Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1124 E. 2019/867 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1124
KARAR NO : 2019/867
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 21/03/2019 ( Ek Karar)
DOSYA NUMARASI: 2019/322 D. İş – 2019/323 Karar
TALEP : İhtiyati Tedbir Kararına İtiraz
KARAR TARİHİ : 20/06/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle, müvekkili şirket tarafından davalıya 27.05.2016 tarihli Elektrik Alım-Satım Anlaşması ile 03.07.2018 tarihli Protokol ve 04.07.2018 tarihli Ek Protokol uyarınca, …Bankası A.Ş. Maslak – İstanbul Kurumsal Şubesi’nin 06.07.2018 tarihli, … mektup no’lu, 1.361.908,80 TL tutarlı, 31.12.2018 vadeli (25.12.2018 tarihli, TMGU18-110694 muhaberat no’lu, 31.01.2020 vadeli (vade uzatım mektubu); 25.10.2018 tarihli, … mektup no’lu, 2.716.172,00 TL tutarlı, 31.01.2019 vadeli (25.12.2018 tarihli, … muhaberat no’lu, 31.01.2020 vadeli (vade uzatım mektubu); 19.12.2018 tarihli, … mektup no’lu, 3.738.240,00 TL tutarlı, 31.01.2020 vadeli kesin teminat mektuplarının verildiğini, karşı tarafın gönderdiği ihtarname ile geçerli hiçbir sebep göstermeden tamamen haksız olarak sözleşme ve protokolleri 09.01.2019 tarihinden geçerli olacak şekilde feshettiğini, karşı tarafın 31.12.2019 tarihine kadar müvekkiline elektrik temin etme yükümlülüğünün bulunduğunu, bu yükümlülüğünü yerine getirmeden sözleşmenin 16.2 maddesine dayanmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin sözleşmenin feshinden dolayı sözleşmenin 17. maddesine göre yapılan hesaba göre 8.970.000 TL fesih tazminatı alacağı doğduğunu, buna ilişkin e-faturanın karşı tarafa gönderildiğini, müvekkilinin gönderdiği ihtarname ile fesih tazminatı alacağından karşı tarafın alacağı takas edildiğinde kalan 3.759.120 TL’ nin ödenmesinin talep edildiğini, müvekkilinin karşı taraftan alacaklı iken karşı tarafın teminat mektuplarını elinde tutmasının ve nakde çevirmeye hazırlanmasının hukuki olmadığını, zaten alacaklı ve mağdur olan müvekkilinin teminat mektuplarının paraya çevrilmesi halinde telafisi imkansız zarara uğrayacağını, müvekkilinin hakkını elde etmesinin alacaklarının tahsil etmesinin imkansız hale geleceğini, Mahkemece verilecek ihtiyati tedbir kararının, teminat mektuplarının iadesine yönelik olmayıp, sadece nakde tahvil edilmesinin önlenmesi mahiyetinde olacağını, söz konusu teminat mektuplarının davalı şirket uhdesinde kalmaya devam edeceğini, davalı tarafın elinde kalacak olan teminat mektuplarının toplamının ileri sürebileceği en fazla alacak iddiası miktarından daha fazla olduğunu, dolayısıyla davalı tarafın mahkemeye verilecek tedbir kararından dolayı her hangi bir zarara uğrama ihtimalinin söz konusu olmadığını, bu nedenlerle mahkemece verilecek ihtiyati tedbirin HMK.nın 392/1 maddesi gereğince teminatsız olarak verilmesini ve teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin önlenmesi konusunda HMK’ nın 390. maddesi uyarınca İHTİYATİ TEDBİR kararı verilmesini talep etmiştir. Bu talep üzerine ilk derece mahkemesinin 03/01/2019 tarihli kararı ile; Sunulan taraflar arasındaki elektrik alım-satım anlaşması, teminat mektupları, ihtarname suretleri ile diğer belgelere göre taraflar arasında elektrik alım-satım anlaşmasının fesih konusunda ihtilaf bulunduğu, ihtiyati tedbir isteyen şirketin sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini bu nedenle karşı tarafın sözleşmenin 17. maddesi gereğince fesih tazminatı (cezai şart) ödemek zorunda olduğunu ve karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia ettiği, karşı taraf şirket tarafından gönderilen ihtarnamelerde sözleşmenin 16.2 maddesi gereğince feshedildiği, bu nedenle herhangi bir tazminat sorumluluğunun bulunmadığını bildirdiği, buna göre taraflar arasındaki ihtilafın yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada teminat mektuplarının paraya çevrilmesi halinde ihtiyati tedbir talep eden şirket açısından telafisi imkansız zararların meydana gelebileceği ve ciddi zararlar doğabileceği, taleplerini ileri sürmesinde önemli ölçüde zorlaşma ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle:”İhtiyati tedbir talebinin HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince takdiren % 15 teminat karşılığında kabulü ile; ihtiyati tedbir talep eden… Tic. A.