Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1224 E. 2021/636 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1224
KARAR NO : 2021/636
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2019
DOSYA NUMARASI : 2017/1007 Esas – 2019/157 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Faturadan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili tarafından davalıya 18.144,27.-TL tutarında satış yapıldığını ve bu satışa ilişkin olarak davalıya fatura düzenlendiğini, işbu fatura karşılığında davalı tarafından müvekkiline 15/12/2015 tarihinde 10.000,00-TL’lik ödeme yapıldığını, taraflar arasındaki geçmiş ticari ilişkiden davalının alacağı tutar olan 258,66.-TL nin de mahsubu ile davalının bakiye borcunun 7.885,61.-TL olduğunu, bu borç bakiyesi hususunda müvekkili tarafından davalıya 05/12/2016 tarihli bir mutabakatname gönderildiğini, mutabakatnamenin davalı şirket yetkilisi tarafından onaylandığını ve imzalandığını, ancak daha sonra söz konusu bedelin davalı tarafından ödenmediğini , davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının itirazları üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve 7.885,61 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, takip tarihinden itibaren faiz işletilmesine, bu miktar üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafça davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/02/2019 tarih ve 2017/1007 Esas – 2019/157 Karar sayılı kararı ile; “… davacı takip talebinde iade faturasından kaynaklanan alacağın tahsilini talep etmiş, dava dilekçesi ekinde sunduğu faturanın incelenmesinde, 18.144,27 TL miktarlı iade faturası olduğu görülmüştür. Davanın ve takibin dayanağını oluşturan fatura bu fatura olup, itirazın iptali davasında Mahkememizin takiple bağlı olduğu ve takibin defterler arasındaki farkı oluşturan faturadan kaynaklanmadığı nazara alındığında, takibe konu 18.144,27 TL miktarlı iade faturası dışındaki diğer faturaların somut davada değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle davalı yanın VUK hükümlerine aykırı olduğunu ve geçersiz olduğunu iddia ettiği fatura yönünden eldeki davada değerlendirme yapılması söz konusu olmayacaktır. Davanın ve takibin dayanağı olan fatura davalı defterlerinde kayıtlı olup yasal süresi içerisinde iade veya itiraz etmediği, davacının alacağını ispatladığının kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle, davalı defterlerine kayıtlı olan fatura nedeni ile bakiye alacak yönünden davanın kabulüne, alacak miktarının likit olduğu nazara alınarak icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın kabulü ile davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazının iptaline; takibin 7.885,61 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, 2-Hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 1.577,12 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında, Yargıtay İçtihadı Birleştirme büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih 2001/1 E. ve 2003/1 K sayılı ilamından bahsedildiğini, buna göre TTK 21/2 hükmünün karine teşkil edeceğini, bu karinenin aksi ispat edilebilen adi bir karine olduğunu, tacirler arasında sözleşme ilişkisinin olmadığı durumda düzenlenen belgenin fatura hükmünde olmadığını ve TTK 21/2 hükmünün uygulanamayacağını, bunun yanında sadece faturanın tebliğ edilmiş olmasının akdi ilişkinin varlığını da ispatlamayacağını, akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın 21/2 hükmündeki fonksiyonundan yararlanılamayacağının belirtildiğini, Mahkemenin, tüm bu hususlardan gerekçeli kararında bahsetmiş olmasına karşın, bu hususlara değinmediğini, dava konusu olan faturaya yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği ve böylece davacının alacağının ispatlandığı kanaatine vararak davanın kabulüne karar vermiş ise de, bu hususa katılmalarının mümkün olmadığını, Mahkemenin gerekçesinde: ‘‘Davanın ve takibin dayanağı olan fatura davalı defterlerinde kayıtlı olup yasal süresi içerisinde iade veya itiraz etmediği, davacının alacağını ispatladığının kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır.’’ şeklinde gerekçe bulunmakta ise de, Yargıtay 11. HD., T. 5.5.2005, E. 2004/7832, K. 2005/4738 sayılı kararından da anlaşılacağı üzere; faturaya 8 günlük süre içerisinde itiraz edilmemiş olması ve bunun defterlere kaydedilmiş olmasının davacının alacağının ispatlandığı anlamına gelmeyeceğini, faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulünün davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, İcra takibine konu ve hükümde değerlendirilen 10.11.2015 tarihli faturada sevk irsaliyesinden bahsedildiği halde, söz konusu malların müvekkiline iade edilmediği, buna ilişkin irsaliyenin dosyaya sunulmadığını, böylece bu faturanın içeriğinin kesinleşmesinin mümkün olamayacağını, Davacı şirketin müvekkiline ayrıca V.U.K. hükümlerine aykırı bir şekilde başka bir fatura daha kestiğini ve alacağının olduğunu bu yöntemle ispatlamaya çalıştığını, buna ilişkin olarak kendileri tarafından 13.07.2018 tarihli dilekçeleri ile beyanda bulunulduğunu, Ticaret Sicil Gazetesindeki unvanlara bile dikkat edilmeden