Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1268 E. 2021/107 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1268 Esas
KARAR NO : 2021/107 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/899 Esas – 2019/293 Karar
TARİH: 13/03/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında cari hesaba dayalı ticari ilişki bulunduğunu, davalı şirketin müvekkili şirkete bu cari hesaptan kaynaklı borcunun olduğunu, davalının fatura bedelini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketin ayıplı üretimi ve geç teslimi nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, bu durumun davacı şirket yetkililerine bildirildiğini, ancak herhangi bir çözüm üretilmediğini, davacı şirkete hatalı üretimden kaynaklı zararın borçtan mahsup edileceğinin bildirildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/03/2019 tarih 2017/899 Esas – 2019/293 Karar sayılı kararında; ” dosya içerisinde bulunan ve davalı tarafından davacıya gönderilen 18/04/2017 tarihli mailde kumaşların sorunlu, gizli ayıplı ve gecikmeli teslim edildiği, ayıp ve gecikmeden kaynaklı fatura ve zararın yansıtılacağı belirtilmiş olup, davalı tarafından dikim işlemi yaptırılan … Ltd. Şti.adına …. Yetkililerine sunulmak üzere cevap dilekçesine ekli belgenin incelenmesinde çizgili model kumaşlarda çizgilerin tutmayacağı bilgisinin verildiği, ayıplı olduğunun bildirildiği, çizgilerin tutmayacağının onayı verildiği belirtilerek 3,20 TL’den fatura edileceği görülmüştür. Davalı tarafça dikim için dava dışı … Ltd. Şti.’ne verilen ürünlerin ayıplı olduğu, nitekim bu hususun … tarafından da kendilerine bildirilmesine rağmen dikim aşamasında onay verilmiş olduğu, ürünlerin ayıplı haline rağmen dikime sokulduğu daha sonra da müşteriye gönderildiği dikkate alındığında davalı tarafça kumaşta ayıba rağmen onay verilmesi ve bu nedenle dikim farkı ve eksik yüklenim bedelinin talep edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafça ayıplı olduğu bildirilen ürün yerine yenisi yapılmış olup bu husus davalı tarafça da inkar edilmediği gibi, davalı tanığının beyanıyla da teyit edilmiştir. Davalının dikim aşamasına geçilmeden tespit edilen açık ayıba rağmen dikim işlemine onay vermesi ve ürünün müşterisine ayıplı olduğunu bildiği halde göndermesi tamamen kendi kusuru olup, davalının tacir olduğu ve tekstil sektöründeki teamülde dikkate alındığında buradan doğacak zarara katlanmasını gerektirir. Davalının ürünü ayıplı olarak kabul ettiği ve üretime dair diğer aşamalara geçtiği, nitekim son olarak ürünleri iade dahi etmeyip müşterisine gönderdiği, bu nedenle ayıba ilişkin savunmasına itibar edilmeyerek davacının davalı defterleri ile de teyit edilen cari hesaba konu 154.097,85 TL yönünden davalıdan alacaklı olduğu, davacı maillerde 05/06/2017 tarihli ihtarname gönderdiğini belirtip takipte de bu tarihten itibaren faiz başlatmış ise de dosyaya böyle bir ihtarname tebligat şerhli bir şekilde sunulmadığı anlaşıldığından davalının temerrüde düşürülmediği,…”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile 154.097,85 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına, Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranını geçmemek üzere talep doğrultusunda yasal faiz oranı uygulanmasına,Fazlaya ilişkin talebin reddine,Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 30.819,57 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davacı ve bilirkişiler tarafından kabul edilen, davacının ürettiği kumaşların ayıplı olduğunun tespit edildiğini, davada yerel mahkemenin müvekkilinin ayıplı ifadan kaynaklı olarak uğradığı zararı gözardı ederek hüküm kurmasının kabul edilemeyeceğini, Davacının ayıplı ifasından kaynaklı olarak müvekkili şirkete iade edilen ürünler söz konusu olup, davacının alacak iddiasının iyiniyetle bağdaşmadığını, Gecikmeli olarak teslim alınan kumaşlardaki ayıbın … Firmasına teslim edildikten ve dikim işlemine başlanıldıktan sonra farkedilmesi üzerine ayıp ihbarında bulunulduğunu, açıkça ayıplı ifanın kabul edildiğini ancak buna rağmen davacının teslim ettiği mallara yönelik alacağı olduğuna dair hüküm tesis edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını,Davacı tarafın ayıp ihbarı süresinde olmasına ve davacı tarafça da ayıp kabul edilmesine ve yeniden üretim ile gecikmeye sebep olunmasına rağmen müvekkile iade edilen ürünlerin değerinin tespit edilerek alacak hesabına katılması gerektiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır.Davacı taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkide davalıdan alacaklı olduklarını, alacağın tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında kumaş alım satımı konusunda ticari ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır.Taraf ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapora göre her iki tarafın ticari defter kayıtları birbirini doğrulamakta ve defter kayıtlarına göre takip tarihi itibarıyla davacı davalıdan takipte talep edilen asıl alacak miktarı kadar alacaklı görünmektedir.Davalı, davacının üretip sattığı kumaşların ayıplı olduğunu, ayıp ihbarının süresinde davacıya bildirildiğini ayıp nedeniyle zarara uğradıklarını bu zararın mahsubu gerektiğini savunmuştur.Dosyada bulunan belge ve bilgilerden, taraflar arasında gönderildiği kabul edilen mail yazışmalarından, bilirkişi raporundan, davacı tarafça satılan kumaşlardan bir kısmının ayıplı olduğu sabittir. Söz konusu ayıp kumaşların satın alındıktan sonra başka bir firmaya dikime gönderilmesi üzerine fark edilmiştir. Davalı söz konusu kumaşlardaki ayıbı bu anda öğrenmiş ve durumu mail ile davacıya bildirmiştir. Ancak davalı ayıplı malları bu haliyle kabul etmiş ve üretime devam ederek ürettiği malları müşterilerine göndermiştir. Ayıplı ürünlerden bir kısmı davacıya iade edilmiş ve yerine yeni kumaşlar alınmıştır. Yine davalı ayıplı kumaşlar nedeniyle davacıya iade faturası düzenlemiştir. Davalının düzenlediği bu iade faturaları her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup, davalı ayıplı mal satımı nedeniyle iade faturaları dışında zarara uğradığını ispatlayamamıştır. Buna ilişkin her hangi bir bilgi vermediği gibi bir belge ve fatura da sunmamıştır.Buna göre taraflar arasındaki ticari ilişkide bir kısım malların ayıplı olduğu, bu malların davacıya iade edildiği ve yerine yenisinin alındığı, ayıplı olduğu tespit edilen malların bu haliyle davalı tarafça kabul edildiği ve kumaşların üretime sokularak mal üretildiği üretilen malların davalı tarafça müşterilerine satıldığı, daha sonra ayıplı mallar nedeniyle davalının reklamasyon faturası düzenleyerek davacıya gönderdiği, davacı tarafça bu faturanın kabul edilerek ticari defterlere kaydedildiği ve açık hesap ticari ilişkide alacaktan düşüldüğü, söz konusu iade ve reklamasyon faturası dışında davalının ayıplı mal nedeniyle uğradığı zarara ilişkin bir belge dosyaya sunmadığı, her iki taraf ticari defter kayıtlarında davacının bu iade ve reklamasyon faturası düşüldükten sonra davalının davacıya takipte istenen miktar kadar borcu olduğunun kayıtlı olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin ayıplı mal nedeniyle müvekkilinin daha fazla zararı bulunduğu ve bunun bilirkişi raporunda hesaplanmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir.İcra inkar tazminatı İİK 67/2 maddesinde yer almıştır. Maddeye göre itirazında borçlunun haksız çıkması halinde talep üzerine borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedileceği belirtilmiştir. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit yani belirlenebilir olması ve borçlunun itirazında haksız çıkması yeterli olup, takipte talep edilen asıl alacak belirli olup mahkemece de davalı borçlunun takibe itirazı haksız görüldüğünden şartları oluşmakla itirazın iptaline karar verilen alacak miktarı üzerinden talep gibi icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Kötüniyet tazminatı ise aynı maddede itirazın haklı ve takipte alacaklının kötüniyetli olduğunun sabit olması halinde reddedilen alacak miktarı üzerinden borçlu lehine hükmedilen tazminattır. Kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için takipte alacaklının haksız çıkması yeterli olmayıp ayrıca kötüniyetli olduğunun da kanıtlanması gerekir. İlk derece mahkemesi takipte talep edilen asıl alacağa yapılan itirazın iptaline karar vermiş, takipte talep edilen faiz alacağını ise takipten önce borçlunun temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığı için reddetmiştir. Davada reddedilen kısım faiz alacağına ilişkin olup bu alacak yönünden davacının takipte kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından kötüniyet tazminatı şartları oluşmamıştır. Davalı vekilinin icra inkar ve kötüniyet tazminatına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,3- Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.526,62.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 2.632,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 7.894,62.TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf aşamasında sarf edilen yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 04/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.