Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1247 E. 2021/657 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1247
KARAR NO : 2021/657
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2018
DOSYA NUMARASI : 2014/1029 Esas – 2018/1251 Karar
DAVA: Alacak ve Vekaletin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Alacak
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … müvekkilinin adına hareketle … San. Ve Tic. A.Ş.’ye ait 320.000,00 LOD olarak anılan ve 399.080,00 TL değerindeki hisse senetlerini satın aldığını; bu davalı tarafından vekaleten bu hisse senetlerinin alındığına dair bizzat .. el yazısı ve imzasını içeren belgeleri dava dilekçesine eklediklerini; ancak daha sonra davalı … …’ın bu hisse senetlerini güvene dayalı olarak diğer davalı …’ne kullanması karşılığında verdiğini ve bunun karşılığında … Bankası AŞ Alsancak Liman Şubesine ait keşide yeri İstanbul keşide tarihi 23/04/2011 olan 300.000,00 TL bedelli çekin müvekkili … adına düzenlendiğini, çekin 25/04/2011 tarihinde bankaya ibraz edildiğini ancak karşılıksız çıktığını, müvekkili tarafından hisse senetlerinin kendisine teslimi için davalılara ihtar çekildiğini, bu ihtara davalılardan …’nin cevap vermediğini; diğer davalının cevap verip, belge örneği istediğini; bunun üzerine yeniden ihtar gönderildiğini ancak cevap alınamadığını, ayrıca davalı …’ne, çekin karşılıksız çıktığı bildirilerek derhal ödenmesinin ihtar edildiğini, fakat yine bir cevap alınamadığını, … San. ve Tic. AŞ’ye ait 320.000,00 LOD olarak anılan hisse senedinin, müvekkiline teslim edilmemesi ve müvekkili adına düzenlenen çekin de ödenmemiş olmasından dolayı müvekkilinin mağdur olduğunu belirterek, hisse senetlerinin müvekkiline teslim edilmesine, bu mümkün görülmezse hisse senetlerinin dava tarihindeki değerleri itibarı ile ve fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydı ile 30.000,00 TL’sinin 23/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı tarafça yargılama sırasında, iadesi talep edilen hisse senetlerinin bildirilen 399.080,00 TL değeri üzerinden eksik harç ikmal edilmiştir. Davalılardan… vekili müvekkili vefat etmeden önce verdiği cevap dilekçesinde, müvekkilinin vekaleten davacı adına olan hisseleri davalı …’ne verdiğini, karşılığında 300.000,00 TL bedelli çeki aldığını; bunun davacının bilgisi dahilinde gerçekleştiğini; çeki davacıya verdiğini, davacının çeki kabul ettiğini, böylece müvekkilinin hisse senetlerinin devrine karşılık, devir bedeli olarak çekleri alıp, vekil edene vermesi ile birlikte sorumluluğunun sona erdiğini; zira çekin itirazi kayıtsız olarak davacı tarafından kabul edildiğini; artık çek karşılıksız çıkmışsa davacının diğer davalıdan bedelini isteyebileceğini müvekkilinin bu ilişkide herhangi bir kusur ya da sorumluluğunun bulunmadığını; davacının 1,5 yıl kadar sonra çekten dolayı ilamsız takip yaptığını; itiraz nedeniyle takibin durduğunu, bu nedenle alacağını tahsil edemediğini belirterek, müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … yargılama sırasında 26/01/2014 tarihinde vefat etmiş, dosyaya sunulan veraset ilamı gereğince mirasçıları davaya dahil edilmiş; mirasçılar vekili yargılamayı takip etmiştir. Diğer davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; ticari ilişkinin davacı ile diğer davalı arasında olduğunu; onlar arasındaki alım – satım ve vekalet ilişkisinden dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını; müvekkilinin söz konusu çeki de diğer davalıya verdiğini, davacıyı hiç tanımadığını; davacının