Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/122 E. 2019/255 K. 20.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/122 Esas
KARAR NO : 2019/255 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/9146 D.iş 2018/8845 Karar
TARİH : 06/12/2018
DAVA : İhtiyati Haciz Talebi
KARAR TARİHİ : 20/02/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, …’nun … ile imzalamış olduğu 16/12/2016 tarihli Fesih ve Tasfiye Sözleşmesi kapsamında müvekkiline 5.000.000 ABD Doları ödemeye borçlu olması nedeniyle, Londra’da başlatılmış olan tahkim yargılamasından alınacak olan hükmün Türkiye Mahkemeleri’nce infazına ilişkin karara kadar geçecek süreye ilişkin olmak üzere, … adına kayıtlı olan taşınır ve taşınmaz mallar, tescilli deniz ve hava araçlarının, sahip olduğu şirket hisselerinin kayıtları üzerinde, üçüncü kişilere satışını önleyici nitelikte 5.000.000 ABD Doları bedelinde ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir uygulanmasına, kararın infazı için İstanbul İcra Müdürlüğüne yetki verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/12/2018 tarih 2018/9146 D.iş 2018/8845 sayılı kararında; “İhtiyati hacizin şartları İİK 257 ve devamı madde hükümlerinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde ve veya 3. Şahısta olan menku lve gayrimenkul mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı yanlız borçlunun muayyen ikametgahı yok ise, borçlu taahütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya, veya kendisi kaçmaya hazırlanır, yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden ileri işlemlerde bulunursa bu suretle ihtiyati haciz konulursa, borç yanlız borçlu hakkında muacceliyet kesbedebileceği hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati haciz kararı verilebilir. İhtiyati hacizde asıl olan, ihtiyati hacze esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati haczin sebebinin bulunmasıdır. İİK 257 ve devamı maddesine göre ihtiyati haciz talep eden taraf öncelikle ihtiyati haciz istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunun kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle ihtayit hacze karar verilirken haksız olma ihtamali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır.Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati haciz kararı verirken asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar verilmemelidir.Bununla birlikte, ihtiyati hacze karar verirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati haczin amacının gözetilmesi gerekli ve zorunludur.Kanun koyucu, ihtiyati haciz hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati haczin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati haciz kararı verdiğinin kararında belirtilmelidir, ihtayit haciz şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ıspat edilememişse veya yaklaşıkda olsa ıspatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmelidir.İİK 257 ve devamı maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati hacze karar verilmelidir.Bu itibarla, Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati haciz kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde İİK 257 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediği…”gerekçesi ile, Davacı vekilinin ihtiyati haciz isteminin koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince haksız gerekçelere dayalı olarak red kararı verildiğini, Yasada belirtilen tüm şartları taşıyan tedbir talebinin reddine dair verilen kararın kaldırılması ve tedbir kararı tesis edilmesi için dosyanın mahkemesine iade edilmesi gerektiğini, Talebin, tahkim yargılaması sonunda müvekkili lehine verilecek olan olası kararın infazının mümkün olması için sadece mal varlığı devrini önler nitelikte bir ihtiyati haciz kararı verilmesi olduğunu, bu kararın uyuşmazlığı çözecek nitelikte olmadığını, talep edilen kararda satış veya muhafaza tedbiri talep edilmediğini, Uyuşmazlığın zaten yargı konusu edilmiş olduğunu, mahkemenin yargılamayı gerektirmesi yönündeki kararının mesnetsiz olduğunu, Müvekkili şirketin talebinin ihtiyati haciz değil, ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz olduğunu, bunun da HMK 389. maddesinde düzenlendiğini, bununla beraber İİK 257. maddede yazılı olan teminat altında olmayan ve vadesi geçmiş bir alacak bulunması şartlarının da birlikte gerçekleştiğini, Taraflar arasında geçerli olan sözleşmede belirlenmiş tahkim şartlarına bağlı kalmak koşuluyla tedbir talebinin Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 6. maddesi kapsamında sunulduğunu, Kanun’un atfı ile söz konusu talebin HMK’nun ihtiyati tedbirin şartlarını düzenleyen 389. maddesi kapsamında değerlendirileceğini, Müvekkilinin 5.000.000 USD bedelinde alacağı olduğuna ilişkin ispatın sağlandığını, İİK 257. maddesi anlamında rehinle temin edilmiş bir alacağın da bulunmadığını,Mal kaçırma ve tasfiye riski neticesinde geri dönülmez zarar ihtimalinin de bulunduğunu, İleri sürerek, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile yukarıda izah edilen nedenlerle, istinaf başvurusunun kabulü ile, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, …’nun … ile imzalamış olduğu 16/12/2016 tarihli fesih nedeniyle, Londra’da başlatılmış olan tahkim yargılamasından alınacak olan hükmün Türkiye Mahkemeleri’nce infazına ilişkin karara kadar geçecek süreye ilişkin olmak üzere talep edilen tedbirin reddine yönelik verilen kararın, istinaf incelemesi soncunda kaldırılmasına, müvekkili lehine olacak şekilde tedbire hükmedilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/9146 D.iş 2018/8845 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu dosyada ihtiyati haciz verme koşullarının oluşup oluşmadığı, bu bağlamda, mahkemece verilen istinafa konu kararın dosya içeriğine, hukuka uygun olup olmadığı noktalarındadır. Gerek ihtiyati tedbir gerekse de ihtiyati haciz hukukumuzda geçici hukuki korumalar olarak düzenlenmiştir.