Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1183 E. 2021/456 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1183 Esas
KARAR NO : 2021/456 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2019
NUMARASI: 2016/906 Esas 2019/67 Karar
DAVA TÜRÜ : Alacak
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı, müvekkili şirket ile yenilemiş olduğu bayilik mukavelesi ile müvekkil şirketin Talas- Kayseri bölgesinde bayiliğini istediğini, taraflar arasında akdedilen bayilik mukavelesinde 26. madde 1. fıkrasında “Bu sözleşme ve ayrılmaz belgeleriyle bayiye yüklenen borç ve mükellefiyetlerden birinin ihlali halinde … bayilik sözleşmesini derhal feshedebilir veya derhal fesih hakkı saklı kalmak kaydı ile diğer müeyyidelerin uygulanmasını isteyebilir. …’nin bu sözleşme de yazılı ihtarsız fesih haklarıyla, sözleşmeyi feshetmeksizin, diğer müeyyideleri uygulama hakları saklıdır.”denildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 16/e maddesi son kısmında ” Taraflar arasındaki alacak ve borçların miktarının tespitine … Evrak, bordro, rapor, defter vs kayıtları muteber olacağını, bu kayıt ve evrakta hiçbir sebep ve surette itiraz hakkı olmayacağını, delil olarak münhasıran bunlara dayanılacağını bayi kabul ve taahhüt eder.” denildiğini, sözleşmenin 24/b maddesine “Bayinin, … Lpg’den herhangi bir dönemde, 30 gün süre ile hiç Lpg alınmaması, Lpg alımlarında, bir önceki yılın aynı ayına ait Lpg alımlarından %20’den fazla düşüş olması sözleşmenin bayi tarafından ihlali anlamına geldiğini, MilangazLpg’ye işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak haklı sebeple bildirimsiz derhal fesih hakkı verdiğini bayi peşinen kabul ve taahhüt eder” denildiğini, sözleşmenin 30/b maddesinde “…, işbu bayilik mukavelesinde belirtilen fesih sebeplerinden ayrı olarak Bayiinin yetersizliğine kanaat getirmesi halinde hiçbir ihtara hacet kalmaksızın, akdi feshetmeye, tazminat ve cezai şart talebinde bulunmaya yetkili olduğunu bayii peşinen kabul ve taahhüt eder,” denildiğini, sözleşmenin 32. maddesinde ” MilangazLpg’nin işbu sözleşmeden doğan haklarından herhangi birisini hakkın doğduğu tarihte kullanmamış olması bu hakkından feragat ettiği anlamına gelmeyeceğini bayii peşinen kabul ve taahhüt eder,” denildiğini, sözleşmenin 33. maddesi uyarınca İstanbul Mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olacağı taraflarca kabul edildiğini, davalı sözleşmeye aykırı olarak 07.07.2016 tarihinden itibaren Lpg alımlarım tatil ettiğini, kendisine uyarı ihtarı gönderilmesine rağmen Lpg alımlarına başlamadığını bayilik sözleşmesini müvekkil şirketçe haklı sebepler ve tek taraflı olarak feshedildiğini, Davalı en son 07.07.2016 günü Lpg alımı yaptığını daha sonra Lpg alımlarım tatil ettiğini, bunun üzerine Lpg alımlarına derhal başlaması için Beyoğlu …. Noterliği’nin 09.08.2016 tarih ve … Yevmiye Numaralı İhtarnamesi ile uyarıldığını, esasen sözleşme hükümlerine göre müvekkil şirketin bu konuda derhal fesih imkanı varken yine de uyarın yapıldığını, uyarı ihtarnamesi 11.08.2016 günü bizzat kendisine tebliğ edildiğini, davalı kendisine uyarı ihtarı tebliğ edilmesi rağmen Lpg alımlarına başlamadığını bu defa sözleşmesi Beyoğlu …. Noterliği’nin 01.09.2016 tarih ve … Yevmiye Sayılı İhtarnamesi ile feshedildiğini, fesih ihtarı davalıya 05.09.2016 günü tebliğ edildiğini, davalı sözleşmenin 27. maddesi uyarınca müvekkil şirkete sözleşme sonuna kadar hesap edilecek, mahrum kalacağı kar mahrumiyetine ilişkin tazminatı ödemekle yükümlü olduğunu, Davalı Lpg alımlarım durduğu 07.07.2016 tarihine kadar toplam 21 Ton, ortalama aylık 2,1 Ton Lpg alımı yapıldığını, fesih tarihinden itibaren sözleşmenin sona ermesine 48 ay bulunduğunu, buna göre davalı tarafın bakiye süre için 2,1X48=100,8 