Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1107 E. 2021/502 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1107
KARAR NO : 2021/502
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH 14/02/2019
NUMARASI: 2016/456 Esas – 2019/151 Karar
DAVA: Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i ile Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, 1980’li yıllardan beri optik sektöründe faaliyette olan … ve … ortaklığında 2004 yılında kurulmuş olan, toplamda 224 şube ve 5.000 optik mağazasına hizmet veren, Türkiye genelinde faaliyet gösteren, kontakt lens ve solüsyonları pazarında toptancı olarak faaliyette bulunan bir sermaye şirketi olduğunu, davalı şirketin ise yabancı sermaye ortaklığı şeklinde kurulmuş olan ve kontakt lens ve solüsyonlarını ithalat/tedarik eden bir şirket olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında uzun yıllardan beri süregelen, her yılın başında karşılıklı kabul ve icap ile yenilenen fiyat matrisi görünümlü bir sözleşme mevcut olduğunu, bu sözleşmede, müvekkili şirketin bir önceki yılın son çeyrek dönemindeki net alımı baz alınarak, söz konusu sözleşmede karşılığına denk gelen fiyat barem aralığındaki malın birim fiyatına göre alım – satım yapıldığını, davalı şirketin yine söz konusu son çeyrek dönemdeki net alımı taban alarak, %5 ile %20 arası değişen “ pazarlama desteği “ altında birtakım ticari yardımlarda bulunduğunu, söz konusu sözleşmenin, diğer şirket ve bireysel faaliyet gösteren optik mağazalarına da uygulandığını, davalı şirketin, müvekkili şirketin 2015 yılının son çeyrek dönemki alımının 5.750.000-TL altında gerçekleşmesinden bahisle, 2016 fiyatlandırma matrisinde bu barem aralığına göre ürünlerde birim fiyat belirleneceğini 15.02.2016 tarihli e-mail ile bildirdiğini, bunun üzerine, …’nin birim fiyatının 36,72-TL, … birim fiyatının ise 51.00-TL şeklinde olduğunu, ayrıca e-mailde pazarlama desteği olarak en az net 150.000.-TL alım yapan müşterilere ilave olarak ilgili çeyrekteki alım tutarlarının %5’i oranında pazarlama desteği sunulacağını ve bu desteğin bir müşteri için maksimum 150.000-TL olacağını bildirdiğini, Davalı şirketçe 27.02.2016 tarihli e-mailler ile (art arda gönderilmiştir) 01-25 Mart arası … ile … ürünlerinde kampanya olduğunu bildirildiğini, …’nin alım fiyatı 36.-TL ve tek seferde en az 24 kutu … alımlarında aynı adet … ml adlı ürünün de bedelsiz verileceğini, söz konusu kampanyadan müşterilerin alımlarının en fazla 2.400 kutu … ile sınırlı tutulacağını da ayrıca belirttiğini, 2.400 kutu sınırlaması ile davalı firma tarafından yapılan kampanya dizaynının, optik mağazalara yapılacak olan satışı firmanın kendi lehine çevirdiği bir silah haline dönüştüğünü, örneğin Yüksek volümlü ve bünyesinde 150’den fazla üyesi bulunan … başkanı ile yapılan görüşmede üyelerinin bu kampanyadan alım yapmasının avantajlarından bahsedip, 2.400 kutudan fazla almak istemeleri halinde kendi bünyelerindeki birkaç optiğin münferit olarak yada birleşerek bu adetleri arttırabileceği, sonrasında da bu ürünleri kooperatife vererek diğer üyelerin fayda sağlayabilecekleri yönünde telkin ve yol göstermesinin 2011 yılından beri müvekkili ile çalışan müşterisi ile ticari ilişkisini zedelediğini, Yine aynı tarihte gönderilen diğer e-mailde ise, yine aynı tarihler arasında geçerli olmak üzere tek seferde en az 50 kutu AirOptix Toric alımlarda, aynı adette Optifree Express 355 ml adlı ürünü bedelsiz vereceğini ve yine AirOptix Toric alımının kampanya kapsamında en fazla 10.000 kutu ile sınırlı tutulacağını bildirdiğini, Söz konusu kampanyanın, açıkça TTK’da yer alan haksız rekabet kurumuna ilişkin düzenlemelere, kanun maddelerine aykırılık gösterdiğini, davalı şirket, müvekkil şirketin Türkiye kontakt lens ve solüsyonları pazarında yaklaşık %50’ye tekabül eden, ürün ve müşteri geliştirme politikasına sonuna kadar bağlı, toplam 224 şube ve 5.000 optik mağazasına direkt satışta bulunduğunu, toptancı niteliğinde olduğunu bilmesine rağmen bireysel faaliyet gösteren optik mağazalarıyla aynı kampanyaya maruz bırakılması, aynı kampanya kapsamında ise bile aynı stok ile sınırlandırmasının hakkaniyete uygun olmadığını, davalı şirketin müvekkili şirketi, müvekkil şirketin satışta bulunduğu kendi müşterileri