Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1051 E. 2021/445 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1051
KARAR NO: 2021/445
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2018
DOSYA NUMARASI: 2014/380 Esas – 2018/1183 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Faturadan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/03/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …-… ile davalı taraf … A.Ş. arasında, … numaralı 14.09.2012 tarihli sipariş tahtında 379.440kg ahşap kontraplak alım satımına ilişkin mutabakata varıldığını, bahsi geçen mutabakat neticesinde … tarafından teslim alınan mallara ilişkin fatura bedellerinin ödenmediğini, müvekkili alacağının ve takip tarihine kadar işlemiş faizinin tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile toplam 171.062,47 Euro tutarında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle icra takibinin durdurulduğunu belirterek, davalının itirazların iptali ile takibin devamına ve haksız itiraz nedeniyle %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddialarının doğru olmadığını, davacı şirket ile müvekkili arasında mal alışverişi bulunmadığını, dava dilekçesi ekinde yer alan “sipariş onayı” isimli evrak üzerindeki imzanın, müvekkili şirket çalışanlarına ya da yetkililerine ait olmadığını, davaya konu fatura içeriği malları almadıklarını, bu malzemelerle ilgili yapacak işlerinin olmadığını, konunun tamamen bir özel evrakta sahtecilik olduğunu, suçun, tahmin ettikleri failleri hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduklarını, tahmin etikleri faillerin, davalının işvereni olan … A.Ş. unvanlı şirketin yönetim kurulu başkanı …’un akrabaları oldukları ve faillerin …’a olan güveni kullanarak ele geçirdikleri bazı evraklarda değişiklikler yaparak müvekkili şirket adına mal sipariş ettiklerini, söz konusu malların müvekkili tarafından teslim alınmadığı gibi faillerce de teslim alınmasına izin verilmediğini, gerek faillerin davacı ile iletişimde kullandıkları e-posta hesapları gerekse söz konusu ticari alıma konu ıslak imzalı evraklar incelendiğinde davalı şirketin konu ile alakası olmadığının anlaşılacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/12/2018 tarih ve 2014/380 Esas – 2018/1183 Karar sayılı kararı ile; ” … Somut olayda davacı, icra takibine konu faturalarda yazılı malların davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, DAVALI İSE AKDİ İLİŞKİYİ VE BORCU İNKÂR ETMİŞ VE FATURALARIN KENDİSİNE TESLİM EDİLMEDİĞİNİ İDDİA ETMİŞTİR. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığının ve faturanın davalıya teslim edildiğinin ispat yükü davacı tarafta olup, dosya içeriğinde davacı tarafından davalıya fatura konusu malların teslim edildiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır. Davacı tarafın dosyaya sunduğu sipariş onayı isimli evrak üzerinde ismi bulunan kişinin davalı şirket çalışanı veya yetkilisi olmadığı, bu evrak üzerinde ismi bulunanlar hakkında davalı tarafın suç duyurusunda bulunduğu, davacının bu kişilerin davalı adına hareket ettiğini ispat edemediği, davacı tarafından dosyaya sunulan 23.05.2007 tarihli “…” başlıklı yazının da teslim hususununu kanıtlayıcı nitelikte olmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda davacı taraf iddialarını yazılı belge ile ispat edemediğinden ve davada “yemin” deliline dayanılmış olduğundan mahkemece, akdî ilişkinin varlığının kanıtlanması amacıyla davalıya yemin önerme hakkının bulunduğu davacıya hatırlatılmıştır. Bu kapsamda davacı tarafın yemin deliline dayanması neticesinde davalı tarafa yemin teklif edilmiş ve davalı şirket temsilcisinin yemin etmesi nedeniyle davacının iddiasını ispat edemediği takdir ve sonucuna varılarak davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, taraflar arasında … numaralı ve 14.09.2012 tarihli Sipariş Teyidi tahtında 379.440 kg ahşap kontrplak alım satımına ilişkin mutabakat kapsamında davalı tarafça teslim