Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1134 E. 2021/475 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1134
KARAR NO: 2021/475
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 13/09/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/994 Esas – 2018/820 Karar
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 01/04/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı ile aralarında ticari münasabet ve ticari alışverişin bulunduğunu, satın alacakları malların tümü için anlaştıklarından … Dudullu Şubesine ait keşidecisi müvekkili şirket olan … çek seri no’lu 31/08/2016 tarihli 100.000,00-TL bedelli çek ve … çek seri nolu 30/09/2016 tarihli 100.000,00-TL bedelli 2 adet avans çekini verdiklerini, ancak davalı tarafın tüm taleplerine rağmen taahhütleri olan malları teslim etmedikleri gibi hükümsüz-sebepsiz kalan çeklerini de iade etmediklerini, çekler karşılığında davalıya karşı hiçbir borçlarının bulunmadığını belirterek, dava konusu çeklere mukabil borçlu olmadıklarının tespitine ve çeklerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkilinin arasında uzun süreden beri devam eden ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili tarafından üretilen malların davacı tarafından satın alındığını, satılan bu mallara ilişkin faturaların da davacıya gönderildiğini, davacıya gönderilen faturalara davacı tarafından bugüne kadar herhangi itirazda bulunulmadığını, mahkeme tarafından yapılacak bilirkişi incelemesi ile de var olan ticari ilişki, bu ticari ilişki kapsamında malların davacıya satıldığı, satılan bu mallların faturalarının gönderildiği, itiraz edilmeyen fatura konusu mal bedellerine karşılık olarak çeklerin verildiği, müvekkilin alacaklı olduğu ve alacak miktarı gibi tüm hususların tespit edileceğini, davaya bakmaya İstanbul (Çağlayan) Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek, davanın yetkisizlik yönünden reddine, akse takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/09/2018 tarih ve 2016/994 Esas – 2018/820 Karar sayılı kararı ile; “… Davaya konu 2 adet çek kapsamında borçlu olmadığını ileri süren davacının yazılı belgelerle davasını ispat etmesi gerekir. Davacı, dava dilekçesinde davalı ile hiç bir ticari ilişkisinin bulunmadığını ileri sürmüş, daha sonra davalının malları teslim etmediğini iddia etmiştir. tüm bu iddiaları ispata yarar hiç bir delil dosyaya sunulmamış, tarafların defter ve belgeleri üzerinde yapılmasına karar verilen bilirkişi incelemesi de davacının başvurusunun olmaması ve daha sonra bu incelemeye gerek olmadığı yönündeki beyanları nedeniyle yapılamamıştır. Tüm bu nedenlerle davacının davasını ispatlayamamış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1- Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece hatalı olarak davanın reddine karar verilmiş ise de, dava dosyasında yer alan belgelerden açıkça davalının çek konusu malları teslim etmediğinin anlaşıldığını, ancak yerel mahkemece bu durumun dikkate alınmadığını, Müvekkili tarafından 24.08.2015 tarihinde 7 adet 100.000 TL-lik çek verildiğini, verilen çeklerin avans çekleri olup, satın alınacak olan mallar için önceden verildiğini, ancak söz konusu malların müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin dava konusu çekler karşılığı bu ürünleri almadığı gibi, davalı tarafça bu ürünleri teslim aldığına dair fatura ve benzeri ticari kayıt bulunmadığını, davalı tarafın söz konusu malları teslim ettiklerini iddia ederek fatura sunduklarını, ancak söz konusu faturalar incelenince, bu faturaların 3. ayrı bir hesaba ait olduğunun görüleceğini, nitekim, faturalarda yer alan malların kime teslim edildiğinin de belli olmadığını, müvekkili şirket yetkilisi veya çalışanının imzasının da mevcut olmadığını, söz konusu faturaların açıklama bölümlerinde “Züccaciye ile ilgili, Çeyiz ve perde ile ilgili, Normal 135 günlük alımlarla ilgili ” olarak üç nedenden kesildiklerinin belirtildiğini, Bu faturaların dava konusu çekler ile bağlantılı olduğunun hiçbir faturada yazmadığını, davalı tarafça bir takım vade günleri belirlendiğini, ancak bu vadelere karşılık hangi çekin verildiğinin belirtilmediğini, bu faturaların dava konusu çeklere ait olmadığını, söz konusu faturaların 08/03/2016 yılında verilen 5 adet 75.000.TL’lik toplamda 375.000 TL’lik farklı çeklere ait olduğunu, davalıların sunduğu faturalarda da vadelerin fatura tarihinden sonra 135 gün olduğunun belli olduğunu, 2015 yılının Ağustos ayında verilen çekin ödenmesinin 2016 yılının Ağustos ayı olmasının mümkün olmadığını, ayrıca faturalarda tüm detayların olmasının yalnızca hangi çeke ait olduğunun belirtilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, şirket tarafından, çek tevdi belgelerinden de anlaşılacağı üzere, müvekkilin davalıya birden çok çek verdiğini, davalının sunmuş olduğu faturalar incelendiğinde de, ödeme koşulu olarak bağlantılı çek ifadesine yer verilerek müvekkilince verilen çeklerin vadelerine ve tutarlarına karşılık gelen vade günlerinin belirtildiğini, ancak