Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1083 E. 2019/1025 K. 10.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1083 Esas
KARAR NO : 2019/1025 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 12/03/2019 (Ara Karar )
DOSYA NUMARASI : 2019/127 Esas ( Derdest Dava Dosyası)
DAVA: Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/07/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, Davalı banka tarafında davacılar aleyhine Erzincan İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takibinin başlatıldığını, davalı bankanın asıl kredi borçlusu … Limited Şirketinin tüm borcundan kaynaklı davacıları sorumlu tuttuğunu, davacı …’in sadece kefil olarak imzası bulunduğunu, diğer davacıların hiçbir kredide imzaları olmadığını, murislerinin de ölüm sonrasında düzenlenen ve takibe dayanak alınan GKS’de imzasının mevcut olmadığını, davacıların sözleşmelere dayalı açılan krediler ve eki mahiyetindeki ödeme planlarında imzalarının olmamasından kaynaklı takibe konu borçtan sorumlu olmadıklarını, genel kredi sözleşmesinde sözleşme imza anında davacının sorumlu olduğu kefalet miktarı açıkça yazılı olmadığından davacının kefaletinin geçerli olmadığını, davacıların kefil olarak sorumlu oldukları miktarın tespiti ve miktarın üstünde işlem yürütülüp yürütülmediğini tespii için davalı bankaya müzekkere yazılarak davacıların GKS’ne kefil olarak imza attıkları tarihten hesabın kat edildiği tarihe kadarki süreç yönünden dava dışı şirkete ait tüm nakdi ve gayri nakdi riskinin bildirilmesini talep ettiklerini, TBK 499. Ve 500. Md. dayalı davacı kefiller zararına teminatların azaltılması halinde borçtan kefil olarak sorumlu tutulamayacağını, bu sebeplerle huzurdaki dava yönünden davacıların adli yardımdan faydalandırılmasına, Erzincan …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 12/03/2019 tarih 2019/127 Esas sayılı ara kararında;”…Adli yardım talebinde, taleple birlikte mahkemeye sunulması zorunlu olan ve dayanılacak belge ve deliller ile bunun taleple birlikte mahkemeye ibrazı gerektiği HMK 336/2. Maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yine tedbir talebine yönelik olarak açıkça hangi yönde tedbir talebi istendiği dilekçe kapsamında anlaşılmamakla, eldeki dava icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası olduğundan İcra ve İflas Kanunu 72/3 maddesi kapsamında takip dosyasına yönelik durdurma kararı verilemeyecek olması, kaldı ki, mevcut dosya durumuna göre yaklaşık isbat bakımından da henüz yeterli delil bulunmayışı dikkate alındığı…”gerekçesi ile,1-HMK 336/2 maddesi uyarınca adli yardım talebinin yerinde görülmediğinden REDDİNE,2-Davacı vekilin tedbir talebi açık olmamakla huzurdaki dava kapsamında icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden, İİK md. 72/3 uyarınca tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi ara kararının ve dayanağı gerekçelerin usul ve esas açısından hukuka aykırı olduğunu,Adli yardımdan yararlandırılmada iki ana şartın olduğunu, ödeme gücünden yoksunluk koşulu ve dava takipte haklılık kanaati uyandırmak koşulunun olduğunu, bu kapsamda her iki şartın da subut bulduğunu, davacılara ait yoksulluk belgesinin ekte sunulduğunu, UYAP üzerinden yapılacak araştırmada davacılar adına taşınmaz, menkul ve dahi aktif teşkil edecek malvarlığının olmadığının tespit edilebileceğini, ancak araştırma yapılmaksızın adli yardım talebinin red edildiğini, müvekkillerinin hak arama yolunun kısıtlandığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep İİK 72. maddesine göre açılmış menfi tespit davasında adli yardım ve icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir.Mahkemece adli yardım talebi ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacılar vekili iş bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.HMK’nın 337/2 maddesinde “Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir.” hükmü düzenlenmiştir.Uyaptan yapılan kontrolde, mahkemece adli yardım talebinin reddine dair verilen ara karara karşı davacılar vekilinin HMK’nın 337/2 maddesine göre itiraz yoluna başvurduğu, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/04/2019 tarih 2019/696 D.İş 2019/712 K. sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, davacılar vekilinin 18.06.2019 tarihli dilekçe ile adli yardım talebini yenilediği görülmüştür.İstinaf kanun yoluna başvurulabilecek kararlar HMK’nın 341. maddesinde düzenlenmiştir. HMK’nın 341 ve 337/2 maddelerine göre adli yardım talepleri konusunda ilk derece mahkemesince verilen kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından davacılar vekilinin ilk derece mahkemesinin adli yardım talebinin reddine dair karara karşı istinaf dilekçesinin reddi gerekir.Davacılar vekilinin davaya konu icra takibinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusuna gelince,İİK’nın 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
Somut olayda davacılar, davaya konu takibin tedbiren durdurulmasını istemiştir.İİK 72/3 maddesine göre icra takibinden sonra tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesine yasal olanak bulunmadığından, tedbir talebinin reddine ilişkin mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Bu nedenle, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına; yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/07/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.