Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1089 E. 2021/501 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1089
KARAR NO : 2021/501
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 12/03/2019
DOSYA NUMARASI : 2017/1050 Esas – 2019/220 Karar
DAVA: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/04/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle;Davalı bankadan, sahibi olduğu …. San.Tic. Ltd. Şti’nin faal olduğu sırada, değişik tarihlerde ve değişik miktarlarda 12’ye yakın kredi kullandığını, kredi kullandığı tarihlerde tüm bankalarda uygulanan faiz oranının 0.80 olduğunu, kullandığı kredileri birleştirilip yapılandırılarak tek kredi yapılmak suretiyle ödemelerini yapmak üzere davalı bankayla görüştüğünü, 0.80 oranında faiz uygulanacağı konusunda anlaştıklarını, ancak davalı banka tarafından 2.20 oranında, yasal olarak uygulanması gereken faiz oranının da üstünde faiz uygulandığını fark ettiğini, davalı bankadan toplam 24 adet kredi kullandığını, bu kredilerin her biri için ayrı ayrı dosya masrafı v.s adı altında masraf kesildiğini, dosya masrafı alınmasının yasal olmadığını, ayrıca kredi kartlarından nakit çekimlerinde de haksız olarak fazla faiz alındığını belirterek, kullandığı krediler nedeniyle kendisinden fazladan tahsil edilen faiz farklarının, dosya masraflarının ve davalı banka tarafından mağdur edilmesi nedeniyle çektiği sıkıntı ve üzüntü sebebiyle 50.000,00.TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davacı firma arasında imzalanan Genel Nakdi ve Gayrı Nakdi Kredi Sözleşmesi ve Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesine istinaden, davacı firmaya krediler ve çek karneleri kullandırıldığını,ancak davacı firmanın kullanmış olduğu kredi ve çek karnelerine ilişkin ödeme yapmadığı gibi, söz konusu çek yapraklarının karşılıksız çıkması sebebiyle müvekkili banka tarafından, davacının çeklerinin çek yasal yükümlülüklerinin ödenmek zorunda kalındığını, hala da bankaya teslim edilmemesi sebebiyle ödenme riskinde bulunan çek yapraklarının bulunduğunu, davacıya ihtarname gönderilerek, borcun ödenmesinin talep edildiğini, davacının, ihtarname sonrasında bir protokol talebinde bulunduğunu, müvekkili bankaca da bu talep kabul edilerek, davacıya 15.07.2014 tarihli protokol imzalatıldığını, ancak davacının bu protokole de sadık kalmadığını ve borcunu ödemediğini, bunun üzerine davacı aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davacı tarafından her ne kadar mahkemeye 12 kredi kullandırımı yapıldığı iddia edilmişse de, bu iddîasının yanıltıcı nitelikte olup, yalnızca 1 adet ticari kredisi ve 13 adet de ödenmeyen ve banka tarafından ödenmek zorunda kalınan çek yasal yükümlülük bedeli ile ödeme riskinde bulunulan çek yapraklarına ait çek yasal yükümlülük bedelleri bulunduğunu, davacı tarafından müvekkili banka ile yapılan protokolde kendisine haksız faiz uygulandığı iddia edilmiş ise de, davacının bu iddialarının gerçeklikle bağdaşmadığını, davacının 72913 nolu ticari kredi kullandırım tarihi olan 14.08.2012 tarihinde akdi faiz oranı 1.74 iken davacıya ilgili krediye dair fiyatlama yapılarak söz konusu faiz oranının 1.30 olarak belirlendiğini ve sabitlendiğini, yine ilgili kredi ve ödenen çek yasal yükümlülük bedellerine ilişkin temerrüde düşme tarihi sonrasında uygulanan faiz oranının %54 iken, davacı ile yapılan 15.07.2014 tarihli 12 ay vadeli protokolle davacıya bu faiz oranının yıllık %20.28 olarak uygulanmasına karar verildiğini, davacı tarafından talep edilen masrafların iadesine dair beyanının da hiçbir geçerliliği bulunmadığını, davacının müvekkili banka ile imzaladığı sözleşme çerçevesinde krediye dair masrafların alınacağını kabul ettiğini belirterek, davanın reddine, davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/03/2019 tarih ve 2017/1050 Esas – 2019/220 Karar sayılı kararı ile; ” … Sonuç itibariyle; Davalı banka tarafından 14.08.2012 tarihinde davacı firmaya kullandırılan 30.000.00 TL. lik taksitli krediden 315.00 TL masraf tahsil edildiği, alınan bu masrafın %0.010 oranına tekabül ettiği, dolayısıyla davalı bankanın almış olduğu bu masraf bankacılık uygulamaları ile diğer banka uygulamalarının altında kaldığından iadesinin istenemeyeceği, Davacı firma yetkilisi dava dilekçesinde kendisinden protokol kapsamında %0.80 faiz uygulanacağını kendisine bildirdikleri halde bilgisi dışında %2.20 faiz oranı uygulandığını beyan etmesine karşın,taraflar arasında imzalanan protokolde davacı firmanın imzası olduğu gibi bir suretini de aldığı ve bu konuda yapılan bir itiraz olmadığı dosya içeriğindeki belgelerden anlaşıldığı, Davacı firma yetkilisi Protokolde %0.80 faiz oranı uygulanacağını kararlaştırdıklarını beyan etmiş ise de bunu tevsik edecek her hangi bir belge sunmadığı, Davacı firmanın delil listesi ekinde sunmuş olduğu, 4 adet Tüketici Hakem Heyeti kararları ve kredi kartı davacı şirkete ait olmayıp davacı şirket yetkilisi …’ın şahsına ait olduğundan, değerlendirmeye alınmamıştır. Davacı, davalıdan manevi tazminat talep etmişdir. 