Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1114 E. 2019/950 K. 03.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1114
KARAR NO : 2019/950
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 12/11/2018
DOSYA NUMARASI : 2018/351 Esas – 2018/1142 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ : 03/07/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/61 D. İş – 2018/75 K sayılı dosyasındaki ihtiyati haciz kararına dayanarak, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün 2018/2300 E sayılı dosyasında borçlular … San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhinde ihtiyati haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, borçlulardan …San. Tic. Ltd Şti.’ nin davalı Arap-Türk Bankasındaki hak ve alacaklarının haczi amacıyla 18/01/2018 tarihinde icra müdürlüğü kararına istinaden İİK 78. madde gereği haciz müzekkeresi gönderildiğini, davalının müzekkereye cevap vermediğini, bunun üzerine ikinci haciz müzekkeresi/ihbarname gönderildiğini, ilk gönderilen müzekkereye cevaben davalının 18/01/2018 tarihinde borçlu ….San Tic. Ltd. Şti.’ nin davalı bankada mevduatının bulunmadığı gerekçesi ile haciz işleminin uygulanmadığını, 1. haciz müzekkeresine cevap vermeme gerekçelerinin cevap pulunun eklenmemiş olmasını sebep gösterdiklerini, ilk gönderilen haciz müzekkeresinden doğacak hak ve alacaklarını kapsadığını belirterek bankaya ihtarname çekerek borçluların banka nezdindeki hesaplarına bloke konulmasını talep edildiğini, bu ihtarnameye cevap verilmemesi nedeniyle bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, daha sonra 31/01/2018 tarihinde borçlu şirketin davalı bankadaki hesabına 56.480 USD’nin geldiğini, ihtarnamenin davalı bankaya gönderildiği tarihte ilgili borçlunun hesabında paranın bulunduğunun açıkça görüldüğünü belirterek, “birinci haciz ihbarnamesine ve haciz müzekkeresi tebliği gereğine aykırı davranan davalı bankaya yönelik alacak talebi” olduğunu belirterek, davanın kabulü ile 65.000,00 TL’ nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalı bankadan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra ve İflas Kanunu’ nun 89. maddesinin 4. fıkrasına göre söz konusu davada yetkili mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemesi olmayıp İcra Mahkemeleri olduğunu, dava dilekçesinde dava konusu işlemlerin hatalı olarak sıralandığını, davacı vekili tarafından bankalarına adi postayla gönderilen ve ilkinde cevap pulu da içermeyen haciz yazısına istinaden İİK.na, Tebligat Kanununa ve ilgili yönetmeliklere uygun haciz işlemi sayılamayacağından, ayrıca haciz ihbarnamesi olmadığı için banka şubesine gönderilmesi gerekirken banka genel müdürlüğüne gönderildiğinden durum tutanak altına alınarak işlem yapılmadığını, cevap pulu eklenerek yine adi postayla gönderilen ve ilk haciz yazısından bahsederek bilgi isteyen ikinci yazıya ise “ilk haciz tarihi itibariyle yedinde haczedilebilecek meblağ bulunmadığı” şerhiyle itiraz edildiğini, daha sonra kendilerine dosyadan İİK. 89. maddeye göre 27.02.2018 tarihli birinci haciz ihbarnamesi tebliğ edildiğini, 02.03.2018′ de tebliğ alınan 89/1 ihbarnamesine de 07.03.2018 tarihli yazıyla süresi içinde itiraz edilerek ” nezdinde borçluya ait hak-alacak bulunmadığının” bildirildiği; takip dayanağı bono borçlularınca İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/109 E sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasının işbu dava konusu talep yönünden bekletici mesele yapılması gerektiğini, Bankacılık Kanununun 73. maddesi, İİK’nun 21.,59., 78., 89. maddeleri, Tebligat Kanunu ve ilgili yönetmeliği hükümleri uyarınca davacının davasının reddedilmesi gerektiğini belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/11/2018 tarih ve 2018/351 Esas – 2018/1142 Karar sayılı kararı ile; ” İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı takip dosyası ve taraflarca sunulan delillerin incelenmesi sonucunda, davacı tarafından dava dışı tüzel kişi ve gerçek kişi hakkında bonoya dayalı ihtiyati haciz kararına istinaden başlatılan cebri takip sırasında, takibin borçlu şirket yönünden kesinleşmesi üzerine borçlunun (takipte üçüncü kişi olan) davalı banka nezdindeki alacak ve haklarının İİK. hükümlerine göre haczi amacına yönelik takip işlemlerinin tebliğ edildiği, davanın ise bu haciz işlemlerine rağmen üçüncü kişi davalı bankanın borçluya ait nezdinde bulunan para alacağını takip dosyasına göndermeyerek davacıyı zarara uğrattığı iddiasına dayalı açılan dava olduğu, Cebri takip dosyasındaki haciz işlemlerinden kaynaklanan ve tamamen cebri takip hukukunu ilgilendiren, takip işlemlerinin kanuna ve usule uygunluğunun denetlenmesi yoluyla çözümlenebilecek nitelikte olan, davacının tacir sıfatını taşımadığı Ticaret Sicil Müdürlüğü. yazısıyla anlaşılan ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren hususlardan doğmayan davanın TTK, hükümlerine göre mutlak veya nisbi ticari dava sayılmasının mümkün olmadığı, İİK.nun 89/4. maddesi gereği birinci haciz ihbarnamesine üçüncü şahsın süresinde itirazı üzerine alacaklı tarafından açılacak davanın İcra Mahkemesinde görülmesi gerektiğinin açıkça düzenlendiği, Mahkemenin görevli olmadığı … ” gerekçeleri ile; ” 1-HMK. 