtilmiştir.Davalının ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda; ….davalı tarafın resmi defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, kapanış kaydının yapıldığı,lehine delil teşkil edeceği, davaya konu faturaların 15/10/2012 ve 19/10/2012 tarihinde davalı ticari defterlerine cari hesaplı( bedeli ödenmemiş) olarak kayıt edildiği, davalı tarafın bu borçları 08/11/2012 keşide tarihli 4.600,01 TL. Ve 7.200,01 TL. Miktarlı TEB çeki ile ödeyerek takip tarihi itibariyle davacıya borcu olmadığı belirtilmiştir.6100 sayılı HMK’ nın 31.maddesi kapsamında hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü dahilinde, mahkemece tediye makbuzunda çekleri teslim alan … isimli kişinin teslim tarihinde davacı şirketin sigortalı çalışanı olup olmadığı yönünde ilgili SGK. dan sorularak SGK. ‘lı çalışanı olduğunun bildirildiği taktirde davacının ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi marifetiyle inceletilmek suretiyle davacının hem davalı ile ticari ilişkisinde hem de dava dışı üçüncü kişilerle olan ticari ilişkilerinde … isimli kişiye alacaklarını tahsil etme ve çek teslim alma yetkisi verilip verilmediğinin tesbit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın esası ile ilgili deliller toplanmadan ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK.nın 3531-a-6 mad. uyarınca; Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektirSonuç itibariyle, açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/10/2018 Tarih ve 2014/14 Esas – 2018/933 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/04/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.