Ton alım yapması gerektiğini, sözleşme hükümlerine göre kar mahrumiyeti; davalı bakiye 1 Ton Lpg’nin satış fiyatı(-) Tüpraş’ın ana depo satış fiyatının sorulması ve müvekkil ticari defter ve kayıtlarından davalıya 1 ton Lpg ‘nin ana depo satış fiyatının sorulması ve müvekkil şirketin talep edebileceği kar mahrumiyeti tutarının bilirkişiden alınacak rapor ile tespit edilmesini talep etmekle birlikte; fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere, davalının ödemesi gereken kar mahrumiyeti tazminatının marifeti ile hesap edilmesinden sonra ıslah edilmek üzere kar yoksunluğu için şimdilik 1.000,00-TL talep edildiğini, davalı sözleşmenin 28. maddesi uyarınca akdin feshine sebep olduğu için 50.000-EURO cezai şart tazminatını ödemekle yükümlü olduğunu, bayilik sözleşmesinin 28. maddesinde ; “Yine Bayiinin akde muhalefeti dolayısıyla akdin feshine sebebiyet vermesi halinde 27. maddeden ayrı olarak 50.000-EURO ‘yu … cezai şart olarak ödemeyi peşinen kabul etmiştir.” denildiğini, fesih ihtarnamesinin davalıya tebliğtarihi (temerrüde düştüğü tarih) olan 05.09.2016 tarihinde TC Merkez Bankası döviz kuruna göre 1-EURO 3.282-TL olup buna dair Merkez Bankası internet sitesinden alınan dökümün delil listesine eklendiğini, Sayın Mahkeme bu belgeyi yeterli görmez ise 05.09.2016 tarihi itibari ile 1-EURO’nun Türk Lirası karşılığını Merkez Bankası’ndan müzekkere ile sorulmasının talep edildiğini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalının ödemesi gereken cezai şart tazminatının hesap edilmesinden sonra ıslah edilmek üzere şimdilik 05.09.2016 temerrüt tarihi itibariyle 49.000,00-TL cezai şart tazminatının da talep edildiğini, Neticeten; açılanan sebeplerden dolayı; alacakların belirlenmesinden sonra ıslah edilmek üzere; fazlaya dair talep ve dava haklı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL kar mahrumiyeti tazminatı alacağımıza dava tarihinden itibaren itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalından alınarak müvekkil şirkete verilmesine, fazlaya dair talep ve dava haklan saklı kalmak kaydıyla şimdilik 49.000,00-TL cezai şart tazminatı alacağımıza temerrüt tarihi olan 05.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkil şirkete verilmesine, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmasına, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hususlar gerçeği yansıtmaktan uzak olup, haksız taleplerin kabul edilmediğinin beyan edildiğini, müvekkil ile davacı arasında Lpg dağıtımı ve satışı konusunda 11.09.2015 tarihinde akdedilen bayilik sözleşmesi bulunduğunu, taraflar arasında bayilik sözleşmesine bakıldığında ise açıkça davacının fesih yetkisinin oldukça geniş düzenlendiğinin görüleceğini, bu hükümler açıkça ekonomik özgürlüğün aşırı sınırlandırılması niteliğinde olduğunu,bayilik sözleşmesi devam ederken bayilik sözleşmesinin tarafı olan … davalı, Kalp Rahatsızlığı sebebiyle işlerini yürütemez hale geldiğini, sağlık raporlarından da anlaşılacağı üzere, müvekkile kronik iskemik kalp teşhisi konulduğunu, bu sebeple de bir takım ameliyatlar ve tedavi süreci başlatıldığını, işleri gayet iyi giderken, geçirdiği rahatsızlıkları ve iş yeri kapatmak zorunda olduğunu bağlı olduğu Milangaz Müdürlüğü ile görüşerek fesih beyanı bildirdiğini, müdürlükte problem olmadığını kapanışı vererek bu sözleşmeye son vereceklerini belirttiğini, bu hususa ilişkin tanıklarında mevcut olduğunu,müvekkil fiilen işletemez olduğu işyerini 24.08.2016 tarihinde resmi olarak da kapattığını, TTK m. 122 kapsamında, sağlık veya yaşlılık gibi sebeplerle kendisinden sözleşmeyi devam ettirmesinin beklenemeyeceği durumlarda acentenin sözleşmeyi feshi halinde de denkleştirme beklenemeyeceği durumlarda acentenin sözleşmeyi feshi halinde de denkleştirme