Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1152 E. 2021/208 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1152 Esas
KARAR NO: 2021/208 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/237 Esas – 2019/56 Karar
TARİH: 29/01/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı/borçlu şirket arasında 26/07/2017 tarihinde yapılan sözleşme ile 2017 model … hamur içi doldurma ve şekillendirme içli köfte ve kurabiye makinası satışına ilişkin 40.000,00 TL+KDV bedelle anlaşma sağlandığını, sözleşme gereği toplamda 46.200,00 TL’nin davalı şirketin hesabına ödendiğini, ödemeler yapıldıktan sonra makinada sorunlar çıktığını, makinanın davalı şirkete iade edildiğini, ödenen bedelin iadesi için protokol düzenlendiğini ancak protokole uyulmadığını bu nedenle Ankara … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalı/borçlunun takibe itiraz ettiğini ve durduğunu beyan ederek, itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine alacaklarının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekilinin usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/01/2019 tarih 2018/237 Esas – 2019/56 Karar sayılı kararında; “Davacının taleplerinin 6098 sayılı TBK’nın 129. maddesine dayandığı anlaşılmaktadır. Bir sözleşmede ifanın taraflarca üçüncü kişiye yapılmasının kararlaştırılmasına, üçüncü kişi yararına sözleşme denir. Üçüncü kişi yararına sözleşmeler de eksik üçüncü kişi yararına sözleşme ve tam üçüncü kişi yararına sözleşme olmak üzere ikiye ayrılır. Eksik üçüncü kişi yararına sözleşmede üçüncü kişi sadece vaat eden tarafından teklif edilen ifayı kabul yetkisine sahip olup, buna karşılık ondan borcun ifasını isteme hakkına sahip değildir. Bu tür sözleşmelerden yalnız vaat ettiren lehine alacak hakkı doğar. Borcun üçüncü kişiye ifasını talep hakkı da vaat ettirene aittir. Tam üçüncü kişi yararına sözleşmelerde ise üçüncü kişi, vaat edilen edimin ifasını talep yetkisine sahiptir. Tam üçüncü kişi yararına sözleşmeden doğan borç da üçüncü kişiye ifa edilir. Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa bu yetkinin vaat ettirene de tanınması gerekir. Ancak bu halde vaat ettiren ile üçüncü kişi, vaat edene karşı müteselsil alacaklı sıfatına sahip olmazlar. Zira burada üçüncü kişi veya vaat ettiren, borcun içlerinden birine değil, sadece üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebilirler. Dolayısıyla gerek eksik gerekse tam üçüncü kişi yararına sözleşme olsun, borcun ancak üçüncü kişiye ifası istenebilir. Somut uyuşmazlıkta ise davacı tarafça alacağın kendisine verilmesi istendiği …”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu ve eksik incelemeye dayandığını, Taraflar arasındaki sözleşmenin üçüncü kişi yarına sözleşme olmadığını, hukuki tanımlamada hata yapıldığını, Borca dayanak belgenin münferit bir sözleşme değil 26/07/2017 tarihli alım-satım sözleşmesinin fesihnamesi olduğunu, fesihnamenin üçüncü kişi lehine bir hak ve menfaat doğurmadığını, fesihnamedeki üçüncü kişiye ödeme beyanı 6098 Sayılı yasanın 555.maddesinde amir “Havale” hükümlerine tabi olduğunu, Üçüncü kişi yararına sözleşmelerde alacaklının talep hakkının ortadan kalkmadığını, Yerel mahkemenin davada sözleşmenin hangi türden 3. Kişi yararına sözleşme olduğunu tespit etmeden hüküm kurduğunu, 3. Kişi yararına bir sözleşme kurulduğu kabul edilse dahi davanın akıbeti hangi türden 3. Kişi yararına bir sözleşme olduğuna göre değişeceğini, yerel mahkemenin kararının hatalı olduğunu, Davalının davada vekille temsil edilmediğini, vekilin ücrete hak kazanamadığını, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, itirazlar doğrultusunda bir karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır. Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan aldığı eşyanın ayıplı çıkması nedeniyle tarafların anlaşarak aralarındaki alım satım sözleşmesini feshettiklerini ve protokol düzenleyerek verilenlerin iadesi konusunda anlaştıklarını, davalının aldığı ücreti iade etmesi gerekirken iade etmediğini, bu alacaklarının tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece taraflar arasında yapılan protokolün 3. Kişi yararına sözleşme olduğu, 3 kişi yararına sözleşmede edimin 3. Kişiye ifasının talep edilebileceğini davacının ise ifanın kendisine yapılmasını talep ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davaya konu takip taraflar arasında yapılan taşınır satış sözleşmesinin iptali üzerine düzenlenen protokole dayalı olarak, ödenen mal bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Taraflar arasında 26/07/2017 tarihli ve davalının satıcı, davacının alıcı olduğu içli köfte makinesi satışına dair sözleşme yapıldığı, makine bedelinin 46.200 TL olarak kararlaştırıldığı, bedelin davacı tarafından davalıya ödendiği, daha sonra tarafların 01/11/2017 tarihli protokolü düzenledikleri, protokole göre tarafların karşılıklı olarak anlaşarak aralarındaki satış sözleşmesini feshettikleri satış bedelinin 15/12/2017 tarihine kadar davalı tarafından iade edilmesi konusunda anlaştıkları dosyaya sunulan protokolden anlaşılmaktadır. Davacının iddiasına göre protokolde belirlenen ücret iadesi yapılmamıştır. TBK’nın 19. Maddesinde bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır düzenlemesi yer almıştır. Buna göre taraflar arasındaki sözleşmenin yorumunda tarafların gerçek ve ortak iradeleri esas alınmalıdır. Dosyaya sunulan protokol incelendiğinde tarafların gerçek amacının aralarındaki satış sözleşmesini feshetmek ve herkesin aldığını iadesi olduğu, protokolde satıma konu malın iade edildiğinin kabul edildiği, semenin iadesi hususunun düzenlendiği anlaşılmaktadır. Protokole göre iade konusu bedelin bir kısmı protokolde ismi yazılı 3. Kişiye bir kısmı ise davacı adına yine protokolde ismi yazılı 3. Kişiye yapılacaktır. Taraflar arasındaki sözleşme TBK’nın 129. Maddesinde düzenlenen 3. Kişi yararına sözleşme değil 555. Maddede düzenlenen havaledir. HMK’nın 559/2. Maddesinde havale ödeyicisinin havale alıcısına havaleyi kabul ettiğini açıklamadığı sürece havale edenin verdiği yetkiyi geri alabileceği düzenlendiğinden, tarafların delilleri toplanarak ve taraflar arasındaki protokolün havale hükmü içerdiği gözetilerek, gerekmesi halinde davalı şirket yetkilisinin isticvabı yapılarak davacının dayandığı protokol altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı, protokolde belirtilen ödemelerin protokolde yazılı kimselere yapılıp yapılmadığı da sorularak oluşacak sonuca göre değerlendirme yapılarak havale ödeyicisinin edimini yerine getirip getirmediği, havale edenin havaleden dönüp dönemeyeceği ve protokolde belirtilen bedeli kendi adına isteyip istemeyeceği tartışılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, taraflar arasındaki hukuki ilişki yanlış değerlendirilerek karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a6 maddesi ile kaldırılmasına yukarıda belirtilen şekilde taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/01/2019 tarih ve 2018/237 Esas – 2019/56 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/02/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.