Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1193 E. 2020/421 K. 19.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1193 Esas
KARAR NO : 2020/421 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2019
DOSYA NUMARASI : 2018/678 Esas – 2019/253 Karar
DAVA: Ticari Şirket genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti
KARAR TARİHİ: 19/03/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yönetim kurulu yapan ve %90 oranında hissedarı olan … Ticaret A.Ş.’nin 13/06/2018 tarihinde olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, hazirun listesine ve toplantı tutanağına kendi ismi ile şirketin diğer iki ortağı kızlarının sahte imzalarının atıldığını, şirketin yönetim kurulu başkanlığına davalının seçildiğini, kendisinin ortalıktan çıkarıldığına ilişkin karar alındığını, şirketi muhasebe işlerini yapan mali müşavirinin beyanname vermek için Ticaret Sicil Müdürlüğüne gittiğinde durumu öğrenerek haber verilmesi ile öğrendiğini, ticaret sicil müdürlüğünden alınan belgeler incelendiğinde hazır bulunanlar listesinde ortakların isimleri karşısına atılan imzaların sahte olduğunu, toplantı başkanı olarak … yerine soyadında … olarak yazıldığını, 13/06/2018 tarihinde sahte imzalarla yapılan şirket olağan genel kurul toplantısı ve alınan kararların TTK’ya göre geçerliliği olmadığı için yok hükmünde olduğunun tespiti ile resmi kurum ve kuruluşlarda sahtecilikle şirket adına yapılan işlemlerinde yok hükmünde sayılarak 13/06/2018 tarihinden önceki eski halin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle, davaya bir itirazının olmadığını, söz konusu genel kurul tutanakları ve hazirun cetvellerinin usülsüz olarak düzenlendiğini ve sahte imzaların atıldığını, bunu kendisinden … isimli bir şahsın talep ettiğini, bana şirketin amcasına ait olduğunu ve beni genel müdür olarak atadığını söylediğini, bunun üzerine bu durumu kabul ettiğini ve kendisine verilen evrakları imzaladığını, ancak yaptığı araştırmaya göre şirket amcasının değil, davacı tarafın olduğunu beyan ederek imzası ile onaylamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 07/03/2019 tarih ve 2018/678 Esas – 2019/253 Karar sayılı kararında;”…TTK 445 ve 446. Maddeleri uyarınca genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davasının şirkete karşı ortaklar tarafından açılabileceği, ancak bu davanın yöneticiye karşı açıldığı, şirkete karşı açılmadığı anlaşılmakla pasif husumet yokluğundan davanın usulden reddine…”gerekçesi ile;”Davanın Pasif Husumet Yokluğu Nedeniyle REDDİNE, ” karar verilmiş ve karara karşı davacı ve asli müdahil talebinde bulunanlar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı ve asli müdahil talebinde bulunanlar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkeme huzurunda açılan dava TTK md 447 hükmü uyarınca genel kurul kararının batı olması sebebi ile yok hükmünde olduğunun tespiti davası olduğunu, Dava tespit davası olmak ile husumet yönetilmesinin gerekmediğini, …. sahte imzaları atarak genel kurul kararı aldığını, bunu ticaret sicil onaylattığını, sahte imzalar ile şirketin temsil ve ilzam yetkilisinin el geçirdiğini hem savcılık nezdinde hemde ilk derece mahkemesi önünde ikrar ettiğini, Sahte imzalar ile alınan genel kurul kararı pay sahiplerinin birinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanunen vazgeçilemez nitelikte hakları ortadan kaldırıldığını, ve anonim şirketin temel yapısını bozan kararların alınmış olmak ile batıl olduğunu,Nitekim Yargıtay kararında, bir pay sahibinin genel kurul toplantılarına davet edilmediği ve katılmadığı halde yerine kararlara sahte imzalar atılmak suretiyle katılmış gibi gösterilmesi halinde de eski TTK 536/f-4 yollaması ile TTK 381 ve BK 19, 20 maddeleri uyarınca tüm kararların yoklukla malul bulunduğunu haklı olarak kabul ettiğini, ( Yargıtay 11 HD 2000/8467 E. 2000/8250K)İlk derece mahkemesi davaya asli müdahil olan müvekkilleri hakkında kabul yada reddine yönelik bir karar vermediğini, Yüksek mahkemenin husumete ilişkin beyanlarının aksi görüşte olması durumunda ise de dava konusu itibari ve yargılamanın gelinen aşamasında mahkemenin resen HMK md 124 uyarınca taraf değişikliğine gitmemesi usule ve hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Asli müdahillik değerlendirildikten sonra HMK md. 124 talebinde bulunacakken ilk derece mahkemesinin bu taleplerinin önüne geçmesinin açıkça usul ve yasalara aykırı olduğunu, Davanın konusu iptal davası değil genel kurul kararının butlan olması nedeni ile yokluk ile malul olmasının tespiti davası olduğunu, iptal davalarında TTK md. 445 ve 446 hükmü açıkken butlan hükümlerini içeren TTk 447 hükmü husumete yönelik bir açıklık getirmediğini, ortada kabul edilebilirlik bir yanılgının mevcut olduğunu,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının yapılacak istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulü ile 13/06/2016 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti ve ticaret sicil gazetesinde ilan edilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı anonim şirketin 13/06/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti davasıdır.Mahkemece, davanın Pasif Husumet Yokluğu Nedeniyle Reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı ve asli müdahil talebinde bulunanlar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ve müdahale talep edenler vekilinin İlk derece mahkemesinin davaya asli müdahil olarak katılmak isteyen müvekkilleri hakkında kabul yada reddine yönelik bir karar verilmediğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde;6100 Sayılı HMK.’nın 65 Maddesinde;” (1) Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. (2) Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır,” hükmü düzenlenmiştir. …, …, … vekili ön inceleme duruşmasından önce 19/10/2018 tarihli dilekçe ile asli müdahale talebinde bulunulduğu halde İDM.ce HMK.65/1 maddesi uyarınca asli müdahale talebi konusunda bir karar verilmediği anlaşılmış olup müdahale talep edenler vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince asli müdahale talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden davanın esasına yönelik karar verilmesi yerinde olmadığından, müdahale talep edenler vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İDM.nin kararının HMK. 353/1-a4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin bu aşamada incenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Müdahale talep edenlerin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2019 tarih ve 2018/678 Esas – 2019/253 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Davacının sair istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf edenler tarafından sarfedilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 35,00.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş dönüş gideri toplamı: 156,30.TL’nin davalıdan alınarak istinaf edenlere verilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/03/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.