karşısında “Opak Lens yıllardır bizi dolandırmış, kandırmış. Aslında ne kadar ucuza alıyormuş, bize pahalıdan satıyormuş” gibi ticari itibarını zedeleyici söylemlere yol açmasının basiretli davranma yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca davalı şirketin dürüstlük kuralına aykırı satış yöntemiyle, müvekkili şirketi doğrudan pazar dışına iterek, haksız kazanç elde etmesinin de hem hukuka hem de ticari örf ve adetlere uygun olmadığını, TTK md.55/5 maddesi ve TTK md.55/8 maddesinde yer alan fiillerin davalı şirketçe kötü niyetli olarak gerçekleştirildiğini, davalı şirketçe deklare edilen ve fiyat matris görünümlü sözleşmeden de açıkça görülen fiyatlandırma politikasını ortadan kaldıracak şekilde tasarlanan kampanya modeli ile TTK’nun md.55/1-a’da geçen “dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar” olarak belirtilen haksız rekabet fiilini gerçekleştirdiğini, 2016 yılı itibariyle 3 aylık 5.750.000-TL’lik (yıllık 23.000.000 TL) bir bütçeye sahip olması öngörülen müvekkili şirkete … fiyatını 36,72.-TL olarak belirleyip, yapılan kampanya ile en az 24 kutu alım yapan bireysel faaliyette bulunan her optik mağazasına … fiyatını 36.00.-TL + 60 ML … şeklinde piyasaya sunmasının, söz konusu durumun haksızlığını ortaya koyduğunu, Ayrıca davalı şirketin satış temsilcilerinin, her bir optik mağazasını gezerek müvekkili şirketi zorda bırakacak söylemlerde bulunmasının da davalı şirketin kötü niyetli olduğunu ve müvekkili şirketi pazar dışı bırakmak niyetinde olduğunu gösterdiğini, “Bekleyin piyasaya bomba düşecek, Yıllardır pahalı fiyattan satış yapıldı size, Artık bu ürünü yalnızca biz satacağız, Opak Lens bizim ürünümüzü kullanarak kendi ürününü satmaya çalışıyor” şeklinde algı yanıltması yaparak, TTK md.55/6,7,8’de yer alan haksız rekabet örneklerini uygulayarak, müvekkili şirketin ticari itibarını zedelediğini ve ticari olarak büyük kayıplara sebep olduğunu, 2.400 kutu ile sınırlandırılan müvekkili şirketin, geçmiş yıllardaki toplam alımlarına bakıldığında yapılanın ticari olarak engelleme olduğunun çok daha net görüleceğini, davalı şirketin, bir yandan bütün şirketlere “EŞİT” şekilde uygulanacak fiyat matrisi görünümlü sözleşmeye bağlı kalarak ticari faaliyette bulunduğunu iddia ettiğini, ancak eşit davranma yükümlülüğünü ve ticari ayrımcılık yapma yasağını ve diğer kanuni yükümlülüklerini hiçe sayarak müvekkili şirkete en fazla zammı ve bunun üzerine bir de söz konusu kampanya ile kontakt lens ve solüsyonları pazarında Türkiye genelinde depo/toptancılık ve perakende satışı en fazla yapan şirketlerden biri olan müvekkili şirketi pazar dışına itmeye çalıştığını, davalı şirketin söz konusu sözleşmeye aykırı davranmak suretiyle haksız rekabette bulunarak ticaretin temelini oluşturan etik kuralları yok saydığını ve fırsat eşitliğini ihlal ettiğini, Kampanya ile ilgili diğer bir konunun ise, pazarlama desteği olduğunu, davalı şirketin satış temsilcileri aracılığıyla, kampanya hakkında optik mağazasına bilgi verirken, pazarlama aktivitesi/desteğini amacı dışında kullanarak ya da amacı dışında algı yaratarak kampanyanın maliyetine %10 ile %18 arası değişen pazarlama desteğini de katarak ürünün fazla miktarda alınmasını sağlamaya çalıştığını, örneğin, AirOptix Aqua 6P’nin alım fiyatının 36.-TL olarak belirlendiği kampanyayı %10 pazarlama desteğiyle 32,40.-TL’ye ve hatta %18 pazarlama desteği ile 29,52.-TL gibi müvekkili şirketin satabilme ihtimalinin olmayacağı fiyatlarla satış yapıldığını, fiyat matrisi görünümlü sözleşmede müvekkili şirketin olduğu barem 5.750.000 -TL olup, bu durumda davalı şirketin müvekkili şirkete vermiş olduğu pazarlama desteğinin % 5 ve 150.000.-TL ile sınırlı olduğunu, 150.000.-TL’lik sınırlama getirilmeseydi, müvekkili şirketin alması gereken pazarlama desteğinin 287.500.-TL olacağını, matematiksel olarak 150.000.-TL/5.750.000 -TL = %2,6 olduğunu, buna mukabil optiklere uygulanan pazarlama desteğinin ise, şube sayısı 1-34 arası %10 ( 40.000.-TL Sınırlama ), şube sayısı 35’ten büyük ise %18 ( 150.000.-TL Sınırlama ) olduğunu, yani ikinci örneğe girebilmek için 833.000.-TL’lik bir ciro yapılmasının yeterli olduğunu, cirosal olarak 833.000.