Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1195 E. 2019/1029 K. 10.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1195 Esas
KARAR NO : 2019/1029 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/127 Esas
TARİH : 02/04/2019
DAVA : İtirazın İptali -İhtiyati Haciz Talebi.
KARAR TARİHİ : 10/07/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanan 15/03/2017 tarihli Beyaz Eşya Satın Alma sözleşmesi uyarıca … Tic. A.Ş.’ne beyaz eşya ürün satışı yapılacağının, buna karşılık sözleşmede belirlenen bedelin müvekkili şirkete ödeneceğinin düzenlendiğini, müvekkili şirket tarafından davalı …Tic. A.Ş.’ne sözleşmeye istinaden düzenlenen faturaların bedelinin ödenmediğini, davalı hakkındaki icra takibine davalının itiraz ettiğinden takibin durduğunu, arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlandığını, müvekkili şirketin alacağının rehinle teminat altına alınmadığını, muaacel bir alacak olduğunu, bu bakımdan İİK.nun 257. maddesinde sayılan şartların oluştuğunu, davalının üzerine kayıtlı taşınmazları mal kaçırmak amacıyla devretme riski olduğunu, bu nedenle davalının borca yeter menkul ve gayrimenkul mallarıyla üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının İİK.nun 257. maddesi gereğince ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafından başlatılan icra takibine süresi içerisinde itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, davacının bunun üzerine açtığı işbu itirazın iptali davasının da haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının borcun nasıl ödendiğini ispatlayamadıklarına yönelik iddiasının mesnetsiz olduğunu, borcun nasıl ve ne şekilde ödendiğinin defter kayıtlarında ve banka kayıtlarında sabit olduğunu, gelişigüzel hazırlanan kur farkı faturalarıyla alacak talebinde bulunulduğunu, davacının teslim süresini fazlasıyla aşarak teslimi yaptığını, bunun açıkça ortada olmasına rağmen davacının geç ödeme nedeniyle kur farkı alacağından bahsetmesinin iyi niyetli bir davranış olmadığını, devlet tarafından belirlenen sabit kur üzerinden hesaplama yapılarak ödemelerin yapılacağı düzenlemesinin yapıldığını, davacının dava açarken arabuluculuk tutanak aslını dosyaya sunmaması halinde davanın usulden reddi gerektiğini, davacının ihtiyati haciz talebinin haksız ve yersiz olduğunu, mahkemenin hukuka uygun şekilde talebi reddettiğini, müvekkilinin mal kaçırma içerisinde olmadığını, talebin yargılamayı gerektirdiğini, müvekkilinin mağdur edilmek istenildiğini, müvekkilinin uzlaşmaya hazır olduğunu, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini savunarak, davanın esastan reddine, kötü niyetli davacının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 02/04/2019 tarih 2019/127 Esas sayılı ara kararında;”İ.İ.K’nun 257/1. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel olması ve rehinle temin edilmemiş olması gerekir.Davacı, davalıya aralarındaki sözleşmeye istinaden düzenlenen faturaların ödenmediğini belirterek ihtiyati haciz talep etmiş ise de; faturalara konu malların davalıya teslim edilip edilmediği, bunların bedelinin ödenip ödenmediği, ödenmemiş ise neden ödenmediği hususlarının yargılamayı gerektirdiği, davacının iddia ettiği alacağın varlığı ve muacceliyeti, tarafların tüm delilleri toplanıp, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi sonucu oluşacak duruma göre ortaya çıkacağı ve bu aşamada yaklaşıkta olsa muaccel bir alacağın varlığı kanıtlanamadığı…”gerekçesi ile, Davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin alacağının muaccel olduğunu, ilk derece mahkemesinin yaklaşık da olsa muaccel bir alacağın varlığı kanıtlanamadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebini reddetmesinin kanuna aykırı olduğunu, Faturalara konu malların teslim edildiğini, borçlunun malların teslim edilmediği yönünde ya da müvekkili şirketin sözleşmeden doğan diğer edimlerini yerine getirmediği yönünde bir itirazı olmadığını, Alacaklarının varlığı ve muacceliyetinin şüpheli olmadığını, İİK 257. maddesine göre ihtiyati haciz talebi ile birlikte alacağın varlığı ile ilgili kanaat oluşmasını sağlayacak alacağın dayanağı olan borçlu tarafın imzasını haiz sözleşme fatura örneklerinin sunulduğunu, Müvekkili şirketin faturalarını Gelir İdaresi Başkanlığının sistemi üzerinden e fatura olarak keşide etmek zorunda olduğunu, bu faturaların yine Gelir İdaresi Başkanlığının sistemi üzerinden borçlu şirkete elektronik ortamda ibraz edildiğini, Ankara BAM’nin yaklaşık ispata dair delillerin ihtiyati haciz kararı için yeterli olduğunun vurgulandığını, Borçlu şirketin mal kaçırma şüphesinin olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden karar verilmesine, 65.125,51 Euro ve 25.041,96.TL tutarındaki müvekkili alacağını teminen İİK 257. maddesi ve devamı maddeleri uyarınca borçlunun borca yeter menkul ve gayrimenkul mallarıyla 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/127 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir.İİK’nın ihtiyati haciz koşullarını düzenleyen 257. maddesinde, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği düzenlenmiştir İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir.Somut olayda, davacı vekili taraflar arasındaki sözleşme gereğince müvekkilinin mal teslimi edimini yerine getirdiğini, fatura bedellerinin ödenmediğini belirterek ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş ise de, dosyaya sözleşme dışında belge sunulmamıştır. Dosya içine sunulan belgeler davacının alacaklı olduğunu yaklaşık ispata yeterli olmayıp alacağın varlığı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden ve davalının malvarlığını kaçırmaya çalıştığına ilişkin dosya içersine herhangi bir delil sunulmadığından koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkeme kararı, usul ve yasaya uygun olmakla ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına; yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/07/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.