Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1082 E. 2021/183 K. 15.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1082 Esas
KARAR NO: 2021/183 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/901 Esas – 2018/1324
TARİH: 13/12/2018
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 15/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalı şirketin %25 hissesinin maliki olan …’un 02.01.2017 tarihinde vefat ettiğini, tek mirasçı olarak davacı …’un kaldığını, şirketin %75 hissesinin sahibi ve müdürünün … olduğunu, müvekkili …’a intikal eden hisselerini 350.000,00 TL bedel ile satın almayı teklif ettiğini, vefat sebebi ile babasının yardımından mahrum kalan ve üniversite öğrencisi olan herhangi bir geliri bulunmayan davacının bu teklife olumlu yaklaştığını, fakat intikal işlemleri sırasında şirket mali müşavirinden edinilen 2015 ve 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde yer alan bilanço ve gelir tablolarındaki kayıtların şüpheli ve/veya izahı gerekli olması sebebi ile … tarafından teklif edilen değerin hissenin gerçek değeri olup olmadığını araştırmaya başladığını, bu kapsamda şirketin avukatı … ve şirket müdürü … ile görüşüldüğünü, bu görüşmede …’nin şirketin mali durumu ile ilgili tatmin edici bir cevap vermediğini, bir kısım adi yazılı, herhangi bir mali ve hukuki değeri olmayan evrak gösterdiğini, şirket müdürü …’nin talebe cevap vermemesi üzerine davalı şirkete ve şirket müdürüne İstanbul … Noterliğinin 10.07.2017 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, şirketin 2015 ve 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamelerinin incelenmesi sonucu; 344.212,51 TL geçmiş yıl kârının olduğu ve dağıtılmadığı, 2015 ve 2016 yılı bilanço ve ayrıntılı gelir tablosunun tetkikinde şüpheli ve/veya izahı gerekli kayıtların yer aldığının tespit edildiğini, şirketin 2014 yılı dahil geriye doğru son 8 yıllık bilançolarının, ayrıntılı gelir tablolarının ve dayanak muhasebe hesaplarının, vadesi geçmiş kamu borçlarının miktar ve dönemleri ile 6736 ve 7720 sayılı yasalar çerçevesinde yapılan yapılandırmalarının açıklanmasının, şirketin geçmiş yıl karlarının dağıtılmasının istendiğini, aynı gündemle toplantı yapılarak davetin ihtar edildiğini, ihtarname tebliği üzerine …’nin şirket genel kurulunu 2012-2013-2014-2015-2016 yıllarına ait bilanço ve mali tabloların görüşülmesi ve onaylanması, sermaye artırım gündemli olarak olağan toplantıya davet ettiğini bu davet gereğince 14.07.2017 tarihli genel kurula katıldıklarını, genel kurulda müdür ve hakim ortak …’nin çoğunluk oyu ile bilanço ve mali tabloların onaylanmasına ve sermaye artışına karar verildiğini, bilanço ve mali tabloların onaylanması, şirket müdürünün ibrası anlamına geldiğini, TTK’nun 619. maddesi gereğince hakim ortak …’nin bu hususta oy kullanma hakkının olmadığını, bu itibarla genel kurul tutanağının 4. maddesinde yazılı kararın yoklukla malul olduğunu, davalı şirketin 14/07/2017 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların ve özellikle bilanço ve mali tabloların onaylanmasına dair 4 sayılı kararın, şirket sermayesinin arttırılmasına dair 5 sayılı kararın yokluğunun tespitine ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davanın süresinde açılmadığını, davanın usulen reddi gerektiğini, TTK 617/3 toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem ve diğer hususlarda anonim şirketlere ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla uygulanacağını düzenlediğini, dava konusu olayda kıyasen uygulanacak olan TTK 411/1’de azınlık hissedarının genel olarak hangi hal ve şartlarda gündemi de belirterek şirket yönetimine genel kurul çağrısı yapabileceği düzenlediğini, davacının davadaki gerekçelerinin haklı ve hukuki olmadığını, sermaye artışının usul ve yasaya uygun olduğunu, anılan 5 nolu sermaye artışı kararı ile davacının müvekkil şirketteki hisse adedi 100 iken 3700; sermaye miktarı ise 2.500 TL iken 92.500 TL olduğunu, sonuç itibarıyla alınan 5 nolu karar ile davacının şirketteki hisseleri de artan sermaye kadar değerlendiğini, bu sermaye artışı davacı hissedar açısından olumlu olduğunu, bu durumda davacı vekilinin iptal için ileri sürdüğü iddiaların davaya konu gerçek durum ile örtüşmediğini, şirketin dava konusu iptali istenen genel kuralda alınan 4 nolu kararda müvekkili şirketin 2012 ila 2016 yıllarına ait görüşülen bilanço ve mali tablolarının tasdik edildiğini, iptali istenen genel kural toplantısının 4 nolu kararına konu onaylanan bilançonun 2 nolu kalemi şirketin duran varlıklarını yani şirketin sahip olduğu kıymetlerin değerini göstermekte olduğunu, buna göre müvekkil şirketin maddi ve maddi olmayan duran varlıkları mevcut olduğunu, bu varlıkların bir kısmı şirkete ait demirbaşlar, tesis, makina ve cihazlar, menkul mallar vesair ile maddi olmayan duran varlıkları olduğunu, şirkete ait tüm bu varlıklar değerinin toplamı 483.895,67 TL olduğunu, bu anılan varlıklar müvekkil şirketin sabit kıymetler olduğunu ve geçmiş dönemde dağıtılmayan karlardan istifade edilerek şirkete bağlı hale geldiğini, geçmiş dönem dağıtılmayan karların müvekkili şirketin yatırımında kullanıldığını, şirket varlıkları ile sabit kıymet haline geldiğini, müvekkili şirket geçmiş yıllarda kar ettikçe bunları aktifte yer alan varlıkları edinmek için kullandığını, müvekkili şirketin kuruluşundan bu yana geçen 14 yıl boyunca sahip olduğu bu sabit kıymetleri 10.000 TL kuruluş sermayesi ile edinmesi mümkün olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/12/2018 tarih 2017/901 Esas – 2018/1324 Karar sayılı kararında; ” Davacı …, davalı şirkette toplam 10.000,00 TL hissede 2.500,00 TL hisse sahibi olan ve toplamda %25’e denk gelen hissedar ortaktır. Bu anlamda davacı TTK 418.maddesi gereğince sermayenin en az 1/4’ünü karşılayan pay sahibidir. Dava açma hakkı mevcuttur. Dava, 16/10/2017 tarihinde açılmıştır. Genel kurul tarihi 14/07/2017 olup, TTK 445.maddesi gereğince yasal 3 aylık süre 14/10/2017 Cumartesi günü dolduğundan, davanın ilk iş günü olan 16/10/2017’de olduğu yani süresinde bulunduğu tespit edilmiştir. Davalının süre itirazı kabul edilmemiştir. İncelenen genel kurul tutanağında davacıyı temsilen vekilinin TTK.446.maddesi gereğince toplantıda hazır bulunduğu, iptali istenen 4 ve 5 numaralı maddelerdeki görüşmelerde olumsuz oy kullandığı, muhalefet şerhlerini toplantı tutanağına yazdırdığı tespit edilmiştir.Böylece dava ön şartı yerine getirilmiştir. Davacının genel kurul tutanağına geçen muhalefetinin “şirkete TTK.nun 635 ve 438/1 maddesi gereğince 2012-2013-2014-2015-2016 yılı şüpheli bilançoların aktif ve pasiflerden yer alan tüm işlem kalemlerin, bilanço ve mali tabloların denetlenmesi ve açıklığa kavuşturulması için