Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1157 E. 2019/926 K. 03.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1157
KARAR NO : 2019/926
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2018
DOSYA NUMARASI: 2018/363 Esas – 2018/506 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 03/07/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından nakliyat emtea taşıma sigorta poliçesi ile sigortalanan … Tic AŞ ‘ye ait emtianın Türkiye’den Manchester’e nakliyesi işinin davalı tarafından üstlenildiğini, söz konusu emtiaların konişmento tahtında … isimli gemiye tam ve sağlam olarak yüklendiğini, geminin varış limanına ulaşmasını müteakip konteynerlerin tahliyesi sırasında taşıma konusu emtialarda hasarın meydana geldiğinin tespit edilerek ekspertiz incelemesi yapıldığını, ekspertiz incelemesi sonucunda meydana gelen hasarın sebebinin transit sürecindeki kaba elleçleme olduğunu, fatura ve yapılan tespitler gereğince toplam zararın 13.282,00 GBP olarak tespit edilerek bu tutarın sigortalıya ödendiğini, müvekkili şirketin ödediği hasar bedelini davalıya rücu etmek için icra takibi başlattığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile icra takibinin devamına, esas alacağın % 20′ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …nin merkezinin Kopenhag – Danimarka’ da bulunan yabancı bir şirket olduğunu ve Danimarka’da ikamet ettiğini, müvekkilinin Türkiye’ de fiili ve hukuki mevcudiyetinin olmadığını ve Türkiye’de merkezi, ofisi, şubesi, irtibat bürosu vs.gibi herhangi bir ikametinin bulunmadığını, davacının adres olarak gösterdiği ve tebligatların yapıldığı adresin ise müvekkilinin değil fakat müvekkilinin Türkiye Genel Acentesi olan dava dışı …AŞ unvanlı şirketin adresi olduğunu, müvekkilinin … isimli geminin sahibi, donatanı, kiracısı, işleteni, taşıyanı olmadığını, dava konusu uyuşmazlıkta davacının sigortalısı … Tic. A.Ş.’ nin müvekkilinin düzenlemiş olduğu konişmentoda Shipper yani yükleten olarak yer aldığını, konişmentonun arka yüzünde yer alan navlun sözleşmesinin yetki anlaşmasına dayandığını, konişmento tahtındaki taşımalardan kaynaklanacak tüm uyuşmazlıklarda uygulanması gereken yasaların İngiliz Yasaları olduğunu ve yetkili mahkemenin ise Londra’daki İngiliz Yüksek Adalet mahkemesi olduğunun taraflarca kabul edildiğini, taşıyana süresinde hasar ihbarının yapılmadığını belirterek davanın milletlerarası yetki yönünden reddine, davacı sigortanın halef sıfatını haiz olmamasından ve eğer var ise ilgili ödemelerin Ex- Gratia kapsamında olması neticesinde davanın halefiyet yokluğu, aktif husumet, hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatı İle ) vermiş olduğu 24/12/2018 tarih ve 2018/363 Esas – 2018/506 Karar sayılı kararı ile;
” Dava; nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan emtianın gemi ile taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücu edilmesi için davalı hakkında başlatılan icra takibinin iptaline ilişkin olup, somut uyuşmazlıkta, davadışı … Tic AŞ ‘ye ait emtianın … isimli gemi ile … nolu konişmento tahtında Türkiye’den Manchester’ e taşındığı, taşımanın davalı şirket tarafından üstlenildiği, taşıma şartlarının yer aldığı konişmentonun 26.maddesindeki yetki klozu ile işbu konişmento tahtındaki taşımalardan kaynaklanacak tüm uyuşmazlıklara İngiliz Hukukunun uygulanacağı, yetkili mahkemenin ise Londra Mahkemeleri olduğunun kararlaştırıldığı, Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıkların çözümünde yetkili kanunun tayininden önce davada mahkemenin milletlerarası yetkisinin bulunup bulunmadığı hususuna ön sorun olduğunu (Aysel Çeliker/Bahadır Erdem, Milletlerarası Özel Hukuk, Sayfa 19) uygulanacak hukuktan önce yetki konusunun karara bağlanması gerekmektedir. MÖHUK 47.maddesinde yer itibari ile yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşma yapılmasının mümkün olduğu, yetki şartının taraflar arasındaki ilişkiyi düzenleyen sözleşmeye ayrı bir madde olarak konulabileceği gibi ayrı bir sözleşme olarak da düzenlenebileceği, anılan hükme göre yetki şartının geçerli olması için uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması, Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması ile uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğmasının gerektiği, Eldeki dosyada somut uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmayıp deniz taşımasından yani akdi ilişkinden kaynaklandığı, konişmentoda yer alan yetki şartına göre uyuşmazlığın yetkili kılınan Londra Mahkemeleri’nde görülmesi