Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1095 E. 2019/1026 K. 10.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1095 Esas
KARAR NO : 2019/1026 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 19/12/2018
DOSYA NUMARASI : 2018/62 Esas (Derdest Dava Dosyası)
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
KARAR TARİHİ: 10/07/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacılar vekili talep dilekçesi ile; açtıkları şirket feshi ve tasfiyesi, olmadığı takdirde ayrılma akçesi ile ortaklıktan çıkma talepli davada, yönetici …’un yönetim haklarının kaldırılarak davalı şirkete ihtiyati tedbir yoluyla tam yetkili kayyım atanmasını istediklerini, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atanmasına karar verildiğini, TTK 235. maddesi gereğince tam yetkili kayyum atanması gerektiğini, mahkemece verilen ara kararın istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Anadolu Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 19/12/2018 tarihli kararı ile her iki tarafında istinaf taleplerini reddettiğini, mahkemeye bildirdikleri deliller ve kayyum raporu ile açıkça belli olduğu üzere Denetim ve Onay kayyumu olmasına rağmen davalı şirket yetkilisinin gayriresmi satış yapmaya devam ettiğini ve denetim ve onay kayyumunun bilgisi olmaksızın işlemler yaptığını, davaya konu şirketin Maltepe Şubesinin büyütülmesi ve üst katların kiralanması ile tadilat yapılması işinin denetim ve onay kayyımının izni olmaksızın gerçekleştirdiğini ve bu durumun sürekli şirkete zarar verdiğini belirtmiş ve sonuç olarak TTK 235 Maddesi gereğince davalı şirkete tam yetkili kayyum atanmasına karar verilmesini ve kayyum ücretinin davalı şirket tarafından karşılanmasını talep etmiştir.Yine davacı vekili tarafından sunulan bila tarihli dilekçe ile; birleşen dava yönünden ön inceleme yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, birleşen dava yönünden dava dilekçesinin taraflarına 14/02/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, cevap dilekçesi sürelerinin halen devam ettiğini, cevap süreleri devam etmekte iken ön inceleme yapıldığını, mahkemenin daha önceki ara kararlarında da ısrarla duruşma esnasında karar verileceği belirttiğini tam yetkili kayyum atanması taleplerini yinelediklerini, yine kayyum tarafından sunulan rapordan da anlaşılacağı üzere gayriresmi satış yapıldığının ortaya çıktığını sorumlular hakkında rücu haklarını saklı tuttuklarını, ara kararla duruşmada karar verileceği belirtilen lakin duruşmada karar verilmeyen tam yetkili kayyum atanması ile 131, 331 hesabı, Maltepe şubesinin denetim ve onay kayyumuna rağmen açılması hususunun tespiti, karaca tarafından şirketi borçlu göstermek adına yapılan 4.000.000,00 TL lik ödemenin yapılıp yapılmadığının tespiti talepleri hakkında karar verilmesini ama öncelikle … yerine tam yetkili kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 11/06/2018 tarih 2018/62 Esas (Derdest Dava Dosyası) sayılı kararında;”…Asıl davacılar-birleşen davalılar vekili davalı şirkete TTK 235. maddesi uyarınca tam yetkili kayyım atanmasına yönelik talepte bulunmuştur. Davalı şirket Limited Şirkettir. Davacılar vekilinin talebine dayanak yaptığı TTK 235. maddesi Kollektif Şirketler yönünden uygulanabilir bir yasa maddesidir. Bu nedenle davacılar vekilinin kollektif şirketler yönünden talebine dayanak yaptığı yasa maddesi uyarınca tam yetkili kayyım atanması yönündeki talebinin reddi gerekmiştir ….”gerekçesi ile, Davacılar vekilinin TTK 235. Maddesine göre davalı şirkete tam yetkili kayyım atanması yönündeki talebinin 20.02.2019 tarihli duruşmada belirlendiği üzere reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, Tam yetkili kayyum atanması taleplerinin sürekli ötelendiğini, akabinde bu talebinin BAM kararı gerekçe gösterilerek reddedildiğini,Şirket yetkilisinin gayrıresmi satış yaptığını, bu durumun kayyum raporu ile ortaya çıktığını, tam yetkili kayyum atanması için yeterli sebep olduğunu, şirket yetkilisi tarafından şirketin zarara uğratılmaması için denetim ve onay kayyumunun yeterli olmadığının açıkça ortada olduğunu,TTK 636/4 – 630/2-3 maddesi ve HMK 389 maddesi gereğince şirkette tam yetkili kayyumun atanmasını talep ettiklerini,Ümraniye’ de bulunan gayrimenkulün şirket yetkilisi … tarafından 2017 yılı Kasım ayında 3.000.000,00 TL cıvarında satıldığını, Ancak söz konusu gayrimenkulün İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/4710 D. İş dosya kapsamında 2016 senesindeki değerinin 8.800.00,00 TL olduğunu, yaklaşık olarak zararın 5.800.000,00 TL olduğunu, Şirketin detaylı evraklarına ulaşılamaması nedeni ile tam zararın hesaplanamadığını, Şirket yetkilisi resmi görünen stok değeri ile stok adet fiyatının tutması amacıyla ürünleri alış fiyatlarının çok üzerinde gösterdiğini ve gayri resmi yaptığı satışı gizlemeye çalıştığını, farkın ortaya çıkması için kayyum tarafından rapor alınması talebinde bulunduğunu, ancak dosya hakiminin reddettiğini, adli tatilde yetkilendirilen başka hakimin ise rapor alınmasına karar verdiğini, …’un davalı şirketten yaklaşık 9.000.000,00 TL alacaklı göründüğünü, bu alacağın gerçekte olup olmadığının kayyum tarafından tespit edilmesinin istendiğini, ancak ilk derece mahkemesinin bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi gerektiği nedeniyle bu talebi de reddettiğini, bilirkişi incelemesi de daha sonradan yapılmadığı