mahkemeden özel denetçi atanmasını istemekteyiz, yasanın 438/1 maddesinde bu hususun gündemde yer almasa bile istenebileceği yazılı olmakla görüşülmesini ve oya sunulmasına, onaylanmasını talep ediyoruz.” şeklinde yazıldığı tespit edilmiştir. Davacının bu muhalefet şerhi ve dava dilekçesi ile; finansal tabloların onaylanmasına şüpheli işlemler bulunduğu, bu işlemlerin kurumlara verilen beyannamelerle uyumlu olmadığı, şirket ortağı ve müdürü olan …’nin mali tabloların onaylanmasında oy kullanamayacağı gerekçesiyle itiraz ettiği anlaşılmıştır. Mahkememizce alınan 05/09/2018 tarihli şirket ticari defter ve kayıtlarının, finansal tabloların incelenmesine dair bilirkişi raporunda; (Raporda ayrıntısı ile açıkladığı ve karara esas alındığı üzere) genel kurul kararında oylanan bilanço ve mali tabloların mali idareye verilen kurumlar vergi beyannamelerde, ekinde yer alan mali tablolarla uyumlu olduğu, sermaye artışına esas alınan SMM …’ın raporları ile birbirini teyit ettiği , mali tablolarda şüpheli veya izahı gereken kayıt bulunmadığı, davacının da bu şüpheli kayıt beyanını somutlaştırmadığı, somut olarak bildirilmeyen şüpheli işlem nedeniyle tüm hesap hareketlerinin 2012-2013-2014-2015-2016 yıllarına sari olarak denetlenmesinin de mümkün olmadığı, genel nitelikte yapılan itirazın özel denetçi atanması istemi şeklinde sonuca ulaştırıldığı açıklanmıştır. Mahkememizce de davacı tarafından somutlaştırılmayan şüpheli işlem itirazı onaylanan finansal tablolarda yapılan inceleme sonucunda mali idareye verilen beyannameler ile şirketin SMM’si Nihat Danışmaz tarafından düzenlenen kayıtlar uyumlu olduğundan yerinde bulunmamıştır. TTK 619 madde “herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar müdürlerin ibrasına ilişkin kararlarda oy kullanamaz” şeklindedir. Yukarıda açıklanan genel kurulun 4 numaralı kararı ise bilanço ve mali tabloların tasdik edilmesine ilişkindir. Şirket müdürünün ibra edilmesi oylanmamıştır. Dolayısıyla şirket müdürü olan ortak …nin oy kullanmasında TTK 619 ve 447 hükümlerine aykırılık tespit edilememiştir. Kaldı ki, davacının tutanağa geçen muhalefeti TTK 438/1’de açıklanan özel denetçi istemini de kapsayan genel bir itirazdır. Dosya içine alınan İstanbul 11 ATM 2017/927 Esas sayılı dosyasında davacının özel denetçi atanması istemiyle dava açtığı, bu davanın da reddedildiği anlaşılmıştır. Davanın ret gerekçesi ile bilirkişi raporunda tespit edilen hususlara benzerdir. Davacının iptal istemi yerinde bulunmamıştır. İptali istenen 5.maddenin “şirket sermayesinin 10.000,00 TL den 370.000,00 TL’ye çıkartılmasına ve şirket ana sözleşmesinin “şirketin sermayesi” başlıklı 6. maddesinin aşağıdaki şekilde tadil edilmesine 100 olumsuz oya karşılık 300 olumlu oyla kabul edildi. Yeni şekli: Şirketin sermayesi beheri 25 (yirmibeş) TL nominal değerde 14800 adet paya bölünmüş 370.000,00 (üçyüzyetmişbin) TL kıymetindedir. Bundan; 11100 hisse adedi karşılığı olan 277,500 TL’ si …’ ye, 3700 hisse adedi karşılığı olan 92.500 TL’ si …’a aittir. Önceki sermayeyi temsil eden 10.000,00 TL’lik sermayenin tamamı Şirkete ödenmiştir. Bu defa sermayenin artırılan 360.000,00 TL’si dağıtılmamış geçmiş yıl karlarından karşılanmış olup, bu kar İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasına … Oda Sicil Numarası ile kayıtlı Serbest Muhasebeci Mali Müşavir … tarafından 03/07/2017 