Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1056 E. 2021/260 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1056 Esas
KARAR NO: 2021/260 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2017
NUMARASI: 2015/1119 Esas 2017/1213 Karar
DAVA TÜRÜ: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili banka tarafından, davalı şirkete diğer davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullandırıldığını, borcun ödenmemesi nedeni ile hesabın kat edildiğine ilişkin noter ihtarı gönderildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … ve … esas sayılı dosyaları ile takibe geçildiğini, borçlular tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı tarafın icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, davacı banka tarafından talep edilen miktarın davalı şirketin defterlerindeki meblağ ile uygunluk arz etmediğini, banka tarafından yapılan tahsilatların düşülmediğini, faizlerin fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde ile; davacı banka tarafından talep edilen miktarın müvekkili şirketin ticari kayıt ve defterleri ile uyumlu olmadığını, yapılan ödemelerin düşülmediğini, faiz oranlarının yüksekliğine itiraz ettiklerini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 27/12/2017 tarih 2015/1119 Esas 2017/1213 Karar sayılı kararında;”…Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı banka ile davalı takip borçlusu şirket arasında ve diğer davalıların müteselsil kefaleti ile 04/02/2013 tarihli GKS’nin akdedildiği, davalı kefillerin 125.000TL için müteselsil kefil oldukları, akit tarihi itibariyle TBK’nın 583. maddesine uygun olarak el yazıları ile imzaların ve eş muvafakatların alındığı, GKS’nin diğer hükümler bölümünün delil başlıklı maddesi uyarınca ihtilaf halinde banka defter ve kayıtlarının HMK’nın 193. maddesi uyarınca kesin delil olarak kabul edildiği, bu kapsamda banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde bilirkişi kök ve ek raporunun temin edildiği, davacı bankanın 18/11/2014 tarihi itibariyle taşıt kredisi ve şirket kredi kartı hesaplarını kat ederek toplam 60.211,17TL nakit kredi borcunun 24 saat içinde ödenmesine ihtar ettiği, davalı şirket ile davalılar … ve … adına çıkarılan ihtarnamenin iade edildiği, davalı …’ e ise 21/11/2014 tarihinde tebliğ edildiği, GKS’nin tebligat adresi başlıklı maddesine göre adres değişikliğinin bildirilmediği takdirde kanuni ikametgah olarak sözleşmede yazılı adreslerin geçerli olacağının kabul edildiği, bu hali ile davalı şirket ile davalı kefil …’in temerrüt tarihini 23/11/2014 tarihinin resmi tatile denk gelmesi nedeniyle 24/11/2014 olarak tespit edildiği, diğer davalı kefiller … ve …’e tebligatın yapılamamış olması nedeniyle temerrüt tarihlerinin 11/02/2015 takip tarihi olarak kabulünün gerektiği, davacı yanın teminat mektubunun hükümsüz kalması nedeniyle teminat mektup depo bedelini davaya konu etmediği bu hali ile HMK 26 delaleti ile hesaplamaya dahil edilemeyeceği, şirket kredi kartı faiz oranlarının 5664 sayılı kanunun 26. maddesi uyarınca TCMB tarafından belirlenmesi ve taşıt kredisine uygun olan temerrüt faizinin bankaca tespit edilmiş en yüksek kredi faizinin %50 fazlası ile belirlenmesinin sözleşme ile kararlaştırıldığı, TCMB tarafından şirket kredi kartı temerrüt faiz oranının 01/01/2014 tarihinden ve takip tarihinde geçerli olmak üzere %30.24 olarak belirlendiği, temerrüt halinde bankaca tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranına bu oranın %50’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faiz oranının yıllık %50 fazlası faiz oranında temerrüt faiz ödemesinin kabul edilmesine rağmen akdi faiz oranının %24.02 olduğu, en yüksek faiz oranlarının dosyaya sunulmadığı, bu hali ile davacı bankanın şirket kredi kartı alacağı için takip tarihinden itibaren %30.24 oranında, taşıt kredisi asıl alacağı için %36.03 oranında temerrüt faizi isteyebileceği, bu kapsamda yapılan tetkik ve inceleme sonucunda İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün taşıt kredisine yönelik ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin … sayılı takip