-TL/5.750.000 -TL = %14 oranında ciro yapan bir optiğe verilen pazarlama desteği %18 iken, 5.750.000 – TL ciro yapan bir şirketin almış olduğu pazarlama desteğinin %5 ( Reelde ise %2,6’dır) olduğunu, Davalı şirketçe yürütülen kampanya nezdinde, optik işletmecileri gözünde müvekkili şirketin ticari saygınlığı ve ekonomik itibarının zedelendiğini belirterek, TTK md.55/a-1,2,6,7,8/b-1/f ‘de sayılan fiiller nedeniyle davalı şirketçe yürütülen kampanyanın haksız rekabet oluşturması nedeniyle TTK md.56/1-a gereğince söz konusu kampanyanın haksız olduğunun tespitine, TTK md.56/1-b gereğince söz konusu kampanyanın engellenmesini/ men’ine, TTK md.56/1-d gereğince, kampanyanın başlangıç tarihi olan 01.03.2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte müvekkili şirkette meydana gelen fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000.-TL maddi zararın davalı şirketçe tazminine, TTK md.56/1-e gereğince, kampanyanın başlangıç tarihi olan 01.03.2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000.-TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kampanyalar ile getirilen azami alım sınırının, kampanyalı ürünlerin stoklarla sınırlı olması nedeniyle kampanyalardan olabildiğince fazla müşterinin yararlanması amaçlı olduğunu, davacı tarafça, 01.03.2016-25.03.2016 tarihleri arasında müvekkili şirket tarafından yapılan kampanyaların, kampanya konusu ürünler ile ilgili olarak kampanya kapsamında satın alınabilecek ürünlerin miktarına azami bir alım sınırı getirmesinin kendi aleyhine haksız rekabet teşkil ettiğinin iddia edildiğini, buna gerekçe olarak ise, 2015 yılında 264.266 kutu AirOptix Aqua 6P kutu lens alımı yapmışken ilgili kampanyada aynı ürün ile ilgili olarak 2.400 kutu alma sınırına tabi tutulmasının; 2015 yılında 80.568 kutu AirOptix Toric alımı yapmışken ilgili kampanyada aynı ürün ile ilgili olarak 10.000 kutu lens alma sınırına tabi tutulmasının ticari faaliyetini olumsuz etkilediğinin ileri sürüldüğünü, kampanyaların, müşterilerin ticaretin olağan akışı içerisinde yaptığı alımları etkilemeyen, bir yan teklif mahiyetinde olduğunu, genel olarak alımlara konan bir sınırlamanın söz konusu olmadığını, kampanyanın avantajlarına tabi olarak satın alınabilecek ürünlerin miktarına getirilen bir sınırlama olduğunu, kampanyaların şartlarının, müvekkili şirket tarafından tüm müşterilere-konumları ve kategorileri önem arz etmeksizin – eşit şekilde uygulandığını, kampanyalı ürünler Alcon’un stoklan ile sınırlı olduğundan, kampanya kapsamında; … Kampanyası: En fazla 2.400 adet AirOptix Aqua 6P alan müşterilere aynı adette Optifree Pure Moist 60 ml bedelsiz olarak verildiğini, AirOptix Toric Kampanyası: En fazla 10.000 adet AirOptix Toric alan müşterilere de aynı adette … 355 ml bedelsiz olarak verildiğini, kampanyaların sadece 25 gün süre ile geçerli olduğunu, müvekkili şirketin bütün kampanyalarındaki kriterinin, müşterinin müvekkili şirketten alım miktarı üzerinde olduğunu ve kampanya kapsamındaki alım miktarlarına ulaşan bütün müşterilere ayrım gözetmeksizin uygulandığını, kampanyaların müşteriye özel ticari uygulamalar olmadığını, kampanyalara ilişkin hacim kriterlerinin, müşterilerin alım hacimlerinin belirli oranları temelinde belirlenmediğini, genel olarak değişik baremlere dağılmış olan tüm müşterilerin kampanyalardan yararlanabildiğini, kampanya sürelerinin genel olarak 1-2 aylık sürelerle sınırlı tutulduğunu, bu kampanyaların temel gerekçesinin, kampanyalı ürünlerin müşterilerin raflarında yer alması ve müşterilere satışını kolaylaştırmak olduğunu, bu nedenle, kampanyaların hiçbir şekilde müşteri segmentasyonu içermediğini, böyle bir alım sınırlamasının arkasındaki mantığın, tüm Alcon müşterilerine, stoklarla sınırlı olan bu kampanyalardan faydalanma imkânını sağlama olduğunu, davacının, fiyatlandırma matriksine ilişkin beyanları hatalı bulunduğunu, zira bu matriksin, davacının iddia ettiği gibi zorunlu asgari alım miktarı öngörmediğini, matriksin, müvekkili şirketin tüm müşterilerini eşit şartlara tabi tuttuğunu gösterdiğini, Alcon fıyatlandırma matriksinin, müşterilerin ciro baremlerine göre belirlenen ıskonto oranlarından oluştuğunu, ıskontolar ve buna bağlı müşteri ürün fiyatlarının üçer aylık dönemler için belirlendiğini ve geçerli olduğunu, müşterilerin her çeyrek dönemde hangi ciro