6098 sayılı TBK. nun 58. Maddesi uyarınca kişilik haklarının zedelenmesinden zarar gören kişinin manevi tazminat talep hakkı vardır. Manevi tazminat için kişilik haklarına saldırı teşkil eden bir bir hareketin varlığı şarttır. Dava konusu olayda davalı bankanın davacının kişilik değerlerini ihlale yönelik kusurlu bir davranışı bulunmamakta olup, dosya kapsamı itibariyle ortada kişilik haklarına saldırı teşkil eden bir eylem de bulunmamaktadır. Davacının kişilik haklarının zarar ördüğü iddiasına dayalı manevi tazminat taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla; Davacının açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davasının reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı asıl tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: … istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece delilleri yeterince değerlendirilmeden, hukuk ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini, rapor alınan bilirkişinin … Bankası’nın eski müdürü olduğunu, raporun hiç bir araştırmaya dayanmayan, bilimsel verilerden uzak ve çelişkili olduğunu, bilirkişi raporunu kabul etmediğini, reddi talebinde bulunduğu halde mahkemece dosyanın aynı bilirkişiye tevdi edildiğini, bilirkişinin davalı bankanın eski müdürü olması nedeniyle delillerini görmezden geldiğini, kayırıcı olarak aynı kararında direndiğini, davalı bankadan 24 adet kredi çektiğini, her bir kredi için 3.500.00 TL dosya masrafı alınmasına rağmen bu masrafları görmezden gelerek rapor hazırladığını, ayrıca 0.09.2012 ödeme tarihli ödemelerini 30.01.2014 tarihine kadar ödediği 17 adet kredi ve son 3 taksit kalmış iken bunları da görmezden geldiğini, Davalı banka müdürü tarafından kendisinden alınan boş kağıtlara atılan imza karşılığında kalan 3 taksit alınması gerekirken yeni bastan 14.08.2014 tarihi itibarı ile yeni baştan ve 0,80 faiz oranı ile hesaplaması gerekirken kendisinden 2.20 üzerinden faiz ile ödediği kredileri de yeni düzenleme yapılarak ikinci defa yüksek faizle tahsil edildiğini, Maddi tazminat ve manevi tazminat için davalı avukatına iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı bankadan kullanılan kredilerden fazla tahsil edildiği iddia edilen faiz tutarı ile dosya masrafının tahsiline yönelik maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf dilekçesi davacı şirket yetkilisi … tarafından ibraz edilmiş olup, … yargılamayı bizzat takip ettiği ve içeriğinden de anlaşılacağı üzere istinaf dilekçesini şirketi temsilen verdiği, dolayısıyla dilekçede şirketin ismini belirtmemesinin maddi hata olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. 492 sayılı Harçlar Kanununun “Harcı Ödenmeyen İşlemler” başlığını taşıyan 32. maddesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır” hükmüne yer verilmiştir. Dolayısıyla harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün Mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.Somut uyuşmazlıkta; davacı şirket 492 sayılı Kanun kapsamında harçtan muaf olmadığı gibi işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Dava dilekçesinde davalı bankadan kullanılan kredilerden fazladan tahsil edildiği iddia edilen faiz tutarı ile dosya masraflarının tahsiline yönelik maddi tazminat talebinde bulunulduğu belirtilmesine rağmen, maddi tazminat dava değeri gösterilmemiş, ayrıca 50.000,00 TL manevi tazminat istenilmesine rağmen dava dilekçesinde dava değeri 10.000,00 TL olarak gösterilerek, bu miktar üzerinden başvuru harcı ve peşin harç yatırılmıştır. Harç tahsili kamu düzeninden olup, re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Mahkemece davacının talep ettiği maddi tazminata ilişkin dava değeri açıklattırılarak, bildirilecek değer üzerinden harç yatırılmadan ve manevi tazminat yönünden de eksik yatırılan harç tamamlanmadan yargılamaya devam olunarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Kabule göre de; bilirkişi kök raporunda davacının iki kredi, ek raporunda ise üç kredi çektiği, üçüncü kredi yönünden de ödeme belgesi sunulmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi tarafından dosyada mevcut belge ve bilgilere göre rapor tanzim edilmiştir. HMK’nın 31. maddesi uyarınca mahkemece davalı bankadan davacının kullandığı tüm kredi sözleşmeleri ve alınan masraflara ilişkin belgeler getirtilip dosya arasına alındıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 355 ve 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılarak, belirtilen şekilde harç ikmali hususunda gerekli işlemler yapılarak karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacının istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/03/2019 tarih ve 2017/1050 Esas 2019/220 Karar sayılı kararının HMK’nın 355 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre davacının istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/04/2021 tarihinde HMK’nın 355 ve 353/1-a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.