Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1239 E. 2021/370 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1239 Esas
KARAR NO: 2021/370 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/03/2019
NUMARASI: 2015/1006 Esas 2019/297 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının davalı bankadan bireysel kredi kullandığını, davacı tüketiciden 63.000,00-TL kredi komisyon tahsil edildiğini, banka tarafından ekspertiz ücretine ilişkin açıklama yapılmadığı gibi eksper faturasının bir nüshası ve diğer gider belgeleri davacıya verilmediğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin matbu sözleşme olduğunu, sözleşmeye müdahale etme hakkının bulunmadığını belirterek 63.000,00-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 06/09/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile, davayı açarken, fazlaya dair talep ve dava hakkını saklı tutarak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep ettiklerini, şimdi de davayı bilirkişi raporu doğrultusunda faiz yönünden ıslah ettiklerini, davada 30/09/2014 dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacıya tüketici kredisine konu edilemeyecek ”Arsa” vasfındaki gayrimenkul için davalı bankaya başvurduğunu, davacı ile Genel Kredi Sözleşmesi ve Ticari Kredi Ödeme planı imzalatılarak kredi kullandırıldığını, söz konusu kredi ile ilgili olarak davacıya tüm masrafların bildirildiğini, davacının itirazda bulunmayarak sözleşme ve eklerini imzaladığını belirterek davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/03/2019 tarih ve 2015/1006 Esas – 2019/297 Karar sayılı kararında; “…Tarafların iddiaları ile toplanan delillere ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, ticari kredi nedeniyle haksız tahsil edildiği iddia edilen dosya masrafının iadesi istemine ilişkindir. 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan 2006/1 sayılı Tebliğin 6/2. maddesi “Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar” şeklinde değiştirilmiştir, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken anılan düzenleme gereğince ilan ve yayım yapılmışsa, bankaların bu oranlar üzerinden masraf vb. alabileceğinin kabulü ile hüküm kurulması, yapılmamışsa emsal banka uygulamaları araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekmekte olup bankaca ilan ve yayım yapıldığına ilişkin bilgi ve belgelerin dosya kapsamında bulunmadığı, bu suretle emsal banka uygulamaları baz alınarak yapılan bilirkişi incelemesi sonucu davacı taraftan 31.500,00-TL fazla tahsilat yapıldığı tespit olunduğundan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜ ile, 31.500,00 TL’nin 30/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, Davacı tarafın diğer ve fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemenin, müvekkili banka tarafından davacıdan komisyon alınmasının haksız olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verdiğini, yerel mahkeme tarafından verilen karar usule ve yüksek Mahkeme kararlarına aykırı olduğunu, Davacıdan tahsil edilen komisyon ücreti usul ve yasaya uygun olduğunu, Davacı ile imzalanan sözleşme ve geri ödeme planında davacıdan ne kadar ücret tahsil edileceği açıkça yazılı olduğunu, Mahkemenin de malumu olduğu üzere genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olduğu, davaya konu kredi ilişkisinde bu tanımın dışında kalan bir müzakere neticesinde alınan bir komisyon ücreti söz konusu olup davacı tacir söz konusu ücretin iadesini talep etmekte olduğunu, davacı ile Sözleşmenin akdedilmesi sırasında sözleşme hükümleri hakkında tek tek müzakere edildiği, her madde için açıkça bilgi verildiği ve hangi isim altında ne kadar ücret ödeneceği açıkça bildirildiğini, yapılan bu bildirim ve izaha ilişkin olarak sözleşme haricinde davacı şirketten “talep formu” alındığını, söz konusu talep formunda kredi kullandırım şartları açıkça belirtildiğini, hal böyleyken davacının bilerek ve isteyerek kabul ettiği sözleşme hükümlerinin genel işlem şartı olarak kabul edilmesi hakkaniyete aykırı olduğunu,
Kaldı ki, davacı tacir sıfatını haiz olup, gerçekleştirdiği her ticari işlem de Türk Ticaret Kanunun 18. Maddesi hükmünce “ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini, davacı tarafından iadesi talep edilen ekspertiz ve ipotek tesis ücreti tutarları birer ücret olduğu, ücret, kredi sözleşmesinin asli unsuru olduğu, dolayısıyla genel işlem koşulu sayılamayacağını, davacının söz konusu kredileri kullanmak üzere bizzat imza ettiği kredi talep formlarında, kullandırılması davacı tarafça talep edilen krediler için vade, kar oranı ve komisyon oranlarının yazılı olduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25.04.2016 tarih ve 2015/15377 E. Ve 2016/4585 K. sayılı kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 25/01/2016 tarih ve 2015/5924 E. Ve 2016/809 K. sayılı kararı) Borçlar Kanunu 647. Ve 648. Maddesi uyarınca, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş ve 818 Sayılı Borçlar Kanunu’ nu yürürlükten kaldırdığını, işbu uyuşmazlığa genel işlem şartlarının uygulanabilmesi mümkün olmadığını, nitekim, davaya konu Genel Kredi Sözleşmesi 07.08.2009 tarihinde imzalandığını, Bu konuda 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. Maddesinde hüküm bulunduğunu, hüküm gereğince, 6098 sayılı Borçlar Kanunu yürürlüğe girmeden önceki fiil ve işlemlere, o tarihte yürürlükte bulunan maddi hukuk kuralları uygulanması gerektiğini, dolayısı ile mevcut uyuşmazlığa 818 Sayılı Borçlar Kanunu uygulanması gerektiğini, Müvekkili banka tarafından TCMB’ye bildirim yapılmış olup, davacı ile imzalanan