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği görev yönünden dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, 2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, 3-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine, 4-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek mahkememizce yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının müvekkil banka aleyhine alacak davası açtığını ve davaya cevap dilekçesindeki görev itirazlarını dikkate alan İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin yerinde bir gerekçe ile görev yönünden ve dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verdiğini, işbu görevsizlik kararının hukuken isabetli olmasına rağmen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin müvekkil lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin olarak karar vermediğinden istinaf talebinde bulunulması zorunluluğu hasıl olduğunu, Davacının davasını açıkça görevsiz mahkemede açarak müvekkil bankayı görevsiz mahkemedeki takibe zorladığını, davacı tarafın İİK açık hükümlerine aykırı hareketinin bir karşılığı olmak zorunda olduğunu, İİK’ nın açık hükümlerini ihlal ederek/ görmezden gelerek müvekkil bankayı görevsiz mahkemede savunma yapmaya zorlayan davacı tarafın yargılama giderlerine ve HMK’da tanımlanan yaptırımlara mahkum edilmesi gerekirken işbu hükmün görevli mahkeme takdirine bırakılmasının hakkaniyete uygun olmadığını, 30 Aralık 2017 tarihli ve 30286 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan AAÜT’ nin “Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeni ile davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret ” başlığı altındaki madde 7 hükmü gereğince; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin müvekkil banka lehine vekalet ücretine hükmetmesi gerekirken bu kararın görevli mahkemede değerlendirilmesi yönündeki kararının usul ve mevzuata uygun olmadığını, ancak İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin işbu hükmünde yapılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediğini, bu nedenle hükmün düzeltilerek onanmasını veya sadece bu konuda da karar verilmek üzere yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep ettiğini beyanla; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/11/2018 tarih ve 2018/351 Esas – 2018/1142 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi ile düzeltilerek onanmasına, mahkeme masrafları ve Avukatlık vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının dava dışı borçlulardan alacağı nedeniyle aldığı ihtiyati haciz kararını icraya koyması sonucu önce borçluların davalı banka nezdindeki hesaplarına 18/01/2018 tarihinde konulan ihtiyati haciz sonrası 27/02/2018 tarihli birinci haciz ihbarnamesine yanıt vermeyip, icra dairesinin haciz kararlarına aykırı işlem yaptığı öne sürülen davalı bankadan alacak davasıdır. Davalı bankanın borçluların hesabına gelen parayı haczetmeyerek icra dairesinin haciz emrine aykırı davrandığı öne sürülmektedir.Uyuşmazlık konusu; davalı tarafa vekalet ücreti verilmesi gerekip gerekmediği noktasında olmakla beraber mahkemenin görevi kamu düzenini ilgilendirdiğinden HMK 355 uyarınca resen değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava; İİK’ nın 89.maddesine dayanan ve İcra Mahkemesinde görülmesi gereken bir dava olmayıp, bankacılık hukukundan kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 4. maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu, 5/2. maddesinde bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin görevi dahilinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan “davalara”, asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı, 5/3. maddesinde ise asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacağı belirtilmiştir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her safhasında mahkemece resen gözetilmelidir. Bu itibarla mahkemece, uyuşmazlığın bankacılık hukukundan kaynaklanan ticari dava niteliğinde olduğu hususu gözetilerek davaya bakmaya devam edilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.. Nitekim Yargıtay 11.H.D’nin 12/02/2015 Tarih ve 2014/16775 E-2015/1779 K sayılı kararı da aynı yöndedir. İstinaf incelemesinde, mahkemenin görevi HMK’nın 355.maddesi uyarınca re’ sen gözetilmek suretiyle HMK 353/1-a3 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, görevli mahkeme olarak yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine , davalı vekilinin istinaf başvurusunun verilen kararın sonucuna göre bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/11/2018 tarih ve 2018/351 Esas – 2018/1142 Karar sayılı görevsizlik kararının HMK 355 ve 353/1-a3 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA ve yargılamaya devam etmek üzere dosyanın görevsizlik kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun verilen kararın sonucuna göre bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/07/2019 tarihinde HMK’ nun 353/1-a3 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.