Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1066 E. 2021/290 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1066 Esas
KARAR NO: 2021/290 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2018
NUMARASI: 2015/675 Esas 2018/1373 Karar
DAVA: Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı bankanın Beylikdüzü Şubesi arasında 25.11.2013 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, kredinin teminatı olarak ipotek verildiğini, Müvekkilinin ipotekli taşınmazı satmak istemesi üzerine kredinin erken kapatılmasının gündeme geldiğini, davalı bankanın 25.12.2014 tarihinde erken kapama miktarını müvekkil şirkete bildirdiğini, Davalı bankanın krediyi kapatırken 80.000,00 EURO+BSMV tutarında erken kapama komisyonu talep ettiğini, müvekkilinin ortalama 1 yıl sonunda bahse konu meblağı ödemek zorunda kaldığını, ayrıca dosya masrafı ve ipotek fek ücreti gibi kesintilerinde yapıldığını, Müvekkile matbu evrak formatında sözleşme imzalatılırken ayrıca bir kısım evraklara da imza alındığı, sözleşme örneği talep edilmiş olmasına rağmen müvekkile verilmediğini, Davalı bankanın tek taraflı olarak oldukça yüksek meblağı müvekkilde tahsil ettiğini, bu uygulamanın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkiline iadesine karar verilmesi talep etmiştir.
ISLAH:Davacı vekili 16/10/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçesinde talep edilen 10.000,00 TL alacağın, bilirkişi raporu doğrultusunda, müdeabihin ıslah yolu ile 121.239,00.TL arttırılarak, toplan 131.239,00.TL’nin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiş, ıslah harcını yatırdığı anlaşılmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Müvekkili banka ile davacı arasında 25.11.2013 tarihinde 10.000.000,00 TL genel kredi sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşmenin imzalanmasına müteakip Beylikdüzü Şubesinden ticari kredi kullanıldığını, Kredinin teminatı olarak ipotek tesis edildiğini, kredinin erken kapatılması halinde ödeme planı üzerinde erken kapama komisyonu alınacağının açıkça belirtildiğini ve taraflarca imzalandığını, ayrıca davacının kaşe ve imzasını taşıyan taahhütname alındığını ve bu belge üzerinde de erken kapama komisyonu alınacağının açıkça gösterildiğini, Sözleşmenin 3.4 m. altında da erken kapama komisyonu alınacağına yönelik düzenleme bulunduğunu, ayrıca dosya masrafı tahsil edileceğini bilgisinin de verildiğini, anılan komisyon ve masrafların diğer bankalarca da aynen tahsil edildiğini, BDDK 30.03.2006 tarih ve 2367 sayılı yazısı gereği bankacılık ürünlerine ilişkin her türlü ücret ve komisyonun müvekkil bankanın www…com.tr WEB sitesinde bütün müşterilere duyurulduğunu, dolayısıyla müşterilerin bilgisi dışında tahsil edilen bir ücret olmadığını, TTK 18 ve 20 m. Bank.K’nun 144 m. TCMB 2006/1 sayılı Tebliği, 4077 sayılı yasanın 12 m. uyarınca TBMB bildirilen komisyon ve masraf tarifesine göre erken ödeme komisyonu ve masrafının tahsil edildiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 21/12/2018 tarih ve 2015/675 Esas – 2018/1373 Karar sayılı kararında;”….Taraflar arasındaki sözleşmede erken ifa halinde her iki tarafın menfaatlerini korumaya yönelik bir düzenleme olduğundan bu haliyle genel işlem şartı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Ancak, sözleşmenin anılan hükmü uyarınca davalı bankanın erken ödeme nedeniyle bir miktar komisyon talep edebileceği belirtilmiş ise de bu komisyonun hangi oranlarda alınacağı veya hesap şekline dair bir düzenlemeye sözleşmede yer verilmemiştir.Mahkememizce emsal bankaların aynı dönem için aynı tür kredilere uyguladığı erken kapama komisyon bedelleri getirtilmiş ortalamasının %2 oranında olduğu buna karşın davalı bankanın davacıdan tahsil ettiği erken kapama komisyon oranının ise %4,44 olduğu görülmüştür. Yargıtay’ın özellikle emsal banka uygulamaları yönündeki güncel yerleşik içtihatları nazara alındığında davalı bankanın erken kapama komisyonu emsal banka ortalamalarına göre %2,44 (4,44-2=) oranında daha yüksek olduğu, bu itibarla davalı bankanın tahsil edebileceği komisyon oranının %2 olarak kabul edilmesi ile davalı bankanın fazla tahsil ettiği erken kapama komisyonunun %2,44 oranında 131.239,00 TL’lık (238.812,00 TLx2,44/4,44=) kısmını