söz konusu çeki eline geçirdikten 1,5 yıl sonra, eş değişle ibraz süresi geçtikten sonra takibe koyması nedeniyle kambiyo niteliğinin kaybolduğunu, müvekkilinin çekin lehtarına borcu olmadığını, hiç bir somut delil olmadan güvene dayalı hisse senedi devredildiği iddiasını da kabul etmediklerini belirterek, davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/12/2018 tarih ve 2014/1029 Esas – 2018/1251 Karar sayılı kararı ile; “…Davacı ile davalılardan … arasında bu hisse senetlerinin alımı ve devri yönünden bir vekalet ilişkisinin bulunduğu, zira davacınında dava dilekçesinde belirttiği gibi, bu davalının davacının nam ve hesabına hareketle hisseleri aldığı ve diğer davalıya devrettiği; bizzat davacının lehtar olduğu bir çekin davacı tarafından alınıp, kabul edilmesinin, bankaya ibraz edilmesinin ve bilahare icra takibine konu edilmesinin; bunlar yapılırken de herhangi bir itirazı kayıt konulmaması; davacı ile bu davalı arasındaki vekalet ilişkisini göstermektedir. Ancak, davacının bizzat dava dilekçesindeki anlatımından da, senetlerin diğer davalıya verilmesi karşılığında alındığı kabul edilen çekin, alınıp, ibraz edilip, icra takibine konması ve alınırken herhangi bir itirazının söz konusu olmaması nedeniyle davalılardan …’ın vekillik görevini yerine getirdiği, hisse devri karşılığında çeki alıp, davacıya vermesi, davacınında itirazsız olarak bunu alması ile vekil olarak sorumluluğunun sona erdiği; kendisine çekin tahsiline ilişkin bir görev yüklemenin mümkün olmadığı; bu nedenle …’ın aleyhine herhangi bir hüküm oluşturulamayacağına oy çokluğu ile kanaat getirilmiştir. Davacı ile diğer davalı olan … arasındaki ilişki ise karışıklık arz etmekte olup; davalı, davacı ile aralarında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, çeki de diğer davalıya verdiğini, davacıyı hiç görmediğini savunmakta; hisse senetlerini alıp almadığı yönünde de herhangi bir beyanda bulunmamaktadır. Ancak, bu davalı keşide ettiği çeki bizzat … lehine değil davacı lehine keşide etmiştir; davacımız çekte lehtardır. Çek, keşide tarihinden 2 gün sonra ibraz edilmiş olup, karşılıksız çıkmıştır. İbraz edilen ve karşılıksız çıkan çekte, çekin bağlı olduğu zaman aşımı süresi TTK’nun 814/1 maddesi gereğince 3 yıl olup, bu süre çek tarihinden başlar. Bu nedenle çek 23/04/2014 tarihinde zaman aşımına uğramış görünüyor ise de; TTK’nun 01/07/2012’de yürürlüğe girdiği, çekin keşide ve zaman aşımı süresi içinde geçerli olan TK’nun 726. Madde gereğince zaman aşımının 6 ay olduğu; bu nedenle çekin zaman aşımına uğradığı ancak buradaki zaman aşımının defi niteliğinde olduğu; davalı … tarafından zaman aşımı itirazının yapılmadığı, bu davalı vekili tarafından verilen dilekçedeki beyanların zaman aşımı defi niteliğinde olmadığı; bu nedenle ortada süresi içinde ibraz edilmiş ve karşılıksız çıkmış bir çekin söz konusu olduğu; hal böyle olmakla birlikte zaten süresi içinde zaman aşımı definde bulunulsa dahi zaman aşımına uğrayan çekin, davalı vekilinin savunduğu gibi kambiyo senedi niteliğini kaybetmeyeceği, adi senede dönüşmeyeceği; sadece asıl ( temel ) alacak bakımından yazılı delil başlangıcı sayılacağı ancak zaman aşımı definde bulunulmadığı nedeniyle çekin kambiyo senedi olarak dosyamızda değerlendirilmesi gerektiği; davalı … kendisine hisse senedi devrini kabul etmemesinin; onun yönünden kurulacak hüküm için HİÇ BİR ÖNEM ARZ ETMEDİĞİ; zira, davacı her ne kadar hisse senetlerinin kendisine iadesini istemiş ise de; bu hususta uygulanacak mevzuatın 6098 sayılı TBK’nun 235. maddesi ( eski 818 sayılı BK’nun 211. maddesi ) olduğu; bu madde gereğince alıcının dönme hakkını kullanabilmesi için satılanın, ancak satış bedeli ödendikten sonra veya ödenme anında devredilmesi gereken durumlarda söz konusu olduğu, bu durumlarda alıcı temerrüte düşerse satıcının herhangi bir işleme gerek kalmaksızın satıştan dönme hakkının bulunduğu; bu hakkı kullanmak isteyen satıcının durumu gecikmeksizin alıcıya bildirmek zorunda olduğu düzenlenmiş olup; ancak aynı maddelerin 235/son ( 818 sayılı yasanın 211/son ) maddesinde “satılanın zilyetliğinin satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmişse, alıcının temerrütü sebebiyle satıcının dönme hakkını kullanarak satılanı geri alması, bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır.” hükmü gereğince davacının dönme hakkı bulunmadığı çünkü çekin hisse senetlerinin devrinden sonra tahsili amaçlı alındığının sabit olduğu; dönme hakkı bulunmayan davacının lotları geri isteyemeyeceği; ancak bedelini isteyebileceği; davalı …’nin iş bu çekin lot devri karşılığında verildiğini kabul etmediği; mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde de lotların dava tarihindeki değerinin dahi 300.000,00.TL’lik çek bedelini geçmediği; bu nedenle davalı … ile davacı arasındaki ilişkinin önem arz etmediği; ortada 300.000,00 TL bedelli bir çekin bulunduğu, bu çek hangi sebeple verilmiş olursa olsun, çekin lehtarı olan davacı tarafından çekin keşidecisi aleyhine çek bedelinin istenebileceği; faizinde çek tarihinden itibaren başlayacağı nazara alınarak davalı … çek bedelinden sorumlu tutularak ( kendisininde çek dışındaki hiç bir ilişkiyi kabul etmediği, aksine bir ilişki bulunduğununda yazılı delille ispatlanamadığı nazara alınarak ) aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur. ” gerekçeleri ile; ” KISMİ MUHALEFET ŞERHİ Mahkememizde görülen davada, davacı adına vekil olarak hareket eden … hisse senetleri bedelinden, alınan çekin karşılıksız çıkması nedeni ile sorumlu tutulup tutulmayacağının değerlendirilmesinde, vekil … TBK’nun 505. maddesi gereğince vekalet verenin açık talimata uymak, üstlendiği vekaleti, vekalet verenin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğu, 508. Maddesi gereğince de vekilin yürüttüğü işin hesabını verme yükümlülüğünü de üstlendiği, vekilin hisse senetleri bedeli için verilen çekin karşılıksız çıkması nedeni ile TBK’nun 505 – 508. Maddesi gereği vekilin yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekaletle ilişkili olarak aldığını vekalet verene vermek borcundan dolayı davalı … mirasçıları yönünden de davanın kabulü gerektiğinden karar bu nedenle muhalifim.” şeklindeki muhalefet şerhi ile; ” Davanın … mirasçıları yönünden reddine, Diğer davalı … yönünden ise lotların iadesi talebinin reddine, Alacak talebinin KISMEN KABULÜ ile 300.000,00 TL nin 23/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı … den alınıp davacıya verilmesine, fazlaya dair alacak talebinin reddine, … ” oy çokluğu ile karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili … ile davalı müteveffa … arasında vekâlet ilişkisi söz konusu olup, bu ilişki çerçevesinde verilen vekâlet uyarınca …’ın müvekkili adına banka hesabı açmaya, banka hesaplarına para yatırmaya ve çekmeye yetkisi bulunduğunu, müvekkilinin banka hesabından para çekme işlemleri davalı müteveffa … tarafından gerçekleştirildiği gibi, diğer davalı tarafından verilen çekin de … tarafından alınarak, müvekkilinin vekili sıfatıyla bankaya yine … tarafından ibraz edildiğini, Müvekkili ile vekili konumundaki müteveffa davalı … arasındaki vekalet ilişkisinin çerçevesi bu şekilde belirlenmişken, müvekkilinin rızası ve bilgisi dışında, … tarafından … San. ve Tic. A.