baremine dâhil olacağı ve dolayısıyla ürünlerde hangi ıskontoları alacağının, müşterilerin bir önceki çeyrek (üç aylık) dönemde gerçekleştirdikleri toplam net alım cirosuna göre belirlendiğini, geçmiş dönemdeki alımlara bağlı olan bu kriterin, belirli miktarda alım yapılması yönünde herhangi bir yükümlülük altına girilmesinin söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin, hiçbir müşteriye özel ticari koşullar, indirim ve avantajlar sağlamadığını ve aynı özelliklere, alım hacmine sahip müşterilere eşit şartlar sunduğuru, ciro baremlerinin müşterinin alması gereken bir miktarı da göstermediğini, hatta baremlerin alım miktarı bile içermediğini, sadece Türk Lirası cinsinden bir ciro aralığı gösterdiğini, ki bunun da müşterinin karşılamak zorunda olduğu bir rakam olmadığını, sadece ıskonto oranlarının belirlenmesi için kullanılan bir aralık olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/02/2019 tarih ve 2016/456 Esas – 2019/151 Karar sayılı kararı ile; ” …. davalının Airoptix Aqua 6p kampanyası değerlendirildiğinde, kampanyanın TTK 54/2 gereğince haksız rekabet teşkil ettiği,bilir kişi tarafından davalının haksiz rekabet teşkil eden kampanyası nedeni ile davacının 841.066,00 TL maddi zarara uğradığı rapor edilmiş ve davacı tarafından tazmini talep edilen maddi tazminat tutarın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000,00 TL bulunuşu nedeni ile davacının maddi tazminat talebinin TTK 56/1-d gereğince kabulüne ve dava tarihi itibari ile kampanyanın devam edişi nedeni ile TTK 56/1-b gereğince haksız rekabetin menine karar verilmiştir. Ayrıca, somut uyuşmazlığa konu haksız eylemin(haksız rekabet teşkil eden kampanyanın) başlangıç tarihinin 01/03/2016 olduğu nazara alınarak faizin başlanğıç tarihi olarak bu tarih benimsenmiştir. Nihai olarak davalı haksız rekabet teşkil eden eyleminin ise davacının piyasada itibar kaybına neden oluşu, tarafların tacir bulunuşu, olayın oluş şekli, paranın alım gücü, manevi tazminatın ne bir tam ceza ne bir tazminat oluşu, davalının kusurunun ağırlık oranı, davacının zararı ve manevi tazminatın kendine özgü bir yaptırım bulunması yönleri dikkate alınarak TTK 56/1 e ve TBK 58 gereğince 10.000,00 TL manevi tazminat takdir edilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm ittihaz olunmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-)Davanın KISMEN KABULÜNE,2-)Davalı tarafından gerçekleştirilen … 6p kampanyasının TTK 56/2 maddesi kapsamında HAKSIZ REKABET OLUŞTUĞUNUN TESPİTİNE ve haksız rekabetin MEN’İNE, 3-)50.000,00 TL maddi tazminatın 01/03/2016 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-)10.000,00 TL manevi tazminatın 01/03/2016 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna bşvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, müvekkili şirketin ithalatçı-tedarikçi, opak lensin ise, toptancı sıfatıyla hareket ettiği gerekçesiyle, mvekkili şirketin uyguladığı kampanyaların haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna ulaşılmışsa da, mahkemenin bu nitelendirmesinin esaslı hatalar içerdiğini, Mahkemece, vakıaların yanlış değerlendirdiğini, müvekkili şirketin, Opak Lens gibi toptan ürün satışı yapan kişi ve kurumlara ürün tedarikinde bulunduğu gibi aynı zamanda, perakende satış yapan kişi ve kurumlara da doğrudan satış yaptığını, davacı gibi müvekkili şirketin de kar elde etme amacıyla hareket eden bir tacir olduğunu ve bu nedenle müvekkili şirketin Opak Lens’in yanısıra birçok başka kişi ve kurumlarla da ticari ilişki içerisinde olduğunu, müvekkili şirketin vereceği her bir ticari kararda, sırf Opak Lens ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişki hacminin fazla olması nedeniyle, bu ticari kararın Opak Lens üzerindeki etkisini de değerlendirilmesi gerektiği yönünde mahkemece oluşturulan gerekçenin, ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, hakkaniyet ilkelerine ve kanunlara da aykırılık teşkil ettiğini, Davacının, müvekkili şirketin perakende satış yapan şirketlere doğrudan ürün tedarik etme hakkı ve yetkisi olduğunu bildiğini, ne taraflar arasındaki ticari teamüllerde ne de taraflar arasındaki sözlü ve yazılı bilgi alışverişinin herhangi bir noktasında, doğrudan ve dolaylı olarak, Opak Lens’e müvekkili şirket