gerektiği kanaatine varıldığı gerekçeleri ile; ” 1-Davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulüne, konişmentodaki yetki klozunda İngiliz Mahkemeleri yetkili kılındığından mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin yetkisizliği nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Davalı tarafça ileri sürülmüş olan yetki itirazının haksız ve hukuka aykırı olup dikkate alınmasının mümkün olmadığını, konşimentoda var olduğu iddia edilen yetki şartının geçerli ve kabul edilebilir bir yetki şartı olmadığını, söz konusu konşimento hükmünün; “…bütün uyuşmazlıklar, herhangi başka bir ülke mahkemesinin yargı yetkisi hariç olmak suretiyle, İngiliz Yüksek Mahkemesi tarafından karara bağlanacaktır. Alternatif olarak ve sadece Taşıyıcının kendi takdirinde, Taşıyıcı Tacire karşı Tacirin yerleşim yerindeki yetkili bir mahkemede dava açabilir” şeklinde tercüme edilmiş olup “belirli olma” kriterini taşımadığını, hangi durumlarda bir başka ülke mahkemesinin yetkili olacağının açıkça belirtilmemiş olup yetki şartının geçerli sayılmasını gerektiren “belirli olma” kriterinin yerine getirilmediğini, dolayısı ile geçerli kabul edilebilecek bir yetki şartı mevcut olmadığından milletlerarası yetki itirazının reddi gerektiğini, Yargıtay 11. H.D.’nin 2014/15681E., 2015/11244 K. Sayılı, 28.10.2015 Tarih ve 2014/17447 E., 2015/2371 K. Sayılı, 23.02.2015 tarihli emsal kararlarının bu iddialarını doğruladığını, Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile Mahkeme tarafından geçerli bir yetki şartı bulunduğu sonucuna varılması halinde dahi söz konusu şartın müvekkil şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, öncelikle, sigortalı firmaya ait kaşe ve imza taşımadığı gibi dava konusu taşımaya ilişkin olup olmadığı dahi anlaşılamayan bir belgenin delil olarak kabulünün ve söz konusu belgeye dayanılarak yetki itirazının dikkate alınmasının mümkün olmadığını, var olduğu iddia edilen yetki şartının, geçerli bir yetki şartı olarak kabul edilebilmesi için konşimentonun, ön ve arka yüzü ile bir bütün olarak ve sigortalı firmaya ait kaşe ve imzaya havi şekilde sunulması gerektiğini, herhangi bir konşimentonun arka yüzü olabilecek şekilde sunulmuş olan bir belgeye istinaden yetkisizlik kararı verilmesinin mümkün olmadığını,
Yine hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile; konşimentoda yetki şartının var olması halinde dahi davalı tarafın yetki itirazının yerinde olmadığını, konşimentoda var olduğu iddia edilen yetki şartının hiçbir biçimde Türk Mahkemeleri’ nin yargı hak ve yetkisini ortadan kaldırmayacağını, davalının tüm müşterileri için yaptığı taşımalarda kullandığı konşimentonun özel olarak müvekkil şirket sigortalısı için düzenlenmiş şartları ihtiva etmediğini, matbu olduğunu, bu konuda hukukun genel ilke ve uygulaması haline gelen doktriner görüşler mevcut olduğunu, Davalının yetki şartını ileri sürmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, dava konusu işin İngiltere Mahkemeleri ile hiçbir bağlantı ve illiyeti bulunmadığını, halin icabına ve işin gereğine aykırı olan yetki şartının, davacı müvekkilin, haklarına halef olduğu sigortalısının özgür iradesini yansıtmadığı gibi Türk Mahkemeleri’ nin yetkisini hiçbir biçimde ortadan kaldırmayacağını, ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1982/12-524 E., 1984/522 K. sayılı, 09.05.1984 tarihli ilamı, Yargıtay 11. H.D.’nin 2015/11534 E., 2016/8512 K. Sayılı, 31.10.2016 Tarih ve 2015/5517 E., 2015/12591 K. Sayılı, 25.11.2015 Tarih, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.11.2017 tarih, 2017/2436 E., 2017/1303 K. sayılı kararı ) Davalı tarafça yetki itirazına dayanak olarak gösterilen konşimentonun 26. maddesinin, TBK 20-25 maddeleri arasında yer alan genel işlem şartlarının tüm unsurlarını taşıması sebebiyle denetime tabi olduğunu, aksinin kabulünün Türk Mahkemleri’ nin yargı yetkisini hiçbir şekilde kullanamaması ve gerek müvekkil şirket gerekse diğer yük ilgililerinin, taşıyıcının kusuru sonucu oluşan hasarlar için dava açmak üzere Londra’ ya gitmesi gerektiği anlamına gelmekte olup dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu beyanla; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 24/12/2018 tarih, 2018/363 E. – 2018/506 K. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, davacı sigorta şirketinin sigortalısı firmanın davalı tarafından deniz yolu ile taşınan emtiasının hasarlanmasından dolayı davacı sigortacının nakliyat emtea sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına yaptığı ödemeden dolayı 6102 sayılı TTK’ nın 1472. maddesine göre kanuni ve akdi halefiyete istinadan yaptığı ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu; davalı firmanın yaptığı milletlerarası yetki ilk itirazının geçerli olup olmadığı, bu bağlamda mahkemece verilen kararın dosyaya, usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktalarındadır. Davaya yol açan hasarın oluştuğu deniz yolu taşımacılığına ilişkin müstakil ayrı bir yazılı sözleşme bulunmamakta olup; taşıma dosyada bulunan suretlerinde tarihi yazılı olmayan … no.lu konişmentoya istinaden yapılmıştır. 5718 sayılı MÖHUK’ un 47/1.maddesine göre: “Yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, taraflar, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilirler. Anlaşma, yazılı delille ispat edilmesi hâlinde geçerli olur. Dava, ancak yabancı mahkemenin kendisini yetkisiz sayması veya Türk mahkemelerinde yetki itirazında bulunulmaması hâlinde yetkili Türk mahkemesinde görülür.” Davalı taşıyan firma yabancı bir şirket olduğuna göre olayda yabancılık unsuru bulunmaktadır ve davada münhasır yetki bulunmamaktadır. İcra takibi ve dava dilekçesinde borçlu ve davalı olarak … gemisi taşıyanı … Türkiye İstanbul Ofisi gösterilmiştir. İtirazı yapan ve davaya cevap veren firma ise doğrudan … dir. Davalı şirketin İstanbul Ofisi olarak adlandırılan kişinin bir tüzel kişilik olup olmadığı ve davalıyı temsil edip etmediği, dava konusu taşımada acente olarak yer alıp almadığı sunulan evraktan anlaşılamamaktadır. Taşımaya ilişkin gümrük belgelerinde … A.Ş ibareleri bulunmakla birlikte takip ve dava doğrudan … gemisi taşıyanı … Türkiye İstanbul Ofisine yöneltilmiştir. Konişmentoda taşıyıcı adına acente olarak hareket eden bir kişinin adı yer almamakta, bilakis konişmentonun taşıyan … tarafından imzalandığı yazılı bulunmaktadır. Davalı … merkezi Danimarka’da bulunan uluslararası yabancı firma olduğu anlaşılmaktadır. Konişmentoya göre taşıyan davalı yabancı firma olup yabancılık unsurunun varlığı konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Taşımaya ilişkin kuralların arkasında İngilizce olarak yazılı olduğu ve Davacının sigortalısının yükleten, davalının taşıyan olduğu konişmentonun (dosyaya sunulan tercümesinin) 26.maddesinde ABD dışındaki tüm taşımalarda konişmentonun İngiliz Hukukuna tabi olduğu ve bundan kaynaklanan tüm anlaşmazlıkların Londra’ da İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin yargı yetkisine tabi olacağı ifade edilmiştir. Zaten bu şartlar bütün konişmentolarda standart olarak yer almaktadır. Yetki şartı konişmentoda matbu olarak yer alsa ve genel işlem şartı niteliğinde bulunsa bile uluslararası deniz yolu ile taşımalar standart sözleşmeler kapsamında yapıldığından ve dava konusu taşıma da bu konişmentoya göre yapıldığından yetki anlaşmasının HMK 18. ve 6098 sayılı TBK 20 v.d maddeleri anlamında geçerli olduğu kabul edilmelidir. Zira taraflar tacirdir ve konişmentolar 6102 sayılı TTK’nın 1228/1.maddesine göre taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan, eşyanın taşıyan tarafından teslim alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren ve taşıyanın eşyayı ancak onun ibrazı karşılığında teslimle yükümlü olduğu, kıymetli evrak vasfında bir senettir. 6102 sayılı TTK’ nın 1229/1-k maddesine göre taşıyan veya onu temsile hareket eden kişinin imzası konişmentonun zorunlu unsurlarındandır. Uluslararası taşımalarda kullanılan konişmentolar standart olup, dava konusu taşımaya ilişkin düzenlenen konişmento gibi aynı şartları içermektedir. Sonuç olarak; davanın kaynağını oluşturan taşımanın, Türkiye’ den yabancı bir ülkeye davalı yabancı taşıma şirketinin taşıyan olarak yer aldığı sözleşmeye istinaden … gemisiyle yapıldığı, taşıyıcı yabancı firmanın bu taşımadan dolayı sorumlu olduğu öne sürüldüğüne göre taşımanın tabi olduğu konişmentodaki yetki şartının geçerli olduğu, davacının yükletenin halefi olarak bu takibi yaparak davayı açmasına göre davacının da bu konişmentonun koşulları ile bağlı olduğu, belirlilik dahil yetki sözleşmesinin geçerlilik şartlarını taşıdığı, yabancı uyruklu davalının yetki ilk itirazında bulunmasının 4721 sayılı TMK’ nın 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması niteliği taşımadığı, esasen yabancı şahsın Türkiye’de yargılanmamayı istemesinin onun en doğal hakkı olduğu, İlk Derece Mahkemesi hüküm ve gerekçesinde dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 03/07/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.