istemi hakkının var olacağı sonucuna varılacağını, bu sebeple denkleştirme tazminatı hakkımızı saklı tutulduğunun belirtildiğini, davalı müvekkil ile davacı arasındaki sözleşmenin 26. maddesi, 24. maddesi, 30. maddesi, 32. maddesi,28. maddesi ve sözleşmenin tamamı incelendiğinde sözleşmenin tek taraflı olarak hazırladığının görüleceğini, sözleşme de tek taraflı olarak yalnızca davacıya fesih hakkı verildiğini, mevzuu bayilik sözleşmesinin ” sözleşmenin feshi” başlıklı 26. maddesinde ve 30. maddesinde yer alan davacı Milangaz’a tek taraflı fesih yetkisi veren hükümler yer aldığını, uygulamadaki dağıtım sözleşmelerine bakıldığında, sözleşmeye, sağlayıcı taraf lehine bir takım fesih kayıtları konduğunun görüldüğünü, davacıdan önce müvekkilin sözleşmeyi fesih ettiğini, bu sebeple öncelikle müvekkilin sözleşmeyi feshettiği kabul edilerek değerlendirme yapılması gerektiğini, zira davacının iddia ettiği hakkı fesih gerekçesinden önce sözleşme müvekkilde feshedildiği ve hükümlerin ortadan kalktığını, davacının fesih beyanı ve talep gerekçesi hatalı olduğundan davanın reddi gerektiğini, haklı fesihte tazminat istenemeyeceğini, davalının sözleşmeyi feshetmesinde haklı olduğu için herhangi bir tazminat ödemek zorunda olmadığını, sözleşmedeki cezai şart ve diğer tüm maddi hükümler tek taraflı ve davacı lehine düzenlendiğini, sözleşmede düzenlenen ve davaya konu edilen cezai şartlar tek taraflı olduğu, yalnızca bir tarafa yüklenildiğini hal böyle olunca; diğer taraf yararına öngörülen cezai şart ile ilgili düzenlemelerde denkliğin mevcut olmadığını cezai şartın geçerli olmadığını, davacı tarafın dikey üstünlüğünden istifade ederek sözleşmeye hiçbir müdahaleye müsaade etmediğini, ceza şart borca aykırılık riski karşısında alacağın teminat altına alınmasına yönelik bir hukuki araç olduğunu,cezai şart sayesinde alacaklı, borcuna aykırı davranması halinde, zararını ispat etmek zorunda kalmaksızın belirli bir edimin ifasını talep etme hakkını elde ettiğini, cezai şart miktarı,menfaatler dengesi bakımından hakkaniyete aykırı olacak biçimde yüksek tespit edilemeyeceğini, aksi halde cezai şartın aşırı olmasının gündeme geleceğini, bu gibi hallerde hakimin sözleşmeye müdahale etmesi ve aşırı cezai şartı kendiliğinden indirmesinin söz konusu olacağını, tüm izah edilen hususlara rağmen mahkemece aksi kanaatte olunur ise aşırı cezai şartların ve taleplerin indirilmesinin talep edildiğini, Neticeten; arz ve izah olunan nedenlerle ve mahkemenizce resen rastlanacak sair sebepler neticesinde, haksız olarak ikame edilen bu davanın reddine ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 12/02/2019 tarih ve 2016/906 Esas – 2019/67 Karar sayılı kararında;”…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava bayilik sözleşmesinin feshinden kaynaklı kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağı istemine ilişkindir. Davalı, davacı tarafın Talas/Kayseri bayisi olup 07.07.2016 tarihinden itibaren 30 gün süreyle lpg alımlarını durdurması nedeniyle davacı şirketin 09.08.2016 tarihli ihtarnamesi ile uyarıda bulunduğu ve 01.09.2016 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshederek kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağını talep ettiği, dosyaya sunulan hastane kayıtları ve tıbbı raporun incelemesinden davalıya kronik iskemik kalp hastalığı tanısı konulduğu, 01.08.2016 tarihine kadar istirahat ve 02.08.2016 tarihinde kontrol öngörüldüğü, davalının daha öncede Erciyes Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinde yatarak tedavi altına alınmış olduğu anlaşılmış, davalının rahatsızlığının ciddi boyut taşıması, mücbir sebep altında sözleşme yükümlülüklerini ifa edemediği, lpg alımlarının durduğu, fakat ceza şart talep edilebilmesi için bayilik