dosyasında davacının davalı … LTD şirketinden takip tarihi itibari ile 27.677,18 TL asıl alacak, 2.188,32 TL işlemiş temerrüt faizi, 109,42 TL BSMV olmak üzere toplamda 29.974,92 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazının iptaline, taşıt kredisi yönünden 27.677,18 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %36.03 oranında temerrüt faizi ve % 5 BSMV uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarda devamına, davalının % 20 oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında davacının davalılardan takip tarihi itibari ile taşıt kredisi yönünden 27.677,18 TL asıl alacak, 2.188,32 TL işlemiş temerrüt faizi, 109,42 TL bsmv olmak üzere toplamda 29.974,92 TL, şirket kredi kartından 13.575,02 TL asıl alacak, 900,84 TL işlemiş temerrüt faizi, 45,94 TL bsmv olmak üzere toplam 44.495,82 TL (davalı … LTD şirketinin şirket kredi kartı nedeniyle 13.575,02 TL asıl alacak, 900,84 TL işlemiş temerrüt faizi, 45,94 TL bsmv olmak üzere toplam 14.520,90 TL’den sorumlu olması, davalılar … ve …’in taşıt kredisinden dolayı 27.677,18 TL asıl alacak ve şirket kredi kartı yönünden 13.575,02 TL olmak üzere toplam 41.252,20 TL alacaktan sorumlu olması kaydıyla) alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptaline, taşıt kredisi yönünden asıl alacak olan 27.677,18 TL’ye takip tarihinden itibaren % 36.03 oranında, şirket kredi kartı yönünden 13.575,02 TL asıl alacağa takipten itibaren % 30.24 oranında (davalılardan … ve … yönünden taşıt kredisi için asıl alacak 27.677,18 TL ve şirket kredi kartı yönünden 13.575,02 TL asıl alacak ile sınırlı sorumlu olmak üzere) temerrüt faizi uygulanmak ve İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosya yönünden tahsilde tekerrür olmamak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarla devamına, davalıların sorumluluk miktarları ile sınırlı olmak üzere % 20 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir….”gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;A-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün taşıt kredisine yönelik ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin … sayılı takip dosyasında davacının davalı … ltd şirketinden takip tarihi itibari ile 27.677,18 TL asıl alacak, 2.188,32 TL işlemiş temerrüt faizi, 109,42 TL bsmv olmak üzere toplamda 29.974,92 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazının iptaline, taşıt kredisi yönünden 27.677,18 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %36.03 oranında temerrüt faizi ve % 5 BSMV uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarda devamına, davalının % 20 oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,B-İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında davacının davalılardan takip tarihi itibari ile taşıt kredisi yönünden 27.677,18 TL asıl alacak, 2.188,32 TL işlemiş temerrüt faizi, 109,42 TL bsmv olmak üzere toplamda 29.974,92 TL, şirket kredi kartından 13.575,02 TL asıl alacak, 900,84 TL işlemiş temerrüt faizi, 45,94 TL bsmv olmak üzere toplam 44.495,82 TL (davalı … şrketinin şirket kredi kartı nedeniyle 13.575,02 TL asıl alacak, 900,84 TL işlemiş temerrüt faizi, 45,94 TL bsmv olmak üzere toplam 14.520,90 TL’den sorumlu olması, davalılar … ve …’in taşıt kredisinden dolayı 27.677,18 TL asıl alacak ve şirket kredi kartı yönünden 13.575,02 TL olmak üzere toplam 41.252,20 TL alacaktan sorumlu olması kaydıyla) alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptaline, taşıt kredisi yönünden asıl alacak olan 27.677,18 TL’ye takip tarihinden itibaren % 36.03 oranında, şirket kredi kartı yönünden 13.575,02 TL asıl alacağa takipten itibaren % 30.24 oranında (davalılardan … ve … yönünden taşıt kredisi için asıl alacak 27.677,18 TL ve şirket kredi kartı yönünden 13.575,02 TL asıl alacak ile sınırlı olmak üzere) temerrüt faizi uygulanmak ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosya yönünden tahsilde tekerrür olmamak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarla devamına, davalıların sorumluluk miktarları ile sınırlı olmak üzere % 20 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı tüm taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili banka Beylikdüzü Şubesi ile … Ltd. Şti., …, …, …, … arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden asıl borçlu şirkete krediler tesis edilerek kullandırıldığı, Borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğine dair Büyükçekmece … Noterliğinin 18/11/2014 tarih … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiği, işbu ihtarnameye rağmen borcun süresinde ödenmemesi üzerine müvekkili banka alacağının tahsili amacıyla borçlu şirket ve kefiller aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız haciz yolu ile icra takibi ve … esas sayılı dosyası ile borçlu şirket aleyhine menkul rehninin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlattığını, İcra takiplerine itiraz edilerek takiplerin durdurulduğunu, akabinde itirazın iptali davası ikame edildiği, Yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, Yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 297/2.maddesine aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesi hüküm kurarken İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapmış oldukları takipteki her iki alacak kalemi için itirazın iptaline karar verildiğini, ancak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından yaptıkları takip için sadece oto kredisi yönünden hüküm kurulduğunu, itirazın iptali yargılamasında açıkça talep etmiş olmalarına rağmen kerdi kartından kaynaklanan alacak için itirazın kabulüne veya iptaline dair herhangi bir karar verilmediğini, kredi kartı alacaklarına dair talebin sehven unutulmuş ve kararda yer verilmediğini, (Yargıtay 12. H.D: 2014/32057 E. 2016/11313 K., Yargıtay 3. H.D. 2013/7009 E. 2013/8455 K.) Kararın gerekçesi eksiklik içerdiğinden ve icrası tereddüt uyandırdığından işbu eksikliğin giderilerek esas hakkında karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, karardaki eksikliklerin giderilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olarak verildiğini, Yerel mahkemenin bilirkişi raporunda delillerin yanlış ve eksik değerlendirilmesi sebebiyle dosyadaki bilgi ve belgelere göre usul ve yasaya aykırı olarak davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, Dosyada bulunan delillere göre yazılı beyanlarında talep ettikleri müvekkiline ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi hususuna yer verilmediğini, 08.02.2016 tarihli bilirkişi raporuna taraflarınca müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi üzere itiraz edilmiş olup bu doğrultuda ek rapor talep edildiği, 24.10.2016 tarihli bilirkişi ek raporunda bilirkişi tarafından müvekkilinin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapmadığı, ticari defter ve kayıtları ile bilirkişi incelemesi yapılmış olduğu durumda davacı banka tarafından müvekkili adına yapılan muhtelif tahsilatların borçlardan düşülmemiş olduğu hususu kanıtlanabilecek durumdayken, bu husus bilirkişi ve mahkemece dikkate alınmadığını, Kredi sözleşmesindeki imzaların müvekkiline ait olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, Kredi sözleşmesinin aslı celp edilmediği ve imza incelemesi yapılmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kısmen kabul kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalılar vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verildiğini,27.12.2017 tarihli işbu karar eksik bir inceleme sonucunda tesis edildiğini, İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada tanzim edilen raporlarda taraflar arasında imza altına alınan Genel Kredi Sözleşmelerine atıfta bulunarak, davalılar ile davacı arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinde ispat aracı olarak davacı defter ve kayıtlarının belirlenmiş olduğunu ve bu ölçüde değerlendirme yapıldığının ifade edildiğini, Her ne kadar, taraflar arasında imza altına alınan sözleşmelerde böyle bir husus mevcut olsa dahi bu konu kanun hükmüne aykırı olduğu, HMK.’nın 193 . maddesinde delil sözleşmesi düzenlemekte olup, bahsi geçen maddenin 2. Fıkrasında ise; “Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan ve fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.” şeklinde olduğu, Söz konusu fıkra ile kanun koyucu sözleşmelerde zayıf olan tarafı, aşırı güçlü olan taraf karşısında korumak istediği, işbu madde ile taraflar arasında imzalanan delil sözleşmesi hükümleri askıya alınacak olup, davalılar müvekkillerden … LTD. ŞTİ.’nin defter ve kayıtlarının da incelenerek yeni bir bilirkişi raporu alınmasında bir engel teşkil etmeyeceği, zaten açıkça görülmektedir ki, davalıların davacı banka karşısında zayıf taraf olduğu, bu doğrultuda ilk derece mahkemesince eksik bir inceleme sonucunda hüküm tesis edildiğini, Bununla birlikte, ilk derece mahkemesi dosyası kapsamında tanzim edilen 08.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen faiz oranları kesinlikle fahiş olduğu, Bilirkişinin bahse konu raporda faiz için Genel Kredi ve Teminat Sözleşmelerinin 10. maddesine değindiği, sözleşmenin 10. Maddesinde; ”…temerrüt halinde temerrüt tarihinde bankaca tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranına bu oranın %50’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi oranının yıllık %50 fazlası oranında temerrüt faizi ödenmesi kabul edilmiştir…” yer alan bu hüküm göz önüne alınarak, işbu davada faiz oranları belirlendiği, Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalar sözleşmenin bu maddesine dayanılarak yapıldığı, ancak söz konusu madde hükmü ise Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesine açıkça aykırılık teşkil ettiği, Taraflar arasındaki sözleşme gereği kredi kullandıran tarafa işbu şekilde serbestlik tanınmış olsa da, davacı banka sözleşmenin kendisine tanıdığı bu yetkiyi kötü niyetli olarak kullandığı, nitekim, MK. m. 2’de belirtilen dürüstlük kuralı ve hakkaniyet hükümlerini bir kenara bırakmış olup, davalıları zor duruma düşürecek şekilde faiz oranlarını belirlediği, Bilirkişi de, taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme hükümlerini sabit aldığı ve MK. 2. madde hükümleri gereğince herhangi bir değerlendirmede bulunmadığı, işbu rapora karşı bu yöndeki itirazları yine dosya kapsamındaki ek raporda da dikkate almadığı, bilirkişi ek raporda da, yine taraflar arasında akdedilmiş olan Genel Kredi Sözleşme hükümlerini sabit aldığı ve Medeni Kanunu madde 2 hükümleri gereğince yine herhangi bir değerlendirmede bulunmadığı, Bunun sebebi ise, kök rapora karşı itirazlarında da yer aldığı gibi bilirkişinin emekli banka müdürü olması, yani söz konusu faiz oranlarının hakkaniyete uygun olup olmadığını tespit etmeye yetkinlik sağlayacak bir hukuk kimliğinin olmaması olduğu, hatta bunu kanıtlar nitelikte olan bilirkişinin ek raporda yer alan; “…Kredi hesapları 18.11.2014 tarihinde kat edilmiş, rapor tarihine kadar 2 yıla yakın bir süre geçmiş, ancak davalılar tarafından yapılmış bir ödeme söz konusu değildir. Ödeme yapılmaması nedeniyle, yargılamanın en az 2 yıl süreceği düşünüldüğünden bankanın kaynak kaybına uğradığı/uğrayacağı kuşkusuz bulunmaktadır. Davalıların ödeme niyetinin bulunması ve bankayla temasa geçmeleri halinde, ödemede kolaylık ve faiz oranlarında önemli bir indirim yapıldığı da bilinmektedir…” görüşü bulunduğunu, Ek raporda yer alan işbu beyanlar, emekli banka müdürü olan bilirkişinin söz konusu raporu tarafsız tanzim edemediğini, davacı banka lehine düşündüğünü ve bu doğrultuda bir değerlendirmede bulunduğunu açıkça gösterdiği, bu nedenle de, tamamen objektiflikten uzak, davacı banka lehine tanzim edilen işbu raporlar ve bu raporlara dayanarak ilk derece mahkemesince kurulan hüküm hukuka aykırı olduğunu, Tüm bu hususlar ile birlikte, sözleşen iki özel hukuk kişisinden birine, uygulanacak faiz oranını tek taraflı belirleme hakkının tanınması kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olduğu, Türk Borçlar Kanunu’nun 26. maddesinde “…Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler…” yer alan bu hükme göre; sözleşme özgürlüğü kişinin dilediği kişi ile dilediği sözleşmeyi yapma, dolayısıyla istemediği sözleşmeyi yapmama veya ortadan kaldırma serbestisi ve tarafların düzenleme serbestisi unsurlarını içinde taşımakta olduğu, tarafların