için taleplerinin askıda kaldığını, … 4.000.000,00 TL sermaye artırımına gittiğini, …’un bu tutarı karşılayabilecek gelirinin olmadığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, TTK 636/4 ve 630/2-3 ile HMK 389 maddeleri gereğince şirket yetkilisi yerine tam yetkili yönetici kayyum atanmasına karar verilmesini talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep haklı nedenlerle şirketin tasfiyesi, olmadığı takdirde davacı ortağın payının gerçek değeri ile ödenerek şirket ortaklığından çıkması davasında, davalı şirket yetkilisinin yönetim hakkının kaldırılması ve yerine yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, dava tarihi 16/01/2018’dir.Davacılar vekilinin dava dilekçesi ile talep ettiği şirket yetkilisinin yönetim hakkının kaldırılması ve yerine yönetim kayyımı atanması talebi mahkemece 15/02/2018 tarihli ara kararla reddedilmiş, şirkete denetim kayyımı atanmasına karar verilmiştir. Davacı vekilinin iş bu kararı istinaf etmesi üzerine anılan karar dairemizin 11/07/2018 tarih 2018/918 E. 2018/697 K. sayılı kararı ile davalılar vekilinin de anılan ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiği, mahkemece HMK 394/4 maddesinde öngörülen şekilde taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden itiraz hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile kaldırılmış ve yeniden karar verilmek üzere dosya mahkemesine geri çevrilmiştir. Uyaptan yapılan kontrolde dairemizce geri çevirme kararı üzerine davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazı hakkında duruşma açılarak 12/09/2018 tarihli, davalı vekilinin mahkemenin 15/02/2018 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine, davacı vekilinin itirazlarının istinaf aşamasında olduğundan karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dairemizce 19/12/2018 tarih 2018/1761 E., 2018/1301 K. sayılı kararla taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bu defa davacılar vekili durum ve şartların değişmesi nedeniyle mahkemeden yeniden ihtiyati tedbir talep etmiş 2018/62 Esas sayılı ara kararı ile; ” … Davacılar vekilinin kayyımın tam yetkili hale getirilmesi ve diğer yetkili davalı …’un yetkisinin kaldırılması yönündeki istemi 15/02/2018 tarihli ihtiyati tedbir ara kararında yazılan gerekçe ile reddedilmiştir. Gerekçede belirtildiği gibi işbu dava yöneticinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması veya sınırlandırılması istemine ilişkin olmadığından mevcut yöneticinin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılması yönündeki ihtiyati tedbir istemi reddedilmiş, davacı tarafın ihtiyati tedbir istemi TTK 636/3 ve HMK 389 maddeleri uyarınca irdelenerek denetim ve onay kayyımı atanmıştır. Yargılamanın bulunduğu aşama itibari ile işbu kararı değiştirecek bir durum mevcut olmadığından davacı tarafın bu yöndeki isteminin reddi gerektiği…. ” gerekçesi ile talebin reddine karar verilmiş, bu kararın istinaf edilmesi üzerine, dairemizce 19/12/2018 tarih 2018/1598 Esas 2018/1302 Karar kararı ile ” Dava şirket yöneticisinin sorumluluğu veya yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılması veya sınırlandırılması davası olmayıp tasfiye veya şirket ortaklığından çıkmaya ilişkindir. Yönetim yetkisi kaldırılması istenen … davalı şirketin %75 hissesine sahip ortağı olup davalı şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkilidir. Gerek Mahkemenin 15/02/2018 tarihli ara kararında gerekse durum ve koşulların değişmesi nedeniyle talebin yenilenmesi üzerine verdiği istinafa konu 11/06/2018 tarihli ara kararında belirtildiği üzere davacının iddialarının henüz kanıtlanmamış olmasına rağmen, taraflar arasında ciddi uyuşmazlık bulunduğu, şirket ortaklarından birinin davanın devamı süresince temsil ve ilzam yetkisini tek başına kullanmasının davacı açısından önemli zarara sebebiyet vereceği endişesi yaratması, tarafların hak ve menfaatleri arasında dengenin korunması ihtiyacı gözetildiğinde davalı şirkete denetim kayyımı atanmıştır. Davalı şirketin ticari faaliyetlerine devam etmesi, şirketin ticari faaliyetlerinin hacmi, temsil ve ilzama yetkili ortağın şirketin %75 hissesine sahip olması, davacı iddialarının yargılamayı gerektirip henüz yaklaşık olarak ispatlanamamış olması, dosya kapsamı ve yargılamanın bulunduğu aşama dikkate alındığında, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre mahkemece davalı şirkete denetim kayyımı atanması yönünde verilen ihtiyati tedbir kararı gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediği” gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.Bu defa davacılar vekili 18/01/2019 havale tarihli dilekçesi ile TTK 235 maddesi gereğince davalı şirkete tam yetkili kayyum tayin edilmesini talep etmiş, mahkemece talebi reddedilmiştir. Davacılar vekili bu defa iş bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekilinin ihtiyati tedbirin değiştirilmesine ilişkin talebinde ileri sürdüğü nedenler dava dilekçesinde belirttiği nedenler olup, dilekçesinde yeni bir olgu ileri sürmediğinden ve talebi daha önce ilk derece mahkemesince reddedilmiş olup bu karara karşı yaptığı istinaf başvurusu da dairemizce esastan reddedildiğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatıılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına; yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/07/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.