sözleşmesinin 28 maddede bahsedilen “bayinin akde muhalefeti dolayısı ile akdin feshine sebebiyet vermesi” şartının somut olayda gerçekleşmediği kasden bayilik sözleşmesine aykırı olarak bayinin akdi ihlal edici eylemlerinin bulunmayıp ispatlanmış sağlık rahatsızlığı, mücbir sebep nedeniyle akdin ifasının yerine getirilemediği kanaatine varılmış bu nedenle cezai şart alacağına ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş, kar mahrumiyeti talebine gelince bayilik sözleşmesinin 27. Maddesine göre Milangaz akdin ihlali nedeniyle maruz kaldığı zarar-ziyan’ı ve mahrum kaldığı karı talep edebileceğinden bilirkişi heyeti tarafından sözleşmeye uygun olarak yapılan hesaplama ve sektörel bilirkişi tarafından belirlenen makul süre içerisinde davacının isteyebileceği kar mahrumiyeti tazminatının 1.619,16 TL olduğu, davacının talebiyle bağlı kalınarak 1.000 TL tazminata hükmetmek gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, 1.000,00 TL kar mahrumiyeti alacağının dava tarihi olan 19/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline,Cezai şart alacağına ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,Davalı ile müvekkili şirket arasında 11/09/2015 başlangıç tarihli LPG Tüplü Bayilik Sözleşmesi imzalandığı, imzalanan sözleşme gereği davalının mülkiyeti müvekkili şirkete ait olan tüplerle LPG satışı yapmayı 5 yıl süre ile taahhüt ettiğini, müvekkili şirketin, imzalanan sözleşmeye istinaden Talas / KAYSERİ bölgesinde müşteri portföyünün devamını davalının sağlayacağına güvendiğini, Buna rağmen davalının 07/07/2016 tarihinden itibaren müvekkili şirketten LPG alınımı durdurduğu ve müvekkili şirket tüplerini satmamaya başladığını, Müvekkilinin sözleşmenin 24/b maddesinde yer alan hükme rağmen sözleşmeyi derhal feshetmeyerek, iyi niyetli olarak bayiye 01/08/2016 tarihinde noter kanalıyla uyarı ihtarnamesi gönderdiği ve LPG alımlarına başlaması aksi takdirde sözleşmeyi feshedeceğini ihtar ettiğini, Davalının 11/08/2016 tarihinde söz konusu uyarı ihtarnamesini bizzat teslim aldığı ancak müvekkili şirkete sözleşmeyi devam ettirmesinin kendisinden beklenemeyeceğine yönelik herhangi bir bildirimde bulunmadığı gibi LPG alımlarına da başladığını, bunun üzerine sözleşme Beyoğlu …. Noterliğinin 01/09/2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile müvekkili şirketçe haklı nedenle feshedildiği, Davalının uyarı ihtarnamesini tebliğ aldıktan sonra da fesih ihtarından sonra da fiilen bayilik yapamayacak durumda olduğuna dair bir bildirimde bulunmadığı, Daha sonra müvekkili şirketçe iş bu istinafa konu dava 19/09/2016 tarihinde açılarak davalıdan kar mahrumiyeti ve cezai şart talep edildiği, Davalının davaya süresi içerinde cevap vermediğini, Cevap süresi geçtikten ve hatta ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra dosyaya 07/02/2017 tarihli dilekçesini sunarak hasta olduğu için iş yerini 24/08/2016’da kapattığını mücbir sebepler yüzünden bayiliği devam ettiremediğini beyan ettiği, Tahkikat aşamasında cevap vermesi süresi geçtikten sonra dosyaya sunulan cevap dilekçesine muvafakati bulunmadığını ve davalının ancak inkar çerçevesinde savunma yapabileceğini beyan etmelerine rağmen usul yok sayıldığı ve mahkemece davalının inkar hudutlarını geçen savunmalarına itibar edilerek cezai şart tazminatı talebinin reddedildiğini, Karar gerekçesinde bayilik sözleşmesinin 28.maddesi herhangi bir kasti hareketten bahsetmediği, aksine bayinin akde muhalefetinden bahsettiğini, akde muhalefet de somut olayda bayinin 07/07/2016 tarihinden itibaren LPG alımlarını durdurması ile gerçekleşmiş bulunduğu, bu durum dosyadaki yazılı deliller ve bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, Mücbir sebepten bahsetmek için ise taraflardan birinin gerçekten de