Geri Ödeme Planında davacıdan ne kadar komisyon alınacağı beyan edildiği, davacı bu hususları kabul etmiş olup, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, Müvekkili banka tacir sıfatını haciz olup Yargıtay içtihatlarında münasip bir ücret isteme hakkına sahip olduğunu, Bankaların, Türk Ticaret Kanununun 12’nci maddesine göre faaliyette bulunan ticarethaneler olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun “Ücret isteme hakkı” başlıklı 20’nci maddesinde, “Tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, münasip bir ücret isteyebilir” hükmü bulunduğunu, Bankaların, verdiği her hizmet için bu hükme göre yukarıda belirtildiği şekilde ücret/masraf alma hakkına sahip olduğunu, Bankacılık Kanunu’nun 144. Maddesinin verdiği yetkiye istinaden Bakanlar Kurulu, kredi ve mevduat işlemlerinde faiz ve diğer menfaatleri belirleme yetkisini 22.11.2006 tarih ve 26354 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 2006/11188 sayılı kararı ile TCMB’ye devretmiştir. T.C.M.B ise, verilen yetkiye istinaden 9.12.2006 tarih ve 26371 tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2006/1 sıra numaralı tebliğinin 4. Maddesinde “Bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir.” şeklinde düzenleme yaptığını, Ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Türk Borçlar Kanunumuzun 117. Maddesin de borçlu temerrüdü şartları düzenlenmiş olup, “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” hükmünü haiz olduğu, Huzur da görülmekte olan davaya konu karar da ödeme tarihinden faiz işletilmesi, müvekkili bankanın mezkur karardan önce temerrüdü söz konusu olmadığından hakkaniyet ile bağdaşmadığını, Yerleşik Yargıtay İçtihatları da ödeme tarihinden faiz işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde olduğunu, (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin . 2003/17366 E., 2004/6705 K. sayılı 4.5.2004 tarihli kararı) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının davalı bankadan kullandığı ticari kredilerden dolayı davalı bankanın haksız olarak tahsil ettiği iddia olunan kredi komisyonunun iadesi talepli alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı banka vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin müvekkili banka tarafından TCMB’ye bildirim yapılmış olup, davacı ile imzalanan Geri Ödeme Planında davacıdan ne kadar komisyon alınacağı beyan edildiği, davacı bu hususları kabul etmiş olup, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davacı ile davalı banka arasında Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, davacıya 02/06/2006 tarihinde 1.500.000,00 TL.’lik taksitli kredinin kullandırıldığı, sözleşme anında ödeme planına göre davacının taksitler halinde, faiziyle birlikte ödeyeceği miktarın kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 02/06/2006 tarihli BİREYSEL KREDİ ÖDEME PLANI başlıklı belge imzalandığı,bu belgede özellikle proje komisyonu (BSMV dahil) 63.000,00 YTL. ödeneceği belirtilmiş ve 02/06/2006 tarihinde komisyon tahsilatı olarak davacının hesabından davalı banka tarafından 63.000,00 TL. tahsil edildiği görülmüştür. 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının, serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre; bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayınlar. Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir tutar bulunmaması halinde ise tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması da bu yöndedir (Emsal nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2019 Tarih, 2019/1303 Esas- 2019/2961 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, sözleşmede kararlaştırılmış bir oran bulunmasa da sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu kabul edilen taraflar arasında 02/06/2006 tarihli BİREYSEL KREDİ ÖDEME PLANI başlıklı belge imzalandığı,bu belgede özellikle proje komisyonu (BSMV dahil) 63.000,00 YTL. ödeneceği belirtilmiş ve 02/06/2006 tarihinde komisyon tahsilatı olarak davacının hesabından davalı banka tarafından 63.000,00 TL. tahsil edildiği, iş bu ödeme planının bireysel kredi sözleşmesinin ayrılmaz parçası olduğu kabul edilmiş olup, buna göre davalı bankaca alınan proje komisyonunun ödeme planında düzenlenen miktara göre tahsil edildiği tesbit edilmekle, bu halde mahkemece, alınacak komisyon ve masraf tutarının ödeme planlarında açıkça belirlendiği nazara alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.( Yargıtay11. Hukuk Dairesinin 2015/15377 Esas- 2016/4585 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.) Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle davalının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK. 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle, davanın reddine yönelik karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/03/2019 tarih ve 2015/1006 Esas 2019/297 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 1.075,88.TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1,016,58.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafça sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 8.990,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 8-Davalı tarafından yatırılan toplam (278,00.TL+100,00.TL+160,00=) 538,00.TL istinaf karar harcının talep halinde istinaf eden davalıya iadesine, 9-Davalı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri ilk derece mahkemesince davacı gider avansından kesildiğinden, giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 11-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/03/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.