Ş. tarafından karşı taraf … A.Ş’ye 27.05.2016 tarihli Elektrik Alım-Satım Anlaşması ile 03.07.2018 tarihli Protokol ve 04.07.2018 tarihli Ek Protokol uyarınca verilen … Bankası A.Ş. Maslak Kurumsal Şubesi’nin 06.07.2018 tarihli, TMDZ18-82679 mektup no’lu, 1.361.908,80 TL tutarlı, 31.12.2018 vadeli (31/01/2020 tarihine kadar uzatılmış); 25.10.2018 tarihli, TMDZ18-123900 mektup no’lu, 2.716.172,00 TL tutarlı, 31.01.2019 vadeli; 19.12.2018 tarihli (31/01/2020 tarihine kadar uzatılmış), TMDZ18-144881 mektup no’lu, 3.738.240,00 TL tutarlı, 31.01.2020 vadeli kesin teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin İHTİYATİ TEDBİR YOLU İLE DURDURULMASINA”, karar verilmiştir. İhtiyati tedbir kararına itiraz eden vekili 21.02.2019 tarihli dilekçesinde özetle, Taraflar arasında elektrik alım, satım sözleşmesi olduğunu, müvekkili şirketin elektrik satımı yaptığını, bundan dolayı karşı taraftan alacağı bulunduğunu, sözleşmenin 16./2 maddesine göre feshedildiğini, herhangi bir tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, davanın esası hakkında tedbir kararı verilemeyeceğini, bu yönde yüksek yargı kararları bulunduğunu, karşı tarafın düzenlediği haksız fesih faturasının kesinleşmediğini, müvekkilinin faturayı iade ettiğini, tedbir kararının yerinde olmadığını belirterek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İhtiyati tedbir talep eden vekili itiraza cevap dilekçesinde özetle, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğunu, taraflar arasında ihtilaf olduğunu, haksız fesih tazminatının son derece açık olduğunu, buna ilişkin uzman görüşü sunduklarını, ayrıca dava açmak üzere öncelikle arabuluculuk bürosuna başvurduklarını belirterek, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 21/03/2019 tarih 2019/322 D. İş – 2019/323 Karar sayılı ek kararında; ” … İhtiyati tedbir talep eden şirket, karşı tarafla aralarındaki elektrik alım satım sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, bu nedenle sözleşmenin 17. maddesi gereğince fesih tazminatı ödemek zorunda olduğunu ve karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia ettiği, ihtiyati tedbir kararına itiraz eden şirketin ise sözleşmenin fesih işleminin haklı ve sözleşmeye uygun olduğunu, fesih nedeniyle tazminat talebinin yerinde olmadığını iddia ettiği, buna göre sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, ihtiyati tedbir kararına itiraz eden şirketin herhangi bir tazminat sorumluluğunun olup olmadığı, var ise ne kadar olduğu, ihtiyati tedbir talep eden şirketin karşı taraftan tazminat talebinin yerinde olması halinde karşı tarafa ne kadar borcu kaldığı hususlarının yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada teminat mektuplarının paraya çevrilmesi halinde ihtiyati tedbir talep eden şirket açısından telafisi imkansız zararlar meydana gelebileceği gözönüne alınarak % 15 teminat karşılığı teminat mektuplarının nakde çevrilmemesi yönünde verilen ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu anlaşıldığı…”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir kararına itirazın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati tedbir kararına itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir kararına itiraz eden vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararı ile davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemez kuralına aykırı hareket edildiğini ve müvekkili