tarafından, perakende satış yapan şirketlere ürün tedarikinin yapılmayacağı yönünde bir taahhüt verilmediğini ve/veya bu yönde bir yükümlülük altına girilmediğini, buna rağmen, mahkemece, perakende satış yapan şirketlere satış yapma hakkını haiz müvekkili şirketin, aynı şirketlere ve Opak Lens’e yönelik bir kampanya uygularken, her bir kampanyanın sonucu bakımından Opak Lens’in ticari çıkarlarını gözetmesi yükümlülüğü olduğu yönünde vardığı hukuki sonucun ticaret hukuku ilkelerini temelden sarsacak nitelikte olduğunu, Müvekkili şirketin kampanyalar düzenlerken, bu kampanyaların Opak Lens’in üzerindeki etkilerine ilişkin rizikonun Opak Lens üzerinde olduğunu, müvekkilinin, aksini gerektirecek bir taahhütte bulunmadığını, ne var ki mahkemenin, bu rizikoyu hukuki dayanak bulunmaksızın Opak Lens’in üzerinden alarak müvekkili şirkete yüklediğini, bu anlayışa göre göre müvekkilinin, ticari bir karar verirken bu kararın ticari ilişki içerisinde olduğu binlerce muhatap üzerindeki etkisini incelemek ve şayet bu vereceği ticari kararın bu muhataplarından biri üzerinde olumsuz etki yaratacak olması halinde bu ticari kararı vermemesi gerekeceğini, bu bakış açısının tacirler arasında süregelen ticari ilişkilerin temel dinamiklerine aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin, dava konusu kampanyaların şartlarını, ilgili mevzuat çerçevesinde kendi ticari kararı ile belirleme yetkisini haiz olduğunu ve müvekkili şirketin bu şekilde oluşturduğu kampanya ile yegane yükümlülüğünün kampanyanın tüm şartlarını müşterilerine eşit/ aynı olarak uygulamak olduğunu, müvekkili, bunu yaptığı için, imtiyaz bekleyen davacının itirazda bulunduğunu, Müvekkili şirket tarafından düzenlenen kampanyaların, müşterilerin ticaretin olağan akışı içerisinde yaptığı alımları etkilemeyen, bir yan teklif mahiyetinde olup, genel olarak alımlara konan bir sınırlamanın söz konusu olmadığını, yalnızca kampanyanın avantajlarına tabi olarak satın alınabilecek ürünlerin miktarına getirilen bir sınırlama bulunduğunu, kampanyaların şartlarının, müvekkili şirket tarafından tüm müşterilerine, konumları ve kategorileri önem arz etmeksizin, eşit şekilde uygulandığını, Müvekkili şirketin bütün kampanyalarındaki kriterinin, müşterinin müvekkili şirketten alım miktarı üzerinde olduğunu ve kampanya kapsamındaki alım miktarlarına ulaşan bütün müşterilere ayrım gözetmeksizin uygulandığını, kampanyaların müşteriye özel ticari uygulamalar olmadığını, kampanyalara ilişkin hacim kriterlerinin, müşterilerin alım hacimlerinin belirli oranları temelinde belirlenmediğini, genel olarak değişik baremlere dağılmış olan tüm müşterilerin kampanyalardan yararlanabildiklerini, kampanya sürelerinin genel olarak 1-2 aylık sürelerle sınırlı tutulduğunu, bu kampanyaların temel gerekçesinin, kampanyalı ürünlerin müşterilerin raflarında yer almasını ve müşterilere satışının kolaylaştırılmasını sağlamak olduğunu, bu nedenle kampanyaların hiçbir şekilde müşteri segmentasyonu içermediğini, Dolayısıyla, müvekkili şirket tarafından düzenlenen kampanyalar, müvekkili şirket ile Opak Lens arasındaki ticari ilişkiyi doğrudan konu alan bir unsur olmadığı gibi, böyle dahi olsa bu durumun taraflar arasındaki ticari teamüllere aykırılık teşkil eden değil, aksine bu teamülleri kolaylaştıran uygulamalar olduğunu, zira Opak Lens’in de kampanyalardan yararlanma hakkı bulunup, sınırlı bir süreyle, davaya konu edilen ticari ürünleri avantajlı fiyatlardan alma imkanı bulunduğunu, ancak ürün stoklarının sınırlı olması nedeniyle ve ayrıca bu durumun müvekkili şirketin ticari takdirinde kaldığı konulardan yer alması nedeniyle, müvekkilinin kampanyalarına kota koyabildiğini, müvekkili şirketin ne kampanya düzenlemesi, ne kampanyaya kota koyması ne de bu kampanyalardan perakende satış yapan şirketlerin yararlanmasının hukuka aykırı olmadığını, Müvekkili şirketin yapmış olduğu kampanyaların, müvekkili şirket ile davacı arasında evvelden beri devam eden ticari uygulamalara aykırılık teşkil ettiği gerekçesinin, hukuka aykırı olduğunu, kampanyaların müşteriye özel ticari uygulamalar olmadığı gibi taraflar arasında süregelen ilişkinin mahiyeti gereği de ticari uygulamalara aykırılık teşkil etmediğini, davacı, kampanyalar kapsamında özel muamele