Ş.’ye ait 69.267 lot hisse senedinin müvekkili adına alındığını ve bu miktardaki söz konusu hisse senedinin davalı … vekili tarafından dosyaya sunulan beyanla da müvekkil … adına alınmış olduğunun kabul ve ikrar edildiğini, söz konusu hisse senetlerinin 2005 yılı içerisinde alındığını ve 26.01.2006 tarihi itibariyle bu miktar hisse senedinin … ismiyle, … A.Ş.’nin (Yeni ünvanı … A.Ş.) müşteri portföyünde görünmekte olduğuna ilişkin belgenin kendileri tarafından dosyaya sunulduğunu, dosyaya sunulan bu belgenin altında …’ın kendi el yazısı ile müvekkiline ve kendisine ait hisse senetlerinin dökümü ve bedellerinin açıkça yazıldığını, Söz konusu hisse senetlerinin 2007 yılı itibariyle split yapmış olup, her bir hisse senedinin, 2 hisse senedi haline geldiğini ve yine 16.03.2007 tarihi itibariyle 69.267 hisse senedinin 2 katı olan 138.534 lot hisse senedinin … ismiyle, … A.Ş.’nin (Yeni ünvanı … A.Ş.) müşteri portföyünde göründüğüne dair belgenin de kendileri tarafından dosyaya ibraz edildiğini, yine bu belgenin altında da …’ın kendi el yazısı ile müvekkiline ve kendisine ait hisse senetlerinin dökümü ve bedellerinin açıkça yazıldığını, Müvekkili adına … tarafından satın alınan hisse senetlerinin, 16.03.2007 tarihinden sonra da split yapmış olup, müvekkile ait hisse senetlerinin sayısının daha da arttığını ve hali ile değerinin de yükseldiğini, hal böyle iken …’ın müvekkilinin rızası hilafına diğer davalı …’ye bu hisse senetlerini devir ve teslim ettiğini, bu hisse senetleri karşılığında 300.000,00.-TL. bedelli çeki alarak, davalı müteveffa … tarafından müvekkilinin zararına sebebiyet verildiğinin sabit olduğunu, Müvekkilinin vekili konumundaki davalı müteveffa …’ın, müvekkilin rızası ve onayı olmadan müvekkil adına aldığı …San. ve Tic. A.Ş.’ye ilişkin hisse senetlerini, yine müvekkilin rızası ve onayı olmadan, yıllardır ticari ilişki ve yakın dostluk içerisinde olduğu …’ye emanet ettiğini ve karşılığında, 23.04.2011 tanzim tarihli 300.000,00.-TL. bedelli çeki alarak, müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini, vekil konumundaki davalı müteveffa …’ın, …’nin içerisinde içerisinde bulunduğu ekonomik ve mali durumu bildiğini ve vekil olarak özen borcunu yerine getirmeyerek, almış olduğu ve gününde karşılıksız çıkan çek nedeniyle müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini, …’nin sahibi olduğu … A.Ş. ve başkaca şirketlerde …’ın çalıştığını,Mahkeme tarafından davalı müteveffa … mirasçıları hakkındaki davanın reddine oy çokluğu ile karar verildiğini, borsadaki işlem değeri belli ve nakit kuvvetinde olan hisse senedinin, tahsil imkanı olmayan bir çek karşılığında …’ye verilmiş olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalı müteveffa …’ın bu şekilde bir işlemi, vekil sıfatıyla gerçekleştirebilmesi için, kendisini vekil tayin eden müvekkili …’un açık ve yazılı bir talimatını almış olması gerektiğini, aksi yöndeki davranış tarzını benimseyen vekil konumundaki …’ın hisse senedine mukabil olarak karşılıksız çeki teslim almış olmasının, TBK m.505 vd hükümleri uyarınca sorumluluğuna yol açacağını belirterek, İstinaf kanun yoluna ilişkin başvurularının kabulü ile; -Müvekkiline ait olan ve 16.03.2007 tarihi itibari ile 138.534 lot hisse senedinin, dava tarihi itibariyle split yapmış son haline göre kaç lot ettiği hususunun tespit edilerek, söz konusu hisse senetlerinin