Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1094 E. 2019/914 K. 26.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1094
KARAR NO : 2019/914
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/01/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/962 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 26/06/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı borçlu tarafından davacıya verilen 21/03/2013 tarihli çekin karşılıksız çıktığını, yapılan takibe itiraz etmesi üzerine çekteki imzanın davalıya ait olmadığı gerekçesiyle takibin durdurulduğunu, yaptıkları başvurulardan sonuç alamadıklarını belirterek çekten dolayı tahsil edemedikleri 27.873,16 TL ile ödemek zorunda kaldıkları 5.000,00 TL’nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı borçlunun kaçma mallarını kaçırma gibi yollara sapabileceğini öne sürerek davalının borca yeter miktarda taşınmazının, motorlu araç ve 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 07/01/2019 tarih ve 2018/962 Esas sayılı ara kararı ile; ” Davanın alacak davası olduğu, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada ihtiyati haciz kararı verilmesinin davanın esastan halli anlamına geleceği gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin bu aşamada REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle kaldırılarak ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Davaya konu alacağın kaynağının 21.03.2013 tarihli ve 24.705,00-TL çek olması, bu hususta İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapılmış olması ve bu takibin İstanbul Anadolu 5. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2013/358 Esas – 2014/367 Karar nolu kararı ile durdurulmuş olmasına rağmen İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın 2015/65545 Esas sayılı dosyası dosyası ile yapılan tahkikat sonucunda davalının kanunu dolanmak suretiyle haksız menfaat sağladığı ve davacıyı zarara uğrattığını, müvekkilinin davalıdan sabit ve muaccel alacağı bulunduğunu, Davalının hukuk kurallarını da kullanarak hileli olarak borçtan kurtulmaya çalıştığını, yerel mahkemece yapılacak tahkikat sonucunda davalının aleyhine tazminata hükmedilse dahi müvekkilin dava sonucunda alacağı kararın infaz kabiliyetinin davalı tarafından ortadan kaldırılmasının muhtemel olduğunu, zira davalının hileli yollarla haksız menfaat temin ettiğinin açıkça ortada olduğunu, durum böyle iken ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/962 Esas nolu ve 07/01/2019 tarihli ihtiyati haciz taleplerinin reddine dair kararının usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, İhtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilirken dava dilekçesinde belirtmiş oldukları delillerin hiçbirinin incelenmediğini, salt alacağın yargılamayı gerektirdiği sebebi ile ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verildiğini beyanla; istinaf taleplerinin kabulü ile; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/962 Esas nolu ve 07.01.2019 tarihli ihtiyati haciz talebimizin reddine dair ara kararının kaldırılarak ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava alacak davası olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu ihtiyati haciz kararı verme koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davacı vekili, davalı tarafından davacıya verilen 21/03/2013 tarihli çekin karşılıksız çıktığını, icraya konulduğunu, imzaya itiraz üzerine icra mahkemesi kararıyla takibin durduğunu, mahkeme kararının yanlış olduğunu, bu konuda yaptıkları başvuruların sonuçsuz kaldığını, davalının kötüniyetli olduğunu belirterek gerek çek gerekse reddedilen davaları dolayısıyla ödemek zorunda kaldıklarını öne sürdüğü tutarın tahsiline karar verilmesini istemiş, borçlunun mal kaçırma olasılığı olduğu gerekçesiyle de ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkeme alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle talebi reddetmiştir. İİK’ nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ” alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması ” gerekir. Dava dilekçesinin ekinde herhangi bir delil bulunmadığı, dilekçede belirtilen dosyaların mahkemece istendiği anlaşılmaktadır. Salt taleple ihtiyati haciz kararı verilemez. İddia edilen hususlar yargılamayı gerektirmektedir. İcra İflas Kanunu’ nun 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve muaccel olduğu konusunda mahkemenin kanaat edinmesi gerekir. İİK’ nın 257/2.maddesindeki şartlar dahilinde ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için dahi önce alacağın varlığının yaklaşık ispat koşullarında kanıtlanması gerekir. Buna ek olarak muaccel olmayan bir alacakta fazladan borçlunun mallarını kaçırma hazırlığı içinde olduğu yönünde vakıalar varsa bunların ispatı halinde de diğer koşullar mevcutsa ihtiyati haciz kararı verilebilirse de yukarıda ve mahkeme kararında açıklandığı gibi alacağın varlığı ve miktarı bile yargılamayı gerektirmekte olup fazladan borçlunun mallarını kaçırma hazırlığı içinde olduğuna dair iddia dışında bir kanıt da sunulmamıştır. Bunun dışında davacının dayandığı çekin altındaki imzanın keşideciye ait olmadığı yönünde kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmaktadır. HMK’nın 209.maddesine göre: Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.Sonuç olarak; ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde, dosya kapsamı, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/06/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.