görmediği için dava açmış ise de, -Ciro miktarlarındaki farklılık dolayısıyla fiyatlandırma matriksinin getireceği farklılıklar (farklı ıskonto oranı, farklı pazarlama desteği) dışında, hiçbir müşteriye özel ticari koşul, indirim ve avantajlar sağlanmadığını, – Kampanyaların amacı, kampanyalara konu ürünlerin tanıtımını belirli bir süre için de olsa arttırmak amaçlı olduğundan, dava konusu kampanyaların özelinde müvekkil şirketin – yine hiçbir müşteriye özel ticari koşul, indirim ve avantaj saklamaksızın ve müşterilerin cirolarına bakmaksızın – her bir müşteriye kampanyaların imkânlarını aynı ve eşit bir şekilde sağladığını, bu durumun müvekkili şirketin ticari bir kararı olduğunu, Opak Len’in “özellikle perakendeciler üzerinde hedeflediği menfaati elde edememiş” olması dolayısıyla, aslında hukuka aykırı hiçbir yönü olmayan bu ticari kararlara ve uygulamalara itiraz ettiğini, önceki yıllar içerisinde yüksek miktarlarda alım yaptığı gerekçesiyle özel uygulama talep ederek, diğer müşteriler ile aynı kampanya sınırlandırmalarına tâbi olmayı kabul edilemez görerek, bu sınırlandırmaların kendi lehine değiştirilmesini, yani kampanya dahilindeki sınırlandırmaya konu ürün adedinin artırılmasını talep ettiğini, ancak bu kampanyaların müşteriyle değil, belirli ürünler ile özdeşleşen ticari aktiviteler olduğunu, kampanyaların hacim gereksinimlerinin müşterilerin hacim oranlarına bağlı bulunmadığını, kampanyaların, her bir müşterinin fayda sağlamasını ve kampanyalara konu ürünlerin tanıtım alanını arttırmayı hedeflediğini, bu nedenle kampanyalarda müşteri segmentasyonu bulunmadığını, Davacı tarafından iddia olunanın aksine, kampanyalardaki stok sınırları sebebiyle her bir müşterinin eşit olarak kampanyalı ürünlerden faydalanabilmesinin, bizatihi ticari örf ve adetlerin ve ayrıca eşitlik ilkesinin vücut bulmuş hali olarak yorumlanması gerektiğini, esasen farklı müşterilere stokların sınırlı olduğu bir kampanyada, kampanya kapsamında alınabilen ürün adetlerini farklı olarak sınırlandırmanın hakkaniyetle bağdaşmayacağını, Müvekkil şirket tarafından yapılan kampanyaların, davacının müvekkil şirketten 2016 yılında aldığı ürünlerden sonraki bir tarihte yapmasının haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının, kampanyaların hayata geçirildiği tarihe bağlı olarak bir mağduriyeti söz konusu olmadığını, aksinin düşünülmesi halinde dahi, bu konudaki riskin yine Opak Lens üzerinde olduğunu, müvekkili şirketin kampanya zamanlamaları bakımından Opak Lens’e vermiş olduğu hiçbir taahhüdü bulunmadığını, müvekkili şirketin sadece kampanya düzenlemek konusunda değil, bu kampanyaların ne zaman düzenleneceği konusunda da takdir hakkına sahip olduğunu, Müvekkili şirket tarafından yapılan kampanyalar neticesinde davacının müşterilerini koruyamadığından hareketle, müvekkil şirketin eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiği gerekçenin de hukuka aykırı olduğunu, mahkeme kararında, kampanya kapsamında uygulanan fiyat politikası ve Optifree Pure Moist (60 ml) adh ürünün bedelsiz verilecek olmasının davacıdan ürün satın alacak müşterilerin müvekkili şirkete yönelmesine yol açacağı, yani müşterileri arasındaki ilişkileri etkileyeceği hususlarının belirtildiğini, yerel mahkeme kararında belirtilenin aksine, davaya konu kampanyanın, müşterilerin ticari hayatın olağan akışı içerisinde yaptığı alımları etkilemeyen, bir yan teklif mahiyetinde olduğunu, yani genel olarak alımlara konan bir sınırlama söz konusu olmadığını, yalnızca kampanyanın avantajlarına tabi olarak satın alınabilecek ürünlerin miktarına getirilen bir sınırlama bulunduğunu, ilgili kampanya kapsamındaki kampanyalı ürünlerin müvekkili şirketin stokları ile sınırlı olduğundan, kampanyalardan bütün müşterilerin faydalanabilmesini sağlamak adına kampanya kapsamında;
