Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1197 E. 2021/634 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1197
KARAR NO: 2021/634
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/848 Esas – 2018/619 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Çekten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı firma ile yapmış oldukları anlaşma gereği zeytin karşılığında davalıya … İstanbul Sirkeci Şubesine ait 17/11/2014 keşide tarihli … numaralı çek verdiğini, karşılığında bilahare davalı firma tarafından zeytinlerin fatura karşılığında teslim edildiğini, teslim edilen zeytinler incelendiğinde ayıplı mal olduğunun görüldüğünü, kendilerine iade faturası ve Eyüp … Noterliğinden … numaralı 02/10/2014 keşide tarihli ihtarnameyi gönderdiklerini ancak ayıplı ürün geri alınmadığı gibi çekin de iade edilmediğini, bunun üzerine İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/123 D.iş sayılı dosyası üzerinden tespit talebinde bulunduğunu ve 10/11/2014 tarihli bilirkişi raporu ile ürünlerin ayıplı olduğunun tespit edildiğini belirterek, davalıya verilen çek karşılığı borçlu olmadığının tespitine, ayıplı ürünün davalıya iadesi ile çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline dosyadan çıkartılan tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkiline hiç bir tebligatın ulaşmadığını 21/04/2015 tarihinde davadan haberdar olduklarını, davacının müvekkilinin Gemlik ilçesinde bulunan üretim tesisine gelerek zeytin almak istediğini, davacıya ürün çeşitleri ve fiyatlarının bildirildiğini, davacının ekonomik durumuna ve ödeyebileceği ücrete göre ikinci kalite zeytin talebinde bulunduğunu, ve satın alacağı zeytinlerden de numune aldığını, numune ürünlerin 08/08/2014 tarih … ve 12/08/2014 tarih … irsaliyeli faturalarla davacıya teslim edildiğini, numune ürünlerin, müşterileri ve davacı tarafından kabul edilmesi üzerine müvekkilinden ürün talep ettiğini, … ve … fatura sevk irsaliyeli ürünlerin 01/09/2014 tarihinde davacıya teslim edildiğini, davacıya ayıplı bozuk mal satılmadığını, talebi doğrultusunda ekonomik durumuna göre ikinci kalite ürün satıldığını, satılan ürünün gıda ürünü olması sebebiyle üründe herhangi bir bozulmanın meydana gelmemesi için belirli sürelerde tüketilmesi ve belirli koşul ve şartlarda muhafaza edilmesi gerektiğini, bu koşulları sağlamadığı takdirde ürünün davacının elinde iken bozulmasının muhtemel olduğunu, davacının, malı aldıktan 1 hafta sonra ürüne baktığında ürülerin bozuk çıktığını beyan ettiğini, bu beyanın davacının basiretli tacir gibi davranmadığını, yasal öneller içinde muayene ve ihbarda bulunmadığını gösterdiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/07/2018 tarih ve 2017/848 Esas – 2018/619 Karar sayılı kararı ile; ” … satım sözleşmesinde alıcının TBK’ nın 227.maddesinde yazılı olan haklardan yararlanabilmesi için TTK’nın 23. maddesinde yazılı olan ihbar külfetini süresinde yerine getirmesi gerecektir. Ancak ürünler 01.09.2014 tarihinde teslim edilmiş olup ihbar külfeti TTK’ nın 23.maddesinde belirtilen süreden sonra gerçekleşmiş olduğundan, dosyada tüm delillerin toplandığı 11.07.2018 tarihli celsede, toplanacak başlaca bir delil de bulunmadığı 02.04.2018 tarihli celsede davacı vekili tarafından beyan edildiğinden, alıcı/davacının ayıba ilişkin iddiası incelenmeden ihbar süresinde yapılmadığı için ve ayıbın gizli ayıp olmadığı davacının gözlemi ile belirlenebildiğinden davanın, alacaklının alacağını geç almakta bir zararı ve davacının kötü niyetini ispat edecek bir delilde dosyada bulunmadığından davalı lehine tazminatında reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Subut bulmayan davanın REDDİNE, 2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin, ürünlerdeki ayıbı fark ettiği anda delil tespiti yapılması amacıyla hukuki girişimde bulunduğunu ve ürünlerin bozuk olduğunun tespitini yaptırdığını, söz konusu ürünlerin bozuk olduğunun bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, davalı tarafın bozuk ürün teslim ettiği sabit iken yerel mahkemenin şekil şartı eksikliği sebebiyle davayı reddetmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ürünlerin ayıplı olduğu anlaşılır anlaşılmaz müvekkili şirketin, davalı şirketle iletişime geçilerek ürünlerin iadesini talep ettiğini ve iade yapılmaması üzerine 02/10/2014 tarihli ihtarnameyi gönderdiğini, müvekkili şirketin ayıplı ürünler ile ilgili tüm hukuki girişimlerde bulunduğunu, şekil şartlarına aykırılık sebebiyle yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, satın alınan ürünün ayıplı olması nedeniyle, ürün bedeli olarak verilen çek karşılığı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece de belirtildiği üzere, TBK’nın 227. maddesinde yazılı olan haklardan yararlanabilmek için TTK’nın 23. maddesinde yazılı olan ihbar külfetinin süresinde yerine getirilmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta ürünlerin 01.09.2014 tarihinde davacı şirkete teslim edildiği ihtilafsız olup, davacı tarafça ibraz edilen 21/11/2014 havale tarihli dilekçede, ürünlerin tesliminden bir hafta sonra ürüne baktığında ürünün bozuk çıktığının, ayıplı olduğunun tespit edildiğinin beyan edildiği, dolayısıyla ayıbın gizli ayıp olmayıp, davacının gözlemi ile belirlenebildiği, davacının ürünleri kendisine teslimden bir hafta sonra incelediği ve ayıp hususunda davalıya da 02/10/2014 tarihinde ihtarname gönderdiği nazara alındığında, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gözetilerek mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/04/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.