karşı tarafa haber veremeyecek halde bulunması halinde söz konusu olabileceği, davalı karar gerekçesinde de açıkça yer aldığı üzere 02/08/2016 tarihinde kontrole gittiği ve sonrasında rahatsızlığının nüksettiğine dair herhangi bir belge dosyaya sunmadığı, nitekim bu doktor kontrolünden sonra hastaneye yatırıldığını ve ayakta olduğu uyarı ihtarnamesini bizzat 11/08/2016 tarihinde tebliğ alması ile anlaşıldığı, dolayısıyla gerçekten de rahatsızlığı sözleşmenin devamını getirmesini engelleyecek nitelikte olsa idi müvekkili şirkete en azından bir bildirim yapabileceğini, ancak davalı herhangi bir bildirimde bulunmadığı ve LPG alımlarına başlayarak sözleşmenin feshine sebep olduğu, Müvekkili şirketçe sözleşme haklı nedenle feshedildiği, mahkemece sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği, mahkemece sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği kanaati hasıl olduğundan kar mahkumiyeti talebini kabul ettiğini, haklı fesih yok delinerek cezai şart talebini reddettiğini, mahkemece verilen kararın çelişkili olduğunu, Kabul anlamına gelmemekle birlikte davalının hastalığının sözleşmeyi devam ettirmesine engel olduğu varsayılsa dahi, davalı bu konudaki mazeretini müvekkili şirkete bildirmediği, uyarı ihtarnamesini bizzat tebliğ almasına rağmen cevap vermediği, davanın açılmasına sebebiyet olduğunu, bu anlamda HMK 327.maddesi hükmü uyarınca davalının kabul anlamına gelmemek üzere mücbir sebebinden haberdar olmayan müvekkili şirketin yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının mümkün olmayacağını, davalının hastalığı sözleşmeyi devam ettirmesine engel olsa daha bunu bildirmeyen davalının müvekkili şirketin dava açmasına sebebiyet verdiğinden lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının cezai şart alacağına ilişkin ret kısmının ve buna bağlı olarak davalı lehine hükmedilen yargılama giderleri ile vekalet ücretine ilişkin kısmının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yapılacak yargılama sonunda cezai şart tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki Tüplü LPG Bayilik Sözleşmesinin haklı nedenle feshine dayalı olarak kar mahrumiyeti ve cezai şart istemine ilişkin alacak davasıdır.Mahkemece, 1.000,00 TL kar mahrumiyeti alacağının dava tarihi olan 19/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, cezai şart alacağına ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf açısından uyuşmazlık, söz konusu feshin haklı olup olmadığı, davacı lehine cezai şart tahakkuk edip etmediği, cezai şartın davalının ekonomik mahfına yol açacak düzeyde olup olmadığı noktasındadır.Taraflar arasında 11/09/2015 başlangıç ve 11/09/2020 bitiş tarihli 5 yıl süreli LPG Tüplü Bayilik Sözleşmesi imzalandığı anlaşılmıştır.Sözleşmenin 26. madde 1. fıkrasında, “Bu sözleşme ve ayrılmaz belgeleriyle bayiye yüklenen borç ve mükellefiyetlerden birinin ihlali halinde Milangaz LPG bayilik sözleşmesini derhal feshedebilir veya derhal fesih hakkı saklı kalmak kaydı ile diğer müeyyidelerin uygulanmasını isteyebilir. … Lpg’nin bu sözleşme de yazılı ihtarsız fesih haklarıyla, sözleşmeyi feshetmeksizin, diğer müeyyideleri uygulama hakları saklıdır,” hükmü düzenlenmiştir.Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 16/e maddesi son kısmında, ” Taraflar arasındaki alacak ve borçların miktarının tespitine … LPG’nin Evrak, bordro, rapor, defter vs kayıtları muteber olacağını, bu kayıt ve evrakta hiçbir sebep ve surette itiraz hakkı olmayacağını, delil olarak münhasıran bunlara dayanılacağını bayi kabul ve taahhüt eder,” hükmü düzenlenmiştir.Sözleşmenin 24/b maddesinde, “Bayinin, … Lpg’den herhangi bir dönemde, 30 gün süre ile hiç LPG alınmaması, Lpg alımlarında, bir önceki yılın aynı ayına ait Lpg alımlarından %20’den fazla