şirketin mağduriyetine sebep olunduğunu, Dava konusu somut olayda ihtiyati tedbir kararı verilmesi için aranan şartların gerçekleştirilmediğini, karşı tarafın HMK 389-390 hükümleri uyarınca yaklaşık ispat kuralının yerine getirilmediğini, ihtiyati tedbir kararı ve bu karara itirazın reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, Söz konusu anlaşma ve eki protokoller müvekkili şirket tarafından anlaşmanın 16/2 maddesi uyarınca anlaşmaya, kanuna ve hukuka uygun olarak feshedildiğini, Müvekkili şirketin karşı tarafa herhangi bir borcu yokken karşı tarafla aralarında imzalanmış bulunan anlaşma ve özellikle 16/2 maddesi uyarınca 30 günlük süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getirdiğinin kanıtı niteliğinde olan elektrik satış faturalarının karşılığı KDV dahil 5.210.880.-TL alacağının bulunduğunu, bu faturaların Ocak 2019 ve Şubat 2019 tarihinde satılan elektriğin satış faturalarının olduğunu, Karşı tarafça müvekkili tarafından tanzim edilen KDV dahil 5.210.880.-TL tutarındaki elektrik satış faturalarını kayıtlarına aldığını, bu faturaların kabul edildiğini, Karşı tarafın müvekkili şirkete gönderdiği ihtarname ve cevabi ihtarnamelerde de borcunu kabul ve ikrar ettiğini, borcu ödemekle yükümlü olduğunu, karşı tarafın borcunu faturalarda yer alan vadelerde ödemediğine göre müvekkilinin anlaşma uyarınca faturaların ödenmemesi ihtimaline binaen kendisine teminat olarak verilmiş olan teminat mektuplarını irat kaydetmek suretiyle alacağını alma hakkı bulunduğunun tartışmasız olduğunu, İhtiyati tedbir kararı ve ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi kararı teminat mektuplarının sebep sonuç ilişkisinden ari olduğu kuralının göz ardı edildiğini, kararın bu yönüyle de açıkça hukuka aykırı olduğunu, Banka teminat mektubunun geçerliliğinin üçüncü kişinin borcunun varlığından ve geçerliliğinden bağımsız olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin bankayı bağlamadığını,
Teminat mektubu metninde yer alan “protesto keşidesine ve hüküm istihsaline gerek kalmaksızın ve borçlunun rızasını almaksızın ilk yazılı talepte derhal ve gecikmeksizin” şeklindeki ödeme taahhüdünün de banka teminat mektuplarının garanti sözleşmesi olarak nitelendirilmesi sonucuna götürdüğünü, bu ibarelerin bankanın, garanti sözleşmesinde olduğu gibi asıl borçtan bağımsız bir yükümlülük altına girdiğinin göstergesi olduğunu, ( Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 13.12.1967 T., E. 1966/16, K.1967/7) Karşı tarafın takas definin hukuka uygun ve geçerli olmadığını, müvekkilinin etkin savunma hakkının kısıtlandığını, bu nedenle de ilk derece mahkemesince tesis edilen ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir kararının, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair ek kararının kaldırılmasına ve karşı tarafın/ başvuranın ihtiyati tedbir talebinin reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Uyuşmazlık konusu; taraflar arasındaki elektrik alım/satım anlaşmasının haksız feshedildiği iddiası ile aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen taraf elindeki teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin önlenmesine yönelik verilen ihtiyati tedbir kararına itiraz üzerine, itirazın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya dosya içeriğine uygun olup olmadığı noktalarındadır. Taraflar arasında 27/05/2016 tarihli sözleşme bulunduğu, sözleşmenin ihtiyati tedbire itiraz eden firma tarafından 07/01/2019 tarihli ihtarname ile feshedildiği sabittir. Uyuşmazlık feshin haksız olup olmadığı, bu bağlamda haksız fesih tazminatı-cezai şart ödeme ile takas koşullarının oluşup oluşmadığı ve müspet/menfi zararın da ayrıca oluşup oluşmadığı noktasında olup, sözleşme kapsamında ihtiyati tedbir talep eden firma tarafından diğer tarafa verildiği anlaşılan ihtiyati tedbire konu teminat senetlerinin