Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1126 E. 2021/291 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1126 Esas
KARAR NO : 2021/291 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2017
NUMARASI : 2015/606 Esas 2017/903 Karar
DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin asansör ve asansör teçhizatı üretimi ve satımı yapan, piyasasında bilinen bir şirket olduğunu, müvekkili ile davalı arasında karşılıklı ticari alım satım ilişkisi olduğunu, müvekkilinin, ticari ilişki gereği mevcut tüm borçlarının karşılığını davalıya ödediğini, davalı vekilince İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. no.lu takip dosyasında müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takip ile 101.029,86 TL tutar için ödeme emri düzenlendiğini, müvekkilinin, tüm borçlarını ödemesine ve ifa sorumluluklarını yerine getirmesine rağmen davalının takibe konu senetleri müvekkil şirkete teslim etmekten kasıtlı olarak imtina ettiğini, tarafların ticari defler ve resmi kayıtları incelendiğinde müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu olmadığının ortaya çıkacağını, davaya konu sözleşme sebebiyle her türlü tazminat ve fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla; Davalı aleyhine açtıklan menfi tespit davalannın kabulüne, davacı müvekkilinin davalı şirket lehine keşide ettiği senetler karşılığında davalı şirkete herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, dava konusu farklı tarihli 9 adet senedin iptaline, dava konusu senedin tahsili halinde, müvekkil şirketin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu senedin, teminatsız veya mahkemece uygun görülecek bir teminat mukabilinde ve iş bu dosya kapsamında yapılacak yargılama neticesi verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar, davaya konusu senedin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı tarafa müvekkili tarafından yapılmış olan 101.029,86 TL’nin davalı taraftan istirdadına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında uzun yıllar cari hesap şeklinde düzenlenen alım-satıma dayalı bir ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin davacıya kendi ürünlerini sattığını ve faturalarını tanzim ettiğini, davacının da bu satışlara mahsuben bir kısım ödemeler yaptığını, dava dilekçesinde bahsedilen ödemelerin, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu emre muharrer senetler mukabilinde yapıldığı iddia edilse de söz konusu ödemelerin aslında taraflar arasındaki cari hesaba mahsuben yapılan ödemeler olduğunu, bu ödemelerin bir kısmının davacı tarafından keşide edilen veya davacı tarafından ciro edilerek müvekkiline verilen kambiyo senetlerinin vadelerinde ödenmemesi sebebiyle, bu senetlere mahsuben de yapılan ödemeler olduğunu, davacı şirketin cari hesap borcuna mahsuben ciro edilerek verdiği, dava dışı … tarafından keşide edilen, 30.04.2014 vade tarihli, 7.000.00.- Türk Lirası bedelli ve 29.05.2014 vade tarihli, 8.000.00.- Türk Lirası bedelli emre muharrer senetlerin ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, dava dilekçesinde bu senetlere düzenlenen 22.05.2014 tarihli ve … no.lu tahsilat makbuzunu delil gösterilerek, bu senetlerin İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu emre muharrer senetler mukabilinde yapılan ödemeler olduğu iddia ettiğini, dava dilekçesinde ileri sürülen … E. sayılı icra dosyasına konu emre muharrer senetler mukabilinde yapıldığı iddia edilen tüm ödemelerin zaman içinde cari hesap borcuna mahsuben yapılmış ödemeler olduğunu, ödeme olarak bahsedilen iki kalemin ise davacı tarafından düzenlenen iade faturaları olduğunu, dolayısıyla iade faturasının senede mahsuben ödeme olarak gösterilmesinin davacının kötü niyetine açık delil olduğunu, -Davacının tüm taleplere rağmen cari hesaptan kalan 137.958,66 TL bakiye borcunu ödememesi üzerine, müvekkilince bu borcun emre muharrer senede bağlanan 90.0000,00 TL kısım için … E. sayılı dosyada kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile icra takibi başlattıklarını, aynı tarihte davacının emre muharrer senetler sonrasında kalan 47.958,66 TL borç için İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında ilamsız takip yolu ile icra takibi başlattıklarını belirterek davanın reddine, davacının en az % 20 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 04/10/2017 tarih ve 2015/606 Esas – 2017/903 Karar sayılı kararında;” Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre;davanın İİK 72 maddesi gereğince a çılan menfi tespit davası olduğu davalı alacaklı tarafından davacı hakkında İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapıldığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ihtilafsız olduğu, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda ve taraf defterleri üzerindeki incelemeye göre davalının davacıdan alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın reddi ile hed ne kadar davalı tarafından İİK 72/3 maddesi gereğince tazminat talep edilmiş ise de teminat yatırılarak takip durdurulmamış olduğundan davalının tazminat talebinin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın reddine, davacı tarafından tedbir kararı gereğince teminat yatırılmamış ve takip durdurulmamış olduğundan davalının tazminat talebinin de reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirketin asansör ve asansör teçhizatı üretimi ve satımı yapmakta olan, piyasada tanınan ve itibar gören bir şirket olduğunu, Söz konusu hukuki çekişme, müvekkili şirket ile davalı şirketin arasında bulunan ticari ilişkiden doğduğu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında uzun zamandır süregelen ticari ilişki nihayetinde karşılıklı alışverişler olduğu, Müvekkili şirket tüm bu ticari alım satım ilişkilerinden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiği, ödemekle yükümlü meblağları gereğince tam olarak ödediği, Davalı şirket …. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile ödeme emri düzenlediği, işbu ödeme emrinde düzenlenen 101.029,86 TL tutarlı borcu müvekkilinin davalıya ödediği, bu ödemeye müteakip müvekkili davalıdan icraya konu senetlerin kendisine tevdisini istediği, ancak davalı taraf her türlü hukuki ve insani ilişkilere muhalefet ederek senetleri müvekkiline vermekten kasten imtina ettiği, Davalı yana müvekkili tarafından yapılan ödemelerin, – Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 05.03.2014, Tutar: 3.500 TL – Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 31.01.2014, Tutar: 1.400 TL- Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 08.01.2014, Tutar: 5.000 TL – Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 13.01.2014, Tutar: 22.500 TL – Tahsilat Makbuzu Sıra No: 002027, Tarih: 30.01.2014, Tutar: 15.000 TL- Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 30.01.2014, Tutar: 4.700 TL- Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 29.01.2014, Tutar: 5.300 TL – Tahsilat Makbuzu Sıra No: 002073, Tarih: 22.02.2014, Tutar: 15.000 TL- Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 12.02.2014, Tutar: 14.000 TL- Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 08.04.2014, Tutar: 780 TL- Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 04.04.2014, Tutar: 521,44 TL – Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 11.04.2014, Tutar: 6.519,50 TL- Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 11.04.2014, Tutar: 2.000 TL – Tahsilat Makbuzu Sıra No: …, Tarih: 05.03.2014, Tutar: 4.000 TL olup mezkur tahsilat makbuzlarını davalı yan kaşesine haiz olup, ilgili şirket yetkilisinin imzasını içermekte olduğunu, – … Sıra No ve 24.04.2014 Tarihli, 4.364,82 TL’lik mal ve ürün verildiğine ilişkin İrsaliye Faturası, – … Sıra No ve 07.05.2014 Tarihli, 3.149,42 TL’lik mal ve ürün verildiğine ilişkin İrsaliye Faturası olup mezkur belgelerin davalı yan kaşesine haiz olup, ilgili şirket yetkilisinin imzasını içermekte olduğu, – … tarafından müvekkili şirketin borcuna karşılık davalı yan lehine düzenlenen ve teslim edilen toplam 6.000 TL tutarında senet görüntüsü,- Müvekkili şirket avukatlarından Av. … tarafından; 23.02.2015, 19.03.2015, 21.11.2014, 18.09.2014 ve 17.07.2014 tarihlerinde davalı yan banka hesabına, müvekkil şirket borcuna mahsuban yapıldığına ilişkin açıklaması ile gönderilen 