sahte bir faturanın davalı şirket tarafından düzenlendiğinin açık olduğunu, davacı şirketin, faturaya ait sevk irsaliyesini sunmayarak malların iade edildiğini ispatlayamadığını, bunun ispat yükünün de davacıda olduğunu, Müvekkiline malların teslim edilmemiş olup, davalı şirketin kestiği bu fatura üzerinden müvekkilini borçlu çıkarmaya çalıştığını, halbuki ne malların iade edildiğini, ne de buna ilişkin irsaliyelerin dosyada mevcut olmadığını, davacının davasını ispatlayamadığını, dosyadaki mevcut deliller, sahte fatura örneği, ticaret sicil gazetesi ve bilirkişi ek raporuna bakıldığında, iade faturasına konu malların iade edilmediği, davacı şirketin edimini yerine getirmediği hususlarının kesin olduğunu, mahkemece, irsaliyelerin olmaması konusunda hiçbir görüş ve dayanak gösterilmeden sadece ortada bir fatura olduğu, bu faturaya süresinde itiraz edilmediğinden bahisle davacı şirketin alacaklı olduğuna hükmedildiğini, İcra takip talebinde hangi faturanın takip dayanağı yapıldığının belli olmadığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … numaralı icra dosyasında takip talebine ve ödeme emrine bakıldığında alacağın ”İade faturasından kaynaklanan alacak.” ibaresi olduğunun görüldüğünü, bu faturanın niteliği, içeriğinin ne olduğu ve numarasının takip talebinde belirtilmediğini, dayanak belge sureti olarak ödeme emrine de faturanın eklenmediğini, davacının, takibe itiraz edildiğinde faturaları ileri sürdüğünü, ancak ileri sürülen faturadaki miktar ile takip talebindeki miktarın da farklı olduğunu, davacının, takip talebinde nereden neyin mahsup edildiği yönünde de herhangi bir bilgi sunmadığını, taraflar arasında yapılan yazışmalarda bu faturanın ne olduğu sorulduğunda, usulsüz olarak düzenlenmiş ve V.U.K. hükümlerine tamamen aykırı olan sözde faturanın gönderildiğini, 25.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda bahsedilen 8.907,18-TL’lik faturanın, V.U.K. 230. maddesine aykırı olarak düzenlenmiş, usulsüz bir fatura olduğunu, sözkonusu 25.12.2013 tarihinde kesilmiş 8.907,18-TL’lik faturada müvekkilinin ticaret unvanının ”…San. A.Ş.” olarak belirtildiğini, halbuki müvekkilinin bu fatuanın kesim tarihinde anonim şirket olmadığını, bu tarihte limited şirket olduğunu, davacı şirketin 2013 yılında kestiği bu sözde faturada müvekkilinin 2015 yılında anonim şirket olarak ticaret siciline tescil edileceğini bilemeyeceğini ve bu şekilde bir fatura kesemeyeceğini, Davacı şirketin iddialarını genişlettiğini, bilirkişi raporunda fatura dayanağı sevk irsaliyesinin olmadığından ısrarla bahsedildiğini, ek raporda da bu hususun yinelendiğini, davacı şirketin bunun üzerine hangi faturaya ilişkin olup olmadığı belli olmayan sevk irsaliyesi başlıklı bir belgeyi sunduğunu, sunulan belgelere, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında muvafakatleri olmadığını, davacının sürekli olarak yeni belge ve fatura üreterek müvekkilini borçlu çıkarmaya çalıştığını, Başlatılan icra takibininde faturanın niteliği, içeriği, numarası ve tarihinin belirtilmediğini, bu faturanın niteliği sorulduğunda geçersizliğini ispatladıkları faturanın icra takibine dayanak olduğunun belirtildiğini, açılan davada dava dilekçesi ekinde farklı bir fatura sunulduğunu, bu faturanın irsaliyesinin olmadığını ve iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında iki adet bilirkişi raporunun sonunda, ancak bir adet üzerinde sevk irsaliyesi yazan bir evrakı dosyaya ibraz ettiğini, dosyada mevcut delillerden davacı şirketin müvekkiline adı geçen malları iade etmediği, sadece fatura kestiğinin anlaşıldığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi için mahkemesine iade edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile; davacı tarafça davalı aleyhine 7.885,61 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının ” İade faturasından kaynaklanan alacak” olarak gösterildiği, dava dilekçesi ekinde 10.11.2015 tarihli ve … numaralı e-fatura ile 05/12/2016 tarihli 7.885,61 TL’lik mutabakatname örneğinin ibraz edildiği, mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılarak, istinafa konu kararın verildiği görülmektedir. Mahkemece de tespit edildiği üzere; icra takibi ve davanın dayanağının 10.11.2015 tarihli ve … numaralı iade faturası olduğu, bu fatura her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup, bu faturanın davacıya iade edildiği ya da faturaya itiraz edildiğinin veya takibe konu edilen bakiye bedelinin ödediğinin davalı tarafça ispatlanmadığı, faturaya konu malın taraflarına iade edilmediği beyan edilmiş ise de, davacı tarafça yargılama sırasında sevk irsaliyesinin de dosyaya ibraz edildiği, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, dava itirazın iptali davası olduğundan 25.12.2013 tarihli 8.907,18-TL’lik faturanın işbu davada değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davalı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 538,66 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan 134,7 TL (44,40TL+90,30TL) harcın mahsubu ile bakiye 403,96 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/04/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.