nakde çevrilmesi durumunda HMK’nın 389.maddesinde yazılı olduğu şekilde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinin oluştuğu kabul edilmelidir. Verilen karar taraflar arasındaki uyuşmazlığın esasını çözecek bir mahiyet taşımamaktadır. Zira yukarıda da belirtildiği gibi temel uyuşmazlık feshin haksız olup olmadığı ve haksız ise talep edilebilecek maddi istemlere ilişkin olup teminat mektuplarının paraya çevrilmesinin ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesi temel uyuşmazlığı çözecek nitelikte değildir. Taraflar arasındaki 27/05/2016 tarihli sözleşme, 04/07/2018 tarihli ek protokole ilişkin e.posta, sözleşmenin ihtiyati tedbire itiraz eden firma tarafından feshedildiğine dair ihtarname ile ihtiyati tedbir talep eden firma tarafından bunun kabul edilmediğine yönelik karşı ihtarname ile bağlantılı ihtarnameler sözleşme kapsamında verilen teminat mektupları ve ilgili evrak dosyada bulunmaktadır. Sunulan belgelerin, verilen tedbir kapsamında HMK’nın 390/3.maddesine göre yaklaşık ispat koşulunu sağladığı kabul edilmelidir. Yoksa ihtiyati tedbir talep eden firmanın tedbir talep ederken uyuşmazlığın esası yönünden iddiasını tamamen kanıtlaması beklenemez. Verilen tedbir kararının da taraflar arasındaki hak ve çıkar dengesine aykırı olmadığı anlaşılmaktadır. Zira verilen kararla önlenen teminat mektuplarının nakde çevrilmesi, tarafların birbirlerine yönelik hak ve borçlarını sonlandıran veya zorlaştıran bir tedbir değildir. Üstelik ihtiyati tedbir kararı % 15 teminat ile verilmiştir. İhtiyati tedbir nedeniyle oluşabilecek zararların karşılığında öngörülen teminat oranı ve miktarı ile de tarafların hak ve menfaatleri dengelemiş olup, ihtiyati tedbir talep eden firma da verilen tedbir kararı ile ek bir mükellefiyet altına girmiş bulunmaktadır. İhtiyati tedbir talep eden firmanın takas talebi de TBK’ nın 139/2.maddesine göre çekişmeli olsa dahi ileri sürülebileceğine ve ileri sürme şekli de herhangi bir koşula bağlanmadığına göre ihtiyati tedbir talep eden firmanın takas defisinin koşullarının oluşup oluşmadığının da nihayetinde yargılama ile belirlenmesi kaçınılmazdır. İhtiyati tedbire itiraz HMK’nın 394. maddesinde düzenlenmiş olup, HMK’ nın 394/4.maddesine göre ihtiyati tedbire itiraz eden, itirazını dilekçe ile yapar. Diğer tarafın dilekçe vermesi ve bunun ihtiyati tedbire itiraz edene tebliği yasada öngörülmemiştir. Yani ihtiyati tedbire itiraz sürecinde yazılı yargılama usulü uygulanmaz. İhtiyati tedbire itiraz eden, ihtiyati tedbir kararı ve gerekçesi ile tedbir talep eden firmanın tedbir talebine dayanak belgelerini inceleyip değerlendirme hak ve yetkisi ile imkanına sahip olup, ihtiyati tedbir talep edenin HMK 27. maddesinde yazılı olduğu şekilde hukuki dinlenilme hakkının ve daha kapsamlı olan ve Anayasanın 36. maddesi ile AİHS’ nin 6.maddesinde yazılı adil yargılanma ve bağlantılı savunma hakkının ihlal edildiğinden söz edilemez. Bunlara ek olarak ihtiyati tedbir kararına itiraz eden firmanın istinaf nedenlerinden bir çoğu da esas hakkındaki davada tartışılacak nitelik arz etmektedir. Teminat mektubunun nakde çevrilme koşullarının oluşup oluşmadığının esas yargılamada belirlenebilecek olmasına ve bu durumun ihtiyati tedbire itiraza ilişkin duruşmada tartışılacak ve değerlendirilecek bir nitelik arz etmemesine; ihtiyati tedbire itiraz duruşmasında ihtiyati tedbir kararı verme koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekmesine göre bu yöndeki istinaf nedenleri de yerinde değildir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden ihtiyati tedbire itiraz eden taraf vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir kararına itiraz edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına; yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/06/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.