5.000 TL’ye ilişkin işlem dekontları olduğunu, Müvekkili şirket davalı yana toplam 118.735,18 TL tutarında ödemede bulunduğu, yine tarafların ticari defterleri ve resmi kayıtları incelendiğinde karşılaşılacak husus müvekkili davacı yanın yukarıda bahsedildiği gibi ödemeleri aynen gerçekleştirdiği ve müvekkili davalı yana herhangi bir borcunun olmadığını, ancak taleplerinin ilk derece mahkemesince hukukun yanlış yorumlanması suretiyle reddedildiğini, İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında bahsettiği üzere, yerel mahkeme hükmü tesis edilirken bilirkişi raporu hükme esas alındığı, daha önce ilk derece mahkemesinde hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz ettikleri ve raporun esas alınması halinde ortaya hukuka ve mantığa muhalif neticelerin çıkacağınını, ancak, tüm haklı itirazlarının ilk derece mahkemesince nazar-ı dikkate celp edilmediğini ve yanlış ve hukuksuz hüküm verildiğini,Bilirkişi raporu yazılırken dikkate alınan belgelerin, kanuna ve hukuka aykırı olarak değerlendirmeye alındığını, taraflarınca gerek dosyaya gerekse bilirkişiye bizzat sunulan yazılı belgelere istinaden davacı müvekkili şirketin faaliyetleri ”2014 Mayıs ayında” sona erdiği, işbu sebeple davacı müvekkili şirketin 2015 yılına ait ticari defter kayıtlarının olması hukuken mümkün olmadığı, bilirkişi tarafından bu husus değerlendirilmediği ve rapor bu vahim hatanın neticesinde yazıldığı, Bilirkişi raporunda: ” 118.735,18 TL olan davacı ödemelerinin/ iade faturalarının davalının usulüne uygun tutulmuş olan ticari defter kayıtlarına göre davacının borcuna mahsup edildiği, davalının davacıdan İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü … E. İcra sayılı takibe konu edilen sebeplerin, ”Müşteriye İade Edilen” açıklaması ile 9 adet ve 10.000,00’er TL ve toplamda 90.000,00 TL olarak davacının borcuna kaydedildiği, başka bir deyişle davalının icra takibine konu ettiği senetlerden dolayı davacıdan alacaklı olduğu, davalının 29.05.2015 icra takip tarihinde 132.963,66 TL davacıdan alacaklı olduğu tespit edildiği, ve bu nedenlerle, davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı, davalıdan istirdadını talep edebileceği herhangi bir alacağının da olmadığı” sonuç ve kanaatine varıldığını, Davacı şirketin faaliyetleri ”2014 mayıs ayında” sona ermişken, bilirkişinin raporunda esas aldığı tarihler içerisinde 2015 yılına ait ticari defter kayıtları da esas alındığı, bu vesileyle mahkeme hükmüne doğrudan hatalı etki ettiğini, Kanundan kaynaklı bir hak olarak, ticari defterlerle ispatı kabil olmayan durumlarda yazılı deliller, belgeler ile hususların ispatı mümkün olabileceği, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere müvekkili davacı şirket tüm borçlarını davalı yana ödediği, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelere ilişkin faturalar delil listesinde de belirtilerek taraflarınca dosyaya sunulduğu, ancak bilirkişice bu ödemeler gözetilmeden inceleme yapıldığı, sadece ticari defterler vasıtasıyla hususlar kanıtlanamayacağı, yapılan ödemelere ilişkin ek delillerin yani makbuz, fatura senet gibi muteber delillerin de sunulması icap etmekte olduğu, taraflarınca sunulan makbuz ve faturalarda ilgili şirketin imzası ve kaşesi yer aldığı, makbuzların imza gücü, ticari işlem, ticari deftere kayıtlı olsun veya olmasın tam olduğu, bir makbuz imzalanıp verildiği anda geçerlilik kazanacağı, makbuzun verilme nedeni olan ilişkinin ise deftere yazılma zaruriyeti hasıl olmadığı, (Yargıtay 19. H.D. 2010/9865 E., 2011/74273 K., sayılı ve 04.04.2011 tarihli kararı)