(i)AirOptix Aqua Kampanyası: En fazla 2.400 adet AirOptix Aqua 6P alan müşterilere aynı adette Optifree Pure Moist 60 ml bedelsiz olarak, (ii)AirOptix Toric Kampanyası: En fazla 10.000 adet AirOptix Toric alan müşterilere de aynı adette Optifree Express 355 ml bedelsiz olarak verilmekte olduğunu, (iii)Kampanyaların sadece 25 gün süre ile geçerli olduğunu, Mahkemece, müvekkili şirketin yalnızca tedarikçi olmadığı, ürün tedarikinin yanı sıra müşterilere doğrudan ürün sattığının dikkate alınmadığını, bunun aksini düzenleyen müvekkili şirket ile Opak Lens arasında münhasır bir bayilik ilişkisi bulunmadığını, işbu davaya konu kampanya olmasaydı dahi müvekkili şirketin zaten bu ürünlerin satışını yaptığını, Opak Lens’in de tıpkı diğer müşteriler gibi, müvekkili şirketin sağladığı bu kampanyadan faydalanmak suretiyle ürünü daha indirimli fiyattan satın alabilme imkanına sahip olduğunu, herkese eşit olarak uygulanan ve eşit olarak uygulanmakta olmasının da rekabete herhangi bir aykırılık teşkil etmediğini, Tanık beyanları ile de, iddialarının tevsik edildiğini, dolayısıyla mahkemenin, söz konusu ürünlerin bedelsiz olarak verilmesinin Opak Lens’ten ürün satın alacak müşterilerin müvekkili şirkete yönelmesine yol açacağı ve dolayısıyla Opak Lens ile müşterileri arasındaki ilişkileri etkileyeceği yönündeki değerlendirmelerin tamamen hatalı olduğunu, Müvekkili şirketin hakim olduğu iddia edilen piyasada kampanya düzenleyerek satış yapmasının haksız rekabet teşkil edeceği gerekçenin hukuka aykırı olduğunu, Opak Lens’in huzurdaki davada ileri sürmüş olduğu iddialara benzer iddialar ile Rekabet Kurumuna da başvuruda bulunduğunu ve müvekkili şirketin 02.05.2016 ile 28.06.2016 tarihleri arasında geçerli olan Freshlook CoIors/Colorblends adlı ürününe ilişkin kampanyası (“Freshlook Kampanyası”) ile 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu (“4054 sayılı Kanun”) ihlal ettiğini iddia ettiğini, Rekabet Kurulu’nun Opak Lens’in başvurusu neticesinde tesis ettiği kararında özetle; Freshlook Kampanyası kapsamındaki tüm ticari koşullann müşteriler nezdinde eşit olarak düzenlenmesi sebebi ile Opak Lens in iddiasının aksine Freshlook Kampanyasının koşullarının ayrımcılığa yol açmadığım ve Opak Lens’ in pazardan dışlanmasına neden olmadığını ifade ettiğini, dosya konusu iddialara yönelik olarak 4054 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca şikâyetin reddi ile soruşturma açılmamasına karar verdiğini, mahkemece, söz konusu Rekabet Kurulu Kararının dikkate alınmadığını, Rekabet Kurulu Kararının yanı sıra, Opak Lens tarafından müvekkili şirket aleyhine İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/811 Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirketin davacı aleyhine haksız rekabette bulunduğu iddiasına dayanarak ikame edilen tazminat davasının reddine karar verildiğini, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin gerekçeli kararında, müvekkili şirketin Freshlook Colors/ Colorblends marka ürüne yönelik düzenlediği kampanyanın haksız rekabet şartlarından herhangi birine girmediğini, bilirkişi tarafından kampanya tarih aralığında Opak Lens’in kar kaybının hesaplandığını, ancak kar kaybının başka nedenlerinin de olabileceğini, kaldı ki kar kaybı durumunun haksız rekabet olduğu anlaşıldığı takdirde gündeme geleceğini ve davacının davasını ispatlayamadığını belirterek, müvekkil şirketin düzenlediği kampanyanın haksız rekabete neden olmadığı kanaatine varmak suretiyle davanın reddine karar verdiğini, davalara konu ürünler her ne kadar farklı olsa da, her iki davada da iddia edilen hususlar ve taleplerin aynı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin davanın kısmen kabulüne yönelik kararının kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, davalı şirketin 01-25 Mart 2016 tarihleri arası AirOptix Aqua 6P ile AirOptix Toric ürünlerinde yaptığı kampanyanın haksız rekabet teşkil ettiği, sözkonusu kampanya nedeniyle davacının maddi ve manevi zarara uğradığı ileri sürülerek, haksız rekabetin tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat talep edilmiştir. Dava konusu kampanya şartlarına göre; (a)AirOptix Aqua Kampanyası: En fazla 2.400 adet AirOptix Aqua 6P alan müşterilere aynı adette Optifree Pure Moist 60 ml bedelsiz olarak, (b)AirOptix Toric Kampanyası: En fazla 10.000 adet AirOptix Toric alan müşterilere de aynı adette Optifree Express 355 ml bedelsiz olarak verilecektir. 