irade serbestisinin de bu hüküm çerçevesinde yorumlanması gerekmekte olduğu, işbu davaya dayanak gösterilen Genel Kredi Sözleşmesinde banka, uygulanacak faiz oranını tek taraflı olarak belirlemekte olduğu, ekonomik açıdan güçlü olan banka, krediye ihtiyaç duyan müşterisini sözleşmeyi ya mevcut haliyle imzalamak ya da hiç imzalamamak seçenekleri arasında mecbur bırakmakta olduğu, bu şartlar altında, kredi sözleşmesini imza altına alan müşterinin irade özerkliğinden bahsedilemeyeceğini, Hükmün eksik ve hatalı bir inceleme sonucunda tesis edildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, reddedilen miktar üzerinden kötüniyetli takip yapıp, dava açan davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, GKS. Den kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takiplerine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı tüm taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı banka tarafından borçlu … LTD. ŞTİ. Aleyhine 16/02/2015 tarihinde taksitli oto kredisinden kaynaklı toplam:30.893,27 TL, 5400…2281 no.lu kredi kartından kaynaklı toplam:15.946,30 TL., 20.000,00 TL. Teminat mektubu depo talebinden kaynaklı toplam:66.839, 57 TL. Olmak üzere taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde bulunulduğu, takibe borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı banka tarafından borçlular … LTD. ŞTİ., …, …, …, … Aleyhine 16/02/2015 tarihinde taksitli oto kredisinden kaynaklı toplam:30.893,27 TL, … no.lu kredi kartından kaynaklı toplam:15.946,30 TL., 20.000,00 TL. Teminat mektubu depo talebinden kaynaklı toplam:66.839, 57 TL. alacağa ilişkin ilamsız icra takibinde bulunulduğu, takibe borçluların itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Davacı alacaklı banka tarafından her iki icra dosyası yönünden toplam:46.839,57 TL. Nakdi alacak yönünden süresi içerisinde davalılar hakkında itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Yargılama aşamasında Davacı vekili tarafından ibraz edilen 26/10/2017 tarihli dilekçe ile; her iki icra takibine konu 20.000TL bedelli teminat mektubunun ayniyet gösterdiği, anılı teminat mektubunun vadeli olup vade tarihinin 04/02/2014 olduğu, borçlu şirketin talebi üzerine 1 yıl süreyle vade uzatımının yapıldığı, 04/02/2015 tarihine kadar da tazmin talebinde bulunulmadığından hükümsüz kaldığı, huzurdaki davada netice- i talebe işbu alacak kaleminin dahil edilmediği yönünde açıklamada bulunulduğu anlaşılmıştır.Davaya konu dosya arasında fotokopisi bulunan GKS. İncelendiğinde; davacı bankanın Beylikdüzü Şubesi ile davalı … LTD. ŞTİ. Arasında 04/02/2013 tarihinde 100.000 TL. Miktarlı GKS. İmzalandığı, sözleşmeyi …, …, …, …’in 125.000 TL. Miktar yönünden 04/02/2013 tarihinde müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladıkları anlaşılmıştır.Davacı banka ile davalı … LTD. ŞTİ. Arasında 04/02/2013 tarihinde 03/01/2013 tarihinde taşıt rehin sözleşmesi imzalandığı, davalı şirket adına kayıtlı … Plakalı araç üzerinde rehin konulduğu anlaşılmıştır. Davacı bankanın Büyükçekmece … Noterliğinden çekilen 18/11/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle taşıt kredisi ve şirket kredi kartı hesaplarını kat ederek toplam 60.211,17TL nakit ve gayrinakit kredi borcunun 24 saat içinde ödenmesinin ihtar ettiği, kredi borçlusu davalı şirket adına çıkarılan ihtarnamenin iade edildiği, GKS’nin tebligat adresi başlıklı maddesine göre adres değişikliğinin bildirilmediği takdirde kanuni ikametgah olarak sözleşmede yazılı adreslerin geçerli olacağının kabul edildiği, bu hali ile davalı şirketin temerrüt tarihi 23/11/2014 tarihinin resmi tatile denk gelmesi nedeniyle 24/11/2014 olarak tespit edilmiştir. Davacı vekilinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından yaptıkları takip için sadece oto kredisi yönünden hüküm kurulduğunu, itirazın iptali yargılamasında açıkça talep etmiş olmalarına rağmen kredi kartından kaynaklanan alacak için itirazın kabulüne veya iptaline dair herhangi bir karar verilmediğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, HMK 297/1-c ve 297/2. maddesi uyarınca