Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1227 E. 2021/637 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1227
KARAR NO : 2021/637
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2019
DOSYA NUMARASI : 2016/580 Esas – 2019/237 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından, davalı şirkete ofis ürünleri satışı yapıldığını; ancak davacının, söz konusu satış karşılığı olan alacağını davalıdan alamadığını; davacı tarafından, davalının müteaddit defalar uyarılmasına karşın alacağını tahsil için davalı aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını; davalının, icra takibine haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini; bu nedenlerle, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket hakkında; İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/414 Esas sayılı dosyasına iflasın ertelenmesi davası açıldığını ve bu dosyadan 08/04/2016 tarihli mevcut tedbir kararı ile icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini; bu nedenle, davacı tarafından açılmış olan işbu davanın öncelikle anılan sebeple reddinin gerektirdiğini; ayrıca, davalı şirketin davacıya borcununda bulunmadığını; davalı şirketçe takip dayanağı olarak gösterilen fatura bedelleri nakit ve/veya çek ile ödendiğini; dilekçe ekinde davalı şirketçe davacıya ciro edilmiş ve vadesi henüz gelmemiş çeklerin mevcut olduğunu; buna rağmen davacının, kötüniyetli olarak çek karşılığı tutarları dahi ödenmemiş kabul ederek takibe giriştiğini; davacının iddiasının aksine davalıya borçlu olduğunu; bu nedenlerle, davanın reddi ile haksız ve kötüniyetli olarak icra takibi başlatan davacının aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/03/2019 tarih ve 2016/580 Esas – 2019/237 Karar sayılı kararı ile; “….Mahkememizce taraf defterlerinin incelenmesine karar verilmiş, davalı taraf ticari defterleri incelemeye sunulmamış, davacı taraf ticari defterleri yönünden ise, takip tarihi olan 05/04/2016 tarihi itibariyle davacının davalıdan 56.185,18 TL alacaklı göründüğü, davacıya verilen 18/05/2016 vade tarihli 140.000,00 TL tutarlı ve 20/04/2016 vade tarihli 140.000,00 TL tutarlı çeklerin davalı hesabına alacak kaydedildiği; çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle 30/06/2016 tarihinde, takipten ve davadan sonra davalı hesabına borç kaydı yapıldığı belirlenmiştir. Bu rapor ile ilk davacının kendi kayıtlarına takip tarihinde 56.185,18 TL alacaklı olduğu, ileri vadeli olarak kendisine teslim edilen toplamda 280.000,00 TL tutarlı çeki alacak olarak davalı hesabına kaydettiği dava tarihinden sonra 280.000,00 TL tutarı davalıdan alacağı olarak kayıtlarına işlediği görülmüştür. Anılan tespitler ve davalı tarafın ispat yükünü üzerine alıp delilleri arasında yemin deliline de dayanması itibariyle bu hususta beyanlarını sunması için davalı tarafa süre verilmiş, davalı vekilince yemin deliline dayanmayacakları hususunda 23/01/2019 tarihli dilekçe sunulmuştur. Davacı şirketin, usulüne uygun tutulmuş ticari kayıtlarından takip tarihi itibariyle 56.185,18.TL alacaklı olduğu belirlenmiş olup davalı şirketin takibe konu fatura bedellerinin ödendiği savunması ispat edilememiş olmakla, davacının takip tarihi itibariyle kendi defterleri ile belirlenen 56.185,18 TL alacağı yönünden davanın kabulüne, takip öncesi davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir ispat vasıtası sunulmamakla işlemiş faize ilişkin talebin reddine, davacı tarafça iddia olunan alacağın takip tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerektiği, bu kapsamda davalının itirazının kısmen haklı olup icra inkar tazminatı koşullarının da oluşmadığı dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şeklide karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibine yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 56.185,18 TL asıl alacak üzerinden devamına, Aşan istemin