İhtiyati tedbir HMK’ nun 389. maddesinde ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” şeklinde düzenlenmiştir.Bir başka geçici hukuki koruma kurumu olan ihtiyati haciz ise İİK’nun 257. maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir. 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder. ” şeklinde düzenlenmiştir.Yasal mevzuatımız açısından her ikisi de geçici hukuki koruma niteliğinde olmasına rağmen, ihtiyati haciz ile ihtiyati tedbir farklı kurumlardır. Hukukumuzda geçici hukuki koruma tedbirleri olarak ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz farklı kanunlarda farklı hükümlerle düzenlenmiş olup, “ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir” şeklinde ayrıca bir düzenlenme de yoktur. Amaç bakımından ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla HMK’ nun 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olduğu halde, ihtiyati haciz, bir alacağın tahsilini temini sağlayan bir vasıtadır. İhtiyati hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir. Halbuki ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. Konuları bakımından ihtiyati haciz sadece taşınır ve taşınmaz mallarla alacak ve haklara ilişkin olabildiği halde, ihtiyati tedbirin konusu daha geniştir. Gerçekten ihtiyati hacze konu teşkil eden şeyler dışında bir şeyin yapılması veya yapılmamasına dair fiil ve hareketler ile bir şeyin teslimi veya bir paranın ödenmesi veya ödenmemesi gibi yükümlülükler de ihtiyati tedbirin konusu teşkil ederler. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, talep eden, talep dilekçesi ile karşı taraf ile imza edilmiş olan 16/12/2016 tarihli fesih ve tasfiye anlaşması uyarınca karşı tarafın müvekkiline 5.000.000 USD borçlu olduğunu, bu alacağın tahsili için Londra’da başlatılmış olan tahkim yargılamasında verilecek kararın infazı için karşı tarafın mal varlığının devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir talep etmiştir.Somut açıklamaya göre; talep edenin talebi para alacağına ilişkin olup, karşı tarafın üzerine tedbir konulmasını talep ettiği mal varlığı çekişme konusu olmayıp, tahkim yargılamasının konusunu da oluşturmamaktadır. Yani talep edenin ihtiyati tedbir konulmasını istediği mal varlığı çekişme veya dava konusu olmayıp, talep eden para alacağının tahsilini talep etmektedir. HMK’nın 389. maddesinde düzenlenen İhtiyati tedbir ise ancak uyuşmazlık konuları üzerine tesis edilebilen geçici hukuki koruma yöntemidir. Bu nedenle talebe konu karşı tarafın mal varlığı taraflar arasında uyuşmazlık konusunu veya dava konusunu teşkil etmediğinden bu mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına yasal olarak imkan bulunmamaktadır. Burada bir alacağın tahsilini teminen hukuki koruma talep edildiğinden para alacakları konusunda geçici hukuki koruma yöntemi olarak düzenlenmiş bulunan İİK 257. maddesinde ön görülen ihtiyati haciz söz konusu olabilecektir. Mahkemece talebin ihtiyati haciz olarak değerlendirilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. İİK’nun 257. maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. ” düzenlemesi getirilmiştir. Buna göre ihtiyati haciz talep edebilmek için bir alacağın varlığı, bu alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olması gerekmektedir.İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi yaklaşık ispat yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmaz.Somut olayda talep edenin ileri sürdüğü alacağın varlığı yargılamayı gerektirmekte olup, talep eden bu konuda tahkim yargılamasına başvurmuştur. Talep eden tarafından dosyaya sunulan sözleşmeler, banka dekontları, ihtarnameler ve diğer belgeler alacağın varlığını yaklaşık ispata yeterli olmayıp, taraflar arasında fesih ve tasfiye sözleşmesinin düzenlendiğini, bu anlaşma uyarınca talep eden tarafça karşı tarafa bir miktar paranın verildiğini ispatlamakla birlikte, sözleşme şartlarına uyulup uyulmadığının, sözleşme gereği edimlerin karşılıklı olarak yerine getirilip getirilmediğinin, bunda kusurlu olan tarafın dolayısıyla sözleşme gereğince verilen paranın geri istenip istenemeyeceğinin tespiti yargılamayı gerektirmekte olup, söz konusu sunulan belgeler alacağın varlığı, muaccel olduğu konusunda yaklaşık ispata yeterli değildir.Vadesi gelmemiş bir alacak nedeniyle ihtiyati haciz talep edilebilmesi için borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya hazırlandığı konusunda mahkemeye delil sunulması gerekmekte olup, talep edenin dosyaya sunduğu deliler çeşitli gazete ve haber ajanslarında aleyhine ihtiyati haciz talep edilen hakkında çıkan yazılardır. Bunun dışında borçlunun kaçmaya veya mallarını gizlemeye, kaçırmaya çalıştığına ilişkin mahkemeye kanaat oluşturabilecek her hangi somut delil sunulmamıştır. İhtiyati haciz talebine konu alacak herhangi bir mahkeme kararına veya kıymetli evrağa dayanmadığı gibi alacağın varlığı, miktarı ve vadesinin geldiği yargılamayı gerektirmekte olup, dosyaya sunulan somut delillerle yaklaşık ispat koşulu da oluşmadığından ve ayrıca aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi istenen borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisi kaçmaya hazırlandığına dair mahkemeye kanaat oluşturacak delil de sunulamadığından ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla ihtiyati haciz talep edenin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/02/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.