taleplerden her biri hakkında ne hüküm verildiği ve gerekçesinin açıklanması gerekmektedir. Somut davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası ile; davacı alacaklı banka tarafından borçlu … LTD. ŞTİ. Aleyhine 16/02/2015 tarihinde taksitli oto kredisinden kaynaklı toplam:30.893,27 TL, 5400…2281 no.lu kredi kartından kaynaklı toplam:15.946,30 TL., 20.000,00 TL. Teminat mektubu depo talebinden kaynaklı toplam:66.839, 57 TL. Olmak üzere taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde bulunulduğu, takibe borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu ve nakdi 46.839,57 TL. Alacak yönünden itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece verilen kararda taşıt kredisi yönünden hüküm kurulduğu halde 5400…2281 no.lu kredi kartından kaynaklı toplam:15.946,30 TL. Alacak talebi yönünde olumlu/olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmıştır. Hüküm, HMK’ nın 294 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş, 297. Maddesinde hükmün kapsamı belirlenmiştir. HMK 297/1-c maddesi gereğince hükmün gerekçesinde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi, Maddenin 2. fıkrası gereğince de hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.HMK’nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır. Gerekçesi bulunmayan bir hususun istinaf aşamasında denetlenmesi mümkün değildir. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.Davalı … Vekilinin Kredi sözleşmesindeki imzaların müvekkiline ait olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davalı …’e dava dilekçesinin 15/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili süresi içerisinde ibraz ettiği 29/12/2015 muhabere havale tarihli cevap dilekçesinin 1.ci maddesi ile, müvekkili …’ in … LTD. ŞTİ.nin yetkilisi olduğunu, davaya dayanak yapılan GKS.de temsil ettiği şirket adına imzasının bulunduğu, kefil olarak imzalayıp imzalamadığını bilemediğini, GKS.nin incelenmesi ile bu konuda ayrıntılı beyanda bulunacağını belirtmiştir.Davalı … Vekili 17/10/2017 tarihli dilekçesinde ve 18/10/2017 tarihli duruşmada GKS. Deki kefil imzasının müvekkiline ait olmadığını , sözleşme asıllarının celbedilip imza incelemesi yapılmasını talep ettiği, mahkemece bu talep konusunda yargılama aşamasında bir karar verilmediği gerekçeli karar ile, HMK’nın 141. maddesi uyarınca tahkikat aşaması devam etmekteyken ileri sürülen imza inkarı savunması noktasında ıslah ve karşı tarafın açık muvafakatının bulunmaması nedeniyle savunmanın genişletilme ve değiştirilmesine cevaz verilemeyeceği gerekçesiyle bu talebin yerinde görülmediği belirtilmiş isede, davalı vekili süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesi ile davaya dayanak yapılan GKS.de temsil ettiği şirket adına imzasının bulunduğu, kefil olarak imzalayıp imzalamadığını bilemediğini, GKS.nin incelenmesi ile bu konuda ayrıntılı beyanda bulunacağını belirtmiş olup bu nedenle talebin süresinde ileri sürülmediğine yönelik gerekçesi yerinde görülmeyip bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. HMK’nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır.28/07/2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK.nın 3531-a-6 mad. uyarınca; Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir.Sonuç itibariyle, denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilebilmesi mümkün olmayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulüne, yukarıdaki gerekçe ile davalı … Vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne ve kararın mahiyeti gereği tarafların sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının bu sebeplerle HMK’nın 294,297 ve 353/1-a6 maddeleri gereğince kaldırılarak, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ, davalı …’in istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/12/2017 tarih ve 2015/1119 Esas – 2017/1213 Karar sayılı kararının HMK’nın 294, 297 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Kararın kaldırılma sebebine göre tarafların sair istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/02/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.