düşüş olması sözleşmenin bayi tarafından ihlali anlamına geldiğini, … LPG’ye işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak haklı sebeple bildirimsiz derhal fesih hakkı verdiğini bayi peşinen kabul ve taahhüt eder,” hükmü düzenlenmiştir.Sözleşmenin 28 maddesinde, ” Yine bayinin akde muhalefeti dolayısıyla akdin feshine sebebiyet vermesi veya bayilik sözleşmesi ile belirlenen sürenin bitiminden önce bayi tarafından sözleşmenin feshi halinde 27 maddeden ayrı olarak 50.000 EURO’yu … LPG’ye cezai şart olarak ödemeyi peşinen kabul etmiştir,” hükmü düzenlenmiştir.Sözleşmenin 30/b maddesinde, “… LPG, işbu bayilik mukavelesinde belirtilen fesih sebeplerinden ayrı olarak Bayiinin yetersizliğine kanaat getirmesi halinde hiçbir ihtara hacet kalmaksızın, akdi feshetmeye, tazminat ve cezai şart talebinde bulunmaya yetkili olduğunu bayii peşinen kabul ve taahhüt eder,” hükmü düzenlenmiştir.Sözleşmenin 32. maddesinde,” … LPG’nin işbu sözleşmeden doğan haklarından herhangi birisini hakkın doğduğu tarihte kullanmamış olması bu hakkından feragat ettiği anlamına gelmeyeceğini bayii peşinen kabul ve taahhüt eder,” hükmü düzenlenmiştir.Davacı vekilinin süresi içerisinde verilmeyen cevap dilekçesindeki savunmaya göre karar verilemeyeceğine ve cezai şart alacak talebinin reddine yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,Dava dilekçesinin davalıya 05/10/2016 tarihli meşruatlı davetiye ile tebliğ edildiği, davalı tarafça HMK. 122 Madde uyarınca 2 haftalık süre içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı, süresi dışında 07/02/2017 muhabere havale tarihli cevap dilekesi sunduğu, davacı vekili tarafından cevaba cevap dilekçesinde süresinde ibraz edilmeyen cevap dilekçesini kabul etmediklerini ve münkir sayılmasını talep ettiklerini belirtmiştir.Bu aşamada vurgulamak gerekir ki; HMK’nın 122. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere cevap süresi, Kanun tarafından düzenlenmiş kesin bir süre hâline getirilmiştir. Bu hakkını kullanmayan, yani süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılacaktır (HMK. m.128). Bu açıklamalar ışında somut olay incelendiğinde; davalının cevap dilekçesini süresi içerisinde vermediği anlaşılmıştır. Dava dilekçesinin usule uygun ihtar içerir şekilde tebliğinden sonra iki haftalık süre içerisinde delillerini bildirmeyen davalının sonradan delil gösterebilmesi için HMK’nın 145. maddesinde belirtilen istisnai hallerin mevcudiyeti de somut olayda ileri sürülmüş değildir. İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesini düzenleyen HMK. 141 madde koşulları da oluşmamıştır. Bu durumda; dava dilekçesinin davalıya 05/10/2016 tarihinde usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinden sonra süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediğinden savunmanın dayanağı olarak süresinde ileri sürülen bir delil (HMK. m. 129/1-e) bulunmadığından yerel mahkemenin süresinde ibraz edilmeyen davalı delillerine göre yurarıdaki gerekçe ile karar verilmesi yerinde olmayıp davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Mahkemece, sözleşmenin haklı nedenle feshi sebebiyle sözleşmenin 27 maddesinde düzenlenen kar mahrumiyeti talebini kabul ettiğini halde davalının mücbir sebep nedeniyle akdin ifasının yerine getiremediği, 28 maddede bahsedilen “bayinin akde muhalefeti dolayısı ile akdin feshine sebebiyet vermesi” şartının somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle cezai şart talebinin reddine yönelik karar verilmesi, mahkemece verilen kararın kendi içerisinde çelişki oluşturduğu anlaşılmıştır.Davacı tarafça davalıya Beyoğlu …. Noterliği’nden çekilen 09.08.2016 tarih ve … Yevmiye Numaralı İhtarnamesi ile sözleşmenin 24/b maddesi uyarınca LPG alımı yapılmadığı konusunda uyarıldığı, uyarı