tarihli raporları 01 ve 02 sayılı raporları ile tespit edilmiştir.” şeklinde olduğu, Bu maddeye karşı davacı vekilinin muhalefet şerhinin “Sermeya artış teklifini ve arttırılan sermayeyi dağıtılmamış kardan karşılanmasının ön görülmesini, 2009 yılından bu yana dağıtılmayan biriken karların ödenememesine yönelik sübjektif ana sözleşmeye, hukuka, afaki iyi niyet kurallarına aykırı ve İstanbul … noterliğinden keşide edilen 10/07/2017 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesinin 6.maddesindeki talebin dolanmayan yönelik olduğunu belirterek, sermayenin arttırılması teklifine yönelik olduğu devamla sermaye artış kararı verildiğinde arttırılan sermaye sebebiyle yeni hisse alımında rüçhan hakkını kullandığını, dağıtılmamış kardan karşılanarak mevcut hissesi oranında yeni hisseleri alacağını bildirdi.” şeklinde yazıldığı anlaşılmıştır. TTK 621.maddesinde Önemli Kararlar başlığı altında; şirket esas sermayesinin arttırılması konusunda alınacak genel kurul kararlarının temsil edilen oyların en az 2/3’sinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabileceği (Nitelikli çoğunluk) açıklanmıştır. Alınan sermaye arttırımına ilişkin genel kurul kararı; 400 hisseli şirket ortaklığında 300 hisseye sahip (temsil edilen oyların 3/4’ü) ve oy hakkı bulunan 10.000,00 TL’lik esas sermayenin 7.500,00 TL’lik nitelikli salt çoğunluğu tarafından alınmıştır. Bu hali ile TTK 621’de aranan koşullar sağlanmıştır. Davacı sermaye arttırımına muhalefetini 2009 yılından bu yana dağıtılmayan şirket karlarının sermaye arttırımına mahsup edilmesi yönünden açıklamıştır. Bu haliyle dağıtılmayan karların şirket esas sermayesine arttırılmasına mahsup edilmesinde kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık yoktur…”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, 14/07/2017 tarihli genel kurula katılındığını, genel kurulda müdür ve hakim ortak Dr. …’nin çoğunluk oyu ile bilanço ve mali tabloların onaylanmasına ve sermaye artışına karar verildiğini, Bilanço ve mali tabloların onaylanması, şirket müdürünün ibrası anlamına geldiğini, TTK’nun 619. maddesi gereğince hakim ortak şirket müdürü Dr. …’nin bu hususta oy kullanma hakkının olmadığını, Genel Kurul tutanağının 4. maddesinde yazılı kararın yoklukla malul olduğunu, Sermaye arttırıma dair Genel Kurul tutanağının 5. maddesinde yazılı sermaye arttırımına ve arttırılan sermayenin dağıtılmayan kârdan karşılanmasına dair kararın, hukuka, iyiniyet kurallarına, aykırı olduğunu, yıllardır biriken kâr’ın dağıtılmasını önlemeye, davacıyı zor duruma düşürerek kötüniyetli alınmış bir karar olduğunu, sermaye artışına dair kararın da TTK.m.446, 622 gereğince iptalinin talep edildiğini, Toplantının olağan usulde yapıldığını, 14.07.2017 tarihinde yapılan toplantı ve alınan kararların yok hükmünde olduğunu, Yerel mahkemenin bilirkişi raporuna dayalı olarak davanın reddine karar verdiğini, bilirkişi raporunun maddi ve hukuki anlamda gerçeği aykırı olduğunu, Bilirkişilerin 2015/2016 yılları kayıtlarında şüpheli izahı gereken kayıtların yer olduğu savının somutlaştırmadığı, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi kararına dayılı olarak yıllara sari araştırma yapılamayacağını bildirdiklerini, bu görüşün hatalı ve eksik incelemeye dayandığını, Bilirkişilerin 4. ve 5. maddelerdeki Genel Kurul Kararlarının iptali şartlarının oluşmadığını