6102 sayılı TTK 54/2. maddesine göre, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 6102 sayılı TTK 55. maddesinde ise, dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar başlığı altında başlıca haksız rekabet halleri sıralanmıştır. Anılan madde metnine göre, haksız rekabetin oluşması için; kampanya konusu seçilmiş ürünlerin, tedarik fiyatının altında satışa sunulması, bu şekilde satışa sunumun birden çok kez tekrarı, bu şekilde sunumun reklamlarda özellikle vurgulanması suretiyle kendisinin veya rakiplerinin kabiliyeti hakkında müşterilerin yanıltılması şartlarının kümülatif olarak gerçekleşmiş olması gerekir. Kanun koyucu söz konusu düzenlemeyle, bir tacirin, sırf daha fazla müşteri çekebilmek amacıyla kendisinin müşterilere daha ucuza satış yaptığına inandırmak için, göstermelik bazı ürünlerde tedarik fiyatının altında satış yapmak ve reklamlarında da buna vurgu yapmak suretiyle, kendisinin yeteneği konusunda müşterileri yanıltarak rakiplerinin önüne geçmeye çalışmasını dürüstlüğe aykırı ve haksız rekabetçi bir davranış olarak nitelendirmiştir.Somut Uyuşmazlıkta; söz konusu kampanyanın belirli tarihler arasında düzenlendiği, tüm müşterilere yönelik olduğu, müşterilerin kampanyaya katılıp katılmamakta serbest oldukları, kampanya süresince kampanya dahilinde bulunan AirOptix Aqua ve AirOptix Toric ürünlerinin her bir müşteri için tanımlanmış fiyat üzerinden ve alım sınırı olmaksızın satışının devam ettiği, anılan ürünlerin fiyatında kampanya öncesi döneme göre bir farklılık bulunmayıp, kampanyanın avantajının hediye ürünler olduğu, buna göre kampanya kapsamındaki tüm ticari koşulların müşteriler nezdinde eşit olarak düzenlenmesi sebebiyle, ayrımcılığa yol açmadığı, mahkeme gerekçesinin aksine davacıya, davalının en büyük müşterisi olması nedeniyle kampanya dahilindeki ürünlerle ilgili alım sınırı getirilmemesinin, diğer müşteriler nezdinde ayrımcılığa sebep olacağı, davalının ithalat dışında satış da yaptığı ve taraflar arasında tek satıcılık, bayilik vs. ilişkisi bulunduğunun da iddia ve ispat edilmediği gözönünde bulundurulduğunda davalının kampanyaları önceden davacıya bildirme yükümlülüğü bulunmadığı gibi, bildirme yükümlülüğü getirecek bir sözleşme vs. bulunduğunun da ispatlanmadığı, dosya kapsamında taraflar arasında böyle bir teamül bulunduğuna dair delilin de mevcut olmadığı, ayrıca tanıkların, davalı çalışanlarınca kampanya dahilindeki ürünlerin satılmaya çalışıldığı, indirimlere ilişkin bilgi verildiği, ancak davacı şirkete ilişkin herhangi bir kötü söylem olmadığına dair beyanları da dikkate alındığında, söz konusu kampanyanın düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, TBK’nın 55. maddesinde düzenlenen haksız rekabet hallerinin ve dolayısıyla maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ve yetersiz bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2019 tarih ve 2016/456 Esas – 2019/151 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, Davanın REDDİNE, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2- Davacı tarafından yatırılan 2.561,63 TL harçtan, Dairemiz karar tarihi itibari ile alınması gereken 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.502,33 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, a) Haksız rekabetin tespiti ve men’i talebi yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin ikinci kısmının ikinci bölümü uyarınca belirlenen 4.080,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, b) Maddi tazminat talebi yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin üçüncü kısmı uyarınca davalı lehine hesap ve takdir olunan 7.300,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c) Manevi tazminat talebi yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/3 maddesi uyarınca, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre davalı lehine hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edildiği anlaşılan 18,25 TL ile karar tarihinden sonra sarf edildiği anlaşılan 65,5 TL olmak üzere; toplam 83,75 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Artan gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 6-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 1.024,65 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 7-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş masrafı 34,00 TL olmak üzere; toplam 155,3 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Bakiye gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 15/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.