müvekkiline teslimine, – Hisse senetlerinin tesliminin imkansız olması halinde ise, TBK m.505 vd. hükümleri de nazara alınarak, tespit edilecek söz konusu hisse bedellerinin işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle müvekkiline verilmesine karar verilerek, yerel mahkeme kararının düzeltilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, vekaletin kötüye kullanılması ve hisse senedi satışından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davalı … mirasçıları yönünden davanın reddine, diğer davalı … yönünden lotların iadesi talebinin reddine, alacak talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ile davalılardan … arasında vekalet ilişkisi bulunduğu, davalı … tarafından davacı adına … San. ve Tic. AŞ’ye ait 320.000 LOT hisse senedi satın alındığı, diğer davalı …’nin keşideci, lehtarının davacı … olduğu, 23/04/2011 tarihli 300.000,00 TL bedelli … Bankası Alsancak Liman Şubesine çek düzenlendiği, çekin davacıya vekaleten davalı … tarafından 25/04/2011 tarihinde ve süresi içinde bankaya ibraz edildiği, çekin karşılıksız çıktığı, davacı tarafça çek bedelinin tahsili için Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı … aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, icra takip dosyasından davacının herhangi bir tahsilat yapamadığı, bilahare işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça istinaf dilekçesinde, vekil davalı …’ın davacı rızası ve onayı olmadan davacı adına hisse senedi aldığı, yine davacının rızası ve onayı olmadan, yıllardır ticari ilişki ve yakın dostluk içerisinde olduğu diğer davalı …’ye emanet ettiği ve karşılığında 23.04.2011 tanzim tarihli 300.000,00.-TL. bedelli çeki alarak, davacıyı zarara uğrattığı, bu nedenle davalı … mirasçıları aleyhine açtıkları davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de; dava dilekçesinde gerek hisse senetlerinin alınması gerekse hisse senetlerinin diğer davalıya devrinin davacının rızası dışında yapıldığı hususu belirtilmediği gibi, davalı …’ın, davacı adına hareketle hisse senetlerini satın aldığı, … tarafından, güvene dayalı olarak diğer davalı …’ne kullanması karşılığında verildiği ve bunun karşılığında dava konusu çekin davacı adına düzenlendiği, bankaya ibrazında çekin karşılıksız çıktığının beyan edildiği, dosyaya örnekleri ibraz edilen ihtarnamelerde de, davacının davalılardan hisse senetlerinin kendisine teslimini talep ettiği, rızası dışında işlem yapıldığına dair bir beyanının olmadığı, davacının çeki ihtirazi kayıtsız olarak aldığı ve bedelinin tahsili için de icra takibi başlattığı nazara alındığında, davalılardan …’ın vekillik görevini yerine getirdiği, davacının bilgisi ve rızası dahilinde hisse senetlerini satın alıp, yine onun rızası ile diğer davalıya devrettiği ve devir karşılığı çeki de davacıya verdiği anlaşılmakla, vekil olarak sorumluluğunun sona erdiği, dolayısıyla çek bedelinin tahsil edilememesinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır. Davalı tarafça, çekin hisse senetleri karşılığı verildiği kabul edilmemiş ise de, dava dilekçesindeki beyanlardan ve çekin davacıya verilmesine ilişkin başkaca bir hukuki ilişkiye dayanılmadığından, çekin hisse senetleri karşılığı alındığı sabit olup, 6098 sayılı TBK’nın 235/son (818 sayılı yasanın 211/son ) maddesi uyarınca davacının sözleşmeden dönerek hisse senetlerinin iadesini talep edemeyeceği, ancak hisse senetlerinin bedelini isteyebileceği, ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 29/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.