bildirdiklerini, bu hususta raporun incelemeye elverişli olmadığını, Mahkemenin (4) sayılı kararın ibra kararı olmadığına, müdürlük yapan ortağın oy kullanabileceğine dair kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, (4) sayılı kararın yoklukla malul olduğunu, (5) sayılı kararın iptali talebinin reddine dair mahkemenin bu kapsamdaki gerekçelerinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket genel kurulunda alınan kararların butlanının tespiti ile iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı şirketin 14/07/2017 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan şirketin 2012-2013-2014-2015 ve 2016 yılına ait bilançolarının onaylanmasına dair gündemin 4 maddesi ile alınan kararın şirket müdürü aynı zamanda ortak …’nin oy kullanma hakkı bulunmadığından yoklukla malül olduğunu, gündemin 5. Maddesi ile karara bağlanan şirket sermayesinin arttırılması, arttırılan sermayenin şirketin dağıtılmayan karlarından karşılanması dair kararın yıllardır dağıtılmayan karların dağıtılmasını önlemeye yönelik iyiniyet kurallarına açıkça aykırı olduğundan iptali gerektiğini belirterek dava açmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davaya konu 14/07/2017 tarihli şirket olağan genel kurul toplantısında gündemin 4. Maddesinde şirketin 2012-2013-2014-2015 ve 2016 yılı bilanço ve mali tabloları görüşülmüş, davacının olumsuz oylarına karşılık şirket müdürü de olan diğer ortağın olumlu oyları ve oy çokluğu ile bilanço ve mali tabloların onaylanmasına karar verilmiştir. Anılan karara karşı davacı olumsuz oy kullanmakla birlikte karara muhalefet şerhini toplantı tutanağına işletmemiştir. TTK 619. Maddesinde oydan yoksunluk hali düzenlenmiş olup, anılan maddede bilanço ve mali tabloların onaylanmasında oydan yoksunluk belirtilmemiştir. Buna göre şirket müdürü de olan ortağın bilanço ve mali tabloların oylanmasında oydan yoksun olduğu söylenemeyeceğinden anılan maddenin kabulünde gerekli olan çoğunluk sağlandığından kararın yok hükmünde olduğuna ilişkin davacı itirazı yerinde değildir. (TTK’nın 424. maddesinde şirket bilançosunun onaylanmasına ilişkin kararın aksine açıklık yok ise yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucu doğuracağı belirtilmiş ise de TTK 622. Maddesinde bu maddeye yollama yapılmamıştır. TTK’nın limited şirketleri düzenleyen hükümlerinde 424. Maddenin de uygulanacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır.) Söz konusu maddeye davacının muhalefeti bulunmadığından iptalini de talep edemeyeceğinden davacının bu maddeye yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Gündemin 5. Maddesinde ise sermaye arttırımı ve arttırılan sermayenin şirketin dağıtılmayan karlarından karşılanması karara bağlanmış olup, davacı bu maddeye de olumsuz oy kullanmış ve muhalefetini tutanağa işletmiştir. Karar TTK 621. Madde de öngörülen nitelikli çoğunluğun olumlu oyuyla alınmıştır. Her ne kadar şirket esas sermayesinin arttırılması gerekçesi kararda ve gündemde belirtilmemiş ise de arttırılan sermaye şirketin dağıtılmayan geçmiş yıl karlarından karşılandığından tarafların hukuki durumunda değişiklik meydana getirmemiştir. Söz konusu madde kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığından, davacının bu maddeye ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 15/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.