davacıya iade etmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın KABULÜ ile 131.239-TL alacağının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacının belirsiz alacak davası açmasında hiçbir hukuki yararı bulunmazken davanın ıslah edildiği ve hukuki yararı incelemesi yapılmaksızın ıslah doğrultusunda yeril mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verildiğini, 6100 Sayılı HMK’nın 107.maddesi gereğince davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceğini, Davacı yan erken kapama komisyonu adı altında toplam 80.000,00 Euro tutarında komisyon ücreti alındığını dosyaya sunmuş olduğu dilekçeler ile defalarca tekrarlamış ayrıca müvekkili şirket tarafından tahsil edildiğini iddia ettiği diğer masraf kalemlerinin de banka hesabı üzerinden tahsil edildiğini beyan ettiği, dolayısıyla bu beyanı ile kendisinden tahsil edilen tutarlardan haberdar olduğu veya kolayca haberdar olabileceği anlaşılmakta olduğu, diğer bir ifade ile davacı, işbu dava ile talep ettiği alacağın miktarını ve değerini belirleyebilecek durumda olduğu, bu hali ile talep konusu tutar belirsiz olmayıp davacının belirsiz alacak davası açması kanuna aykırılık teşkil ettiğini, Dava konusu edilen alacak iddiasının taraflar arasında tartışmalı olmasının alacağı belirsiz hale getirmeyeceği de Yargıtay içtihatları ile sabit olduğunu, (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin E. 2014/442, K. 2014/2051, T. 11.2.2014 kararı) Ancak ilgili husus yerel mahkeme tarafından değerlendirilmeyerek davacının, haksız olarak öne sürdüğü dava değerinin ıslah ile arttırılması talebi yerinde görüldüğü ve ıslah sonucu alacak tutarı üzerinden hukuka aykırı davanın kabulüne karar verildiğini, İlk derece mahkemesi tarafından verilen karar sözleşme serbestisini hiçe saymak olduğunu, İlk derece mahkemesi tarafından sözleşme serbestisine aykırı bir kanaat ile ; “…Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 3.4. M. Bağlamında erken kapama komisyonu, masraf, vergi, harç vs. Tahsil edilebileceği açıkça belirtilmiş ise de, söz konusu ücret, komisyon ve masrafların tahsil edileceğine ilişkin genel ifadelerle açıklama yapılmış, tahsil edilebilecek ücret ve komisyonların maktu ya da nispi miktarlarına açıklık getirilmemiştir.” şeklinde gösterdiği gerekçeler sonucunda davanın kabulüne karar vermişse de hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında düzenlenen Kredi Genel Ödeme Planında belirtildiği üzere; krediden kaynaklanan borçların erken ödenmesi halinde davacıdan erken ödeme komisyon ücreti alınacağı açık bir şekilde belirtiği ve davacı tarafından kredi ödeme planının her sayfasında davacıya ait kaşe basılarak imza atıldığını, kredi ödeme planında çok açık bir şekilde kredinin erken kapatılması durumunda erken komisyon bedeli alınacağının belirlendiğini, Ayrıca davacının ticari kredisini vadesinden önce kapatması durumunda erken komisyon bedeli ödeyeceğine dair taahhütnamesi bulunduğu, kredi erken kapama taahhütnamesine göre erken ödeme durumunda davacıdan tahsil edilecek komisyon tutarları açık ve net bir şekilde belirlendiği ve davacı tarafından taahhütnameye de kaşe ve imza atıldığı, kredi erken kapama taahhütnamesinde erken kapama komisyonu kesilmesine ve komisyon oranlarına taahhütname verildiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14.03.2016 tarihli 2015/13302 Esas ve 2016/2768 Karar sayılı ilamı)Davacı tarafın basiretli iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü bulunduğundan, imzalamış olduğu sözleşme hükümleriyle bağlılığı da sabit olduğunu, Müvekkili bankanın, davacıdan aldığı mevduatı kredi altında tacire kullandırmakta, aradaki riske, maliyete ve vergisel yükümlülüklere katlanmakta olduğu, ülkemizde bankalar kar amacıyla kurulan müesseseler olduklarından verdikleri hizmetin karşılığını da isteyebildiklerini, ayrıca kredi kullandırılma hizmeti ile birlikte alınan risklerle birlikte müvekkili bankaya maliyeti de bulunmakta olduğu, bu maliyetin taraflar arasında imzalanan sözleşmeler tahtında davacı müşteriye yansıtılmakta olduğunu, Günümüz piyasa koşullarında birden fazla banka bulunup davacı kendisi yararına dilediği bankadan kredi kullanabilecekken müvekkili bankadan kredi kullanmış olup