reddine, Koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin, davanın kısmen kabulüne gerekçe olarak “takip tarihi olan 05/04/2016 tarihi itibariyle davacının davalıdan 56.185,18 TL alacaklı göründüğü” diğer tutarların takip tarihinde sonra deftere işlendiğinden bahsedilmiş ise de, bu hususun doğru olmadığını, … Firmasına 2015 yılı okul sezonunda müvekkilinin satmış olduğu ürünlerin vadesinin anlaşma gereği Kasım 2015 tarihinde dolduğunu, davalı firmanın zamanında nakit ödeme yapmayarak müvekkilini oyaladığını, 11 Şubat 2016 tarihinde 280.000-TL çek verdiğini, ( Vadeleri: (Nisan-2016 – 140.000-TL) ve ( Mayıs 2016 – 140.000-TL) ) Müvekkilinin, davalı firmanın konkordato hazırlığında olduğu duyumunu aldığını, aynı zamanda devlete olan SSK vergi borçlarını ödemediğini öğrendiğini, bu nedenle kendilerine verilen çeklerin de ödenmeyeceğini düşünerek alacak tutarı kadar davalı firma hakkında ilamsız takip başlatıldığını, davalı tarafın, ilk çekin vadesine bir hafta kala konkordato ilan ettiğini, 30.06.2016 tarihinde çekleri iade etmek için müvekkilinin cari hesaptan çıkış yaptığını, fakat muhatap bulamadığını, ancak davalı firmadan alacak rakamının hiçbir zaman değişmediğini, Ayrıca davalı firmanın … için almış olduğu ürünleri … firmasına transfer yaptığını bu şekilde firmaları dolandırdığını tespit ederek firma yetkilileri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, mahkeme kararında bahsedildiği gibi bir durumun söz konusu olmayıp, tüm alacakların takip tarihinden önce doğduğunu, bu hususun dosya kapsamında olan ve incelenen deliller ile de sabit olduğunu, müvekkilinin, davalıya ticaretiyle uğraşmış olduğu ofis ürünleri satışı yaptığını, ancak söz konusu satış karşılığı alacaklarını alamadığını, müteaddit defalar yapılan uyarılara rağmen ofis ürünlerinin bedelinin müvekkil firmaya ödenmediğini, müvekkili şirketin davalı şirketten toplam alacağının takip tarihi itibariyle 356,198,56 TL olup, bu hususta yerel mahkemenin hatalı ve hukuka aykırı bir tespit yaptığını, bu nedenle yerel mahkeme kararının aleyhlerine olan hususlarının kaldırılması için istinaf yoluna başvurduklarını belirterek, -Yerel Mahkeme kararının davanın kabul edilmeyen kısımları açısından lehlerine bozulmasına/ kaldırılmasına ve davanın tamamının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK’nın 67 vd. maddeleri uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça davalı aleyhine toplam 356.198,56 TL alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça itiraz edildiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda; davacının, kendi ticari defterlerine göre takip tarihi olan 05/04/2016 tarihi itibariyle davalıdan 56.185,18 TL alacaklı göründüğü, davacıya verilen 18/05/2016 vade tarihli 140.000,00 TL tutarlı ve 20/04/2016 vade tarihli 140.000,00 TL tutarlı çeklerin davalı hesabına alacak kaydedildiği, çeklerin karşılıksız çıkması nedeniyle 30/06/2016 tarihinde, takipten ve davadan sonra davalı hesabına borç kaydı yapıldığının belirlendiği, mahkemece bilirkişi raporu ve diğer deliller değerlendirilerek istinafa konu kararın verildiği görülmektedir. Mahkemece de belirtildiği üzere, dava itirazın iptali davası olup, davacı tarafça takip tarihindeki ispat edilen alacak miktarının tahsilinin talep edilebileceği, davacı ticari defterlerine göre takip tarihi itibarı ile davacının davalıdan 56.185,18 TL alacaklı olduğu, 11/02/2016 tarihinde davalı firma tarafından davacı firmaya verilen toplam 280.000,00 TL bedelli iki çekin vade tarihleri takip tarihinden sonra ise de, çek bir ödeme aracı olup, verildiği anda ciro edilme imkanı bulunduğundan, davacıya tevdi tarihi itibarı ile çek bedelleri kadar borcun ödendiğinin kabul edilmesi gerektiği, kaldı ki takip tarihi itibarı ile söz konusu çekler davacı defterlerinde davalı alacağı olarak kayıtlı olup, takipten sonra davalı firmaya borç kaydı yapıldığı, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.