ihtarı tebliğ edilmesine rağmen LPG alımlarına başlamadığı belirtilerek Beyoğlu …. Noterliği’nden çekilen 01.09.2016 tarih ve … Yevmiye Sayılı ihtarnamesi ile sözleşmenin davacı tarafça feshedildiği, fesih ihtarının davalıya 05.09.2016 günü tebliğ edildiği görülmüştür. Davalının sözleşmenin 24/b maddesi uyarınca sözleşmede kararlaştırılan LPG alımını yapmaması, sözleşmenin bayi tarafından ihlali anlamına geldiği, sözleşmenin davacı tarafça feshinin haklı olup sözleşmenin haklı sebeple feshinden kaynaklı davacının sözleşmenin 27 maddesinde düzenlenen kar mahrumiyeti ve sözleşmenin 28 maddesinde düzenlenen cezai şart alacak şartlarının oluştuğu tesbit edilmiş olup mahkemece mücbir sebep nedeniyle akdin ifasının yerine getirilemediği yönündeki tesbiti yerinde görülmemiştir. Davacı dava dilekçesi ile, sözleşmenin feshinden kaynaklı sözleşmenin 28. Maddesi uyarınca kısmi 49.000,00 TL. Cezai şart alacak talebinde bulunmuştur. Yargıtay 19. HD 2016/6702 Esas 2016/16086 Karar 21/12/2016 tarihli karar içeriğinde de işaret edildiği üzere; dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 22. maddesi uyarınca tacir sıfatını haiz borçlu, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez ise de kararlaştırılan cezai şartın, davalının ekonomik yönden yıkımına sebep olacak derecede fahiş olduğunun belirlenmesi halinde makul düzeyde indirim yapılabileceği kabul edilmektedir. Bu itibarla talep edilen cezai şartın ekonomik yönden davalının yıkımına sebep olup olmayacağı yönünden davalının mali durumu gözetilerek değerlendirme yapılması gerekir.İlk derece mahkemesince talep edilen 49.000,00 TL. Cezai şart alacağının dava tarihi itibariyle davalının mahfına neden olup olmayacağı yönünde davalının ticari defter ve kayıtları inceletilmek suretiyle bilirkişi raporu alınmamış isede, davacının ticari defter ve kayıtları incetilmek suretiyle alınan bilirkişi raporura göre taraflar arasındaki sözleşme uyarınca LPG satış hacminin yüksek olduğu, davalının tacir olması ve paranın alım gücü gözönüne alındığında davacının kısmi olarak talep ettiği 49.000,00 TL. Cezai şart alacak miktarının davalının mahfına sebep olmayacağı kanaatine varılmıştır.Davacı tarafça, Beyoğlu … Noterliği’nden çekilen 01.09.2016 tarih ve … Yevmiye Sayılı ihtarnamesi ile cezai şarttın ödenmesi talep edilmiş ise de, ödemenin yapılması için davalı bayiye bir süre verilmediğinden 6098 sayılı TBK. 117 maddesi uyarınca usulüne uygun bir temerrüt ihtarı olmadığı tesbit edilmekle, cezai şart alacağına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce cezai şart alacak talebinin kabulü yönünde yeniden karar verilmesi, gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/02/2019 Tarih ve 2016/906 Esas – 2019/67 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davanın KABULÜ ile, a-) 1.000,00.TL kar mahkumiyeti alacağının dava tarihi olan 19/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, b-) 49.000,00.TL cezai şart alacağının dava tarihi olan 19/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Alınması gereken 3.415,50.TL karar harcından, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 853,88.TL’nin mahsubu ile, bakiye 2.561,62.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından sarf edilen 853,88.TL peşin harç, 2.400,00.TL bilirkişi gideri ile 310,50.TL tebligat/ posta gideri olmak üzere toplam: 3.564,38.TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 7.300,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 8-Davacı tarafından yatırılan 44,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 9-Davacı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 23,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 144,80.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.