taraflar arasında imzalanan sözleşmenin iltihaki sözleşme olmadığının mahkemece takdir edileceğini, Ayrıca davacı erken kapatma komisyonuna ilişkin taahhütname imzaladığı, taahütname kapsamında belirlenen tutarlar kullandırılan anapara üzerinden 15% şeklinde hesaplanmiş olup, hesaplanan maliyet 95.000 EURO olarak belirtildiğini, Müvekkili şirket tarafından ilgili taahhütnameye binaen indirimli şekilde 80.000 EURO erken kapama komisyonu tahsil edildiği, Anılan sebeplerle basiretli iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü bulunan davacının iddiaları tamamen hakkaniyete, emredici hukuk kurallarına ve sözleşmeye bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, Dava konusu genel kredi sözleşmesi ile kredi genel ödeme planı, davacının tacir olduğu da göz önüne alındığında kanuna uygun olarak sözleşme serbestisi ile tanzim edilmiş olup taahhütname ve ödeme planı dahilinde kararlaştırılan komisyon ücreti oranları davacıyı bağlayıcı nitelik teşkil etmekte olduğunu, dolayısıyla emsal komisyon oranları kapsamında yapılan hesaplama da aynı nedenlerle müvekkili şirket tarafından bağlayıcı olmayacağını, ilk derece mahkemesince davacı yanın tacir sıfatı dikkate alınmaksızın tamamen davacı menfaatine olacak şekilde hüküm tesis edilmesi hukuka aykırılık teşkil ettiğini, Anılan nedenlerle somut olayda müvekkili bankanın davacıdan tahsil etmiş olduğu erken kapama komisyon ücreti taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi, kredi ödeme planı ve davacının müvekkili bankaya vermiş olduğu kredi erken kapama taahhütnamesine uygun olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dava dosyasının esas hakkında karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının davalı bankadan kullandığı ticari kredilerden dolayı kredinin kullandırımı sırasında alınan masraflar ile ticari kredinin erken kapatılması nedeniyle davalı bankanın haksız olarak tahsil ettiği iddia olunan erken kapama komisyonunun iadesi konusunda açılmış bir alacak davasıdır.İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı banka vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı tarafından davanın kısmi dava olarak açıldığı, Kısmi dava 6100 sayılı HMK’nun 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında; “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” denilmiştir. Davacı HMK. 109 Madde uyarınca kısmi dava açabileceğinden, davalı vekilinin davacının belirsiz alacak davası açmasında davacının hukuki menfaati olmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin, davacı erken kapatma komisyonuna ilişkin taahhütname imzaladığı, taahütname kapsamında belirlenen tutarlar kullandırılan anapara üzerinden 15% şeklinde komisyon alınacağına dair düzenleme olduğu, bu düzenlemeye göre komisyon alındığına ve mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,Davacı ile davalı banka arasında 25/11/2013 tarihli ve 10.000.000,00 TL. Miktarlı Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, davacı şirketin 06/12/2013 tarihli yazılı talimatına istinaden 1.600.000,00 EURO tutarında ve 23/12/2013 tarihli yazılı talimatına istinaden 250.000,00 USD. DEK kullandırıldığı anlaşılmıştır.Taraflar arasında 06/12/2013 tarihli KREDİ ERKEN KAPAMA TAAHHÜTNAMESİ başlıklı belge imzalandığı,bu belgede özellikle 1.600.000,00 EURO kredinin erken kapatılması halinde komisyon ödeneceği belirtilmiş ancak bir oran belirtilmediği görülmüştür.Taraflar arasında 24/12/2013 tarihli TAKSİTLİ KREDİ ERKEN KAPAMA TAAHHÜTNAMESİ başlıklı belge imzalandığı, iş bu taahhütnamenin 25/11/2013 tarihli GKS. Nin eki ve ayrılmaz parçası olduğu, bu belgede özellikle 250.00,00 USD. kredinin erken kapatılması halinde komisyon ödeneceği ödenecek komisyon oranları belirtilmiş, buna göre 0-12 ay arası erken kapatılma durumunda kullandırılan ana para üzerinden%15, 12-242 ay arası erken kapatılma durumunda kullandırılan ana para üzerinden%10, 24.ay ve sonrası erken kapatılma durumunda kullandırılan ana para üzerinden%5, oranında erken kapama komisyonu tahsil edileceği hüküm altına alınmıştır.TTK’nun 20. maddesi uyarınca tacir olan bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret talep etmesinin mümkün olduğu, Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesi çerçevesinde kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği; sözleşmenin ücret ve komisyonları düzenleyen 2.8.1. Maddesinde;” Müşterinin bakiye borcunu kısmen veya tamamen vadesinden önce ödemesi bankanın kabulüne bağlıdır. Bankanın kabulü olmaksızın yapılan ödeme vadesinde tahsil edilir. Müşteri bankanın muvafakatine dayanmayan erken ödeme nedeniyle faiz ve indirim dahil bankadan herhangi bir talepte bulunamaz. Erken ödemede bulunmak isteyen müşteri yazılı olarak başvurur. Banka, erken ödeme isteğini kabul ederse, bunun şartlarını bildirir ve maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, erken ödeme nedeniyle doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteriden talep edibilir,” hükmünün düzenlendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bankacı bilirkişiden alınan raporda davalı bankanın davacıdan tahsil ettiği erken kapama komisyon oranının %4,44 olduğu, iki ayrı bankanın erken kapama komisyon ortalamasının %2 olduğu belirtilmiştir.Mahkemece, diğer bankalar tarafından alınan erken ödeme komisyonu oranlarının ortalaması esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.Türk Borçlar Kanunu’nun erken ifayı düzenleyen 96. maddesi; “Sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kasdettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. Ancak, kanun veya sözleşme ya da adet gereği olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz” hükmünü havidir. 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının, serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre; bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar.Bu durumda ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir tutar bulunmaması halinde ise tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması da bu yöndedir (Emsal nitelikteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.04.2019 Tarih, 2019/1303 Esas- 2019/2961 Karar sayılı ilamı).Somut olayda, davalı TBK’nın 96.maddesi uyarınca erken kapamayı kabul etmek zorunda değil ise de erken kapamayı kabul ederek komisyon almıştır. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında yapılan bilirkişi incelemesinde, sözleşmede kararlaştırılmış bir oran bulunmasa da sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu kabul edilen taraflar arasında imzalanan 24/12/2013 tarihli TAKSİTLİ KREDİ ERKEN KAPAMA TAAHHÜTNAMESİ başlıklı belgede, iş bu taahhütnamenin 25/11/2013 tarihli GKS. Nin eki ve ayrılmaz parçası olduğu kabul edilip kredinin erken kapatılması halinde komisyon ödeneceği ve ödenecek komisyon oranları belirtilmiş olup, buna göre davalı bankaca alınan erken kapama komisyon oranı bu taahhütnamede düzenlenen komisyon oranlarından daha düşük olduğu bilirkişi raporu ile tesbit edilmekle, mahkemece bu tesbitlere göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.( Yargıtay11. Hukuk Dairesinin 2015/13302 Esas- 2016/2768 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.)Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenlerle davalının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK. 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle, davanın reddine yönelik karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/12/2018 tarih ve 2015/675 Esas 2018/1373 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile;1-Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 170,78.TL peşin harç ile 2.070,00.TL ıslah harcı toplamı: 2.240,78.TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.181,48.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafça sarf edilen toplam 20,00.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 16.417,71.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı bulunduğu takdirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,8-Davalı tarafından yatırılan toplam (44,40.TL+2.196,85.TL=) 2.241,25.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf eden davalıya iadesine, 9-Davalı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 23,63.TL. dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri toplamı 144,93.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 11-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 04/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.