alınan mallara ilişkin fatura bedellerinin ödenmediğini, başlatılan icra takibine de itiraz edildiğini, Bilirkişi raporunda, müvekkili şirketin davalı şirketten alacaklı olduğu miktarın 320.644,28-Euro olarak tespit edildiğini, işbu itirazın iptali davasını,166.724,28-Euro asıl alacak ve 4.338,19-Euro asıl alacağın işlemiş faizinin tahsili talepli olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebiyle ikame ettiklerini, bilirkişi incelemesine konu edilen, müvekkili şirkete ait ticari kayıt ve belgelerde de yer alan 16.10.2012 tarihli … no’lu ve 76.960,00-Euro bedelli ve 16.10.2012 tarihli, … no’lu ve 76.960,00-Euro bedelli olmak üzere iki adet fatura toplamı olan 153.920,00-Euro tutarındaki müvekkili şirket alacağının işbu itirazın iptali davasının dayanağını teşkil eden icra takip dosyasında, davalı taraftan -şimdilik olmak ve fazlaya ilişkin tüm haklar saklı kalmak kaydıyla- talep edilmediğini, ancak müvekkili şirketin alacağı tespit edilmişken, davalı tarafın, taraflar arasındaki ticari ilişkiyi reddetmesi sebebiyle Halkalı Gümrük Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, dava konusu taşımalara ilişkin belgelerin celbinin istendiğini, davalı beyanlarının aksine, taraflar arasında ticari bir ilişkinin, dava konusu mallara ilişkin mutabakata varıldığı esnada mevcut olduğunu ve bu hususun … tarafından … antetli kağıdına basılı olarak müvekkiline 17.12.2012 tarihinde faks ile gönderilen 13.12.2012 tarihli yazı ile de sabit olduğunu, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2013/77392 soruşturma no’lu dosyasında davalı şirket yetkilisi ve aynı zamanda yönetim kurulu başkanı …’nun 20.09.2013 tarihli ifadesinde, müvekkili şirket ile iletişime geçen, müvekkili şirketten mal talep eden ve sipariş veren …’a işlerinin takibi için vekaletname verdiklerini açıkça kabul ve ikrar ettiğini, ancak bahsedilen vekaletnamenin savcılığa ve yerel mahkemeye ibraz edilmediğini, davalı tarafın bu davranışının dahi Savcılık nezdinde yapılan söz konusu şikayetin sadece bulunsun kabilinden bir anlayışla kurguladıkları, senaryonun bir parçası olarak yapıldığının açık bir kanıtı olduğunu, savcılık tarafından şüpheliler … ve … hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, Mahkemece, davalı tarafa savcılık nezdinde verdikleri ifadede bahsi geçen vekaletnamenin dosyaya ibrazı bakımından 2 haftalık kesin süre verildiğini ancak davalı tarafça mahkemece verilen ara kararın da yerine getirilmediğini, Davalı şirket adına müvekkil şirket ile iletişime geçip sipariş veren kişiye, davalı şirketin en düzey yetkilisi ve yöneticisi tarafından vekaletname verildiği kabul ve ikrar edilmesine, diğer yandan yine davalı tarafça müvekkil şirket ile aralarındaki ticari ilişkinin mevcudiyetinden haberdar olduklarına ilişkin olarak müvekkili şirkete 13.12.2012 tarihli yazı gönderilmesine rağmen, yine aynı davalı şirket tarafından müvekkili şirket ile aralarında bir mal alışverişi olmadığı yönünde beyanlarda bulunulabilmesinin şaşırtıcı olduğunu, ancak bu husustaki beyanlarının mahkemece dikkate alınmadığını, Davanın kabulüne esas teşkil eden gümrük evrakları ve Azerbaycan’dan gelen evraklar ceza yargılamasının da konusunu teşkil ettiğini, bu hususun bekletici mesele yapılması gerektiğini, Müvekkili … A.Ş. arasında, … numaralı ve 14.09.2012 tarihli Sipariş Teyidi tahtında 527.020 m3 ahşap kontrplak alım satımına ilişkin mutabakata varıldığını, aynı şekilde müvekkil şirket ile … arasında da aynı tarihte benzer bir mutabakata varıldığını, ayrıca yine yakın tarihlerde müvekkili şirket ile … Ltd. Şti. arasında da, … numaralı ve 02.02.2012 tarihli Sipariş Teyidi tahtında 190.000 m3 ahşap kontrplak alım satımına ilişkin ve … numaralı ve 22.12.2011 tarihli Sipariş Teyidi tahtında 572.143 m3 ahşap kontrplak alım satımına ilişkin mutabakata varıldığını, Müvekkili şirket tarafından …’na ait birçok şirkete mal satışı gerçekleştirildiğini, ancak ödeme yapılmadığını, sahte belge