Bilirkişi tarafından davacı müvekkiline ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı belirtildiği, davanın görüldüğü ve bilirkişi raporunun yazıldığı tarihte ise müvekkili şirketin bilirkişi raporuna esas alınacak yahut davanın sübutuna etki edecek bir faaliyet mevcut olmadığı, işbu sebeple, bilirkişi raporu hukuka aykırı olarak düzenlendiği ve doğrudan hükmün aleyhlerine kurulmasına esas teşkil ettiğini,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, malen kaydını içeren 9 adet bono sebebiyle İİK. 72 Madde uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine, davacı tarafından tedbir kararı gereğince teminat yatırılmamış ve takip durdurulmamış olduğundan davalının tazminat talebinin de reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava konusu bonolarda keşidecinin davacı …, lehdarın davalı ….SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ olup, ihdas nedeni olarak “malen” kaydı bulunmaktadır. Dava konusu bonoların taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle verildiği her iki tarafında kabulündedir. Davacı, malen kaydı bulunan bono bedellerinin ödendiğini, bonoların bedelsiz olduğunu iddia etmiştir. Malen kaydı bulunan kambiyo senedi vasfındaki bononun bedelsizliğini iddia eden davacı bu iddiasını kanıtlamak zorundadır.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafından 2014 yılına ait ticari defterlerinden envanter defterinin ibraz edilmediği, davacının ibraz ettiği 2014 yılına ilişkin ticari defterlerinden yevmiye ve kebir defterlerinin noter açılış onamalarının süreleri içinde yaptırılmadığı, yevmiye ve kebir defterlerinde herhangi bir kayıt olmadığı, 2015 yılına ilişkin ticari defterlerinde herhangi bir kayıt olmadığı, davacının dava dilekçesinde belirttiği 118.735,18 TL.lik davacı ödemelerinin/iade faturalarının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının cari borcundan mahsup edildiği ve davalının 29/05/2015 icra takip tarihi itibariyle davacıdan 132.963,66 TL. alacaklı olduğu belirtilmiştir.Davacı vekili bilirkişi raporuna yönelik verdiği itirazlarını içerir beyan dilekçesinde; müvekkili şirketin faaliyetlerinin 2014 yılı Mayıs ayında sona erdiğini, itirazları doğrultusunda hukukçu bilirkişiden yeni rapor alınmasını talep etmiştir.Mahkemece 03/05/2017 tarihli duruşmanın ara kararı ile, hukuki itirazların mahkemece çözümlenmesi gerektiği belirtilerek hukukçu bilirkişiden rapor alınması talebinin reddine karar verildiği tesbit edilmiştir.Davacı vekili müvekkili şirketin faaliyetlerinin 2014 yılı Mayıs ayında sona erdiğini, bu nedenle 2015 yılı ticari defterlerinde kayıt olmasının mümkün olmadığını ileri sürmüş ise de davacı şirketin resmi olarak faal olduğu, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı şirketin 2014 yılına ilişkin ticari defterlerinden yevmiye ve kebir defterlerinin noter açılış onamalarının süreleri içinde yaptırılmadığı, yevmiye ve kebir defterlerinde herhangi bir kayıt olmadığı belirtiltilmiş olup davacının dava dilekçesinde beyan ettiği ödeme tarihleri de 2014 yılı olmasına rağmen bu ödemelerinde davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır. HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” şeklinde yasal olarak düzenlenmiş olup, bilirkişi raporlarının hukuki değerlendirilmesi de mahkemeye ait olmakla, davacı vekilince bilirkişi raporunun hukuka aykırı olarak düzenlendiği ve hukukçu bilirkişiden rapor alınmadığı yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Dava konusu bonuların davacının incelenen ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olmadığı, davacı dava dilekçesinde bahsedilen ödemelerin, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu bonolara karşılık yapıldığı iddia etmiş ise de bilirkişi raporunda, davacının dava dilekçesinde belirttiği 118.735,18 TL.lik davacı ödemelerinin/iade faturalarının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının cari borcundan mahsup edildiği ve davalının 29/05/2015 icra takip tarihi itibariyle davacıdan 132.963,66 TL. alacaklı olduğu belirtilmiş olup ispatı külfetinin davacıda olduğu, davacının dava konusu bonolar sebebiyle borçlu olmadığını HMK.’nun 201. Madde uyarınca aynı kuvvette yazılı delille ispat etmesi gerektiği, davacının bu hususu ispat edemediği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davacının delil listesinde yemin deliline de dayanmış olup mahkemece davacı tarafa yemin delilinin hatırlatılmadığı ancak davacının yemin delilinin hatırlatılmadığına yönelik bir istinafınında olmadığı anlaşılmıştır.(Yrg.19.HD.09/05/2018 T.2017/5093 E.20182596 K.)Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 04/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.