faturaların vadeleri olarak göstermiş olduğu çekler ile işbu davanın konusu olan çeklerin aynı olmadığını, davalının, faturalar ile bağlantı kurmuş olduğu çeklerin karşılığı olarak zaten müvekkili şirket tarafından çek tevdii formunda belirtildiği gibi çekler verildiğini ve ödemelerinin yapıldığını, Davalı tarafça sunulan cari hesap mutabakatındaki imzanın müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını, böyle bir mutabakatın doğru olduğu ve davalının beyanına göre mutabakat karşılığında çeklerin verilmiş olabileceği varsayıldığında bile, dava konusu çek bedellerinin borçtan çok daha fazla olduğunu, eğer davalı tarafından bu mutabakata göre hareket ediliyor ise, müvekkilinden bu çek bedelleri kadar alacağı olmadığı ve müvekkilince verilen çeklerin karşılığında talep edilen malların teslim edilmediğinin de açık olduğunu, Mahkemece dosyada yer alan delillerin ve belgelerin dikkate alınmadığını, davalı tarafından lehlerine olarak sunulan hiçbir belge dikkate alınmayarak, bilirkişi raporu alınmadığı gerekçesi ile davanın reddedildiğini, mahkemece bilirkişiye başvurulacak hallerin HMK 266. maddede belirlendiğini, dosya kapsamında yer alan belgelerin, bahse konu çekler dolayısıyla borçlu olmadıklarının tespiti için yeterli ve uzman bilirkişi tarafından inceleme yapılmadan anlaşılabilen belgeler olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili katılma yolu ile ibraz ettiği istinaf dilekçesinde özetle; Dosyada ön inceleme aşamasının tamamlandığını, tahkikat aşamasına geçilerek davanın esastan reddine karar verildiğini, bu durumda mahkemece nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk derece mahkemesi kararının maktu vekalet ücreti yönünden kaldırılarak(düzeltilerek) müvekkili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesini, aksi takdirde yargılama giderleri yönünden hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, çekten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı, dava konusu çeklerin davalıdan satın alınacak mal karşılığı avans olarak verildiğini, ancak davalı tarafça çek karşılığı mal teslimi yapılmadığı, bu nedenle çeklerin bedelsiz kaldığı iddia edilmiş; davalı tarafça, kendileri tarafından üretilen malların davacı tarafından satın alındığı, bu alım satımlara ilişkin faturaların düzenlendiği ve davacıya gönderildiği, davacı tarafından faturalara itiraz edilmediği, davacının ticari ilişki kapsamında davaya konu çekleri verdiği savunulmuştur. 6098 sayılı TBK’nın 207/2. maddesi uyarınca asıl olanın peşin satış olduğu ve peşin satışta mal ve bedelin aynı anda ifa edileceği hususunda yasal karine bulunduğu, yine çekin bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulünün gerektiği, yasal karinenin aksini iddia eden ve dava konusu çekin ileride teslimi kararlaştırılan mallara karşılık avans olarak verildiğini ileri süren davacının kendisine mal teslim edilmediği ve bu nedenle çeklerin bedelsiz kaldığı yönündeki iddiasını ispatlamakla yükümlü olup, kambiyo senedine karşı ileri sürülen her türlü iddianın da HMK 201. maddesi uyarınca yazılı delille ispatlanması gerektiği, davacının ticari defterlerini bilirkişi incelemesi için ibraz etmediği ve bilirkişi ücretini de yatırmadığı, açıkça yemin deliline de dayanmadığı dikkate alındığında, davacının bu iddiasını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı, dolayısıyla davacı vekilince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak, mahkemece davanın esastan red edildiği, dolayısıyla davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi uyarınca nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kaldırılarak, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/09/2018 tarih ve 2016/994 Esas – 2018/820 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Alınması gereken 59,30 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan, 33,82-TL peşin harç, 3.385,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplamda 3.418,82-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.359,52-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 22.450,00 TL nispi vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4- Davacının yaptığı harç ve masrafların, davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Artan gider avansı bulunduğu takdirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı ve davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 8-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,4.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 9-Davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 10-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 37,7 TL karardan sonra sarf edilen tebligat gideri ve 55,73 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş gideri (dairemizce daha önce geri çevirme kararı verilmiş olduğundan 30,00 TL+25,73 TL) olmak üzere; toplam 214,73 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 12-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 01/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.