düzenlemek suretiyle müvekkili şirketin borcunu tahsil etmesinin engellenmeye çalışıldığını, davalı … şirketlerine karşı birçok dava ikame edildiğini, ve bu davalarda elde edilen belgeler ışığında, …’ın, …’ın ve …’nun da dâhil olduğu … grup şirketlerinin organize bir şekilde müvekkili şirketi dolandırdığını, teslim aldıkları mal bedellerine ilişkin ödeme yapmamak için sahte belge düzenlediklerinin tespit edildiğini, Sahte belge üretmek ve organize bir şekilde hareket etmek suretiyle müvekkili şirketin dolandırılması hususunda, olayın meydana geldiği süreçte …, … ve …’ta yetkili olan ve bu şirketler adına hareket eden kişilerin sorumluluklarının bulunduğunu, bu sebeple taraflarınca suç duyurusunda bulunulduğunu, suç duyurusunun, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/1438 E. Sayılı dosyası ile soruşturma aşamasında olduğunu, soruşturma kapsamında işbu davada yemin deliline dayanılarak ifadesine başvurulan …’nin de, şüpheli sıfatı ile yer aldığını, mahkeme tarafından ceza yargılamasının konusu olan ve sahte olma ihtimali oldukça yüksek olan evraklar esas alınarak karar verildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, talepleri gibi davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK’nın 67. vd maddeleri uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı tarafça, taraflar arasında … numaralı ve 14.09.2012 tarihli Sipariş Teyidi kapsamında 379.440 kg ahşap kontrplak alım satımına ilişkin mutabakat yapıldığı, mutabakat kapsamında davalı tarafça teslim alınan mallara ilişkin fatura bedellerinin ödenmediği, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiği belirtilerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesi talep edilmiş, davalı tarafça; taraflar arasında icra takibi ile talep edilen alacağa dayanak bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı, faturaya konu malların tesliminin yapılmadığı savunulmuş, mahkemece davanın ispatlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece de belirtildiği üzere, icra takibine dayanak faturaların tanzimine esas taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı, faturaların davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve faturaya konu malların teslim edildiğini ispat yükü davacı tarafta olup, dosya kapsamında, takibe dayanak faturaların davalıya tebliğ edildiği, fatura konusu malların teslim edildiğine ilişkin bir delil bulunmadığı, bilirkişi raporu ile, her ne kadar davacı ticari defterlerinde faturaların kayıtlı olduğu tespit edilmiş ise de, davalı defterlerinde faturaların kayıtlı olmadığının tespit edildiği, davacı tarafça bir kısım ürünlerin Halkalı Gümrük Müdürlüğünde işlem gördüğü, bir kısım ürünlerin ise davalı talebi ile yurt dışına gönderildiği belirtilmiş ise de, Gümrük Müdürlüğü’nce, söz konusu faturalarla ilgili herhangi bir işlem kaydına rastlanmadığının bildirildiği, Azerbaycan yetkili makamları aracılığı ile gelen yazı cevabının da, davacı iddialarını ispatlar mahiyette olmadığı, yine davacı tarafça ibraz edilen … numaralı ve 14.09.2012 tarihli siparişi verdiği belirtilen şahısların, davalı şirket çalışanı veya yetkilisi olduklarına dair dosyada delil bulunmadığı, davacı tarafça teklif edilen yeminin, davalı şirket yetkilisince eda edildiği nazara alındığında, tüm dosya kapsamı ile davacının iddialarını ispatlayamadığı, Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında, davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalı şirket ve bir kısım dava dışı şirkette yetkili olan ve bu şirketler adına hareket eden kişiler hakkında taraflarınca suç duyurusunda bulunulduğu, soruşturmanın devam ettiği, ceza soruşturmasının bekletici mesele yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, şikayetin karardan önce mi sonra mı yapıldığı belli olmadığı gibi yargılama sırasında ileri sürülmeyen bu hususun HMK’nın 357/1 hükmü uyarınca Dairemizce incelenip, değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.